|
- This means that, from now on, a ship will be detained if it is not fitted with a functioning VDR system.
- Bu, bundan böyle bir geminin çalışan bir VDR sistemi ile donatılmamış olması halinde alıkonulacağı anlamına gelmektedir.
- The only asbestos on them is the asbestos you would find around any engine on any ship.
- Üzerlerindeki tek asbest, herhangi bir gemideki herhangi bir motorun etrafında bulabileceğiniz asbesttir.
- Construction of this type of ship was halted at the time because the risk of rusting was especially high.
- Paslanma riski özellikle yüksek olduğu için bu tip gemilerin inşası o dönemde durdurulmuştur.
- I voted for the Bakopoulos report to ensure our seas are safe and that ship pollution is prevented.
- Denizlerimizin güvenli olmasını ve gemi kirliliğinin önlenmesini sağlamak için Bakopoulos raporuna oy verdim.
- Ship owners do not think that a black box has anything to do with safety.
- Gemi sahipleri kara kutunun güvenlikle bir ilgisi olduğunu düşünmüyor.
- In all events, the ship was insured.
- Her halükarda, gemi sigortalıydı.
- Whenever a fisherman has his ship scrapped using public funds, the upper limit is reduced by the tonnage in question.
- Bir balıkçı gemisini kamu fonlarını kullanarak hurdaya çıkardığında, üst sınır söz konusu tonaj kadar azaltılır.
- The Commission very usefully sets out the scale of the impact of ship emissions.
- Komisyon, gemi emisyonlarının etkisinin boyutunu çok faydalı bir şekilde ortaya koymaktadır.
- Secondly, ship services, also referred to as pilotage and towage services.
- İkinci olarak, kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri olarak da adlandırılan gemi hizmetleri.
- We also need the country whose flag the ship flies to bear liability.
- Ayrıca geminin bayrağını taşıdığı ülkenin sorumluluk üstlenmesine de ihtiyacımız var.
- Classification societies for ship types will be subject to stricter conditions.
- Gemi tipleri için klas kuruluşları daha sıkı koşullara tabi olacaktır.
- It is a complete misnomer that this ship should be called Prestige.
- Bu geminin Prestige olarak adlandırılması tamamen yanlış bir isimlendirmedir.
- They merely went to salvage the ship and limit the disaster.
- Sadece gemiyi kurtarmaya ve felaketi sınırlandırmaya gittiler.
- A ship fitted with a 'black box' is a safer ship.
- Kara kutu' ile donatılmış bir gemi daha güvenli bir gemidir.
- One of my ancestors was the captain of a ship sailing between Scotland and Valparaiso, Chile.
- Atalarımdan biri İskoçya ile Şili'nin Valparaiso kenti arasında sefer yapan bir geminin kaptanıydı.
- The aim of the Commission's proposal is to reduce ship emissions of sulphur dioxide and particulate matter.
- Komisyonun teklifinin amacı gemilerin sülfür dioksit ve partikül madde emisyonlarını azaltmaktır.
- The ship Erika has been investigated four times in the course of the last two years.
- Erika gemisi son iki yıl içinde dört kez soruşturulmuştur.
- This discriminates against other fishermen and ship owners.
- Bu durum diğer balıkçılara ve gemi sahiplerine karşı ayrımcılık oluşturmaktadır.
- However, I should point out that this is not something which only applies to an Irish ship.
- Bununla birlikte, bunun sadece İrlanda gemileri için geçerli bir durum olmadığını belirtmeliyim.
- The Atlantic Dawn seems to be something of a mystery ship, operating off the coast of Ireland, Mauritania or wherever.
- Atlantik Şafağı, İrlanda, Moritanya ya da başka bir yerin açıklarında faaliyet gösteren gizemli bir gemi gibi görünüyor.
- The only asbestos on them is the asbestos you would find around any engine on any ship.
- Gemilerdeki tek asbest, herhangi bir gemideki herhangi bir motorun etrafında bulabileceğiniz asbesttir.
- So there is no point in carrying on as if every ship were going to disappear.
- Yani her gemi yok olacakmış gibi devam etmenin bir anlamı yok.
- This week, the European ship has to decide which port to enter.
- Bu hafta Avrupa gemisi hangi limana gireceğine karar vermek zorunda.
- It can be compared to a great ship sailing across a wide ocean.
- Büyük bir okyanusta seyreden büyük bir gemiye benzetilebilir.
- We need to be sure that if need be, the country whose flag the ship is flying will accept liability.
- Gerektiğinde, geminin bayrağını taşıdığı ülkenin sorumluluğu kabul edeceğinden emin olmalıyız.
- Does it have the infrastructures for putting a ship in dry dock, and so on?
- Bir geminin kuru havuza alınması vb. için gerekli altyapıya sahip mi?
- Hence the importance of these measures for ship engines also.
- Dolayısıyla bu tedbirler gemi motorları için de önem arz etmektedir.
- That is the promotion of ship exports and the creation of joint enterprises.
- Bu da gemi ihracatının teşvik edilmesi ve ortak işletmelerin kurulmasıdır.
- We cannot go marching into Mauritania or Morocco because they have granted a private ship a licence.
- Özel bir gemiye ruhsat verdiler diye Moritanya ya da Fas'a giremeyiz.
- Was it factored in to the calculations that one or other ship might sink?
- Gemilerden birinin ya da diğerinin batabileceği hesaplamalara dahil edilmiş miydi?
- Not only did he rescue the people from a sinking ship, but subsequently too he consistently took the side of the people.
- Halkı batan bir gemiden kurtarmakla kalmadı, daha sonra da sürekli olarak halkın yanında yer aldı.
- That is the promotion of ship exports and the creation of joint enterprises.
- Bu da gemi ihracatının teşvik edilmesi ve ortak işletmelerin oluşturulmasıdır.
- There is no doubt that the refugee ship we heard about this summer is only the first small portent of what is to come.
- Bu yaz haberini aldığımız mülteci gemisinin, olacakların sadece ilk küçük habercisi olduğuna hiç şüphe yok.
- I voted for the Bakopoulos report to ensure our seas are safe and that ship pollution is prevented.
- Denizlerimizin güvenli olmasını ve gemi kirliliğinin önlenmesini sağlamak için Bakopoulos raporu lehinde oy kullandım.
- Mr Harbour spoke of the possibility of the ship sinking.
- Bay Harbour geminin batma ihtimalinden bahsetti.
- I would say that the danger is that the ship will capsize as a result of a lack of ballast.
- Bu tehlikenin geminin balast eksikliği nedeniyle alabora olması olduğunu söyleyebilirim.
- This is paid by the EU, while the ship owners have to pay the licence fees.
- Bu ücret AB tarafından ödenirken gemi sahipleri ruhsat ücretlerini ödemek zorundadır.
- Unfortunately, we couldn't trade them to you without dismantling our whole ship.
- Ne yazık ki, tüm gemimizi sökmeden bunları sizinle değiş tokuş edemedik.
- The ship's powerful propulsion was intended to produce very high speeds.
- Geminin güçlü itiş gücünün çok yüksek hızlar üretmesi amaçlanmıştı.
- I've given you a great deal of freedom on this ship.
- Bu gemide sana çok fazla özgürlük verdim.
- Unfortunately, we couldn't trade them to you without dismantling our whole ship.
- Ne yazık ki, bütün gemiyi sökmeden onlarla değiş tokuş yapamayız.
- The whole ship's between us and that hangar.
- Koca gemi o hangarla aramızda duruyor.
- The whole ship's between us and that hangar.
- O hangarla aramızda kocaman bir gemi var.
- The whole ship's between us and that hangar.
- Bizimle hangarın arasında koca bir gemi var.
- Unfortunately, we couldn't trade them to you without dismantling our whole ship.
- Ne yazık ki, tüm gemimizi parçalamadan onları sizinle takas edemeyiz.
- The ship's powerful propulsion was intended to produce very high speeds.
- Geminin güçlü tiş gücü çok yüksek hızlar üretmek için tasarlanmıştı.
- You know I demand absolute discipline like on a ship.
- Biliyorsun, mutlak disiplin isterim tıpkı bir gemideki gibi.
- I've given you a great deal of freedom on this ship.
- Bu gemide size çok fazla özgürlük verdim.
- I've given you a great deal of freedom on this ship.
- Bu gemide sana oldukça fazla serbestlik verdim.
- You're on the wrong ship.
- Yanlış gemidesin.
- She was waiting at the quay as the ship came in.
- Gemi gelirken o rıhtımda bekliyordu.
- The ship slowly started to move.
- Gemi yavaş yavaş hareket etmeye başladı.
- The ship made slow progress against the strong wind.
- Gemi, güçlü rüzgara karşı yavaş ilerledi.
- In spite of the hurricane, the ship reached port.
- Kasırgaya rağmen gemi limana ulaştı.
- Tom saw a ship in the distance.
- Tom uzakta bir gemi görmüş.
- Suddenly, the captain left the ship.
- Aniden, kaptan gemiyi terk etti.
- Before the ship sank, the radio operator broadcast one final message - SOS!
- Gemi batmadan önce, telsiz operatörü son bir mesaj yayınladı - SOS!
- A captain controls his ship and its crew.
- Kaptan, gemi ve mürettebatını kontrol eder.
- Tom was a stowaway on a ship.
- Tom gemide kaçak bir yolcuydu.
- The ship sank in the sea.
- Gemi denizde battı.
- The customs officials searched the whole ship.
- Gümrük memurları tüm gemiyi aradı.
- Are we going back to the ship?
- Gemiye geri mi dönüyoruz?
- What ship were you on?
- Hangi gemideydin?
- This ship is bound for Vancouver.
- Bu gemi Vancouver'a gidiyor.
- I believe the ship will arrive on schedule.
- Geminin zamanında varacağına inanıyorum.
- This is our ship's maiden voyage.
- Bu, gemimizin ilk yolculuğu.
- I can see a ship in the distance.
- Uzakta bir gemi görüyorum.
- Where is the ship?
- Gemi nerede?
- Return to the ship immediately.
- Hemen gemiye dönün.
- Forty-eight sailors are on the ship.
- Gemide 48 tane denizci vardır.
- We saw another ship far away.
- Çok uzakta bir gemi daha gördük.
- From that distance, the ship resembles an island.
- Bu mesafeden, gemi bir adaya benziyor.
- The passengers all went aboard the ship.
- Yolcuların hepsi gemiye bindi.
- This ship was ten meters long.
- Gemi on metre uzunluğundaydı.
- The ship sailed along the coast of Shikoku.
- Gemi Şikoku sahili boyunca denize açıldı.
- Which goes faster, a ship or a train?
- Hangisi daha hızlı gidiyor, gemi mi tren mi?
- Get off this ship right now.
- Şimdi hemen bu gemiden inin.
- One can still see the ship.
- Biri hala gemiyi görebilir.
- Sami's ship sank in a storm.
- Sami'nin gemisi bir fırtınada battı.
- A society without religion is like a ship without a compass.
- Dinsiz bir toplum pusulasız bir gemiye benzer.
- They named the ship the Mayflower.
- Gemiye Mayflower adını verdiler.
- The ship is sailing to the west.
- Gemi, batıya doğru seyrediyor.
- The ship sank and all hands were lost.
- Gemi battı ve herkes kayboldu.
- I wonder who named this ship.
- Acaba bu gemiye kim isim verdi?
- The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalı'ndan geçti.
- Tom looked out the window at the ship that was coming into port.
- Tom pencereden limana yanaşan gemiye baktı.
- They are loading coal into a ship now.
- Şu anda bir gemiye kömür yüklüyorlar.
- What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
- They probably saw our ship come into port.
- Muhtemelen gemimizin limana girdiğini görmüşlerdir.
- The ship disappeared beyond the horizon.
- Gemi ufkun ötesinde kayboldu.
- Our ship is severely damaged.
- Gemimiz ağır hasar gördü.
- When is the ship leaving?
- Gemi ne zaman kalkıyor?
- That's the most beautiful ship I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel gemi.
- Return to the ship at once.
- Hemen gemiye geri dön.
- Blackbeard named his ship the Queen Anne's Revenge.
- Karasakal gemisine Kraliçe Anne'in İntikamı adını vermişti.
- This ship is like a house.
- Bu gemi bir ev gibi.
- The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
- The length of this ship is 30 meters.
- Bu geminin uzunluğu 30 metredir.
- Because of the storm, the ship couldn't leave port.
- Fırtınadan dolayı, gemi limandan ayrılamadı.
- Tom was a stowaway on a ship.
- Tom bir gemide kaçak yolcuydu.
Show More (97)
|
