| 1 |
override |
geçersiz kılmak |
v. |
|
- The five permanent members of the UN can use their veto power to override any proposal.
- BM'nin beş daimi üyesi herhangi bir öneriyi geçersiz kılmak için veto yetkilerini kullanabilir.
- The opt-out system, especially, will override the opt-in system.
- Özellikle opt-out sistemi, opt-in sistemini geçersiz kılacaktır.
- A neutral mediator is needed to initiate decision-making that overrides political controversies.
- Siyasi anlaşmazlıkları geçersiz kılan karar alma sürecini başlatmak için tarafsız bir arabulucuya ihtiyaç vardır.
- The President vetoed the bill, but Congress overrode his veto.
- Başkan yasa tasarısını veto etti fakat Kongre onun vetosunu geçersiz kıldı.
Show More (1)
|
| 2 |
override |
ağır basmak |
v. |
|
- The needs of people with disabilities can override the needs of others.
- Engellilerin ihtiyaçları diğer insanların ihtiyaçlarına ağır basabilir.
Show More (-2)
|
| 3 |
override |
devre dışı bırakmak |
v. |
|
- You can override the process by turning the ignition key off.
- Kontak anahtarını kapatarak işlemi devre dışı bırakabilirsiniz.
Show More (-2)
|
| 4 |
override |
hükümsüz kılmak |
v. |
|
- The President vetoed the bill, but Congress overrode his veto.
- Başkan tasarıyı veto etti, ancak Kongre onun vetosunu hükümsüz kıldı.
Show More (-2)
|
