|
- The kid wanted to be a princess.
- Küçük kız prenses olmak istedi.
- The kid wanted to be a princess.
- Çocuk prenses olmak istiyordu.
- No one could make the princess laugh.
- Kimse prensesi güldüremezmiş.
- How was your ride, Princess?
- Gezintin nasıldı, Prenses?
- The prince and princess made their way through the cheering crowd.
- Prens ve prenses tezahürat yapan kalabalığın arasından geçtiler.
- A princess came to him in person.
- Bir prenses bizzat ona geldi.
- The princess stood next to the piano.
- Prenses piyanonun yanında duruyordu.
- I've come to save the princess.
- Prensesi kurtarmak için geldim.
- The princess must die.
- Prenses ölmelidir.
- He was sent to save the princess.
- O, prensesi kurtarmak için gönderildi.
- The Princess's horse was called Falada, and could speak.
- Prensesin atının adı Falada'ydı ve konuşabiliyordu.
- The princess begged forgiveness from the emperor.
- Prenses imparatordan af diledi.
- The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.
- Prenses ve İrlandalı birbirlerini tanıdılar, evlendiler ve bir yıl bir gün süren harika bir düğün yaptılar.
- The seven dwarfs were the new family of the princess.
- Yedi cüceler, prensesin yeni ailesiydi.
- Perhaps all the dragons of our lives are princesses who are only waiting to see us once beautiful and brave.
- Belki de hayatımızdaki tüm ejderhalar, bizi bir zamanlar güzel ve cesur görmek için bekleyen prenseslerdir.
- The princess fell in love with an Elven prince.
- Prenses bir Elf prensine aşık oldu.
- The prince and princess made their way through the cheering crowd.
- Prens ve prenses tezahürat yapan kalabalığın içinden geçtiler.
- How was your ride, Princess?
- Yolculuğunuz nasıldı, Prenses?
- The princess fell in love with the prince instantly.
- Prenses prense anında aşık oldu.
- The Princess was freed from the spell.
- Prenses büyüden kurtuldu.
- The princess rode in a golden carriage.
- Prenses altın bir arabaya bindi.
- The princess was eaten by the shark.
- Prenses köpekbalığı tarafından yenildi.
- He was sent to save the princess.
- Prensesi kurtarmak için gönderildi.
- The grand prize is a kiss from the princess.
- Büyük ödül prensesten bir öpücük.
- The princess was beautiful beyond description.
- Prenses, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar güzeldi.
- Who will play the role of the princess?
- Prenses rolünü kim oynayacak?
- The princess lives at the top of the tower.
- Prenses kulenin tepesinde yaşıyor.
- Life is pain, princess.
- Hayat acıdır, prenses.
- Where's my little princess?
- Küçük prensesim nerede?
- Where's my little princess?
- Hani küçük prensesim?
- The princess was sent out to the lake to be fed to the dragon.
- Prenses ejderhaya yem olması için göle gönderilmiş.
- The old woman went, and soon returned along with the Princess.
- Yaşlı kadın gitmiş ve kısa süre sonra Prenses'le birlikte geri dönmüş.
- The princess wore a golden dress.
- Prenses altın bir elbise giydi.
- I'm a friend of the princess.
- Ben prensesin bir arkadaşıyım.
- She seemed like some sort of princess from a fairy tale.
- O bir peri masalından bir çeşit prenses gibi görünüyordu.
- When the princess grew up she was betrothed to a prince who lived at a great distance.
- Prenses büyüdüğünde, çok uzakta yaşayan bir prensle nişanlanmış.
- Princess Mary was captured by the powerful dragon named Tom.
- Prenses Mary, Tom adındaki güçlü ejderha tarafından yakalandı.
- Princess Mary was captured by the powerful dragon named Tom.
- Prenses Mary, Tom adındaki güçlü ejderha tarafından esir alındı.
- The palace was a gilded cage for the princess.
- Saray, prenses için yaldızlı bir kafesti.
- Sometimes you have to slay a few dragons to get to the princess.
- Bazen prensese ulaşmak için birkaç ejderha öldürmeniz gerekir.
- The prince and the princess fell instantly in love.
- Prens ve prenses hemen aşık oldular.
- Mary dressed as an ancient Egyptian princess.
- Mary eski bir Mısır prensesi gibi giyinmişti.
- Then he remembered what the Princess had told him.
- Sonra Prenses'in ona söylediklerini hatırladı.
- The princess disguised herself as a simple shepherdess.
- Prenses basit bir çoban kız kılığına girmiş.
- Sweet dreams, my princess.
- Tatlı rüyalar, benim prensesim.
- The princess disguised herself as a page.
- Prenses kendini bir hizmetçi olarak gizledi.
- Where's my little princess?
- Benim küçük prensesim nerede?
- The princess must die.
- Prenses ölmeli.
- At last, Mario managed to win the princess's love.
- Sonunda Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı.
- Sometimes you have to slay a few dragons to get to the princess.
- Bazen prensese ulaşmak için birkaç ejderha öldürmek gerekir.
- The princess attended the King's coronation.
- Prenses, Kral'ın taç giyme törenine katıldı.
- A very handsome prince met an exceptionally beautiful princess.
- Çok yakışıklı bir prens, son derece güzel bir prensesle tanıştı.
- Where's my little princess?
- Nerede benim küçük prensesim?
- You need to save the princess.
- Prensesi kurtarmalısın.
- The prince and the princess fell instantly in love.
- Prens ve prenses anında aşık olmuşlar.
- No one could make the princess laugh.
- Hiç kimse prensesi güldüremedi.
- The princess was captured by an evil wizard.
- Prenses kötü bir büyücü tarafından yakalandı.
- The handsome prince fell in love with a very beautiful princess.
- Yakışıklı prens çok güzel bir prensese aşık oldu.
- The princess lives in a large castle.
- Prenses büyük bir kalede yaşıyor.
- The princess was captured by an evil wizard.
- Prenses kötü bir büyücü tarafından kaçırıldı.
- The handsome prince fell in love with a very beautiful princess.
- Yakışıklı prens çok güzel bir prensese aşık olmuş.
- The Princess's horse was called Falada, and could speak.
- Prensesin atının ismi Falada idi ve konuşabiliyordu.
- The knight Tristan loved the princess Iseult.
- Şövalye Tristan, Prenses Iseult'u seviyordu.
- Once upon a time, there lived a beautiful princess.
- Bir zamanlar, güzel bir prenses yaşıyordu.
- The princess lives in the castle.
- Prenses kalede yaşıyor.
- Where was the princess?
- Prenses neredeydi?
- The princess was fond of cooking.
- Prenses yemek yapmayı çok seviyormuş.
- Mario failed to save the princess.
- Mario prensesi kurtaramadı.
- Mary is a fairy princess.
- Mary bir peri prensesi.
- He fell in love with a beautiful princess.
- O güzel bir prensese aşık oldu.
- The Princess came out of the copper castle, and became Queen; and that pleased her very much.
- Prenses bakır şatodan çıktı ve Kraliçe oldu; bu onu çok memnun etti.
- Where was the princess imprisoned?
- Prenses nerede hapsedilmişti?
- You're my princess.
- Sen benim prensesimsin.
- He fell in love with a beautiful princess.
- Güzel bir prensese aşık olmuş.
- The Princess came out of the copper castle, and became Queen; and that pleased her very much.
- Prenses bakır kale'den çıktı ve Kraliçe oldu; ve bu onu çok memnun etti.
- The princess is wearing a gold tiara.
- Prenses altın bir taç takıyor.
- Princess Alice of Greece was deaf and could lip-read in three languages.
- Yunanistan Prensesi Alice sağırdı ve üç dilde dudak okuyabiliyordu.
- The princess is waiting.
- Prenses bekliyor.
- The princess lay with her eyes closed.
- Prenses gözleri kapalı yatıyordu.
- Once upon a time, there lived a beautiful princess.
- Bir zamanlar güzel bir prenses yaşarmış.
- The princess wore a golden dress.
- Prenses altın bir elbise giyiyordu.
- The seven dwarfs were the new family of the princess.
- Yedi cüceler prensesin yeni ailesiydi.
- Precisely at nine o'clock came the Princess in the carriage with four horses.
- Tam saat dokuzda Prenses dört atlı bir arabayla geldi.
- Princess Alice of Greece was deaf and could lip-read in three languages.
- Yunanistan Prensesi Alice sağırdı ve üç dilde dudak okuyabilirdi.
- However, the princess had barricaded herself in her room and wouldn't come out.
- Ancak prenses kendini odasına kapatmıştı ve dışarı çıkmıyordu.
- When morning dawned, the Princess came to see if he was still alive.
- Sabah olduğunda, Prenses onun hâlâ hayatta olup olmadığını görmek için geldi.
- Who was sent to save the princess?
- Prensesi kurtarmak için kim gönderildi?
- The princess fell in love with the prince instantly.
- Prenses, anında prense aşık oldu.
- Your sister looks as noble as if she were a princess.
- Kız kardeşin sanki bir prenses kadar asil görünüyor.
- The princess lay with her eyes closed.
- Prenses gözleri kapalı yattı.
- Good morning princess.
- Günaydın prenses.
- A princess came to him in person.
- Bir prenses ona şahsen geldi.
- He saved the princess.
- Prensesi o kurtardı.
- He had to save the princess.
- O, prensesi kurtarmak zorundaydı.
- The princess removed her gloves.
- Prenses eldivenlerini çıkardı.
- I've come to save the princess.
- Prensesi kurtarmaya geldim.
- The warrior has died for you, my sweet princess.
- Savaşçı senin için öldü, benim tatlı prensesim.
- The princess disguised herself as a page.
- Prenses bir komi olarak kılık değiştirdi.
- The princess disguised herself as a simple shepherdess.
- Prenses basit bir çoban kılığına girdi.
- Where was the princess imprisoned?
- Prenses nerede hapsedildi?
- Once upon a time a great and powerful king married a lovely princess.
- Bir zamanlar büyük ve güçlü bir kral, güzel bir prensesle evlenmiş.
- Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
- Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
- He had to save the princess.
- Prensesi kurtarmak zorundaydı.
- At last, Mario managed to win the princess's love.
- Nihayet, Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı.
- He saved the princess.
- O, prensesi kurtardı.
- This princess is in the castle.
- Bu prenses kalededir.
- Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
- Dürüstlük, koltuk değnekli bir dilencidir; düzenbazlık ise taçlı bir prensestir.
- He slayed the dragon and saved the princess.
- Ejderhayı öldürdü ve prensesi kurtardı.
- Princess, don't drink the potion.
- Prenses, iksiri içme.
- The princess disguised herself as a page.
- Prenses kendini bir komi olarak gizledi.
- I consider you a princess.
- Seni bir prenses olarak görüyorum.
- I think that I was a princess in a past life.
- Bence ben önceki hayatımda bir prensestim.
- The princess couldn't help laughing at him.
- Prenses ona gülmekten kendini alamadı.
- They waved flags to welcome the princess.
- Prensesi karşılamak için bayraklar salladılar.
- He slayed the dragon and saved the princess.
- O, ejderhayı öldürdü ve prensesi kurtardı.
- The princess was beautiful beyond description.
- Prenses, tarif edilemeyecek kadar güzeldi.
- Mary likes princesses.
- Mary prensesleri sever.
- Thank you, Tom, but the princess is in another castle.
- Teşekkürler Tom, ama prenses başka bir kalede.
- She seemed like some sort of princess from a fairy tale.
- Peri masallarından fırlamış bir prensese benziyordu.
- The princess disguised herself as a page.
- Prenses bir hizmetçi kılığına girmiş.
- The princess rode in a golden carriage.
- Prenses altından yapılmış bir arabaya bindi.
- Sweet dreams, my princess.
- Tatlı rüyalar, prensesim.
- This princess is in the castle.
- Bu prenses kalede.
- Once upon a time, there was a beautiful princess.
- Bir zamanlar güzel bir prenses varmış.
- The princess stood next to the piano.
- Prenses piyanonun yanında durdu.
Show More (122)
|
