|
- I have a suspicion that the rumours about a new system are true.
- Yeni bir sistemle ilgili söylentilerin doğru olduğuna dair şüphelerim var.
- The president's speech aroused much more suspicion in society.
- Başkan'ın konuşması toplumda çok daha fazla şüphe uyandırdı.
- I always look at strangers with suspicion.
- Yabancılara her zaman şüpheyle bakarım.
- He must know of the suspicions in this regard and precisely where they originate.
- Bu konudaki şüpheleri ve bunların tam olarak nereden kaynaklandığını biliyor olmalı.
- First of all, either suspicions of fraud about the products' origins are justified or they are not.
- Her şeyden önce, ürünlerin kökenlerine ilişkin sahtekarlık şüpheleri ya haklıdır ya da değildir.
- The suspicion persisted, but still I had to vote for the motion.
- Şüphe devam etti ama yine de önergeye oy vermek zorunda kaldım.
- We have established OLAF to deal with suspicions of fraud and irregularities.
- Dolandırıcılık ve usulsüzlük şüpheleriyle ilgilenmek üzere OLAF'ı kurduk.
- There are also suspicions that both countries are helping Iran's covert weapons proliferation programme.
- Ayrıca her iki ülkenin de İran'ın gizli silah yayma programına yardım ettiğine dair şüpheler var.
- So it is quite clear that the Commission's neutrality is beyond all suspicion in the debate within Italy.
- Dolayısıyla İtalya'daki tartışmalarda Komisyonun tarafsızlığının her türlü şüphenin ötesinde olduğu oldukça açıktır.
- Since 11 September of last year, this suspicion has, politically speaking, become more topical than ever.
- Geçtiğimiz yılın 11 Eylül'ünden bu yana, bu şüphe siyasi açıdan her zamankinden daha güncel hale gelmiştir.
- There are obvious suspicions about the hoarding of meat and bonemeal and about where and how the testing is effected.
- Et ve kemik etinin istiflenmesi ve testlerin nerede ve nasıl yapıldığı konusunda şüphelerimiz var.
- But there is a huge amount of suspicion on their side too.
- Ancak onların tarafında da büyük miktarda şüphe var.
- We therefore ask you to speed matters up now, so that Parliament should not be subject to unjustified suspicions.
- Bu nedenle, Parlamentonun haksız şüphelere maruz kalmaması için sizden işleri hızlandırmanızı rica ediyoruz.
- I am always very dubious about suspicions of danger or risk.
- Tehlike ya da risk şüpheleri konusunda her zaman çok şüpheciyimdir.
- This suspicion dates back to the 1993 bomb attack on the World Trade Centre in New York.
- Bu şüphe 1993 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan bombalı saldırıya kadar uzanmaktadır.
- The househusband is viewed with suspicion.
- Evin kocasına şüpheyle bakılıyor.
- The only people above all suspicion are the rulers of the ÅU and the USA.
- Tüm şüphelerin üzerinde olan tek kişiler AB ve ABD'nin yöneticileridir.
- This suspicion dates back to the 1993 bomb attack on the World Trade Centre in New York.
- Bu şüphenin geçmişi 1993 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezine yapılan bombalı saldırıya kadar uzanmaktadır.
- Her suspicions were right.
- Onun şüpheleri haklıydı.
- The news confirmed my suspicions.
- Haber, şüphelerimi doğruladı.
- Sami kept the suspicions to himself.
- Sami şüphelerini kendine sakladı.
- The West watches the elections in Rwanda with suspicion.
- Batı, Ruanda'daki seçimleri şüpheyle izliyor.
- Tom was under suspicion for murder.
- Tom cinayet şüphesi altındaydı.
- Suspicion is the poison of friendship.
- Şüphe, dostluğun zehiridir.
- Tom's suspicions were right.
- Tom'un şüpheleri haklıydı.
- Such conduct will give rise to suspicion.
- Böyle bir davranış şüpheye neden olacaktır.
- The news confirmed my suspicions.
- Haberler, şüphelerimi doğru çıkardı.
- Tom kept his suspicions to himself.
- Tom şüphelerini kendine sakladı.
- Tom told me about your suspicions.
- Tom bana senin şüphelerinden bahsetti.
- A horrible suspicion wandered around in my brain.
- Beynimde korkunç bir şüphe dolaşıyordu.
- Her unusual behavior gave rise to our suspicions.
- Onun alışılmadık davranışları bizim şüphelere sebebiyet verdi.
- Tanaka has been arrested on suspicion of murder.
- Tanaka cinayet şüphesiyle tutuklandı.
- Tom was arrested on suspicion of drunken driving.
- Tom alkollü araç kullanma şüphesiyle tutuklandı.
- Suspicion is the poison of friendship.
- Şüphe, arkadaşlığın zehridir.
- Her unusual behavior gave rise to our suspicions.
- Onun alışılmadık davranışları bizim şüpheleri doğurdu.
- Tom kept the suspicions to himself.
- Tom şüphelerini kendine sakladı.
- Suspicion surrounded Layla.
- Şüphe, Leyla'yı çevreledi.
- Those suspicions were unfounded.
- O şüpheler asılsızdı.
- Tom is above suspicion.
- Tom şüpheden uzaktır.
- Tom was arrested on suspicion of drunken driving.
- Tom sarhoş araba sürme şüphesiyle tutuklandı.
- He is under suspicion of theft.
- O, hırsızlık şüphesi altında.
- Tom told me about your suspicions.
- Tom bana şüphelerinizden bahsetti.
- Tom kept the suspicions to himself.
- Tom şüpheleri kendine sakladı.
- His suspicions were right.
- Şüphelerinde haklıydı.
- He is under suspicion of theft.
- Hırsızlık şüphesi altında.
- Her conduct gave rise to suspicions in his mind.
- Davranışı, onun kafasında şüphelere yol açtı.
- He wasn't worthy of suspicion.
- O şüpheye layık değildi.
- Tom was under suspicion for murder.
- Tom cinayet şüphesi altında idi.
- Those suspicions were unfounded.
- Bu şüpheler asılsız çıktı.
- Your story only confirms my suspicions about your bad behavior.
- Hikayen sadece kötü davranışların hakkındaki şüphelerimi doğruluyor.
- I had my suspicions.
- Şüphelerim vardı.
- He fell under the suspicion of the police.
- Polisin şüphesi altına düştü.
- Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Tom'un yüzüğü çaldığını kabul etmesi hizmetçinin şüphelerini giderdi.
- Fadil's death raised suspicions.
- Fadıl'ın ölümü şüpheleri artırdı.
- His suspicions were right.
- Onun şüpheleri doğruydu.
- His acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Yüzüğü çaldığını kabul etmesi hizmetçinin şüphelerini ortadan kaldırdı.
- He is above suspicion.
- Şüphe çekmiyor.
Show More (54)
|
