| 1 |
quarter |
çeyrek |
n. |
|
- The gap is now wider than it was a quarter of a century ago.
- Şu anda aradaki fark çeyrek yüzyıl öncesine göre daha büyüktür.
- The quarter indices are calculation on the basis of the previous quarter.
- Çeyrek endeksleri bir önceki çeyrek bazında hesaplanmaktadır.
- The Palestinians must be permitted to live freely, in peace, in the other quarter.
- Filistinlilerin diğer çeyrekte özgürce ve barış içinde yaşamalarına izin verilmelidir.
- It is a quarter of a century since we set our targets.
- Hedeflerimizi belirlememizin üzerinden çeyrek asır geçti.
- I brought in a quarter of a million dollars in sales this quarter; how well did you do?
- Bu çeyrekte çeyrek milyon dolarlık satış yaptım; siz ne kadar iyi yaptınız?
- Apple sold 75 million iPhones this quarter.
- Apple bu çeyrekte 75 milyon iPhone sattı.
- It's a quarter till two.
- İkiye çeyrek var.
- Mary ate a quarter of the cake.
- Mary çeyrek pasta yedi.
- To make the dish of dry potatoes and onions , you will need a quarter kilogram of small potatoes.
- Kuru patates ve soğan yemeği yapmak için çeyrek kilogram küçük patatese ihtiyacınız olacak.
- Your ship sails at a quarter past four.
- Senin gemin dördü çeyrek geçe denize açılır.
- It's a quarter to two.
- İkiye çeyrek var.
- It's quarter past six.
- Altıyı çeyrek geçiyor.
- It's quarter past one.
- Saat biri çeyrek geçiyor.
- I have my supper at a quarter past seven.
- Akşam yemeğini yedi çeyrekte yiyorum.
- Apple sold 75 million iPhones this quarter.
- Apple bu çeyrekte 75 milyon tane iPhone sattı.
- Your ship sails at a quarter past four.
- Geminiz dördü çeyrek geçe kalkıyor.
- Even a quarter kilometer away, the sound of the bomb was heard.
- Çeyrek kilometre öteden bile bombanın sesi duyuldu.
- He ate a quarter of the cake.
- O pastanın çeyreğini yedi.
- It’s a quarter past eight.
- Saat sekizi çeyrek geçiyor.
- It is a little after a quarter to eleven.
- On bire çeyrek kalayı biraz geçmiş.
- I have my supper at a quarter past seven.
- Akşam yemeğimi yediyi çeyrek geçe yerim.
- It's a quarter past six.
- Altıyı çeyrek geçiyor.
- It has gone a quarter.
- Bir çeyrek gitti.
- She'll come at quarter past three.
- Üçü çeyrek geçe gelecek.
- From what Tom tells me, we are doing very well this quarter.
- Tom'un bana söylediğine göre, bu çeyrekte çok iyiyiz.
- Do you know what they call a quarter pounder with cheese in Paris?
- Paris'te peynirli çeyrek pounder'a ne dediklerini biliyor musun?
- It's a quarter past nine.
- Dokuzu çeyrek geçiyor.
- It happened at a quarter past eleven.
- Saat on biri çeyrek geçti.
- María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
- María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.
- I eat dinner at quarter past seven.
- Yediyi çeyrek geçe akşam yemeğini yerim.
- It happened at a quarter past eleven.
- On biri çeyrek geçe oldu.
- It's a quarter to two.
- Saat ikiye çeyrek var.
- It's a quarter after nine in the morning.
- Saat sabah dokuzu çeyrek geçiyor.
- He'll come at quarter past three.
- Üçü çeyrek geçe gelecek.
- It's quarter past one.
- Biri çeyrek geçiyor.
- To make the dish of dry potatoes and onions , you will need a quarter kilogram of small potatoes.
- Kuru patates ve soğan yemeği yapmak için, çeyrek kilogram küçük patatese ihtiyacın olacak.
- It's a quarter to three.
- Saat üçe çeyrek var.
- The race was watched by a crowd of nearly a quarter of a million people.
- Yarış yaklaşık çeyrek milyonluk bir kalabalık tarafından izlendi.
- Even a quarter kilometer away, the sound of the bomb was heard.
- Bombanın sesi çeyrek kilometre öteden bile duyuldu.
- It's a quarter to three.
- Üçe çeyrek var.
- It's quarter to eight now.
- Sekize çeyrek var.
- I eat dinner at quarter past seven.
- Akşam yemeğini yediyi çeyrek geçe yerim.
- It's a quarter till two.
- Saat ikiye çeyrek var.
- It's quarter to two.
- İkiye çeyrek var.
- It's a quarter after nine in the morning.
- Sabah dokuzu çeyrek geçiyor.
- María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
- Maria, o sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayla birlikte yıldızlı gökyüzüne baktı.
- From what Tom tells me, we are doing very well this quarter.
- Tom'un bana söylediğine göre, bu çeyrekte çok iyi gidiyoruz.
- It's a quarter past nine.
- Saat dokuzu çeyrek geçiyor.
Show More (45)
|
| 2 |
quarter |
çevre |
n. |
|
- There have been remarks from many quarters regarding the achievements and work of this Presidency.
- Pek çok çevreden bu Dönem Başkanlığının başarıları ve çalışmalarına ilişkin açıklamalar geldi.
- This is certainly no cornucopia, as we hear from resentful quarters.
- Kızgın çevrelerden duyduğumuz gibi bu kesinlikle bir bereket değildir.
- Many quarters point to the important role of the military in guarding the secular State.
- Birçok çevre ordunun laik devletin korunmasındaki önemli rolüne işaret etmektedir.
- There were a number of voices from certain national quarters asking for exemptions.
- Bazı ulusal çevrelerden muafiyet isteyen bir takım sesler yükseliyordu.
- Mr Lamy, you are clearly under pressure from certain quarters, including the European industries.
- Sayın Lamy, Avrupa endüstrileri de dahil olmak üzere bazı çevrelerden baskı gördüğünüz açık.
- The agreement we reached has encountered criticism from many quarters.
- Vardığımız anlaşma birçok çevreden eleştiri aldı.
- There were a number of voices from certain national quarters asking for exemptions.
- Bazı ulusal çevrelerden muafiyet isteyen bir takım sesler yükseldi.
- The reason given for this in certain quarters is the delay in dealing with the outstanding issue of participation.
- Bazı çevrelerce bunun nedeni olarak, katılım konusunun ele alınmasındaki gecikme gösterilmektedir.
Show More (5)
|
| 3 |
quarter |
mahalle |
n. |
|
- The Latin Quarter is a neighborhood for students in Paris.
- Latin Mahallesi, Paris'te öğrencilerin yaşadığı bir mahalle.
- The Elbe Philharmonic Hall is a symbol of HafenCity, a new quarter of the German city Hamburg.
- Elbe Filarmoni Salonu, Alman şehri Hamburg'un yeni bir mahallesi olan HafenCity'nin bir sembolüdür.
- You'd better get Tom to his quarters.
- Tom'u mahallesine götürsen iyi olur.
Show More (0)
|
| 4 |
quarter |
dörtte bir |
n. |
|
- The lowest pension is a mere quarter of this, or MDL 64.
- En düşük emekli maaşı bunun sadece dörtte biri ya da MDL 64'tür.
- Crop production accounts for three-quarters of all agricultural production and livestock for the remaining quarter.
- Tüm tarımsal üretimin dörtte üçü bitkisel üretimden, geriye kalan dörtte biri ise hayvancılıktan gelir.
Show More (-1)
|
| 5 |
quarter |
bölge |
n. |
|
- In any case, I undertake to pass them on to the quarters concerned.
- Her halükarda bunları ilgili bölgelere iletmeyi taahhüt ediyorum.
- The word downtown refers to the business quarter of any town.
- Şehir merkezi, şehirlerin iş bölgesi demektir.
Show More (-1)
|
| 6 |
quarter |
semt |
n. |
|
- The Latin Quarter is a neighborhood for students in Paris.
- Latin Quarter, Paris'teki öğrenciler için bir semttir.
- The Elbe Philharmonic Hall is a symbol of HafenCity, a new quarter of the German city Hamburg.
- Elbe Filarmoni Salonu, Alman kenti Hamburg'un yeni bir semti olan HafenCity'nin bir sembolüdür.
Show More (-1)
|
| 7 |
quarter |
yer |
n. |
|
- It is interesting that applause came at once from the wrong quarter.
- Alkışların bir anda yanlış yerden gelmesi ilginçtir.
Show More (-2)
|
| 8 |
quarter |
çeyrek dolar |
n. |
|
- Do you have any quarters?
- Hiç çeyrek doların var mı?
Show More (-2)
|
