sore - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
sore ağrıyan adj.
  • My back is sore.
  • Sırtım ağrıyor.
  • Tom's neck is sore.
  • Tom'un boynu ağrıyor.
  • Tom rubbed his sore feet.
  • Tom ağrıyan ayağını ovaladı.
Show More (28)
sore ağrılı adj.
  • Why am I smoking with this sore throat?
  • Neden bu ağrılı boğazla sigara içiyorum?
  • He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day.
  • Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.
  • Tom said his back was sore.
  • Tom sırtının ağrılı olduğunu söyledi.
Show More (2)
sore yara n.
  • Iraq remained a festering sore.
  • Irak iltihaplı bir yara olarak kaldı.
  • In modern societies and modern economies, corruption is a cancerous sore.
  • Modern toplumlarda ve modern ekonomilerde yolsuzluk kanserli bir yaradır.
  • Do you have any open sores on your body?
  • Vücudunuzda açık yara var mı?
Show More (1)
sore yaralı adj.
  • Tom has a sore knee.
  • Tom'un yaralı bir dizi var.
  • Everybody is sore.
  • Herkes yaralı.
  • Tom is still a little sore.
  • Tom hâlâ biraz yaralı.
Show More (0)
sore kızgın adj.
  • You seem a little sore.
  • Biraz kızgın görünüyorsun.
  • She was sore at me for being late.
  • Geç kaldığım için bana kızgındı.
Show More (-1)