1 |
refresh |
tazelemek |
v. |
|
- This parliamentary resolution refreshes the political story of the Charter.
- Bu parlamento kararı Şart'ın siyasi hikayesini tazelemektedir.
- Moderate exercise will refresh both mind and body.
- Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler.
- Does this document refresh your memory?
- Bu belge, hafızanı tazeler mi?
- Does this document refresh your memory?
- Bu belge hafızanızı tazeledi mi?
- She looked at the picture to refresh her memory.
- O, hafızasını tazelemek için resme baktı.
- She looked at the picture to refresh her memory.
- Hafızasını tazelemek için resme baktı.
- Refresh my memory.
- Hafızamı tazele.
- Thank you for refreshing our memories.
- Hafızamızı tazelediğiniz için teşekkürler.
- Moderate exercise will refresh both mind and body.
- Orta düzeyde egzersiz hem zihni hem de bedeni tazeler.
- Can someone refresh my memory?
- Biri hafızamı tazeleyebilir mi?
- Refresh my memory.
- Hafızamı tazeleyin.
- Maybe it'll refresh your memory!
- Belki hafızanı tazeler!
Show More (9)
|
2 |
refresh |
yenilemek |
v. |
|
- Quit and reopen your web browser to refresh your changes.
- Değişikliklerinizi yenilemek için web tarayıcınızı kapatın ve yeniden açın.
- Then, you can turn off background refresh for everything at once or for individual apps.
- Ardından, arka plan yenilemeyi her şey için aynı anda veya tek tek uygulamalar için kapatabilirsiniz.
- Can someone refresh my memory?
- Birisi hafızamı yenileyebilir mi?
Show More (0)
|
3 |
refresh |
ferahlatmak |
v. |
|
- I refreshed myself with a hot bath.
- Sıcak bir banyo ile kendimi ferahlattım.
- When I'm hot, a glass of cool water really refreshes me.
- Sıcakladığımda, bir bardak soğuk su beni gerçekten ferahlatıyor.
Show More (-1)
|
4 |
refresh |
canlandırmak |
v. |
|
- A cup of coffee refreshed me.
- Bir fincan kahve beni canlandırdı.
Show More (-2)
|