rain - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
rain yağmur yağmak v.
  • It would be absurd to deny that it is raining outside.
  • Dışarıda yağmur yağdığını inkar etmek saçma olur.
  • But it hasn't rained since the comet.
  • Fakat kuyruklu yıldızdan beri yağmur yağmadı.
  • It did end up raining all day and I regret nothing.
  • Bütün gün yağmur yağdı ve ben hiçbir şeyden pişman değilim.
Show More (1359)
rain yağmur n.
  • We pampered Europeans are desperate for rain to replenish our rivers and reservoirs.
  • Biz şımartılmış Avrupalılar, nehirlerimizi ve rezervuarlarımızı doldurmak için yağmura muhtacız.
  • Even today we laid on some rain here to make you feel at home.
  • Bugün bile sizi evinizde hissettirmek için burada biraz yağmur yağdırdık.
  • This rain, though, is relatively light and not reliable.
  • Yine de bu yağmur nispeten hafif ve kesin değil.
Show More (605)
rain yağmak v.
  • It keeps raining.
  • Yağmaya devam ediyor.
  • It rained heavily yesterday.
  • Dün çok şiddetli yağdı.
  • It's already started raining.
  • Çoktan yağmaya başladı.
Show More (19)
rain yağış n.
  • We've had a lot of rain this month.
  • Bu ay çok yağış aldık.
  • The heavy rain prevented me from going out.
  • Kuvvetli yağış dışarı çıkmama engel oldu.
  • They have less rain in Egypt than in Japan.
  • Mısır'da Japonya'dakinden daha az yağış var.
Show More (3)
rain yağmurlu hava n.
  • When it rains, Tom takes the bus.
  • Tom yağmurlu havalarda otobüse biner.
  • I'm sad when it rains.
  • Yağmurlu havalarda hüzünleniyorum.
Show More (-1)