| 1 |
promotion |
terfi |
n. |
|
- His promotion to Marketing Director took everyone by surprise.
- Pazarlama Direktörlüğüne terfi etmesi herkesi şaşırttı.
- In addition, the Budget contains a significant number of new staff promotions.
- Buna ek olarak, Bütçe önemli sayıda yeni personel terfisi içermektedir.
- We need a system which provides incentives and promotion and we need to see this promotion based on merit.
- Teşvik ve terfi sağlayan bir sisteme ihtiyacımız var ve bu terfinin liyakate dayalı olduğunu görmeliyiz.
- A better system is called for, particularly where promotion policy is concerned.
- Özellikle terfi politikası söz konusu olduğunda daha iyi bir sisteme ihtiyaç duyulmaktadır.
- It is closely related to aspects such as access to work, chances of promotion, a combination of work and care, etc.
- İşe erişim, terfi şansı, iş ve bakımın bir arada olması gibi hususlarla yakından ilişkilidir.
- He deserves a promotion.
- O, terfiyi hakediyor.
- I assume this isn't the best time to ask for a promotion.
- Sanırım bu terfi istemek için iyi bir zaman değil.
- Tom just got that big promotion he's been waiting for.
- Tom beklediği büyük terfiyi daha yeni aldı.
- I am sure your promotion was timely and well deserved.
- Terfinizin zamanında ve hak edilmiş olduğuna eminim.
- Tom got a big promotion.
- Tom büyük bir terfi aldı.
- Tom and Mary congratulated each other on their promotions.
- Tom ve Mary terfileriyle ilgili birbirlerini kutladılar.
- Are you worried about the promotion?
- Terfi hakkında endişeli misin?
- You're up for promotion.
- Terfi istiyorsun.
- Tom said that he doesn't want a promotion.
- Tom bir terfi istemediğini söyledi.
- I don't want a promotion.
- Ben bir terfi istemiyorum.
- Sami's promotion never came.
- Sami'nin terfisi hiç gelmedi.
- I deserve that promotion more than he does.
- O terfiyi ondan daha çok hak ediyorum.
- You're not getting the promotion.
- Terfi almayacaksın.
- She had no incentive to work after she was refused a promotion.
- Onun terfi alamadıktan sonra çalışma isteği kalmadı.
- I deserved that promotion.
- O terfiyi hak ettim.
- Did you hear about Tom's promotion?
- Tom'un terfisini duydunuz mu?
- My secretary is pushing for a promotion.
- Sekreterim terfi için bastırıyor.
- You are the next in line for promotion.
- Terfi için sırada sen varsın.
- He threw away his chance of promotion.
- Terfi şansını elinin tersiyle itti.
- Tom is the next in line for promotion.
- Tom terfi için sırada bir sonrakidir.
- I deserve a promotion.
- Bir terfiyi hak ediyorum.
- Tom is up for a promotion.
- Tom terfi bekliyor.
- Tom just got that big promotion he's been waiting for.
- Tom beklediği o büyük terfiyi az önce aldı.
- Let's go celebrate your promotion.
- Gidip terfini kutlayalım.
- You're the next in line for promotion.
- Terfi için sırada sen varsın.
- Tom is the next in line for promotion.
- Tom terfi için sıradaki isim.
- I assume this isn't the best time to ask for a promotion.
- Bunun terfi istemek için en iyi zaman olmadığını varsayıyorum.
- My secretary is pushing for a promotion.
- Sekreterim terfî için sıkıştırıyor.
- Tom deserves a promotion.
- Tom terfiyi hak ediyor.
- I assume you've heard about Tom's promotion.
- Tom'un terfisini duyduğunu varsayıyorum.
- She had no incentive to work after she was refused a promotion.
- Terfisi reddedildikten sonra çalışmak için hiçbir teşviki kalmamıştı.
- I assume you've heard about Tom's promotion.
- Sanırım Tom'un terfisini duydun.
- Tom deserves a promotion.
- Tom bir terfiyi hak ediyor.
- Congratulations on your promotion.
- Terfini tebrik ederim.
- He deserves a promotion.
- Terfiyi hak ediyor.
- Tom and Mary congratulated each other on their promotions.
- Tom ve Mary terfileri için birbirlerini kutladılar.
- He was envious of his friend's promotion.
- Arkadaşının terfisini kıskandı.
- I don't want a promotion.
- Terfi istemiyorum.
- They congratulated their colleague on his promotion.
- Meslektaşlarını terfisinden dolayı tebrik ettiler.
- Tom turned down the promotion.
- Tom terfiyi geri çevirdi.
- Let's go celebrate your promotion.
- Terfini kutlamaya gidelim.
- I should've gotten that promotion.
- O terfiyi almalıydım.
- Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
- Tom, Mary'nin kendisi yerine terfi almasına içerledi.
- The company rewarded him with promotion.
- Şirket onu terfi ile ödüllendirdi.
- Are you up for a promotion?
- Terfi için hazır mısın?
- He is qualified for promotion.
- Terfi almaya hak kazandı.
- I see they've given you a promotion.
- Sana terfi verdiklerini görüyorum.
- He was envious of his friend's promotion.
- O, arkadaşının terfisini kıskanıyordu.
- He threw away his chance of promotion.
- O, terfi şansını boşa harcadı.
- Tom missed the opportunity for a promotion.
- Tom terfi fırsatını kaçırdı.
- Tom is up for promotion.
- Tom terfi bekliyor.
- Are you worried about the promotion?
- Terfi konusunda endişeli misin?
- Congratulations on your promotion.
- Terfiniz için tebrikler.
- I deserve a promotion.
- Ben bir terfiyi hak ediyorum.
- Tom said that he doesn't want a promotion.
- Tom terfi istemediğini söyledi.
- I just told Tom about my promotion.
- Tom'a terfimi söyledim.
- Did you hear about Tom's promotion?
- Tom'un terfisini duydun mu?
- My promotion hangs on his decision.
- Terfim onun kararına bağlı.
- Are you up for a promotion?
- Bir terfi için ümitli misin?
- He missed the opportunity for a promotion.
- Terfi fırsatını kaçırdı.
- Tom turned down the promotion.
- Tom terfiyi reddetti.
Show More (63)
|
| 2 |
promotion |
tanıtım |
n. |
|
- Special funding should be made available to assist organic production and the promotion and sale of such products.
- Organik üretime ve bu tür ürünlerin tanıtım ve satışına yardımcı olmak için özel fon sağlanmalıdır.
- They had professional uniformed promotion girls distributing handfuls of tendentious propaganda.
- Profesyonel üniformalı tanıtım kızları avuç avuç yalan propaganda dağıtıyordu.
- In addition, the other media play an important role in the promotion of European film, of course.
- Ayrıca diğer medya organları da Avrupa filmlerinin tanıtımında önemli bir rol oynamaktadır.
- A special section on the promotion of this type of product should be added to the FIFG regulations.
- FIFG yönetmeliklerine bu tür ürünlerin tanıtımına ilişkin özel bir bölüm eklenmelidir.
- The MEDIA plus programme invests in promotion, distribution and digital training.
- MEDIA plus programı tanıtım, dağıtım ve dijital eğitime yatırım yapmaktadır.
- Product promotion is a good thing, provided that the product concerned is available.
- İlgili ürünün mevcut olması koşuluyla ürün tanıtımı iyi bir şeydir.
- Lastly, the final action is the international promotion of European higher education.
- Son olarak, son eylem Avrupa yükseköğretiminin uluslararası tanıtımıdır.
- Amendments have been introduced calling for Commission support for increased marketing promotion.
- Pazarlama tanıtımının artırılması için Komisyon desteği çağrısında bulunan değişiklikler yapılmıştır.
- New technologies need unbureaucratic, simple and effective promotion mechanisms.
- Yeni teknolojilerin bürokratik olmayan, basit ve etkili tanıtım mekanizmalarına ihtiyacı vardır.
- Amendments have been introduced calling for Commission support for increased marketing promotion.
- Pazarlama tanıtımının artırılması için Komisyon desteğini talep eden değişiklikler yapılmıştır.
- They had professional uniformed promotion girls distributing handfuls of tendentious propaganda.
- Profesyonel üniformalı tanıtım kızları avuç avuç propaganda dağıtıyordu.
Show More (8)
|
| 3 |
promotion |
teşvik |
n. |
|
- The promotions procedure must be made fairer and more transparent.
- Teşvik prosedürü daha adil ve daha şeffaf hale getirilmelidir.
- Privatisation needs to be continued and the promotion of SMEs has to be enhanced.
- Özelleştirmeye devam edilmeli ve KOBİ'lerin teşviki artırılmalıdır.
- However, the local health promotion and disease prevention strategy is the responsibility of the Member States.
- Bununla birlikte, yerel sağlığın teşviki ve hastalıkların önlenmesi stratejisi Üye Devletlerin sorumluluğundadır.
- With regard to technologies, a package for research and its promotion is proposed.
- Teknolojilerle ilgili olarak, araştırma ve teşvik için bir paket önerilmektedir.
- It includes flexibility and security, promotion and patronage, acceptance and protection, liberalisation and regulation.
- Esneklik ve güvenlik, teşvik ve himaye, kabul ve koruma, serbestleştirme ve düzenlemeyi içerir.
- In addition, EUR 1 million extra for promotion payments by the EU.
- Buna ek olarak, AB tarafından yapılan teşvik ödemeleri için 1 milyon Avro daha.
- The same applies to promotion, control and prevention.
- Aynı şey teşvik, kontrol ve önleme için de geçerlidir.
Show More (4)
|
| 4 |
promotion |
promosyon |
n. |
|
- The PSE Group has taken a strong line to protect minors against harmful promotions relating to alcohol and tobacco.
- PSE Grubu, küçükleri alkol ve tütünle ilgili zararlı promosyonlara karşı korumak için kararlı bir tutum sergilemektedir.
- It is important that business is clear about its obligations to provide information on promotions.
- İş dünyasının promosyonlar konusunda bilgi sağlama yükümlülükleri konusunda net olması önemlidir.
- This is an important vector for tobacco promotion, and one that has strong cross-border implications.
- Bu, tütün promosyonu için önemli bir vektördür ve güçlü sınır ötesi etkileri vardır.
- The PSE Group has taken a strong line to protect minors against harmful promotions relating to alcohol and tobacco.
- PSE Grubu, küçükleri alkol ve tütünle ilgili zararlı promosyonlara karşı korumak için güçlü bir çizgi izlemiştir.
- Promotions encourage translators.
- Promosyonlar çevirmenleri teşvik eder.
- What's the promotion?
- Promosyon nedir?
Show More (3)
|
| 5 |
promotion |
geliştirme |
n. |
|
- In fact, I believe that the definition of America's national self-interest mentions the promotion of democracy.
- Aslında Amerika'nın ulusal çıkar tanımının demokrasinin geliştirilmesinden bahsettiğine inanıyorum.
- They argue that human cloning is about the promotion of health.
- Bu ülkeler insan klonlamanın sağlığın geliştirilmesiyle ilgili olduğunu savunmaktadırlar.
Show More (-1)
|
| 6 |
promotion |
kampanya |
n. |
|
- We need to come up with a new sales promotion for next season.
- Gelecek sezon için yeni bir satış kampanyası hazırlamalıyız.
Show More (-2)
|
| 7 |
promotion |
küme yükselme |
n. |
|
- The team is a prime candidate for promotion this year.
- Takım bu yıl küme yükselme için öncelikli aday.
Show More (-2)
|
| 8 |
promotion |
tanıtım faaliyeti |
n. |
|
- Our company supports the promotion of some products targeting people with disabilities.
- Şirketimiz engelli bireylere yönelik bazı ürünlerin tanıtım faaliyetlerini desteklemektedir.
Show More (-2)
|
| 9 |
promotion |
teşvik etme |
n. |
|
- The group works for the promotion of sustainable agriculture.
- Ekip, sürdürülebilir tarımın teşvik edilmesi yönünde çalışmaktadır.
Show More (-2)
|
