ride - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
ride binmek v.
  • She rode a camel.
  • Deveye binerdi.
  • I like to ride motorcycles.
  • Motosikletlere binmeyi severim.
  • Tom didn't know how to ride a bicycle at that time.
  • Tom o zamanlar bisiklete nasıl binileceğini bilmiyordu.
Show More (38)
ride sürmek v.
  • Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
  • Çünkü amortisörler o kadar eski ki sürerken çok sarsıntılı oluyor.
  • It also has two riding modes; for learners and experts.
  • Ayrıca iki sürüş modu var; öğrenenler ve uzmanlar için.
  • Do you think you can ride that horse?
  • Sence o atı sürebilir misin?
Show More (18)
ride gitmek (at veya araba ile) v.
  • We cannot ride roughshod over them as we did in 2001.
  • 2001'de yaptığımız gibi onların üzerine kabaca gidemeyiz.
  • I ride a bike to work.
  • İşe bisikletle gidiyorum.
  • This train rides very well.
  • Bu tren çok iyi gidiyor.
Show More (8)
ride kullanmak v.
  • Did she learn to ride a bike?
  • O, bisiklet kullanmayı öğrendi mi?
  • Professional cyclists usually ride in pelotons.
  • Profesyonel bisikletçiler genellikle ana grupta bisiklet kullanırlar.
  • I don't like cars, so I always ride a bike.
  • Arabaları sevmem, bu yüzden hep bisiklet kullanırım.
Show More (8)
ride araba n.
  • Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
  • Üzgünüm uzay bekçileri, bu araç artık hizmet vermiyor.
  • Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
  • Üzgünüm uzay korucuları, bu araç artık kullanımda değil.
  • I still need a ride to work.
  • Çalışmak için hala bir araca ihtiyacım var.
Show More (2)
ride yolculuk (at/bisiklet/araba ile) n.
  • Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
  • Çünkü amortisörler, o kadar eskimişler ki tüm yolculuk çok sarsıntılı geçiyor.
  • I'm getting sick of the ride.
  • Yolculuktan sıkılmaya başladım.
  • The cab ride's on me.
  • Taksi yolculuğu benden.
Show More (0)
ride arabaya binmek (sürmeden) v.
  • I'm getting sick of the ride.
  • Ben arabaya binmekten usanıyorum.
  • I had to wait for a ride.
  • Arabaya binmek için beklemek zorundaydım.
  • I asked if you wanted a ride.
  • Arabaya binmeyi isteyip istemediğinizi sordum.
Show More (0)
ride geçmek (yol) v.
  • She rode her motorcycle across the country.
  • Motosikletiyle ülkeyi boydan boya geçti.
Show More (-2)
ride gezinti (at/bisiklet/araba ile) n.
  • Layla and Sami went for a ride.
  • Layla ve Sami gezintiye çıktılar.
Show More (-2)
ride tur n.
  • Can I have a ride?
  • Bir tur atabilir miyim?
Show More (-2)
ride ata binmek v.
  • I prefer riding to walking.
  • Yürümek yerine ata binmeyi tercih ederim.
Show More (-2)
ride yolculuk etmek v.
  • I want Tom to ride with Mary.
  • Tom'un Mary ile yolculuk etmesini istiyorum.
Show More (-2)