Tureng - pitch - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	pitch	kurmak	v.
	We pitched our tent under the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesine kurduk. We pitched our tent under the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesi altına kurduk. Tom pitched his tent next to mine. Tom çadırını benimkinin yanına kurdu. Where would you like me to pitch the tent? Çadırı nereye kurmamı istersiniz? Where did Tom want to pitch the tent? Tom çadırı nereye kurmak istedi? They pitched their tents on the beach. Onlar çadırlarını sahilde kurdu. Tom has pitched his tent not too far from the river. Tom çadırını nehirden çok uzak olmayan bir yere kurdu. They pitched their tent on the beach. Çadırlarını sahile kurdular. We pitched the tent next to the river. Çadırı nehrin yanında kurduk. We pitched our tent in a field. Çadırımızı bir tarlaya kurduk. Where should we pitch our tent? Çadırımızı nereye kurmalıyız? Whose idea was it to pitch the tent here? Çadırı buraya kurmak kimin fikriydi? Where do you think we should pitch our tent? Sence çadırımızı nereye kurmalıyız? They pitched their tent on the beach. Onlar çadırını sahilde kurdu. We pitched our tent in a field. Biz çadırımızı bir tarlada kurduk. Tom has pitched his tent not too far from the river. Tom çadırını nehirden çok uzakta olmayan bir yere kurdu. Tom asked me not to pitch my tent next to his. Tom çadırımı onunkinin yanına kurmamamı istedi. Where did Tom want to pitch the tent? Tom çadırı nereye kurmak istiyordu? Tom asked me not to pitch my tent next to his. Tom benden çadırımı onunkinin yanına kurmamamı istedi. Do you really want to pitch your tent this close to the river? Gerçekten çadırını nehre bu kadar yakın kurmak istiyor musun? Tom and Mary pitched their tent near the stream. Tom ve Mary çadırlarını dere kenarında kurdu. We pitched our tent in the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesine kurduk. Tom and Mary pitched their tent near the stream. Tom ve Mary çadırlarını dere kenarına kurdular. Where do you think we should pitch our tent? Çadırımızı nereye kurmamız gerektiğini düşünüyorsunuz? Where should we pitch our tent? Çadırımızı nerede kurmamız gerekir? We pitched our tent on the bank of the river. Çadırımızı nehrin kıyısına kurduk. We pitched our tent in the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesinde kurduk. They pitched their tents on the beach. Çadırlarını sahile kurdular. We pitched the tent next to the river. Çadırı nehrin yanına kurduk. I warned Tom not to pitch his tent so near the river. Tom'u çadırını nehrin bu kadar yakınına kurmaması için uyarmıştım. Where do you think we should pitch our tent? Çadırımızı nereye kurmamız gerektiğini düşünüyorsun? Sami pitched his tent there. Sami çadırını oraya kurdu. Where would you like to pitch the tent? Çadırı nereye kurmak istersin? I warned Tom not to pitch his tent so near the river. Tom'u çadırını nehre bu kadar yakın kurmaması için uyarmıştım. Show More (31)
2	pitch	atış	n.
	Tom's best pitch is his curveball. Tom en çok falsolu atışlarda iyi. Tom didn't want to pitch. Tom atış yapmak istemedi. Tom's best pitch is his curveball. Tom'un en iyi atışı falsolu topudur. Can you pitch? Atış yapabilir misin? Tom doesn't want to pitch. Tom atış yapmak istemiyor. Tom wanted to pitch. Tom atış yapmak istedi. I wish you could have seen him pitch. Keşke onu atış yaparken görebilseydiniz. Tom's best pitch is his curveball. Tom'un en kuvvetli tarafı falsolu atışları. Show More (5)
3	pitch	saha	n.
	The rain made the football pitch muddy. Yağmur futbol sahasını çamurlu hale getirdi. One by one, the European teams are disappearing from the green pitches in Korea. Avrupa takımları birer birer Kore'deki yeşil sahalardan kayboluyor. One by one, the European teams are disappearing from the green pitches in Korea. Avrupa takımları Kore'deki yeşil sahalardan birer birer kayboluyor. Europe is queering its own pitch by adopting this report. Avrupa, bu raporu kabul ederek kendi sahasını bozuyor. Because it had been raining for a couple of days, the pitch was muddy and difficult to play on. Birkaç gündür yağmur yağdığı için saha çamurluydu ve üzerinde oynanması zordu. Because it had been raining for a couple of days, the pitch was muddy and difficult to play on. Birkaç gündür yağmur yağdığı için saha çamurluydu ve üstünde oynaması zordu. Show More (3)
4	pitch	atmak	v.
	Tom pitched a curveball. Tom bir falsolu top attı. It doesn't matter who pitches, that team always loses. Kimin attığı önemli değil, o takım hep kaybeder. Show More (-1)
5	pitch	ayarlamak	v.
	It is important to pitch your speech to your audience. Konuşmanızı dinleyicilerinize göre ayarlamanız önemlidir. Show More (-2)
6	pitch	sallanmak	v.
	The ship started to pitch when the storm hit. Fırtına bastırdığında gemi sallanmaya başladı. Show More (-2)
7	pitch	(beyzbol) atış	n.
	He fouled off the second pitch. İkinci atışta faul yaptı. Show More (-2)
8	pitch	hitap etmek	v.
	The new soap is pitched at people over 40. Yeni sabun 40 yaş üstü insanlara hitap ediyor. Show More (-2)
9	pitch	(top) atmak	v.
	You should pick up the ball and pitch it strongly. Topu alıp güçlü bir şekilde atmalısın. Show More (-2)
10	pitch	ses perdesi	n.
	She sang the song in the wrong pitch. Şarkıyı yanlış perdeden söyledi. Show More (-2)
11	pitch	fırlatmak	v.
	She pitched the vase at his head. Vazoyu adamın kafasına fırlattı. Show More (-2)
12	pitch	zift	n.
	Make sure that you bring enough pitch to fix the entire roof. Tüm çatıyı tamir etmeye yetecek kadar zift getirdiğinizden emin olun. Show More (-2)
13	pitch	faaliyet	n.
	The employees are working at a fever pitch to complete the project on time. Çalışanlar projeyi zamanında tamamlayabilmek için hummalı bir faaliyet içerisinde. Show More (-2)
14	pitch	eğim yapmak	v.
	The porch doesn't pitch sharply to the front of the house. Sundurma evin önüne doğru keskin bir eğim yapmamaktadır. Show More (-2)
15	pitch	(ses) ton	n.
	The saleswoman is very calm and has a slow-talking pitch, which convinces the customers. Satıcı kadın çok sakin ve yavaş tonda konuşuyor, bu da müşterileri ikna ediyor. Show More (-2)
16	pitch	aşağı yukarı hareket	n.
	The pitch of the ship made me feel sick. Geminin aşağı yukarı hareketi midemi bulandırdı. Show More (-2)
17	pitch	düşmek	v.
	He suddenly pitched forward. Aniden öne doğru düştü. Show More (-2)
18	pitch	yamaç	n.
	The roof is set at a steep pitch. Çatı dik bir yamaca ayarlanmış. Show More (-2)
19	pitch	tanıtmak	v.
	It is important to pitch your product to as many people as possible. Ürününüzü mümkün olduğunca çok kişiye tanıtmanız önemlidir. Show More (-2)
20	pitch	yer	n.
	I reserved a pitch beside the town hall. Belediye binasının yanında bir yer ayırttım. Show More (-2)
21	pitch	sesini yükseltmek	v.
	Commanders tend to pitch their voices too high to sound intimidating. Komutanlar ürkütücü görünmek için sıklıkla seslerini fazla yükseltirler. Show More (-2)
22	pitch	söylemek	v.
	He listened to my pitch, so he must be interested. Söylediklerimi dinledi, yani ilgileniyor olmalı. Show More (-2)