swell - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
swell şişmek v.
  • Are your ankles swollen when you wake up in the morning?
  • Sabah uyandığınızda ayak bilekleriniz şişiyor mu?
  • Her eyes were swollen.
  • Gözleri şişmişti.
  • Layla's legs got swollen.
  • Layla'nın bacakları şişmişti.
Show More (3)
swell harika adj.
  • I think you're swell.
  • Bence sen harikasın.
  • You're a swell guy, Tom.
  • Sen harika bir adamsın, Tom.
Show More (-1)
swell taşmak v.
  • The swollen streams and rivers carried off everything in their path.
  • Taşan dereler ve nehirler önlerine çıkan her şeyi sürükleyip götürdü.
Show More (-2)
swell artmak v.
  • In the 19th century, the number of immigrants swelled rapidly.
  • 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı.
Show More (-2)
swell şişlik n.
  • The toothache made his face swell up.
  • Diş ağrısı yüzünde şişlik yaptı.
Show More (-2)