|
- Permit me to make a few more comments on the subject of registration and authorisation.
- Kayıt ve yetkilendirme konusunda birkaç yorum daha yapmama izin verin.
- Please permit me to address a question to the Commission before the vote is taken.
- Lütfen oylama yapılmadan önce Komisyon'a bir soru sormama izin verin.
- Permit me to address two comments to the Commission.
- Komisyon'a iki yorumda bulunmama izin verin.
- Permit me to make one final observation on the procedure itself.
- Prosedürün kendisine ilişkin son bir gözlem yapmama izin verin.
- Please permit me one more observation and a request.
- Lütfen bir gözlemime ve bir ricama daha izin verin.
- Please permit me to make the following final observation.
- Lütfen aşağıdaki son gözlemi yapmama izin verin.
- For brevity, I hope that the House will permit me to deal only with the main ones.
- Kısa olması açısından Meclisin sadece ana konulara değinmeme izin vereceğini umuyorum.
- Permit me to make one final observation on the procedure itself.
- Prosedürün kendisine ilişkin son bir gözlemde bulunmama izin verin.
- I very clearly understand your concern, but permit me some observations.
- Endişenizi çok iyi anlıyorum, ancak bazı gözlemlerde bulunmama izin verin.
- Please permit me to address a brief comment to the Members.
- Lütfen Üyelere kısa bir açıklama yapmama izin verin.
- However, if you will permit me I would like to ask you think about what I have just said.
- Bununla birlikte izin verirseniz az önce söylediklerim hakkında düşünmenizi rica etmek istiyorum.
- Please permit me to conclude on a note of mild criticism.
- Lütfen sözlerimi hafif bir eleştiri ile bitirmeme izin verin.
- The teacher didn't permit me to leave early.
- Öğretmen erken çıkmama izin vermedi.
- If you permit me to speak, I can explain everything.
- Konuşmama izin verirseniz, her şeyi açıklayabilirim.
- Permit me to stay.
- İzin verin kalayım.
- Circumstances do not permit me such a holiday.
- Koşullar böyle bir tatil yapmama izin vermiyor.
- I wonder if Tom would permit me to do that.
- Tom'un bunu yapmama izin verip vermeyeceğini merak ediyorum.
- I wonder if Tom would permit me to do that.
- Acaba Tom bunu yapmama izin verir mi?
- He wouldn't permit me to swim in the river.
- Nehirde yüzmeme izin vermedi.
- Please permit me to ask you some questions.
- Lütfen size bazı sorular sormama izin verin.
- If you permit me to speak, I can explain everything.
- Konuşmam için izin verirseniz, her şeyi açıklayabilirim.
- My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
- Will you permit me to go there?
- Oraya gitmeme izin verecek misiniz?
- Will you permit me to go there?
- Oraya gitmeme izin verir misin?
- Circumstances do not permit me such a holiday.
- Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.
- The doorman did not permit me to enter the theater.
- Kapıcı tiyatroya girmeme izin vermedi.
- My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye gitmeme izin vermedi.
Show More (24)
|
