scrap - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
scrap hurdaya çıkarmak v.
  • That navy aircraft carrier is being scrapped.
  • Donanmanın uçak gemisi hurdaya çıkarılıyor.
  • Surely that country has sufficient capacity and expertise at its disposal to scrap these ships itself.
  • Şüphesiz bu ülkenin bu gemileri kendi başına hurdaya çıkarabilecek yeterli kapasitesi ve uzmanlığı vardır.
  • I consider that addressing the shortage of fish stocks is not just a question of scrapping vessels.
  • Balık rezevlerindeki sıkıntının giderilmesinin sadece gemilerin hurdaya çıkarılmasından ibaret olmadığını düşünüyorum.
Show More (17)
scrap hurda n.
  • This sculpture was made of scrap metal.
  • Bu heykel hurda metalden yapılmıştır.
  • They were not particularly ambitious about the electronic scrap regulation.
  • Elektronik hurda yönetmeliği konusunda özellikle iddialı değillerdi.
  • Although we are going to make the scrap merchants richer, I suppose.
  • Yine de hurda tüccarlarını daha da zengin edeceğiz sanırım.
Show More (1)
scrap rafa kaldırmak v.
  • My project was scrapped at the last minute.
  • Projem son dakikada rafa kaldırıldı.
  • Why is Sweden scrapping sustainable development even before the Summit has started?
  • İsveç neden daha Zirve başlamadan sürdürülebilir kalkınmayı rafa kaldırıyor?
  • I refute that we are scrapping the human rights issue.
  • İnsan hakları konusunu rafa kaldırdığımız iddiasını reddediyorum.
Show More (0)
scrap parça n.
  • His desk was covered with scraps of paper.
  • Masasının üzeri kâğıt parçalarıyla kaplıydı.
  • Please get me a scrap of paper.
  • Lütfen bana bir parça kağıt getirin.
Show More (-1)
scrap (bir anlaşma, kanun, plan yahut politikayı) iptal etmek v.
  • Well, first of all, a great many flights from the capitals to Strasbourg have been scrapped.
  • Öncelikle, başkentlerden Strazburg'a yapılan pek çok uçuş iptal edilmiştir.
  • Well, first of all, a great many flights from the capitals to Strasbourg have been scrapped.
  • Öncelikle, başkentlerden Strazburg'a yapılan pek çok uçuş iptal edildi.
Show More (-1)
scrap kırıntı n.
  • The police need every scrap of information they can get.
  • Polisin alabileceği her bilgi kırıntısına ihtiyacı var.
Show More (-2)
scrap kavga n.
  • My little brother is always getting into scraps at school.
  • Küçük kardeşim okulda sürekli kavgalara karışıyor.
Show More (-2)
scrap dalaşmak v.
  • The boys started scrapping in the yard.
  • Çocuklar bahçede dalaşmaya başladılar.
Show More (-2)
scrap hurdaya ayırmak v.
  • We should scrap the whole thing.
  • Her şeyi hurdaya ayırmamız gerekir.
Show More (-2)
scrap atmak v.
  • I think we should scrap this plan.
  • Bence bu planı çöpe atmalıyız.
Show More (-2)