| 1 |
plausible |
makul |
adj. |
|
- In Afghanistan, the excuse is not plausible.
- Afganistan'da bu mazeret makul değildir.
- Is it scientifically plausible?
- Bilimsel olarak makul mü?
- Both are equally plausible.
- Her ikisi de aynı derecede makul.
- It's a plausible diagnosis.
- Bu makul bir tanı.
- Very simple was my explanation, and plausible enough—as most wrong theories are!
- Açıklamam çok basitti ve yeterince makuldü; çoğu yanlış teorinin olduğu gibi!
- Two theories occur to me; both seem plausible.
- Aklıma iki teori geliyor; ikisi de makul görünüyor.
- Two theories occur to me; both seem plausible.
- Aklıma iki teori geliyor; her ikisi de makul görünüyor.
- Sami had a plausible alibi.
- Sami'nin makul bir mazereti vardı.
- It's a plausible diagnosis.
- Bu makul bir teşhis.
- Both are equally plausible.
- İkisi de eşit derecede makul.
- Your hypothesis is plausible.
- Senin hipotezin makul.
- It sounds very plausible.
- Kulağa çok makul geliyor.
- A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory.
- Daha makul bir öneri, Emmet'in teorisi ile bağlantılı olarak, Leech'in sunduğudur.
- That's plausible.
- Bu makul.
- I find it plausible.
- Bunu makul buluyorum.
Show More (12)
|
| 2 |
plausible |
akla yatkın |
adj. |
|
- This reasoning may be superficially plausible but I find it specious.
- Bu gerekçe yüzeysel olarak akla yatkın olabilir ancak ben bunu aldatıcı buluyorum.
- Nothing else would be plausible.
- Başka hiçbir şey akla yatkın olmazdı.
- Is it scientifically plausible?
- Bilimsel olarak akla yatkın mı?
- A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory.
- Leech'in Emmet'in teorisiyle birlikte sunduğu öneri daha akla yatkın.
- Tom's hypothesis is plausible.
- Tom'un hipotezi akla yatkın.
- Your hypothesis is plausible.
- Hipoteziniz akla yatkın.
Show More (3)
|
| 3 |
plausible |
mantıklı |
adj. |
|
- It sounds very plausible.
- Kulağa çok mantıklı geliyor.
- That's plausible.
- Bu mantıklı.
- This thing seems very plausible to me.
- Bu şey bana çok mantıklı geliyor.
- Tom's hypothesis is plausible.
- Tom'un hipotezi mantıklıdır.
- Your explanation sounds plausible, but it just doesn't hold water.
- Açıklaman kulağa mantıklı geliyor fakat sadece tutarlı değil.
- I told Tom it sounded plausible.
- Tom'a kulağa mantıklı geldiğini söyledim.
Show More (3)
|
| 4 |
plausible |
inandırıcı |
adj. |
|
- Your explanation sounds plausible, but it just doesn't hold water.
- Açıklaman kulağa mantıklı geliyor fakat sadece inandırıcı değil.
Show More (-2)
|
| 5 |
plausible |
olası |
adj. |
|
- Is it scientifically plausible?
- Bilimsel olarak olası mı?
Show More (-2)
|
