1 |
spine |
omurga |
n. |
|
- Your little brother has more spine than you.
- Küçük kardeşin senden daha omurgalı.
- Alex injured his spine in a car accident.
- Alex bir araba kazasında omurgasını incitti.
- Or look at a sea urchin's spine under the microscope.
- Ya da mikroskop altında bir deniz kestanesinin omurgasına bakın.
- The European-wide energy networks will heal the market's spine and skeleton.
- Avrupa çapında enerji ağları piyasanın omurgasını ve iskeletini iyileştirecektir.
- The European-wide energy networks will heal the market's spine and skeleton.
- Avrupa çapında enerji şebekeleri piyasanın omurgasını ve iskeletini iyileştirecektir.
- A shiver ran down my spine.
- Omurgamdan aşağı bir ürperti geçti.
- Zeke Choi's spine was shattered by an assassin's bullet.
- Zeke Choi'nin omurgası bir suikastçının kurşunuyla paramparça oldu.
- One of the bullets damaged his spine.
- Mermilerden biri onun omurgasına zarar verdi.
- One of the bullets damaged his spine.
- Kurşunlardan biri omurgasına zarar vermiş.
Show More (6)
|
2 |
spine |
diken |
n. |
|
- Some animals and plants have spines to protect themselves.
- Bazı hayvanların ve bitkilerin kendilerini korumak amacıyla dikenleri vardır.
- Do you know why cacti have spines?
- Kaktüslerin neden dikenleri olduğunu biliyor musun?
- Do you know why cacti have spines?
- Neden kaktüslerin dikenleri olduğunu biliyor musun?
Show More (0)
|
3 |
spine |
sırt (kitapta) |
n. |
|
- You can separate the special edition of this book from its black spine.
- Bu kitabın özel baskısını siyah sırtından ayırabilirsiniz.
Show More (-2)
|