1 |
publicity |
tanıtım |
n. |
|
- I would say, however, that it needs greater publicity and greater visibility.
- Bununla birlikte, daha fazla tanıtıma ve daha fazla görünürlüğe ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim.
- Publishing audiovisual recordings of our work on the Internet is a key form of publicity for our institutions.
- Çalışmalarımızın görsel-işitsel kayıtlarını internette yayınlamak kurumlarımız için önemli bir tanıtım şeklidir.
- One of my greatest concerns about this initiative is its funding, both substantively and in terms of its publicity.
- Bu girişimle ilgili en büyük endişelerimden biri, hem maddi hem de tanıtım açısından finansmanıdır.
- It is therefore important that the requisite publicity be given to the mission.
- Bu nedenle misyona gerekli tanıtımın yapılması önem taşımaktadır.
- I would say, however, that it needs greater publicity and greater visibility.
- Ancak bunun daha fazla tanıtıma ve daha fazla görünürlüğe ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim.
- Publishing audiovisual recordings of our work on the Internet is a key form of publicity for our institutions.
- Çalışmalarımızın görsel-işitsel kayıtlarının internette yayınlanması kurumlarımız için önemli bir tanıtım şeklidir.
- We have provided him with superb publicity.
- Ona mükemmel bir tanıtım sağladık.
- If we want these new structures to be a success, wide publicity is going to have to be put in place.
- Bu yeni yapıların başarılı olmasını istiyorsak geniş çaplı bir tanıtımın yapılması gerekecektir.
- You don't have to worry about publicity.
- Tanıtım konusunda endişelenmek zorunda değilsin.
Show More (6)
|
2 |
publicity |
reklam |
n. |
|
- A new report on the evaluation of aspartame would lead simply to negative publicity.
- Aspartamın değerlendirilmesine ilişkin yeni bir rapor sadece olumsuz reklamlara yol açacaktır.
- Tom did it as a publicity stunt.
- Tom bunu bir reklam gösterisi olarak yaptı.
- We don't want any bad publicity.
- Kötü reklam istemiyoruz.
- This is the biggest publicity stunt I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en büyük reklam gösterisi.
- You don't have to worry about publicity.
- Reklam konusunda endişelenmene gerek yok.
- It was a publicity stunt.
- Reklam amaçlı bir gösteri idi.
- That's just a cheap publicity stunt.
- Ucuz bir reklam numarası işte.
- It was a publicity stunt.
- Bu bir reklam gösterisiydi.
Show More (5)
|
3 |
publicity |
aleniyet |
n. |
|
- We must highlight the need for publicity and openness in the Council, as stipulated in paragraph 26 of the report.
- Raporun 26. paragrafında belirtildiği üzere Konseyde aleniyet ve açıklık ihtiyacının altını çizmeliyiz.
Show More (-2)
|
4 |
publicity |
şöhret |
n. |
|
- I heard Tom hates publicity.
- Tom'un şöhretten nefret ettiğini duydum.
Show More (-2)
|
5 |
publicity |
propaganda |
n. |
|
- I heard Tom hates publicity.
- Tom'un propagandadan nefret ettiğini duydum.
Show More (-2)
|