| 1 |
sniff |
koklamak |
v. |
|
- Why is your dog sniffing my coat?
- Köpeğin neden paltomu kokluyor?
- Dan's dog was sniffing a dead rat in the street.
- Dan'ın köpeği sokaktaki ölü bir fareyi kokluyordu.
- I sniffed the smell.
- Ben kokuyu kokladım.
- Tom opened the bottle of wine and sniffed it.
- Tom şarap şişesini açtı ve kokladı.
- Dan's dog was sniffing a dead rat in the street.
- Dan'in köpeği sokakta ölü bir fareyi kokluyordu.
- The dog sniffed the ground.
- Köpek yeri kokladı.
- The dog sniffed the stick.
- Köpek çubuğu kokladı.
- Tom sniffed.
- Tom kokladı.
- The dog sniffed the stick.
- Köpek sopayı kokladı.
Show More (6)
|
| 2 |
sniff |
kokusunu almak |
v. |
|
- German Shepherds are good at sniffing out drugs.
- Alman çoban köpekleri uyuşturucunun kokusunu almakta iyidir.
- She sniffed out his true intentions, huh.
- Onun gerçek niyetinin kokusunu almış.
- I sniffed the smell.
- Kokuyu aldım.
Show More (0)
|
| 3 |
sniff |
belirti |
n. |
|
- They got me into this mess and then left at the first sniff of trouble!
- Beni bu karmaşanın içine soktular ve ilk sorun belirtisinde gittiler!
Show More (-2)
|
| 4 |
sniff |
burnunu çekmek |
v. |
|
- Erin finally quit sniffing after a long cry.
- Erin uzun bir ağlamanın ardından nihayet burnunu çekmeyi bıraktı.
Show More (-2)
|
| 5 |
sniff |
burnunu çekme |
n. |
|
- His sniffs suggested he had an acute cold.
- Burnunu çekmesi onun şiddetli bir nezle geçirdiğini gösteriyordu.
Show More (-2)
|
| 6 |
sniff |
burnundan çekmek |
v. |
|
- The last time I was downtown I saw a man sniffing cocaine.
- Şehir merkezine en son gittiğimde burnundan kokain çeken bir adam gördüm.
Show More (-2)
|
| 7 |
sniff |
iç çekmek |
v. |
|
- "Really, is that all," little Weston sniffed.
- Weston 'Gerçekten hepsi bu mu?' diyerek iç çekti.
Show More (-2)
|
| 8 |
sniff |
burun çekmek |
v. |
|
- Tom sniffed.
- Tom burnunu çekti.
Show More (-2)
|
