|
- The wall will not protect Israeli society from the violence and barbarism of suicide bombings against civilians.
- Duvar, İsrail toplumunu sivillere yönelik intihar saldırılarının şiddetinden ve barbarlığından korumayacaktır.
- Then there were the despicable suicide bombings.
- Ardından alçakça intihar saldırıları yaşandı.
- Psychological disorders and suicide are very common, and the average life expectancy is around 52.
- Psikolojik rahatsızlıklar ve intihar çok yaygındır ve ortalama yaşam süresi 52 civarındadır.
- European and worldwide support for their cause is weakened with every suicide bombing.
- Her intihar saldırısında Avrupa'nın ve dünyanın davalarına verdiği destek zayıflamaktadır.
- This only breeds terrorism and results in desperate suicide acts.
- Bu sadece terörizmi besler ve umutsuz intihar eylemleriyle sonuçlanır.
- To continue would be economic suicide.
- Devam etmek ise ekonomik intihar olur.
- All of us condemn suicide bombing.
- Hepimiz bombalı intihar saldırılarını kınıyoruz.
- The murderer of my daughter has been let down, because his act of murder and of suicide achieved nothing.
- Kızımın katili hayal kırıklığına uğratıldı, çünkü cinayet ve intihar eylemi hiçbir işe yaramadı.
- Terrorists are now willing to engage in suicide missions.
- Teröristler artık intihar görevlerine katılmaya istekli.
- Then there were the despicable suicide bombings.
- Bir de aşağılık intihar saldırıları var.
- Small farmers, at least in France, have the highest rate of suicide.
- Küçük çiftçiler, en azından Fransa'da, en yüksek intihar oranına sahiptir.
- Doc, I got a new theory about all these suicides.
- Doktor, tüm bu intiharlar hakkında yeni bir teorim var.
- There's a fine line between bravery and suicide, kid.
- Cesaret ile intihar arasında ince bir çizgi vardır, çocuğum.
- For Israel, to live with the Palestinians as equals inside a democratic system is equivalent to a suicide.
- İsrail için Filistinlilerle demokratik bir sistemde eşit bir şekilde yaşamak intiharla eşdeğerdir.
- Doc, I got a new theory about all these suicides.
- Doktor, tüm bu intiharlarla ilgili yeni bir teorim var.
- For Israel, to live with the Palestinians as equals inside a democratic system is equivalent to a suicide.
- İsraillilere göre Filistinliler ile eşit şartlarda demokratik bir yapı içinde yaşamak intihara eşdeğerdir.
- The women endured hard labor in smoky dwellings and suicide was not uncommon.
- Kadınlar dumanaltı evlerde ağır işlere katlanıyorlardı ve intihar nadir bir durum değildi.
- Sami's death looked like a suicide but it's now being investigated as a homicide.
- Sami'nin ölümü intihar gibi görünüyordu ama şimdi bir cinayet olarak araştırılıyor.
- The police think it's a suicide.
- Polis bunun bir intihar olduğunu düşünüyor.
- The well-known poet attempted to commit suicide in his study.
- Tanınmış şair çalışma odasında intihar girişiminde bulundu.
- We are a suicide prevention organization.
- Biz intiharı önleme organizasyonuyuz.
- Tom's death wasn't a suicide.
- Tom'un ölümü intihar değildi.
- You drove Tom to suicide.
- Tom'u intihara sürükledin.
- I have attempted suicide two times.
- Ben iki kez intihar girişiminde bulundum.
- Was it murder or suicide?
- Cinayet mi yoksa intihar mıydı?
- We suspect that someone murdered Tom and just made it look like suicide.
- Birinin Tom'u öldürdüğünden ve intihar süsü verdiğinden şüpheleniyoruz.
- You don't think it was a suicide, do you?
- Bunun bir intihar olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
- Tom's death wasn't a suicide.
- Tom'un ölümü bir intihar değildi.
- A special taskforce managed to catch a suicide terrorist downtown, prior to him carrying out his evil plan.
- Özel bir tim, şehir merkezinde bir intihar teröristini, şeytani planını gerçekleştirmeden önce yakalamayı başardı.
- Tom's suicide changes nothing.
- Tom'un intiharı hiçbir şey değiştirmiyor.
- Tom has tried to commit suicide several times.
- Tom birkaç kez intihara kalkıştı.
- Tom is having trouble dealing with his son's suicide.
- Tom oğlunun intiharı ile başa çıkmakta zorlanıyor.
- Suicide is dangerous.
- İntihar tehlikelidir.
- The prominent poet attempted to commit suicide in his study.
- Ünlü şair çalışma odasında intihara teşebbüs etti.
- As far as I know, Tom has never tried to commit suicide.
- Bildiğim kadarıyla Tom hiç intihara kalkışmadı.
- September 10 is World Suicide Prevention Day.
- 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü.
- Apparently, Tom's death was a suicide.
- Görünüşe göre, Tom'un ölümü bir intihardı.
- This is suicide!
- Bu bir intihar!
- Tom said he had contemplated suicide.
- Tom intiharı düşünmüş olduğunu söyledi.
- Tom's death was clearly a suicide.
- Tom'un ölümü açıkça bir intihardı.
- Sami's death was determined to be suicide.
- Sami'nin ölümünün intihar olduğu belirlendi.
- This is a suicide mission.
- Bu bir intihar görevi.
- Sami's suicide didn't affect Layla.
- Sami'nin intiharı Leyla'yı etkilemedi.
- Tom called the suicide hotline.
- Tom intihar hattını aradı.
- Smoking is suicide.
- Sigara içmek intihardır.
- The well-known poet attempted to commit suicide in his study.
- Ünlü şair çalışma odasında intihara teşebbüs etti.
- Tom attempted suicide.
- Tom intihar girişiminde bulundu.
- In 2009, Korea suffered the dishonor of having the highest suicide rate amongst OECD countries.
- 2009 yılında Kore, OECD ülkeleri arasında en yüksek intihar oranına sahip olma onursuzluğunu yaşadı.
- Sami's suicide didn't affect Layla.
- Sami'nin intiharı Layla'yı etkilemedi.
- Tom tried to commit suicide.
- Tom intihara kalkıştı.
- Sami contemplated suicide.
- Sami intiharı düşündü.
- Tom tried to make Mary's suicide look like an accident.
- Tom, Mary'nin intiharını bir kaza gibi göstermeye çalıştı.
- In 2009, Korea suffered the dishonor of having the highest suicide rate amongst OECD countries.
- 2009'da, Kore, OECD ülkeleri arasında en yüksek intihar oranına sahip olma onursuzluğunu yaşadı.
- Smoking means suicide.
- Sigara içmek intihar anlamına gelir.
- Sami's death looked like a suicide but it's now being investigated as a homicide.
- Sami ölümü intihara benziyordu ama şimdi bir cinayet olarak soruşturuluyor.
- It was a suicide bombing.
- Bu bir intihar saldırısıydı.
- Sami has spoken of suicide before.
- Sami daha önce intihardan bahsetti.
- Our organization aims to prevent suicides.
- Kuruluşumuz intiharları önlemeyi amaçlamaktadır.
- Tom is having trouble dealing with his son's suicide.
- Tom oğlunun intiharı ile başa çıkmada sorun yaşıyor.
- Provoking someone to commit suicide is a crime.
- Birini intihara teşvik etmek suçtur.
- Suicide is a desperate act.
- İntihar umutsuz bir eylemdir.
- How many suicides do you think there are every year in Japan?
- Japonya'da her yıl kaç tane intihar olduğunu düşünüyorsunuz?
- Depression can lead to suicide.
- Depresyon intihara yol açabilir.
- Fadil was still trying to cope with his father's suicide a year earlier.
- Fadıl hâlâ babasının bir yıl önceki intiharıyla başa çıkmaya çalışıyordu.
- We have never seen a suicide that looked like this.
- Buna benzeyen bir intiharı daha önce hiç görmemiştik.
- Tom's death was clearly a suicide.
- Tom'un ölümü açıkça intihardır.
- Was it murder or suicide?
- Cinayet miydi yoksa intihar mı?
- Tom tried to make Mary's suicide look like an accident.
- Tom, Mary'nin intiharını kazaymış gibi göstermeye çalıştı.
- Smoking means suicide.
- Sigara içmek intihardır.
- It's suicide.
- İntihar bu.
- We are a suicide prevention organization.
- Biz bir intihar önleme örgütüyüz.
- Tom has attempted suicide three times this year.
- Tom bu yıl üç kere intihar girişiminde bulundu.
- The police ruled out the possibility of suicide in the case.
- Polis olayda intihar olasılığını eledi.
- Sami considered suicide was the only option.
- Sami tek seçeneğin intihar olduğunu düşünüyordu.
- Some children resort to suicide in order to escape from unbearable pressure.
- Bazı çocuklar dayanılmaz baskıdan kaçmak için intihara başvuruyor.
- The pain of having lost his family drove him to suicide.
- Ailesini kaybetmenin acısı onu intihara sürükledi.
- Tom has apparently tried to commit suicide.
- Tom görünüşe göre intihara kalkışmış.
- Because he believes in the importance of people's own dignity, he advocates suicide.
- İnsanların kendi haysiyetlerinin önemine inandığı için intiharı savunuyor.
- We suspect that someone murdered Tom and just made it look like suicide.
- Birinin Tom'u öldürüp intihar süsü verdiğinden şüpheleniyoruz.
- Some children resort to suicide in order to escape from unbearable pressure.
- Bazı çocuklar dayanılmaz baskıdan kaçmak için intihara başvuruyorlar.
- Tom said he had contemplated suicide.
- Tom intiharı düşündüğünü söyledi.
- She attempted to commit suicide.
- O intihar girişiminde bulundu.
- The famous poet attempted to commit suicide in his library.
- Ünlü şair kütüphanesinde intihara teşebbüs etti.
- Suicide is an act of desperation.
- İntihar çaresizlik davranışıdır.
- I heard there were many double suicides in Sonezaki.
- Sonezaki'de birçok çifte intihar olduğunu duydum.
- Tom's suicide doesn't change anything.
- Tom'un intiharı hiçbir şeyi değiştirmez.
- Tom has tried to commit suicide three times.
- Tom üç kez intihara teşebbüs etti.
- Tom believes that suicide is wrong.
- Tom intiharın yanlış olduğuna inanıyor.
- The police have ruled out suicide.
- Polis intiharı göz ardı etti.
- That poet attempted suicide in their library.
- O şair, kütüphanesinde intihar girişiminde bulunmuş.
- Sami's death was a suicide.
- Sami'nin ölümü bir intihardı.
- We are a suicide prevention organization.
- Biz bir intihar önleme organizasyonuyuz.
- This is suicide!
- Bu intihar.
- He saw suicide as the only way out.
- İntiharı tek çıkış yolu olarak gördü.
- Tom has tried to commit suicide before.
- Tom daha önce de intihara kalkışmıştı.
- He saw suicide as the only way out.
- İntiharı tek çıkış yolu olarak görüyordu.
- Sami has spoken of suicide before.
- Sami daha önce intihardan söz etti.
- Suicide is an act of desperation.
- İntihar bir çaresizlik eylemidir.
- As far as I know, Tom has never tried to commit suicide.
- Bildiğim kadarıyla, Tom intihara teşebbüs etmedi.
- I believe that suicide is wrong.
- İntiharın yanlış olduğuna inanıyorum.
- His suicide came as a result of his disappointment in love.
- İntiharı aşkta yaşadığı hayal kırıklığının bir sonucu olarak gerçekleşti.
- The police haven't ruled out suicide.
- Polis intiharı göz ardı etmedi.
- Smoking means suicide.
- Sigara içmek intihar demektir.
- Tom said he had contemplated suicide.
- Tom intihar tasarlamış olduğunu söyledi.
- Suicide is never the answer.
- İntihar asla cevap değildir.
- Tom called the suicide hotline.
- Tom intihar telefon hattını aradı.
- Fadil was still trying to cope with his father's suicide a year earlier.
- Fadıl hala babasının bir yıl önceki intiharı ile başa çıkmaya çalışıyordu.
- She attempted to commit suicide.
- İntihara teşebbüs etti.
- Sami considered suicide was the only option.
- Sami intiharın tek seçenek olduğunu düşünüyordu.
- When Sami left Layla, she tried to commit suicide.
- Sami, Leyla'yı terk ettiğinde intihara kalkıştı.
- You don't think it was a suicide, do you?
- Bunun bir intihar olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi?
- Suicide is never the answer.
- İntihar asla çözüm değildir.
- You drove Tom to suicide.
- Tom'u intihara sen sürükledin.
- Tom's suicide changes nothing.
- Tom'un intiharı hiçbir şeyi değiştirmez.
- She attempted suicide.
- O intihar girişiminde bulundu.
- That's suicide.
- O intihar.
- He put on a suicide act.
- İntihar numarası yaptı.
- Tom ended up committing suicide.
- Tom'un sonu intihar oldu.
- Our organization aims to prevent suicides.
- Örgütümüz intiharları önlemeyi amaçlıyor.
Show More (118)
|