1 |
ringing |
çınlama |
n. |
|
- Do you have ringing in your ears?
- Kulaklarınızda çınlama var mı?
- Do you have ringing in your ears?
- Kulaklarınızda çınlama oluyor mu?
- The constant, high-pitched ringing in Tom's ears is driving him crazy.
- Tom'un kulaklarındaki sürekli, tiz çınlama onu deli ediyor.
- I have a ringing in my ears.
- Kulaklarımda çınlama var.
Show More (1)
|
2 |
ringing |
çan sesi |
n. |
|
- We could hear the bells ringing from a nearby church.
- Yakındaki bir kiliseden gelen çan seslerini duyabiliyorduk.
- We could hear the bells ringing from a nearby church.
- Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.
Show More (-1)
|
3 |
ringing |
güçlü |
adj. |
|
- Tomorrow we must give this report a ringing endorsement, but we must also ensure that we do not tie our hands.
- Yarın bu rapora güçlü bir destek vermeliyiz ama aynı zamanda elimizi kolumuzu bağlamamalıyız.
Show More (-2)
|