shopkeeper - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
shopkeeper esnaf n.
  • Shopkeepers have already had to carry out, free of charge, the work of the banks during the introduction of the euro.
  • Esnaf, Avro'nun piyasaya sürülmesi sırasında bankaların yaptığı işleri ücretsiz olarak yapmak zorunda kalmıştır.
  • It is as if social control were a guarantee of quality when a local shopkeeper buys meet from a hunter to sell.
  • Sanki yerel bir esnafın satmak üzere bir avcıdan av satın alması sosyal kontrolün bir kalite garantisi olması gibi.
  • Napoleon called the English a nation of shopkeepers.
  • Napolyon İngilizleri esnaf milleti olarak adlandırırdı.
Show More (1)
shopkeeper mağaza sahibi n.
  • It is as if social control were a guarantee of quality when a local shopkeeper buys meet from a hunter to sell.
  • Sanki yerel bir dükkan sahibi satmak için bir avcıdan buluş satın aldığında sosyal kontrol kalitenin garantisiymiş gibi.
  • Shopkeepers should also be praised.
  • Dükkân sahipleri de övülmelidir.
  • Shopkeepers boarded up their windows.
  • Dükkan sahipleri pencerelerini kapattı.
Show More (1)
shopkeeper satıcı n.
  • The shopkeeper urged me to buy it.
  • Satıcı onu almam için ısrar etti.
Show More (-2)