|
- The children enjoyed swimming in the pool.
- Çocuklar havuzda yüzmenin keyfini çıkardılar.
- Fish do not swim separately in the sea.
- Balıklar denizde ayrı ayrı yüzmezler.
- They swim together and the sooner we work that out the better.
- Birlikte yüzüyorlar ve bunu ne kadar çabuk çözersek o kadar iyi.
- Looks like a place where people don't swim anymore.
- İnsanların artık yüzmediği bir yere benziyor.
- Can you swim like Tom?
- Tom gibi yüzebilir misin?
- I didn't realize you didn't know how to swim.
- Yüzme bilmediğini fark etmemiştim.
- I thought you could swim.
- Yüzebildiğini sanıyordum.
- I didn't know Tom couldn't swim.
- Tom'un yüzemediğini bilmiyordum.
- Tom still can't swim very well.
- Tom hâlâ çok iyi yüzemiyor.
- He knows how to swim like a fish.
- Balık gibi yüzmeyi biliyor.
- Tom taught Mary how to swim.
- Tom, Mary'ye yüzmeyi öğretti.
- I had no idea you couldn't swim.
- Yüzemediğine dair hiç bir fikrim yoktu.
- They are swimming.
- Yüzüyorlar.
- You ought to tell Tom that you aren't planning to swim.
- Tom'a yüzmeyi planlamadığını söylemelisin.
- I still swim.
- Ben hâlâ yüzüyorum.
- Tom said he could swim well.
- Tom iyi yüzebileceğini söyledi.
- The small duckling can swim.
- Küçük ördek yavrusu yüzebilir.
- Though Jane is not a good runner, she can swim very fast.
- Jane iyi bir koşucu olmasa da çok hızlı yüzebilir.
- I thought Tom was afraid to swim.
- Tom'un yüzmekten korktuğunu düşündüm.
- I'm sure Tom can swim.
- Tom'un yüzebileceğine eminim.
- Can you swim like him?
- Onun gibi yüzebilir misin?
- I told Tom to swim a little every day for exercise.
- Tom'a egzersiz için her gün biraz yüzmesini söyledim.
- She can't swim and neither can I.
- O yüzemez, ben de yüzemem.
- I was able to swim well when I was a child.
- Ben bir çocukken iyi yüzebiliyordum.
- Tom can swim a lot better than I thought he'd be able to.
- Tom düşündüğümden çok daha iyi yüzüyor.
- With the water so cold, we decided not to swim.
- Su çok soğuk olduğu için yüzmeme kararı aldık.
- To the best of my knowledge, Tom can't swim.
- Bildiğim kadarıyla, Tom yüzemez.
- Thirty Vietnamese kids swim every day in order to go to their school.
- Otuz Vietnamlı çocuk okullarına gidebilmek için her gün yüzüyor.
- Can you really swim?
- Gerçekten yüzebilir misin?
- We went to the beach and swam all day.
- Sahile gittik ve bütün gün yüzdük.
- She can't swim.
- O yüzemez.
- She was swimming.
- Yüzüyordu.
- Some children swim on the sea.
- Bazı çocuklar denizde yüzerler.
- Tom can swim better than Mary.
- Tom, Mary'den daha iyi yüzüyor.
- He learned how to swim.
- O, yüzmeyi öğrendi.
- I didn't swim.
- Ben yüzmedim.
- You can swim much better than he can.
- Ondan çok daha iyi yüzebilirsin.
- Tom suggested that we go for a swim.
- Tom yüzmeye gitmemizi önerdi.
- Tom said he couldn't swim as well as Mary.
- Tom, Mary kadar iyi yüzemediğini söyledi.
- I can't swim any further.
- Daha fazla yüzemem.
- Will you swim tomorrow?
- Yarın yüzecek misin?
- Tom can swim no more than a stone can.
- Tom bir taşın yüzebildiğinden daha fazla yüzemez.
- Can you swim as fast as he can?
- Onun kadar hızlı yüzebilir misin?
- Tom and Mary sat on the bench, watching people swim.
- Tom ve Mary yüzen insanları izleyerek bankta oturdular.
- Are you able to swim well?
- İyi yüzebilir misin?
- A fish can swim.
- Bir balık yüzebilir.
- Tom said he's sure Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğinden emin olduğunu söyledi.
- To the best of my knowledge, Tom can't swim.
- Bildiğim kadarıyla Tom yüzme bilmiyor.
- She lives near the ocean, but she can't swim.
- Okyanusun yanında yaşar ama yüzmeyi bilmez.
- Tom never told me he didn't know how to swim.
- Tom bana yüzmeyi bilmediğini hiç söylemedi.
- I won't swim.
- Ben yüzmeyeceğim.
- Tom swims just about as fast as Mary.
- Tom neredeyse Mary kadar hızlı yüzer.
- Children around here don't have many opportunities to swim.
- Bu civardaki çocukların yüzmek için çok fırsatları yok.
- Can you swim at all?
- Yüzebiliyor musun ki?
- It's much too cold to swim.
- Yüzmek için çok soğuk.
- Thirty Vietnamese kids swim every day in order to go to their school.
- Otuz Vietnamlı çocuk okullarına gitmek için her gün yüzerler.
- You might learn how to swim.
- Yüzme öğrenebilirdiniz.
- He really does swim well, doesn't he?
- Gerçekten iyi yüzüyor, değil mi?
- Tom wanted to swim.
- Tom yüzmek istedi.
- People around here don't have many opportunities to swim.
- Buradaki insanların yüzmek için çok fazla olanağı yok.
- She lives by the sea, but she doesn't know how to swim.
- Deniz kenarında yaşıyor ama yüzme bilmiyor.
- No one here can swim.
- Buradaki hiç kimse yüzemez.
- He wasn't able to swim.
- Yüzme bilmiyordu.
- He boasts that he can swim well.
- O, iyi yüzebilmesiyle övünür.
- Never swim while under the influence of alcohol.
- Alkolün etkisi altındayken asla yüzme.
- She lives near the ocean, but she can't swim.
- Okyanusun yanında yaşar ama yüzemez.
- He had not swum more than a few yards before one of the skulking ground sharks had him fast by the upper part of the thigh.
- Birkaç metreden fazla yüzememişti ki, sinsi yer köpekbalıklarından biri onu kalçasının üst kısmından yakaladı.
- You swim better than me.
- Sen benden daha iyi yüzersin.
- Tom can swim just about as well as Mary can.
- Tom da Mary kadar iyi yüzebiliyor.
- Tom can swim much faster than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha hızlı yüzebilir.
- Are you able to swim every day?
- Her gün yüzebiliyor musun?
- Tom is not yet able to swim.
- Tom henüz yüzemiyor.
- Tom says he doesn't know how to swim.
- Tom nasıl yüzeceğini bilmediğini söylüyor.
- Tom swims as well as Mary does.
- Tom da Mary kadar iyi yüzüyor.
- If Mary knew how to swim, she would go to the beach more often.
- Mary yüzmeyi bilseydi, sahile daha sık giderdi.
- Tom isn't the only one here who can't swim.
- Burada yüzme bilmeyen tek kişi Tom değil.
- Stones don't swim.
- Taşlar yüzmez.
- Why isn't anyone swimming?
- Neden kimse yüzemiyor?
- I swim here every morning.
- Ben burada her sabah yüzerim.
- He seems unable to swim.
- O yüzemiyor gibi görünüyor.
- Tom could swim a lot faster when he was young.
- Tom gençken çok daha hızlı yüzebiliyordu.
- Tom can't swim at all.
- Tom hiç yüzemez.
- Neither Tom nor Mary can swim.
- Ne Tom ne de Mary yüzebiliyor.
- She swims better than Mary.
- Mary'den daha iyi yüzer.
- Melanie said that she likes to swim.
- Melanie yüzmeyi sevdiğini söyledi.
- I can barely swim.
- Zar zor yüzebiliyorum.
- I taught him how to swim.
- Ona yüzmeyi ben öğrettim.
- Please don't swim here.
- Lütfen burada yüzme.
- Tom never could swim very well.
- Tom asla çok iyi yüzemedi.
- Were you able to swim when your were six years old?
- Altı yaşındayken yüzebiliyor muydun?
- Tom has decided not to swim.
- Tom yüzmemeye karar verdi.
- She tried to swim.
- Yüzmeyi denedi.
- At first, I could not swim by myself.
- İlk başta kendi başıma yüzemiyordum.
- Ask Tom if Mary can swim.
- Tom'a Mary'nin yüzüp yüzemediğini sor.
- Tom doesn't swim so much anymore.
- Tom artık fazla yüzmüyor.
- We swam in the moonlight.
- Ay ışığında yüzdük.
- She lives near the beach, but she can't swim.
- Sahile yakın bir yerde yaşıyor ama yüzme bilmiyor.
- Who told you I could swim?
- Yüzebildiğimi sana kim söyledi?
- I can't swim and my mother can't either.
- Ben yüzme bilmiyorum, annem de bilmiyor.
- Tom can swim almost as fast as Mary.
- Tom neredeyse Mary kadar hızlı yüzebilir.
- Don't tell me you can't swim.
- Bana yüzemediğini söyleme.
- When he was here, he would swim in the morning.
- Buradayken sabahları yüzerdi.
- In fact, he can't swim well.
- Aslında o iyi yüzemez.
- Tom asked if I was going to swim.
- Tom yüzüp yüzmeyeceğimi sordu.
- I don't swim well.
- Ben iyi yüzmem.
- I thought a swim might be nice.
- Yüzmenin iyi gelebileceğini düşündüm.
- Can I swim here?
- Burada yüzebilir miyim?
- I had no idea that you couldn't swim.
- Yüzme bilmediğini bilmiyordum.
- They tried to swim to safety.
- Onlar güvenle yüzmeye çalıştı.
- The old man attempted to swim five kilometers.
- Yaşlı adam beş kilometre yüzmeyi denedi.
- He answered that he could swim well.
- İyi yüzebildiğini söyledi.
- Tom could swim when he was three years old.
- Tom üç yaşındayken yüzebiliyordu.
- It was very difficult to swim against the current.
- Akıntıya karşı yüzmek çok zordu.
- Tom and Mary are both swimming now, aren't they?
- Tom ve Mary şu anda yüzüyorlar, değil mi?
- Mary was able to swim across the river.
- Mary, yüzerek nehri geçebildi.
- Of course, plesiosaurs were able to swim.
- Tabii ki, plesiosaurlar yüzebiliyordu.
- Tom said Mary is probably still swimming.
- Tom, Mary'nin hâlâ yüzdüğünü söyledi.
- Tom jumped into the pool and swam to the other side.
- Tom havuza atladı ve diğer tarafa yüzdü.
- He can't swim.
- O yüzemez.
- You won't drown if you learn how to swim.
- Yüzmeyi öğrenirsen boğulmazsın.
- Tom can't swim very well, can he?
- Tom çok iyi yüzemez, değil mi?
- Tom said Mary has never seen John swim.
- Tom, Mary'in John'un yüzdüğünü hiç görmediğini söyledi.
- All Tom does nowadays is swim.
- Tom'un bugünlerde yaptığı tek şey yüzmek.
- Tom and Mary both know how to swim.
- Tom ve Mary yüzme biliyor.
- I learned to swim by myself.
- Yüzmeyi kendi kendime öğrendim.
- Is it OK if we swim here?
- Burada yüzebilir miyiz?
- Is Tom able to swim?
- Tom yüzebiliyor mu?
- Tom said he didn't know how to swim very well.
- Tom yüzmeyi çok iyi bilmediğini söyledi.
- Let's swim across the river.
- Nehrin karşısında yüzelim.
- My doctor told me that I should swim at least three times a week.
- Doktorum bana haftada en az üç kere yüzmem gerektiğini söyledi.
- Let's hope Tom can swim.
- Umalım da Tom yüzme biliyor olsun.
- Tom said it would be OK to swim after dinner.
- Tom yemekten sonra yüzmenin sorun olmayacağını söyledi.
- Tom learned how to swim two years ago.
- Tom yüzmeyi iki yıl önce öğrendi.
- It's very easy to learn how to swim.
- Yüzmeyi öğrenmek çok kolay.
- Are we allowed to swim here?
- Burada yüzmek için izinli miyiz?
- If you swim incorrectly the judges will disqualify you.
- Eğer yanlış yüzerseniz jüri sizi diskalifiye eder.
- He could swim very well when he was young.
- O, gençken çok iyi yüzebilirdi.
- You said you wanted to swim.
- Yüzmek istediğini söyledin.
- You can swim, but I can't swim.
- Sen yüzebilirsin fakat ben yüzemem.
- My younger brother swims every day in the summer.
- Küçük kardeşim yazın her gün yüzer.
- Can you really swim?
- Gerçekten yüzebilir misiniz?
- With the bridge destroyed, there was nothing to do but swim.
- Köprü yıkıldığı için yüzmekten başka yapacak bir şey yoktu.
- I assume that Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzme bilmediğini varsayıyorum.
- A person like Tom probably knows how to swim.
- Tom gibi bir insan muhtemelen nasıl yüzeceğini bilir.
- Are you sure Tom can swim?
- Tom'un yüzebildiğinden emin misin?
- Did you enjoy your swim?
- Yüzmekten zevk aldın mı?
- Tom's dog swims quite well.
- Tom'un köpeği oldukça iyi yüzer.
- The house was so flooded that I had to swim to the kitchen.
- Evi o kadar su basmıştı ki mutfağa kadar yüzmek zorunda kaldım.
- I was able to swim well when I was a child.
- Çocukken iyi yüzebiliyordum.
- He cannot swim.
- O yüzme bilmiyor.
- I hope you can swim.
- Umarım yüzebilirsin.
- It's likely going to be too cold to swim.
- Muhtemelen yüzmek için çok soğuk olacak.
- Tom can swim almost as fast as Mary can.
- Tom neredeyse Mary'nin yüzebildiği kadar hızlı yüzebilir.
- My father swims very well.
- Babam çok iyi yüzer.
- I do a lot of swimming.
- Ben çok yüzerim.
- Unlike my brother, I cannot swim.
- Kardeşimin aksine, ben yüzme bilmiyorum.
- How many laps do you swim every day?
- Günde kaç tur yüzersin?
- In order to swim, you have to learn to tread water first.
- Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.
- It's dangerous for a beginner to swim here.
- Acemilerin burada yüzmesi tehlikelidir.
- She taught me how to swim.
- O, bana nasıl yüzeceğimi öğretti.
- He will be able to swim soon.
- Yakında yüzebilecek.
- I wish I could still swim as well as I used to.
- Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
- Tom is swimming.
- Tom yüzüyor.
- Do many of your friends swim?
- Arkadaşlarınızın çoğu yüzüyor mu?
- Tom said he thinks that Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini düşündüğünü söyledi.
- We can swim.
- Yüzebiliriz.
- She doesn't know how to swim.
- O, nasıl yüzeceğini bilmiyor.
- I didn't know that Tom could swim.
- Tom'un yüzebildiğini bilmiyordum.
- I don't expect that Tom will swim.
- Tom'un yüzmesini beklemiyorum.
- You love to swim.
- Yüzmeyi seviyorsun.
- You can swim very well.
- Çok iyi yüzebiliyorsun.
- I assume that Tom can't swim.
- Tom'un yüzemediğini varsayıyorum.
- Can you swim?
- Sen yüzebiliyor musun?
- Have you ever thought about learning how to swim?
- Hiç yüzmeyi öğrenmeyi düşündün mü?
- Ken can swim well.
- Ken iyi yüzer.
- I saw Tom swimming across the river.
- Tom'un yüzerek nehri geçtiğini gördüm.
- Tom sat staring at the tropical fish swimming around in the aquarium in his bedroom.
- Tom yatak odasındaki akvaryumda yüzen tropik balıklara bakarak oturdu.
- Tom can already swim.
- Tom zaten yüzebilir.
- You should tell Tom you aren't planning to swim.
- Tom'a yüzmeyi planlamadığını söylemelisin.
- I'm sure Tom can't swim.
- Tom'un yüzme bilmediğine eminim.
- I think Tom will swim.
- Bence Tom yüzecek.
- Tom told me that he likes to swim.
- Tom bana yüzmeyi sevdiğini söyledi.
- Tom says he wants to swim.
- Tom yüzmek istediğini söylüyor.
- Tom could swim like a fish before he turned eight.
- Tom sekiz yaşına gelmeden önce bir balık gibi yüzebiliyordu.
- I could swim well when I was a child, too.
- Ben çocukken de iyi yüzebiliyordum.
- It is easy to swim.
- Yüzmek kolaydır.
- Let Tom swim.
- Bırak Tom yüzsün.
- Tom's dog can swim well.
- Tom'un köpeği iyi yüzebilir.
- They formed a swim team.
- Onlar bir yüzme takımı kurdu.
- Try and swim!
- Yüzmeye çalış!
- I assume that Tom can swim.
- Sanırım Tom yüzebilir.
- Tom plunged into the water and swam to the other side.
- Tom suya daldı ve diğer tarafa yüzdü.
- When did you learn how to swim?
- Yüzmeyi ne zaman öğrendin?
- I didn't know you wanted to learn how to swim.
- Yüzmeyi öğrenmek istediğini bilmiyordum.
- I swam as fast as I could.
- Yüzebildiğim kadar hızlı yüzdüm.
- Tom and Mary are swimming now.
- Tom ve Mary şimdi yüzüyorlar.
- Do you think Tom will swim tomorrow?
- Sence Tom yarın yüzecek mi?
- He can swim faster than any other boy in his class.
- Sınıftaki diğer tüm çocuklardan daha hızlı yüzebiliyor.
- Tom's dog can swim well.
- Tom'un köpeği iyi yüzüyor.
- I didn't know that dogs swim well.
- Köpeklerin iyi yüzdüğünü bilmiyordum.
- While I was swimming, I got a cramp in my leg.
- Yüzerken bacağıma bir kramp girdi.
- If Tom knew how to swim, he'd probably want to go to the beach with us.
- Tom yüzmeyi bilseydi, muhtemelen bizimle sahile gelmek isterdi.
- I don't have many opportunities to swim.
- Yüzmek için pek fırsatım olmuyor.
- Tom swims quite fast.
- Tom oldukça hızlı yüzer.
- Tom swims well for his age.
- Tom yaşına göre iyi yüzer.
- Why isn't anyone swimming?
- Neden kimse yüzmüyor?
- They couldn't swim because of bad weather.
- Kötü hava yüzünden yüzemediler.
- I don't know for certain whether Tom will swim or not.
- Tom'un yüzüp yüzmeyeceğini kesinlikle bilmiyorum.
- Tom really does swim well, doesn't he?
- Tom gerçekten iyi yüzer, değil mi?
- Fish wants to swim.
- Balıklar yüzmek ister.
- Mary decreased her waist size by swimming every day.
- Mary her gün yüzerek bel ölçüsünü azalttı.
- At that time, Tom was swimming.
- O zaman Tom yüzüyordu.
- Do I have to swim?
- Yüzmek zorunda mıyım?
- Tom is a good swimmer, but he doesn't swim very often.
- Tom iyi bir yüzücüdür ama çok sık yüzmez.
- How many hours a day does Tom swim?
- Tom günde kaç saat yüzer?
- She can swim well.
- O iyi yüzebilir.
- I know how to swim, but I don't like to.
- Yüzmeyi biliyorum ama sevmiyorum.
- You'd better not swim if you've just eaten.
- Yeni yemek yediyseniz, yüzmeseniz iyi olur.
- Can you swim well?
- İyi yüzebilir misin?
- They say they'll swim.
- Yüzeceklerini söylüyorlar.
- I'm sure Tom can't swim.
- Tom'un yüzemediğinden eminim.
- I heard that Tom doesn't swim very well.
- Tom'un çok iyi yüzmediğini duydum.
- He swam until he could swim no more.
- Daha fazla yüzemeyene kadar yüzdü.
- Sami swam back to shore.
- Sami sahile geri yüzdü.
- I didn't know you never learned how to swim.
- Nasıl yüzeceğini öğrenmediğini bilmiyordum.
- Where are they swimming?
- Onlar nerede yüzüyor?
- How about going for a swim?
- Yüzmeye gitmeye ne dersin?
- Tom said that he's sure Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğinden emin olduğunu söyledi.
- I don't swim very well.
- Çok iyi yüzmem.
- A gorgeous couple of swans swam on the lake.
- Muhteşem bir çift kuğu gölde yüzdü.
- Where can we swim?
- Nerede yüzebiliriz?
- We won't swim.
- Yüzmeyeceğiz.
- He can swim very fast.
- O çok hızlı yüzebilir.
- He is able to swim well.
- İyi yüzme biliyor.
- Tom said Mary is probably still swimming.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ yüzdüğünü söyledi.
- Can you still swim?
- Hala yüzebiliyor musun?
- Tom and I often swim together.
- Tom ve ben sık sık birlikte yüzeriz.
- My brother doesn't swim.
- Kardeşim yüzmez.
- I told Tom not to swim too long.
- Tom'a çok fazla yüzmemesini söyledim.
- I swim almost every day.
- Neredeyse her gün yüzerim.
- Unlike my brother, I cannot swim.
- Erkek kardeşimin aksine, ben yüzemem.
- How about going for a swim?
- Yüzmeye gidelim mi?
- Don't you want to swim today?
- Bugün yüzmek istemiyor musun?
- I thought you said you could swim.
- Yüzebildiğini söylediğini sanıyordum.
- I think Tom will swim.
- Tom'un yüzeceğini düşünüyorum.
- Tom has told me he can swim.
- Tom bana yüzebileceğini söyledi.
- Tom can swim very fast.
- Tom çok hızlı yüzebilir.
- Unfortunately, Tom didn't have a lifejacket and he couldn't swim.
- Ne yazık ki Tom'un can yeleği yoktu ve yüzemiyordu.
- Tom thinks you can swim.
- Tom senin yüzebileceğini düşünüyor.
- He could swim fast enough to pass the test.
- Testi geçecek kadar hızlı yüzebiliyordu.
- I want to swim!
- Ben yüzmek istiyorum!
- I can't swim.
- Yüzme bilmiyorum.
- Tom quickly learned how to swim.
- Tom hızlı bir şekilde yüzmeyi öğrendi.
- He has built up his health through swimming.
- Yüzerek sağlığını güçlendirdi.
- Tom says he'll swim.
- Tom yüzeceğini söyledi.
- Tom used to swim, but he doesn't anymore.
- Tom eskiden yüzerdi, ama artık yüzmüyor.
- Tom can swim, but Mary can't.
- Tom yüzebilir ama Mary yüzemez.
- If Tom swims, I will, too.
- Tom yüzerse, ben de yüzerim.
- I don't know whether Tom will swim or not.
- Tom'un yüzüp yüzmeyeceğini bilmiyorum.
- As usual, Tom got up early in the morning and swam.
- Her zamanki gibi Tom sabah erkenden kalktı ve yüzdü.
- I was able to swim faster when I was younger.
- Gençken daha hızlı yüzebiliyordum.
- Mary swims as fast as Jack.
- Mary, Jack kadar hızlı yüzüyor.
- I don't teach them to swim.
- Onlara yüzmeyi öğretmiyorum.
- It's going to be too cold to swim.
- Hava yüzmek için fazla soğuk olacak.
- Tom swims as fast as Mary does.
- Tom Mary kadar hızlı yüzer.
- She swam fast enough to win a medal.
- Madalya kazanacak kadar hızlı yüzdü.
- Tom isn't sure Mary can swim.
- Tom Mary'nin yüzebileceğinden emin değil.
- You know how to swim, don't you?
- Nasıl yüzeceğini biliyorsun, değil mi?
- If you want to swim, swim.
- Eğer yüzmek istiyorsan, yüz.
- Tom says he doesn't swim.
- Tom yüzme bilmediğini söylüyor.
- I've never seen Tom swim.
- Tom'u yüzerken hiç görmedim.
- I don't think Tom likes to swim.
- Tom'un yüzmekten hoşlandığını sanmıyorum.
- You may swim.
- Yüzebilirsiniz.
- I used to swim better than Tom.
- Tom'dan daha iyi yüzerdim.
- You cannot swim here.
- Burada yüzmemen gerekiyor.
- Tom is on the swim team at school.
- Tom okulun yüzme takımında.
- I could swim well when I was a child.
- Bir çocukken iyi yüzebiliyordum.
- Let's hope Tom can swim.
- Tom'un yüzebildiğini umalım.
- I was able to swim across the river.
- Ben nehri karşıdan karşıya yüzebildim.
- It seems obvious that he is unable to swim.
- Onun yüzemediği apaçık görülüyor.
- Tom has learned how to swim.
- Tom yüzmeyi öğrendi.
- Tom can swim almost as well as Mary.
- Tom neredeyse Mary kadar hızlı yüzebilir.
- I swim very quickly.
- Çok hızlı yüzüyorum.
- How many hours a day does Tom swim?
- Tom günde kaç saat yüzüyor?
- He knows how to swim as fast as his brother.
- Kardeşi kadar hızlı yüzmeyi biliyor.
- Is it true that Tom can't swim?
- Tom'un yüzemediği doğru mu?
- Aren't you able to swim?
- Yüzme bilmiyor musun?
- Everyone but Tom swam.
- Tom'dan başka herkes yüzdü.
- He could not swim.
- Yüzemiyordu.
- Tom can swim faster than anyone else I know.
- Tom tanıdığım herkesten daha hızlı yüzebilir.
- She boasts that she can swim well.
- İyi yüzebilmesiyle övünür.
- I saw Tom swimming.
- Tom'u yüzerken gördüm.
- You should have learned how to swim when you were young.
- Gençken nasıl yüzeceğini öğrenmeliydin.
- It's warm enough to swim.
- Hava yüzmek için yeterince sıcak.
- Tom told me I shouldn't swim there.
- Tom bana burada yüzmemem gerektiğini söyledi.
- We can swim.
- Biz yüzebiliriz.
- I usually swim a few laps before breakfast.
- Genellikle kahvaltıdan önce birkaç tur yüzüyorum.
- Some people were sunbathing, others were swimming.
- Bazı insanlar güneşlenirken, diğerleri yüzüyordu.
- Tom said he's never seen Mary swim.
- Tom, Mary'yi hiç yüzerken görmediğini söyledi.
- Let us try to swim against the current.
- Akıntıya karşı yüzmeye çalışalım.
- Despite their bulk and weight, hippos can swim rapidly.
- Cüsselerine ve ağırlıklarına rağmen su aygırları hızlı yüzebilir.
- Tom says he swims well.
- Tom, iyi yüzdüğünü söylüyor.
- Tom wasn't a bit surprised by how well Mary could swim.
- Tom, Mary'nin ne kadar iyi yüzebildiğine hiç şaşırmadı.
- Neither Mary nor John can swim.
- Ne Mary ne de John yüzebilir.
- The fact is that I can't swim.
- Gerçek şu ki ben yüzme bilmiyorum.
- Who taught you to swim?
- Sana yüzmeyi kim öğretti?
- I had no idea you couldn't swim.
- Yüzemediğini bilmiyordum.
- I thought Tom would be able to swim better than that.
- Tom'un bundan daha iyi yüzebileceğini düşünmüştüm.
- He swam across the river.
- O, nehir boyunca yüzdü.
- If you don't yet know how to swim, you should learn.
- Henüz yüzmeyi bilmiyorsanız, öğrenmelisiniz.
- He taught his son how to swim.
- O, oğluna yüzmeyi öğretti.
- I'm going to ask Tom if he can swim.
- Tom'a yüzme bilip bilmediğini soracağım.
- I'm pretty sure Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğine eminim.
- Tom watched the boys swimming.
- Tom yüzen çocukları izledi.
- Tom can swim much better than me.
- Tom benden çok daha iyi yüzüyor.
- We both know you don't swim very well.
- Çok iyi yüzmediğini ikimiz de biliyoruz.
- Mary cannot swim.
- Mary yüzme bilmiyor.
- We found a stream and swam a little bit.
- Bir dere bulduk ve biraz yüzdük.
- Tom can swim very well.
- Tom çok iyi yüzebilir.
- I think Tom could be swimming right now.
- Sanırım Tom şu an yüzüyor olabilir.
- Tom often swims at night.
- Tom genellikle geceleri yüzer.
- She will be able to swim soon.
- O, yakında yüzebilecek.
- I was told that we couldn't swim here.
- Bana burada yüzemeyeceğimiz söylendi.
- I got Tom to swim.
- Tom'u yüzmeye götürdüm.
- Tom knows how to swim.
- Tom yüzmeyi biliyor.
- She will be able to swim in a week.
- O, bir hafta içinde yüzebilecek.
- We used to swim every day when we were children.
- Biz çocukken her gün yüzerdik.
- He is not yet able to swim.
- Henüz yüzemiyor.
- Naoko swims.
- Naoko yüzer.
- We both know you don't swim very well.
- İkimiz de çok iyi yüzemediğini biliyoruz.
- We don't swim.
- Biz yüzmüyoruz.
- I think it's highly unlikely that Tom will swim.
- Tom'un yüzmesinin oldukça düşük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.
- Tom didn't swim as well as I thought he could.
- Tom düşündüğüm kadar iyi yüzemedi.
- I couldn't swim as well as the other kids in my class.
- Sınıfımdaki diğer çocuklar kadar iyi yüzemedim.
- Tom said he could swim at least as well as Mary.
- Tom en az Mary kadar iyi yüzebildiğini söyledi.
- Tom told Mary not to swim there.
- Tom Mary'ye orada yüzmemesini söyledi.
- Tom can't swim and Mary can't either.
- Tom yüzemez ve Mary de yüzemez.
- I expect I'll swim.
- Yüzeceğimi umuyorum.
- She can swim well.
- İyi yüzebiliyor.
- I don't think Tom likes to swim.
- Tom'un yüzmeyi sevdiğini sanmıyorum.
- I expect Tom won't swim.
- Tom'un yüzmeyeceğini umuyorum.
- He can swim fast.
- O, hızlıca yüzebilir.
- Tom wasn't able to swim.
- Tom yüzme bilmiyordu.
- It's a little cold for a swim, don't you think?
- Yüzmek için biraz soğuk, sence de öyle değil mi?
- Let's not swim.
- Yüzmeyelim.
- I didn't know that dogs swim well.
- Köpeklerin iyi yüzdüklerini bilmiyordum.
- I don't swim as much as I used to.
- Eskisi kadar yüzmüyorum.
- Both of my parents can't swim.
- Her iki ebeveynim de yüzemez.
- Tom can swim almost as fast as Mary can.
- Tom neredeyse Mary kadar hızlı yüzebilir.
- I heard that Tom wants to swim this afternoon.
- Tom'un bu öğleden sonra yüzmek istediğini duydum.
- You can't swim.
- Siz yüzemezsiniz.
- Tom, Mary, John and Alice can all swim.
- Tom, Mary, John ve Alice hepsi yüzebilirler.
- Do you think Tom knows how to swim?
- Sence Tom yüzmeyi biliyor mudur?
- If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim.
- Yarın hava iyi olursa, nehre yüzmeye gidelim.
- They say they'll swim.
- Yüzeceklerini söylerler.
- Tom claims he can swim.
- Tom yüzme bildiğini iddia ediyor.
- If Tom swims, I will, too.
- Tom yüzerse ben de yüzeceğim.
- We can't swim here.
- Burada yüzemeyiz.
- Tom can't swim as well as me.
- Tom benim kadar iyi yüzemiyor.
- I suggest we swim across the river.
- Ben yüzerek nehrin öbür yakasına geçmeyi öneriyorum.
- They won't swim.
- Yüzmeyecekler.
- She went there to swim.
- Oraya yüzmeye gitti.
- Tom never really wanted to learn how to swim.
- Tom nasıl yüzeceğini öğrenmeyi gerçekten istemedi.
- Tom swims like a fish.
- Tom balık gibi yüzer.
- I swim here every morning.
- Her sabah burada yüzerim.
- I don't know how to swim either.
- Ben de yüzmeyi bilmiyorum.
- Tom said that he couldn't swim.
- Tom yüzemediğini söyledi.
- I'm not the only one who saw Tom swimming yesterday evening.
- Dün akşam Tom'u yüzerken gören tek kişi ben değilim.
- We don't swim at night.
- Geceleri yüzmeyiz.
- I hardly ever swim.
- Neredeyse hiç yüzmüyorum.
- You know as well as I do that Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğini benim bildiğim kadar iyi biliyorsun.
- I wish I could swim as well as Tom.
- Keşke Tom kadar iyi yüzebilseydim.
- I am able to swim here.
- Burada yüzebilirim.
- You should tell Tom Mary can't swim.
- Tom'a Mary'nin yüzemediğini söylemelisin.
- May I swim?
- Yüzebilir miyim?
- I think it's highly unlikely that Tom will swim.
- Bence Tom'un yüzmesi pek olası değil.
- Never swim while under the influence of alcohol.
- Alkolün etkisi altındayken asla yüzmeyin.
- Where do you swim?
- Nerede yüzüyorsun?
- Slowly I swim to the shore, looking back with each stroke.
- Yavaşça kıyıya doğru yüzüyorum, her kulaçta geriye bakıyorum.
- Are you still able to swim?
- Hâlâ yüzebiliyor musun?
- He is able to swim well.
- İyi yüzebiliyor.
- Tom told us not to swim here.
- Tom burada yüzmememizi söyledi.
- He was too old to swim.
- Yüzmek için çok yaşlıydı.
- The monkeys swam out to the island.
- Maymunlar yüzerek adaya çıktılar.
- I didn't know how to swim very well.
- Nasıl çok iyi yüzeceğimi bilmiyordum.
- Though Jane is not a good runner, she can swim very fast.
- Jane iyi bir koşucu olmasa da, o çok hızlı yüzebilir.
- Did you know that Tom couldn't swim?
- Tom'un yüzemediğini biliyor muydun?
- I wonder when Tom will swim.
- Tom'un ne zaman yüzeceğini merak ediyorum.
- Tom quickly learned how to swim.
- Tom yüzmeyi çabucak öğrendi.
- Is it true that Tom will swim?
- Tom'un yüzeceği doğru mu?
- Tom isn't able to swim, is he?
- Tom yüzemiyor, değil mi?
- You swim quite well.
- Oldukça iyi yüzüyorsun.
- I didn't know Tom didn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğini bilmiyordum.
- Tom learned to swim when he was very young.
- Tom yüzmeyi çok gençken öğrendi.
- Tom taught me how to swim.
- Tom bana yüzmeyi öğretti.
- Tom has decided to swim every day.
- Tom her gün yüzmeye karar verdi.
- Many sailors can't swim.
- Birçok denizci yüzemez.
- You cannot swim here.
- Burada yüzemezsin.
- He found it difficult to swim to the island.
- Adaya yüzmeyi zor buldu.
- Tom really does swim well, doesn't he?
- Tom gerçekten iyi yüzüyor, değil mi?
- The small duckling can swim.
- Küçük ördek yavrusu yüzebiliyor.
- Can we swim?
- Yüzebilir miyiz?
- Which can you do better, ski or swim?
- Hangisini daha iyi yapabilirsin, kayak mı yoksa yüzme mi?
- Both of my parents can't swim.
- Annem de babam da yüzme bilmiyor.
- Who told you I could swim?
- Yüzebildiğimi kim söyledi?
- Fish gotta swim.
- Balıklar yüzmeli.
- I'm sure that Tom can swim.
- Tom'un yüzebildiğine eminim.
- I expect that Tom will swim.
- Tom'un yüzeceğini umuyorum.
- She can swim.
- O yüzebilir.
- You can swim, but I can't swim.
- Sen yüzebiliyorsun ama ben yüzemiyorum.
- You should have told me that you can't swim.
- Yüzemediğini bana söylemeliydin.
- Tom is not able to swim.
- Tom yüzemiyor.
- If Tom doesn't swim, I won't either.
- Tom yüzmezse, ben de yüzmem.
- Tom is still swimming, isn't he?
- Tom hâlâ yüzüyor, değil mi?
- Tom can't swim as well as me.
- Tom benim kadar iyi yüzemez.
- Both Tom and Mary can't swim.
- Hem Tom hem de Mary yüzemez.
- I soon learned how to swim.
- Kısa sürede yüzmeyi öğrendim.
- Do you know whether or not Tom is going to swim?
- Tom'un yüzüp yüzmeyeceğini biliyor musun?
- Doesn't Tom know you can't swim?
- Tom senin yüzme bilmediğini bilmiyor mu?
- I don't think that Tom can swim.
- Ben Tom'un yüzebileceğini sanmıyorum.
- May we swim here?
- Burada yüzebilir miyiz?
- Tom learned how to swim three years ago.
- Tom yüzmeyi üç yıl önce öğrendi.
- Tom told me to swim.
- Tom bana yüzmemi söyledi.
- He can swim very fast.
- Çok hızlı yüzebilir.
- I swim once a week.
- Haftada bir kez yüzerim.
- Tom told me he likes to swim.
- Tom bana yüzmeyi sevdiğini söyledi.
- Tom warned us not to swim here.
- Tom bizi burada yüzmememiz için uyardı.
- Can you teach me how to swim?
- Bana yüzmeyi öğretebilir misin?
- Tom is still swimming.
- Tom hâlâ yüzüyor.
- Tom and Mary swam together every morning.
- Tom ve Mary her sabah birlikte yüzüyorlardı.
- Some of the boys are fishing and the others are swimming.
- Bazı çocuklar balık tutuyor ve diğerleri de yüzüyor.
- Is Tom swimming?
- Tom yüzüyor mu?
- Let's hope Tom can swim.
- Umarız Tom yüzebiliyordur.
- Did you swim much?
- Çok yüzdün mü?
- Both Tom and Mary can swim quite well.
- Tom da Mary de Mary oldukça iyi yüzebilirler.
- You know as well as I do that Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğini sen de benim kadar iyi biliyorsun.
- You're the only person I know that can't swim.
- Tanıdığım yüzme bilmeyen tek kişi sensin.
- I can't swim yet.
- Henüz yüzemiyorum.
- She will be able to swim in a week.
- Bir hafta içinde yüzebilecek.
- I assume that Tom can swim.
- Tom'un yüzebildiğini varsayıyorum.
- He boasts that he can swim well.
- İyi yüzebildiği için övünüyor.
- Do you swim every day?
- Her gün yüzüyor musun?
- I probably swim better than Tom does.
- Muhtemelen Tom'dan daha iyi yüzüyorum.
- She can swim as fast as her brother.
- Kardeşi kadar hızlı yüzebiliyor.
- I'm pretty sure Tom can swim.
- Tom'un yüzebildiğine eminim.
- Tom isn't sure Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğinden emin değil.
- Tom can probably swim.
- Tom muhtemelen yüzebilir.
- I'm not able to swim.
- Yüzme bilmiyorum.
- We swam for a few hours.
- Birkaç saatliğine yüzdük.
- I used to swim here every day.
- Ben her gün burada yüzerdim.
- Take them for a swim.
- Onları yüzmeye götür.
- Clearly, plesiosaurs could swim.
- Açıkçası, plesiosaurlar yüzebiliyordu.
- They could not swim.
- Onlar yüzemedi.
- He doesn't even know how to swim!
- Yüzmeyi bile bilmiyor!
- She boasts that she can swim well.
- İyi yüzebildiği için övünüyor.
- You ought to tell Tom you aren't planning to swim.
- Tom'a yüzmeyi planlamadığını söylemelisin.
- I taught him how to swim.
- Ona nasıl yüzeceğini öğrettim.
- Tom doesn't swim as well as he used to.
- Tom eskisi kadar iyi yüzemiyor.
- Tom doesn't want to swim.
- Tom yüzmek istemiyor.
- Laurie swims well.
- Laurie iyi yüzer.
- I didn't know you wanted to learn how to swim.
- Nasıl yüzeceğini öğrenmek istediğini bilmiyordum.
- How long did it take you to swim to the other side of the river and back?
- Nehrin diğer tarafına yüzmen ve geri dönmen ne kadar sürdü?
- I probably swim better than Tom.
- Muhtemelen Tom'dan daha iyi yüzerim.
- Let's go for a midnight swim.
- Bir gece yarısı yüzmesine çıkalım.
- She lives near the beach, but she can't swim.
- O, kumsalın yanında yaşar ama yüzmeyi bilmez.
- You don't swim very well, do you?
- Çok iyi yüzmüyorsun, değil mi?
- All of them swim very fast.
- Hepsi çok hızlı yüzüyor.
- Tom swims every day.
- Tom her gün yüzer.
- I never swim by myself.
- Ben asla kendi başıma yüzmem.
- With the water so cold, we decided not to swim.
- Su çok soğuk olduğu için, yüzmemeye karar verdik.
- Mike swims very well.
- Mike çok iyi yüzüyor.
- He will soon be allowed to swim.
- Yakında yüzmesine izin verilecek.
- Who will swim most quickly?
- En hızlı kim yüzecek?
- You swim a lot better than I do.
- Sen benden çok daha iyi yüzüyorsun.
- Tom can't swim and neither can Mary.
- Tom yüzemez ve Mary de yüzemez.
- You cannot swim here.
- Burada yüzemezsiniz.
- Tom sat on the dock, looking at children swimming.
- Tom rıhtıma oturmuş, yüzen çocuklara bakıyordu.
- I'm not sure that I can swim that far.
- O kadar uzağa yüzebileceğimden emin değilim.
- They didn't swim because it was cold.
- Hava soğuk olduğu için yüzmediler.
- The problem was I didn't know Tom couldn't swim.
- Sorun şu ki, Tom'un yüzme bilmediğini bilmiyordum.
- She failed in her attempt to swim the Channel.
- Manş Denizi'ni yüzme girişiminde başarısız oldu.
- Who's that boy swimming over there?
- Şurada yüzen çocuk kim?
- Do you know how to swim?
- Yüzmeyi biliyor musun?
- All of my kids know how to swim.
- Çocuklarımın hepsi yüzmeyi biliyor.
- Tom can still swim.
- Tom hâlâ yüzebilir.
- Slowly I swim to the shore, looking back with each stroke.
- Yavaşça kıyıya doğru yüzüp her kulaçta geriye doğru bakıyorum.
- Tom doesn't swim as well as he used to.
- Tom eskisi kadar iyi yüzmüyor.
- I heard that Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzme bilmediğini duydum.
- Tom swims better than I do.
- Tom benden daha iyi yüzer.
- Tom learned how to swim three years ago.
- Tom üç yıl önce yüzmeyi öğrendi.
- Don't go near the water until you learn how to swim.
- Yüzmeyi öğrenene kadar suya yaklaşmayın.
- Tom can still swim.
- Tom hala yüzebilir.
- Tom is going to ask Mary if she can swim.
- Tom, Mary'ye yüzme bilip bilmediğini soracak.
- I got a cramp in my leg while swimming.
- Yüzerken bacağıma kramp girdi.
- Tom can swim much faster than me.
- Tom benden çok daha hızlı yüzebilir.
- Are we allowed to swim here?
- Burada yüzebilir miyiz?
- Tom couldn't swim.
- Tom yüzemezdi.
- He will soon be able to swim well.
- Yakında iyi yüzebilecek.
- I'm too tired to swim.
- Yüzmek için çok yorgundum.
- He went to sea to swim.
- Yüzmek için denize gitti.
- I wish I could swim.
- Keşke yüzebilsem.
- He is afraid to swim.
- Yüzmekten korkuyor.
- Have you been swimming today?
- Bugün yüzüyor muydun?
- Tom says he doesn't think Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebildiğini düşünmediğini söylüyor.
- Tom didn't swim.
- Tom yüzmedi.
- Tom doesn't know how to swim.
- Tom nasıl yüzeceğini bilmiyor.
- Tom said he couldn't swim well.
- Tom iyi yüzemediğini söyledi.
- Aren't you able to swim?
- Sen yüzemiyor musun?
- Yesterday, Tom told me he didn't know how to swim.
- Dün Tom bana yüzmeyi bilmediğini söyledi.
- He answered by saying that he could swim well.
- İyi yüzebildiğini söyleyerek cevap verdi.
- Let me swim.
- Yüzmeme izin ver.
- At first, I could not swim by myself.
- İlk başta, kendi başıma yüzemedim.
- I didn't have time to swim.
- Yüzmeye vaktim olmadı.
- Tom doesn't want to do anything but swim.
- Tom yüzmekten başka bir şey yapmak istemiyor.
- Will you teach me how to swim?
- Bana yüzmeyi öğretir misin?
- Tom lives near the ocean, but he can't swim.
- Tom okyanusa yakın yaşıyor ama yüzemiyor.
- With the bridge destroyed, there was nothing to do but swim.
- Köprünün tahrip olmasıyla, yüzmekten başka yapacak bir şey yoktu.
- I've seen Tom swim.
- Tom'u yüzerken görmüştüm.
- He lives beside the sea, but he doesn't know how to swim.
- Deniz kenarında yaşıyor ama yüzme bilmiyor.
- Look at that boy who's swimming.
- Şu yüzen çocuğa bak.
- She swims well.
- O, iyi yüzer.
- Tom claims that he can swim thirty meters underwater on one breath.
- Tom tek nefeste otuz metre su altında yüzebildiğini iddia ediyor.
- Never offer to teach fish to swim.
- Asla balıklara yüzmeyi öğretmeyi teklif etme.
- I could swim well when I was a child, too.
- Çocukken ben de iyi yüzerdim.
- How many times a week do you swim?
- Haftada kaç kez yüzüyorsun?
- Tom sat staring at the tropical fish swimming around in the aquarium in his bedroom.
- Tom oturmuş, yatak odasındaki akvaryumda yüzen tropik balıklara bakıyordu.
- Did you have a good time swimming and surfing?
- Yüzerek ve sörf yaparak eğlendin mi?
- Take him for a swim.
- Onu yüzmeye götürün.
- Tom says he doesn't know how to swim.
- Tom yüzme bilmediğini söylüyor.
- He can swim a mile.
- Bir mil yüzebilir.
- If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim.
- Yarın hava güzel olursa, yüzmek için nehre gidelim.
- Does Tom swim every day?
- Tom her gün yüzüyor mu?
- I heard that Tom didn't swim very often when he was a kid.
- Tom'un çocukken çok sık yüzmediğini duydum.
- I wonder if Tom can swim.
- Tom'un yüzüp yüzemeyeceğini merak ediyorum.
- Tom swims as well as Mary does.
- Tom, Mary kadar iyi yüzer.
- My grandfather says he's too old to swim.
- Büyükbabam yüzmek için çok yaşlı olduğunu söylüyor.
- My sister can swim very fast.
- Kız kardeşim çok hızlı yüzebilir.
- You're not allowed to swim here.
- Burada yüzmeye izniniz yok.
- Rabbits can swim.
- Tavşanlar yüzebilir.
- Tom is still swimming, isn't he?
- Tom hala yüzüyor, değil mi?
- I used to swim every day when I was a child.
- Çocukken her gün yüzerdim.
- Tom doesn't swim so much anymore.
- Tom artık o kadar çok yüzmüyor.
- Tom told Mary that she shouldn't swim.
- Tom Mary'ye yüzmemesi gerektiğini söyledi.
- Jane is not able to swim.
- Jane yüzemez.
- My father can swim, but my mother can't.
- Babam yüzebilir ama annem yüzemez.
- I thought you said you could swim.
- Yüzebileceğini söylediğini düşündüm.
- I didn't want to swim.
- Yüzmek istemedim.
- Jane swims better than Yumi.
- Jane Yumi'den daha iyi yüzüyor.
- Mary and John both can't swim.
- Hem Mary hem de John yüzemezler.
- I didn't know that Tom swam.
- Tom'un yüzdüğünü bilmiyordum.
- Tom said he couldn't swim.
- Tom yüzemediğini söyledi.
- Does Tom still swim every day?
- Tom hala her gün yüzüyor mu?
- I think we shouldn't swim today.
- Sanırım bugün yüzmemeliyiz.
- Tom can swim much better than Mary.
- Tom Mary'den çok daha iyi yüzebilir.
- Tom and Mary watched John swim laps.
- Tom ve Mary John'un yüzme turu attığını izledi.
- Have you ever seen him swimming?
- Hiç onu yüzerken gördün mü?
- Tom and I swim together once a week.
- Tom ve ben haftada bir kez beraber yüzeriz.
- If it's a good day tomorrow, let's go to the river to swim.
- Yarın hava iyi olursa, nehre yüzmeye gidelim.
- Tom can't swim and Mary can't either.
- Tom yüzemez ve Mary de.
- I told Tom he should learn how to swim.
- Tom'a yüzmeyi öğrenmesi gerektiğini söyledim.
- I think Tom doesn't swim very often.
- Sanırım Tom çok sık yüzmez.
- I wonder whether or not Tom can swim.
- Tom'un yüzüp yüzemeyeceğini merak ediyorum.
- I don't enjoy teaching children to swim when their parents are around.
- Aileleri yanımdayken çocuklara yüzme öğretmekten hoşlanmıyorum.
- Is it true that you can't swim?
- Yüzemediğin doğru mu?
- I just got back from my morning swim.
- Sabah yüzmemden yeni döndüm.
- Do you want to go for a swim?
- Yüzmeye gitmek istiyor musun?
- Tom says Mary can swim.
- Tom Mary'nin yüzebileceğini söylüyor.
- Tom doesn't swim.
- Tom yüzemiyor.
- Tom has just been swimming.
- Tom az önce yüzüyordu.
- Tom can't swim as fast as Mary.
- Tom, Mary kadar hızlı yüzemez.
- Tom and his friends sat on the beach and watched the boys swimming.
- Tom ve arkadaşları sahilde oturup yüzen çocukları izlediler.
- I plan to swim while I'm here.
- Buradayken yüzmeyi planlıyorum.
- Tom wasn't a bit surprised by how well Mary could swim.
- Tom, Mary'nin ne kadar iyi yüzebildiğine biraz şaşırmadı.
- Do you think Tom can swim?
- Sence Tom yüzebilir mi?
- How about going for a swim this weekend?
- Bu hafta sonu yüzmeye ne dersin?
- Despite having lived near the sea, she still cannot swim.
- Denize yakın yaşamasına rağmen o hala yüzemiyor.
- I could swim well even when I was a child.
- Çocukken bile iyi yüzebiliyordum.
- Tom used to swim, but he doesn't anymore.
- Tom yüzüyordu ama artık yüzmüyor.
- Tom can swim later.
- Tom daha sonra yüzebilir.
- Tom lives near the ocean, but he can't swim.
- Tom okyanusa yakın bir yerde yaşıyor ama yüzme bilmiyor.
- Tom might not be able to swim.
- Tom yüzemeyebilir.
- We both swim.
- İkimiz de yüzeriz.
- Take her for a swim.
- Onu yüzmeye götür.
- Tom swam to the shore.
- Tom kıyıya kadar yüzdü.
- I learned to swim aged four and a half.
- Yüzmeyi dört buçuk yaşında öğrendim.
- You can't swim here.
- Burada yüzemezsin.
- Tom swam across the bay.
- Tom körfezi karşıdan karşıya yüzdü.
- Tuna can swim very fast.
- Ton balığı çok hızlı yüzebilir.
- Mary knows how to swim.
- Mary yüzmeyi biliyor.
- Tom is always swimming.
- Tom her zaman yüzer.
- I swim every chance I get.
- Her fırsatta yüzerim.
- Let's hope Tom can swim.
- İnşallah Tom yüzme biliyordur.
- Do you think Tom will swim tomorrow?
- Yarın Tom'un yüzeceğini düşünüyor musun?
- The child knows how to swim, so she won't drown in the water.
- Çocuk yüzmeyi biliyor, bu yüzden suda boğulmayacaktır.
- I don't think Tom can swim.
- Tom'un yüzebileceğini sanmıyorum.
- I didn't have time to swim.
- Yüzecek zamanım olmadı.
- Tom can swim pretty well.
- Tom oldukça iyi yüzebiliyor.
- Tom can swim much better than Mary can.
- Tom, Mary'den çok daha iyi yüzebilir.
- Tom learned how to swim when he was three.
- Tom yüzmeyi üç yaşındayken öğrendi.
- Can you swim?
- Yüzebilir misin?
- I don't swim well.
- Ben iyi yüzemem.
- I didn't know how to swim very well.
- Yüzmeyi çok iyi bilmiyordum.
- Tom will be able to swim soon.
- Tom yakında yüzebilecek.
- How long have you been swimming?
- Ne kadar zamandır yüzüyorsun?
- She can swim well.
- İyi yüzme biliyor.
- She swims, but does not sink.
- Yüzüyor ama batmıyor.
- Do you really think Tom can swim?
- Tom'un gerçekten yüzebileceğini düşünüyor musun?
- Tom can already swim.
- Tom zaten yüzebiliyor.
- I'm pretty certain that Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzme bilmediğinden eminim.
- Is it OK if we swim here?
- Burada yüzmemizin bir sakıncası var mı?
- Tom said he didn't really know how to swim very well.
- Tom yüzmeyi çok iyi bilmediğini söyledi.
- Tom is still swimming.
- Tom hala yüzüyor.
- Tom was afraid to swim.
- Tom yüzmekten korkuyordu.
- I don't teach them to swim.
- Onlara yüzme öğretmiyorum.
- Children around here don't have many opportunities to swim.
- Buradaki çocukların yüzmek için çok fazla fırsatı yok.
- Take him for a swim.
- Onu yüzmeye götür.
- I swam yesterday.
- Dün yüzdüm.
- Do you ever swim by yourself?
- Hiç tek başına yüzdün mü?
- I can't swim.
- Ben yüzemem.
- I need to swim.
- Yüzmem gerek.
- Let's swim over there.
- Orada yüzelim.
- Tom doesn't swim, but he likes sitting by the pool watching his children swim.
- Tom yüzmez ama havuz kenarında oturup çocuklarının yüzmesini izlemeyi sever.
- You can swim, can't you?
- Yüzebilirsin, değil mi?
- I don't want to swim.
- Ben yüzmek istemiyorum.
- It's a beautiful night for a swim, don't you think?
- Yüzmek için güzel bir gece, sence de öyle değil mi?
- Tom can't swim very well, can he?
- Tom çok iyi yüzemiyor, değil mi?
- You might learn how to swim.
- Nasıl yüzeceğini öğrenebilirsin.
- I still don't know how to swim.
- Hâlâ yüzmeyi bilmiyorum.
- Tom didn't know how to swim.
- Tom nasıl yüzeceğini bilmiyordu.
- Tom never told me he didn't know how to swim.
- Tom nasıl yüzeceğini bilmediğini bana hiç söylemedi.
- It's foolish for you to swim when it's this cold.
- Hava bu kadar soğukken yüzmen aptallık.
- I can't swim any further.
- Artık daha fazla yüzemem.
- How many hours a day do you swim?
- Günde kaç saat yüzüyorsun?
- It's a little cold for a swim, don't you think?
- Yüzme için biraz soğuk, değil mi?
- Tom says he doesn't swim.
- Tom yüzmediğini söylüyor.
- I had no idea you didn't know how to swim.
- Yüzme bilmediğini bilmiyordum.
- You'll soon be able to swim.
- Yakında yüzebileceksin.
- Emily can swim.
- Emily yüzebiliyor.
- Tom and Mary both can't swim.
- Tom ve Mary yüzme bilmiyor.
- He found it difficult to swim to the island.
- Adaya yüzerek ulaşmakta zorlandı.
- Tom can swim pretty well.
- Tom oldukça iyi yüzebilir.
- Is Tom going to swim tomorrow?
- Tom yarın yüzecek mi?
- You know how to swim, don't you?
- Yüzmeyi biliyorsun, değil mi?
- I'm teaching them to swim.
- Onlara yüzmeyi öğretiyorum.
- I didn't know how to swim at that time.
- O zamanlar yüzmeyi bilmiyordum.
- He can swim as fast as you.
- Senin kadar hızlı yüzebilir.
- I know you can swim.
- Yüzebileceğini biliyorum.
- Even though Tom is sick, he's swimming again today.
- Tom hasta olmasına rağmen bugün tekrar yüzüyor.
- Tom said he didn't swim.
- Tom yüzmediğini söyledi.
- Are you sure you can swim that far?
- O kadar uzağa yüzebileceğine emin misin?
- You swim well, don't you?
- Sen iyi yüzersin, değil mi?
- You swim much better than he does.
- Ondan çok daha iyi yüzüyorsun.
- We swam until it got dark.
- Hava kararana kadar yüzdük.
- She lives near the beach, but she can't swim.
- Sahile yakın yaşıyor ama yüzemiyor.
- She lives near the beach, but she can't swim.
- O, kumsalın yanında yaşıyor ama yüzemez.
- I can swim now, but I couldn't three years ago.
- Şimdi yüzebiliyorum ama üç yıl önce yüzemiyordum.
- People around here don't have many opportunities to swim.
- Buralardaki insanların yüzmek için çok fırsatları yok.
- Tom says he swims well.
- Tom iyi yüzdüğünü söylüyor.
- It seems that he is unable to swim.
- Görünüşe göre yüzemiyor.
- Tom can swim as fast as you.
- Tom senin kadar hızlı yüzebilir.
- Her father could swim well when he was young.
- Babası gençken iyi yüzebiliyordu.
- The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi o kadar yüksektir ki devrilir.
- Both Tom and Mary can't swim.
- Hem Tom hem de Mary yüzme bilmiyor.
- It seems that Tom can't swim.
- Tom yüzemiyor gibi görünüyor.
- Tom swims every morning.
- Tom her sabah yüzüyor.
- How many times do you go to the beach to swim in the summer?
- Yazın yüzmek için kaç kez sahile gidiyorsun?
- I never learned to swim.
- Yüzmeyi hiç öğrenmedim.
- It wasn't long before Tom was able to swim well.
- Tom'un iyi yüzebilmesi çok uzun sürmedi.
- Tom thought that Mary didn't want to swim.
- Tom, Mary'nin yüzmek istemediğini düşündü.
- I wonder if Tom can really swim.
- Acaba Tom gerçekten yüzebiliyor mu?
- The fish swims by moving its tail.
- Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer.
- Neither Tom nor Mary can swim very well.
- Ne Tom ne de Mary çok iyi yüzebilir.
- Tom said he couldn't swim as well as Mary.
- Tom Mary kadar iyi yüzemediğini söyledi.
- Tom swims every day.
- Tom her gün yüzüyor.
- Tom can't swim tomorrow.
- Tom yarın yüzemez.
- Tom doesn't swim.
- Tom yüzmüyor.
- He is able to swim very fast.
- Çok hızlı yüzebilir.
- Tom can swim much better than Mary can.
- Tom Mary'den çok daha iyi yüzebilir.
- Tom and Mary swam together every morning.
- Tom ve Mary her sabah birlikte yüzdüler.
- Both of us can swim fairly well.
- İkimiz de oldukça iyi yüzebiliyoruz.
- How many hours a day do you swim?
- Günde kaç saat yüzersin?
- But my elder sister can swim perfectly well.
- Ama ablam gayet iyi yüzer.
- Her father could swim well when he was young.
- Onun babası gençken iyi yüzebilirdi.
- Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold.
- Tom, hava çok soğuk olduğu için sabah yüzmekten vazgeçmek zorunda kaldı.
- Tom told me to swim.
- Tom yüzmemi söyledi.
- We never swim.
- Biz asla yüzmeyiz.
- I didn't realize you didn't know how to swim.
- Yüzmeyi bilmediğini fark etmedim.
- He can swim well.
- O iyi yüzebilir.
- I swam as fast as I could.
- Elimden geldiğince hızlı yüzdüm.
- I had no idea you didn't know how to swim.
- Yüzmeyi bilmediğine dair hiçbir fikrim yoktu.
- Are you sure Tom will let us swim?
- Tom'un yüzmemize izin vereceğinden emin misin?
- Your sister cannot swim well, can she?
- Kız kardeşiniz iyi yüzemiyor, değil mi?
- I think we shouldn't swim today.
- Bence bugün yüzmemeliyiz.
- I can't swim now as well as I used to be able to.
- Eskiden yüzebildiğim kadar iyi yüzemiyorum.
- I heard that Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğini duydum.
- Neither Mary nor John can swim.
- Ne Mary ne de John yüzme bilmiyor.
- Can all of your brothers and sisters swim?
- Bütün erkek ve kız kardeşleriniz yüzebilir mi?
- You swim better than me.
- Benden daha iyi yüzüyorsun.
- Tom is able to swim well.
- Tom iyi yüzebiliyor.
- Tom didn't want to swim.
- Tom yüzmek istemedi.
- But my older sister knows how to swim quite well.
- Ama ablam yüzmeyi çok iyi biliyor.
- Tom can swim, but I can't.
- Tom yüzebilir fakat ben yüzemem.
- I know you can swim.
- Yüzebildiğini biliyorum.
- Tom doesn't think Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini düşünmüyor.
- I can't swim well.
- Ben iyi yüzemem.
- I learned to swim by myself.
- Yüzmeyi kendi başıma öğrendim.
- Tom isn't able to swim, is he?
- Tom yüzemez, değil mi?
- My parents never allowed me to swim alone in the sea.
- Ailem denizde tek başıma yüzmeme asla izin vermezdi.
- Tom is swimming, isn't he?
- Tom yüzüyor, değil mi?
- He tried to swim against the tide.
- Akıntıya karşı yüzmeye çalıştı.
- The children were swimming in the altogether.
- Çocuklar anadan üryan yüzüyorlardı.
- Can't you swim?
- Yüzemiyor musun?
- I'm going to swim.
- Yüzmeye gidiyorum.
- Who will swim the fastest?
- Kim en hızlı yüzecek?
- You can swim much better than him.
- Ondan çok daha iyi yüzebilirsin.
- Everyone but Tom swam.
- Tom hariç herkes yüzdü.
- She can swim.
- Yüzebiliyor.
- Tom still can't swim very well.
- Tom hala çok iyi yüzemiyor.
- I expect Tom will swim.
- Tom'un yüzmesini bekliyorum.
- Does Tom know I can't swim?
- Tom benim yüzemediğimi biliyor mu?
- I don't swim as much as I used to.
- Eskisi kadar çok yüzmüyorum.
- You aren't supposed to swim here.
- Burada yüzmemen gerekiyor.
- Tom and Mary said that they couldn't swim.
- Tom ve Mary yüzme bilmediklerini söylediler.
- I'm sure Tom can swim.
- Tom'un yüzebileceğinden eminim.
- Both Tom and I can't swim.
- Tom da ben de yüzemiyoruz.
- I can swim as well as you.
- Ben sizin kadar iyi yüzebilirim.
- A fish swims by moving its tail.
- Bir balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzmektedir.
- How many days a year do you swim?
- Yılda kaç gün yüzüyorsun?
- She can't swim and neither can I.
- O yüzemez ve ben de.
- Tom, Mary, John and Alice can all swim.
- Tom, Mary, John ve Alice yüzebiliyor.
- Tom can swim tomorrow.
- Tom yarın yüzebilir.
- He's swimming now.
- Şimdi yüzüyor.
- Tom plunged into the water and swam to the other side.
- Tom suya daldı ve yüzerek diğer tarafa geçti.
- She was swimming.
- O yüzüyordu.
- I need to swim.
- Yüzmeye ihtiyacım var.
- Are you certain Tom can swim?
- Tom'un yüzebileceğinden emin misin?
- Tom can't swim, can he?
- Tom yüzemez, değil mi?
- You could swim now.
- Artık yüzebilirsin.
- You can't swim, can you?
- Yüzme bilmiyorsun, değil mi?
- I can swim as well as you.
- Ben de senin kadar iyi yüzebiliyorum.
- The situation has come to the point where we either sink or swim.
- Durum öyle bir noktaya geldi ki ya batacağız ya da yüzeceğiz.
- Tom swam across the Channel.
- Tom kanalın öbür tarafına yüzdü.
- She went there to swim.
- O, yüzmek için oraya gitti.
- Dogs can swim.
- Köpekler yüzebilir.
- You can still swim quite well, can't you?
- Sen hâlâ oldukça iyi yüzebiliyorsun, değil mi?
- I don't swim anymore.
- Artık yüzmüyorum.
- Tom said Mary couldn't swim.
- Tom Mary'nin yüzemediğini söyledi.
- I don't swim every day.
- Ben her gün yüzmem.
- The fish can swim.
- Balık yüzebilir.
- All the kids I grew up with could swim before they started going to school.
- Birlikte büyüdüğüm tüm çocuklar okula başlamadan önce yüzmeyi bilirdi.
- Tom and I swim together once a week.
- Tom ve ben haftada bir kez birlikte yüzüyoruz.
- Tom never really wanted to learn how to swim.
- Tom yüzme öğrenmeyi hiçbir zaman istemedi.
- They swam out to the island.
- Adaya doğru yüzdüler.
- I swim pretty well.
- Çok iyi yüzerim.
- We can't swim here.
- Biz burada yüzemeyiz.
- Mary is on the swim team.
- Mary yüzme takımında.
- I don't plan to swim.
- Ben yüzmeyi planlamıyorum.
- The fish can swim.
- Balıklar yüzebilir.
- All of my kids know how to swim.
- Çocuklarımın hepsi nasıl yüzeceğini bilir.
- Tom let Mary swim.
- Tom, Mary'nin yüzmesine izin verdi.
- I can swim across the river.
- Ben nehrin öbür yakasına yüzebilirim.
- Tom would rather swim than play tennis.
- Tom tenis oynamak yerine yüzmeyi tercih eder.
- He will soon be allowed to swim.
- Yakında onun yüzmesine izin verilecek.
- All of my kids want to learn how to swim.
- Bütün çocuklarım yüzmeyi öğrenmek istiyor.
- I've never seen Tom swim.
- Tom'u yüzdüğünü hiç görmedim.
- You like to swim.
- Yüzmeyi seviyorsun.
- I wish I could swim as fast as Tom.
- Keşke Tom kadar hızlı yüzebilsem.
- Tom doesn't really know how to swim very well.
- Tom yüzmeyi pek iyi bilmiyor.
- He can swim well.
- İyi yüzebiliyor.
- Do you think Tom will swim tomorrow?
- Sence Tom yarın yüzer mi?
- I have a feeling Tom can swim.
- İçimde Tom'un yüzebileceğine dair bir his var.
- Tom says he won't swim.
- Tom yüzmeyeceğini söylüyor.
- See, I told you Tom couldn't swim.
- Bak, sana Tom'un yüzemediğini söyledim.
- I taught Tom how to swim.
- Tom'a yüzmeyi öğrettim.
- You may swim.
- Yüzebilirsin.
- Tom closes his eyes when he swims underwater.
- Tom su altında yüzerken gözlerini kapatır.
- Tom didn't swim.
- Tom yüzmezdi.
- Surprisingly, he swims even on cold days.
- Şaşırtıcı bir şekilde, soğuk günlerde bile yüzer.
- Can you really not swim?
- Gerçekten yüzemiyor musunuz?
- You aren't allowed to swim here.
- Burada yüzmenize izin yok.
- He jumped into the cold and calm waters of the gulf, and started to swim through the darkness.
- O, körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinden yüzmeye başladı.
- It's way too cold to swim.
- Yüzmek için çok soğuk.
- Tom swam to the other side of the river.
- Tom nehrin diğer tarafına yüzdü.
- I heard that Tom doesn't swim very well.
- Tom'un çok iyi yüzemediğini duydum.
- Can all of your brothers and sisters swim?
- Bütün kardeşlerin yüzebilir mi?
- Tom swims quite well.
- Tom oldukça iyi yüzüyor.
- Are you able to swim well?
- İyi yüzebiliyor musun?
- Mary swims quite fast.
- Mary oldukça hızlı yüzer.
- I don't often swim anymore.
- Artık pek yüzmüyorum.
- Tom said that he didn't know how to swim.
- Tom yüzmeyi bilmediğini söyledi.
- He could not swim.
- O yüzemezdi.
- Are we allowed to swim here?
- Burada yüzmeye iznimiz var mı?
- Tom wants to swim.
- Tom yüzmek istiyor.
- Tom and Mary were swimming laps.
- Tom ve Mary tur atarak yüzüyorlardı.
- She swims better than Mary.
- Mary'den daha iyi yüzüyor.
- He's swimming now.
- O şimdi yüzüyor.
- Are you sure Tom can swim?
- Tom'un yüzebildiğine emin misin?
- I can't swim very well.
- Çok iyi yüzemem.
- I expect that Tom won't swim.
- Tom'un yüzmeyeceğini umuyorum.
- Tom has told me he can swim.
- Tom bana yüzebildiğini söyledi.
- Tom is swimming now, isn't he?
- Tom şu anda yüzüyor, değil mi?
- Is Tom still swimming?
- Tom hâlâ yüzüyor mu?
- Tom and Mary both can't swim.
- Tom ve Mary'nin ikisi de yüzemezler.
- Mary and John both can't swim.
- Mary ve John ikisi de yüzemez.
- Tom can swim further than Mary can.
- Tom, Mary'den daha fazla yüzebilir.
- I knew that Tom wouldn't be able to swim all the way to the island.
- Tom'un adaya kadarki yolu yüzemeyeceğini biliyordum.
- Tom is on the swim team.
- Tom yüzme takımında.
- Mary decreased her waist size by swimming every day.
- Mary her gün yüzerek bel ölçüsünü küçülttü.
- Tom swims every morning.
- Tom her sabah yüzer.
- Both Tom and I can't swim.
- Hem Tom hem de ben yüzemiyoruz.
- We went to the beach and swam all day.
- Plaja gittik ve bütün gün yüzdük.
- Tom can swim better than Mary.
- Tom Mary'den daha iyi yüzebilir.
- Did Tom swim?
- Tom yüzdü mü?
- Who swims faster, Tom or Mary?
- Kim daha hızlı yüzer, Tom mu Mary mi?
- How many laps do you usually swim?
- Genellikle kaç tur yüzersin?
- I wanted to swim every day.
- Her gün yüzmek istedim.
- Tom is learning how to swim.
- Tom yüzmeyi öğreniyor.
- I need to swim.
- Yüzmem lazım.
- Will you swim?
- Yüzecek misin?
- I don't think it's safe to swim here.
- Burada yüzmenin güvenli olduğunu sanmıyorum.
- We shouldn't swim here.
- Burada yüzmemeliyiz.
- I had not expected Tom to swim.
- Tom'un yüzmesini beklemiyordum.
- Have you been swimming today?
- Bugün yüzdün mü?
- I'm not the only one who saw Tom swimming yesterday evening.
- Dün akşam Tom'un yüzdüğünü gören tek kişi ben değilim.
- They all swim very fast.
- Onların hepsi çok hızlı yüzmektedir.
- Did you really swim for three hours yesterday?
- Dün gerçekten üç saat yüzdün mü?
- I had no idea that you couldn't swim.
- Yüzemediğine dair hiçbir fikrim yoktu.
- Tom swims well.
- Tom iyi yüzer.
- I'm sure that Tom can swim.
- Tom'un yüzebileceğinden eminim.
- Who taught you how to swim?
- Sana yüzmeyi kim öğretti?
- Tom swims very fast.
- Tom çok hızlı yüzer.
- Yesterday, Tom told me he didn't know how to swim.
- Dün, Tom bana yüzme bilmediğini söyledi.
- Can you still swim?
- Hâlâ yüzebiliyor musun?
- No matter how hard I try, I can't swim to that rock.
- Ne kadar çok denersem deneyeyim o kayaya kadar yüzemiyorum.
- Mary can't swim, and John can't, either.
- Mary yüzemez, John da yüzemez.
- Can you swim as fast as he?
- Onun kadar hızlı yüzebilir misin?
- The doctor says that I'll never be able to swim again.
- Doktor bir daha asla yüzemeyeceğimi söyledi.
- Mary swims quite fast.
- Mary oldukça hızlı yüzüyor.
- Can you remember the first time you swam?
- İlk yüzdüğün zamanı hatırlıyor musun?
- I had a leg cramp when swimming.
- Yüzerken bacağıma kramp girdi.
- I'm good at many sports, but I can't swim.
- Birçok sporda iyiyimdir ama yüzemem.
- He can't swim a mile.
- Bir mil bile yüzemez.
- He can't swim, he will sink!
- O yüzemez, batacak!
- Tom said Mary doesn't think John can swim.
- Tom Mary'nin John'un yüzebileceğini düşünmediğini söyledi.
- Tom doesn't want Mary to swim by herself.
- Tom, Mary'nin tek başına yüzmesini istemiyor.
- My dog can swim pretty well.
- Köpeğim oldukça iyi yüzer.
- I can't swim well.
- İyi yüzemem.
- All the kids I grew up with could swim before they started going to school.
- Birlikte büyüdüğüm bütün çocuklar okula gitmeye başlamadan önce yüzebiliyorlardı.
- I don't expect that Tom will swim.
- Tom'un yüzeceğini ummuyorum.
- Neither of my parents can swim.
- Annem de babam da yüzme bilmiyor.
- I never swim.
- Ben asla yüzmem.
- Do you ever swim by yourself?
- Hiç kendi başına yüzüyor musun?
- Can't Tom swim?
- Tom yüzemiyor mu?
- I expect I'll swim.
- Sanırım yüzeceğim.
- You swim quite well.
- Çok iyi yüzüyorsun.
- Tom said you don't know how to swim.
- Ton senin yüzmeyi bilmediğini söyledi.
- In fact, he can't swim well.
- Aslında, iyi yüzemiyor.
- I can teach you how to swim.
- Sana yüzmeyi öğretebilirim.
- Tom can swim much further than I can.
- Tom benden çok daha ileri yüzebilir.
- He can swim faster than any other boy in his class.
- O, sınıfındaki başka bir çocuktan daha hızlı yüzebilir.
- How well does Tom swim?
- Tom ne kadar iyi yüzüyor?
- Tom can swim much better than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha iyi yüzüyor.
- I have more than one friend who can't swim.
- Yüzemeyen birden fazla arkadaşım var.
- Tom says he'll swim.
- Tom yüzeceğini söylüyor.
- Both of Tom's brothers can swim.
- Tom'un erkek kardeşlerinin ikisi de yüzebilir.
- I think Tom could be swimming right now.
- Bence Tom şu anda yüzüyor olabilir.
- I think Tom doesn't swim very often, but I could be wrong.
- Bence Tom çok sık yüzmez, ama yanılıyor olabilirim.
- Although Tom is sick, he's swimming again today.
- Tom hasta olmasına rağmen bugün yine yüzecek.
- Tom thinks Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini düşünüyor.
- They could not swim.
- Yüzemediler.
- I think it's safe to swim here.
- Bence burada yüzmek güvenli.
- Your sister cannot swim well, can she?
- Kız kardeşin iyi yüzemiyor, değil mi?
- I haven't been swimming recently.
- Son zamanlarda yüzmüyorum.
- Many sailors can't swim.
- Birçok denizci yüzme bilmiyor.
- I tried to swim across the river.
- Nehrin karşı tarafına yüzmeye çalıştım.
- This river is dangerous to swim across.
- Bu nehir, karşısına yüzmek için tehlikelidir.
- I don't want to swim.
- Yüzmek istemiyorum.
- I didn't know you didn't know how to swim.
- Yüzmeyi bilmediğini bilmiyordum.
- It seems that he is unable to swim.
- Görünüşe göre o yüzemiyor.
- I have more than one friend who can't swim.
- Yüzme bilmeyen birden fazla arkadaşım var.
- It seems obvious that he is unable to swim.
- Yüzme bilmediği çok açık.
- I saw Tom swimming.
- Tom'un yüzdüğünü gördüm.
- He can swim.
- O yüzebilir.
- I swam toward the shore.
- Kıyıya doğru yüzdüm.
- You aren't allowed to swim here.
- Burada yüzmene izin verilmiyor.
- Tom didn't learn how to swim until he was in his thirties.
- Tom otuzlu yaşlarına kadar nasıl yüzeceğini öğrenmedi.
- He swims better than I do.
- O, benden daha iyi yüzer.
- Is the dog swimming?
- Köpek yüzüyor mu?
- I had a leg cramp when swimming.
- Yüzerken bacağıma kramp girmişti.
- Where are they swimming?
- Nerede yüzüyorlar?
- I'd rather not swim.
- Yüzmemeyi tercih ederim.
- Tom and Mary said that they couldn't swim.
- Tom ve Mary yüzemediklerini söylediler.
- Do you really think Tom can swim?
- Gerçekten Tom'un yüzebildiğini düşünüyor musun?
- He really does swim well, doesn't he?
- Gerçekten güzel yüzüyor, değil mi?
- Does Tom know you can't swim?
- Tom yüzme bilmediğini biliyor mu?
- Ken can swim well.
- Ken iyi yüzebilir.
- I always thought Tom could swim.
- Tom'un yüzebildiğini hep düşünmüşümdür.
- Does Tom know you can't swim?
- Tom senin yüzemediğini biliyor mu?
- Tom may be swimming now.
- Tom şimdi yüzüyor olabilir.
- I am able to swim here.
- Burada yüzebiliyorum.
- Who's that boy swimming over there?
- Orada yüzen o çocuk kim?
- Lorry swims well.
- Lorry iyi yüzer.
- I swim very quickly.
- Çok hızlı yüzerim.
- I think Tom might be swimming now.
- Bence Tom şu anda yüzüyor olabilir.
- I think you should swim.
- Bence yüzmelisin.
- He can't swim at all, but when it comes to skiing, he is the best.
- O hiç yüzemiyor ama kayak yapmaya gelince o en iyidir.
- Tom said he didn't know how to swim.
- Tom yüzmeyi bilmediğini söyledi.
- This pond is full of carp swimming around.
- Bu gölet etrafta yüzen sazanlarla dolu.
- Tom said Mary has never seen him swim.
- Tom, Mary'nin onu yüzerken hiç görmediğini söyledi.
- Does Tom think Mary can swim?
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini düşünüyor mu?
- The house was so flooded that I had to swim to the kitchen.
- Evi o kadar çok su bastı ki mutfağa yüzmek zorunda kaldım.
- Tom doesn't think Mary can swim.
- Tom Mary'nin yüzebileceğini düşünmüyor.
- Tom doubts that Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğinden şüphe ediyor.
- Tom can swim just as well as Mary can.
- Tom neredeyse Mary kadar iyi yüzebilir.
- Emily can swim.
- Emily yüzebilir.
- Tom is swimming, too.
- Tom da yüzüyor.
- I think Tom doesn't know how to swim.
- Sanırım Tom yüzmeyi bilmiyor.
- I wish I could still swim as well as I used to.
- Keşke hala eskisi kadar iyi yüzebilsem.
- Almost everyone I know knows how to swim.
- Neredeyse tanıdığım herkes nasıl yüzeceğini bilir.
- Tom is the only one here who can't swim.
- Tom burada yüzme bilmeyen tek kişi.
- How long have you been swimming?
- Ne zamandır yüzüyorsun?
- I want to swim.
- Ben yüzmek istiyorum.
- I swim very fast.
- Çok hızlı yüzerim.
- Can you swim as well as Tom?
- Tom kadar iyi yüzebilir misin?
- Aren't you going to swim today?
- Bugün yüzmeyecek misin?
- I can swim very fast.
- Çok hızlı yüzebilirim.
- You need to learn how to swim.
- Yüzmeyi öğrenmen lazım.
- Tom can't swim yet.
- Tom henüz yüzemiyor.
- I still can't swim very well.
- Ben hâlâ çok iyi yüzemiyorum.
- All three of Tom's brothers can swim.
- Tom'un erkek kardeşlerinin üçü de yüzebilir.
- Ken can swim, can't he?
- Ken yüzebilir, değil mi?
- Tom never swims by himself.
- Tom asla tek başına yüzmez.
- My doctor told me that I should swim at least three times a week.
- Doktorum bana haftada en az üç kez yüzmem gerektiğini söyledi.
- I don't think that Tom will swim tomorrow.
- Tom'un yarın yüzeceğini sanmıyorum.
- Tom swims better than Mary does.
- Tom, Mary'den daha iyi yüzüyor.
- He knows how to swim.
- O yüzmeyi bilir.
- How well can you swim?
- Ne kadar iyi yüzebilirsin?
- The children were swimming in the nude.
- Çocuklar çıplak yüzüyorlardı.
- Will you join us for a swim?
- Yüzmek için bize katılır mısın?
- He swims like a fish.
- O bir balık gibi yüzer.
- Do you still swim?
- Hala yüzüyor musun?
- A lot of people swim here in the summer.
- Yazın birçok insan burada yüzer.
- Tom doesn't swim very well.
- Tom çok iyi yüzemez.
- How about going for a swim this weekend?
- Bu hafta sonu yüzmeye gitmeye ne dersin?
- He can swim fast.
- Hızlı yüzebilir.
- I like to swim in the afternoon.
- Öğleden sonra yüzmeyi severim.
- Does Tom swim often?
- Tom sık sık yüzer mi?
- Tom likes to swim.
- Tom yüzmeyi sever.
- Who told you I wasn't able to swim?
- Yüzemediğimi kim söyledi?
- Can't Tom swim?
- Tom yüzemez mi?
- Are you able to swim?
- Sen yüzebilir misin?
- It's much too cold to swim.
- Yüzmek için hava çok soğuk.
- Tom didn't learn how to swim until he was in his thirties.
- Tom otuzlu yaşlarına kadar yüzmeyi öğrenemedi.
- Tom can swim almost as well as Mary can.
- Tom neredeyse Mary kadar iyi yüzebilir.
- It's foolish for you to swim when it's this cold.
- Bu soğukta yüzmen aptalca.
- They swim.
- Onlar yüzerler.
- Tom wanted to learn how to swim.
- Tom yüzmeyi öğrenmek istiyordu.
- I thought that you could swim.
- Yüzebildiğini düşündüm.
- She will be able to swim soon.
- Yakında yüzebilecek.
- Unfortunately, Tom didn't have a lifejacket and he couldn't swim.
- Ne yazık ki Tom'un bir can yeleği yoktu ve o yüzemedi.
- I certainly had no idea Tom didn't know how to swim.
- Tom'un yüzme bilmediğini kesinlikle bilmiyordum.
- Are you sure you can swim that far?
- O kadar uzağa yüzebileceğinden emin misin?
- Who told you that you could swim here?
- Burada yüzebileceğini kim söyledi?
- Tom learned how to swim when he was very young.
- Tom nasıl yüzeceğini çok gençken öğrendi.
- Don't let him swim.
- Yüzmesine izin verme.
- I wish I could swim as fast as Tom.
- Keşke Tom kadar hızlı yüzebilseydim.
- I think you should swim.
- Sanırım yüzmelisin.
- Tom can't swim at all.
- Tom hiç yüzemiyor.
- We went to the beach to swim.
- Biz yüzmek için plaja gittik.
- I think that Tom can swim fairly well.
- Bence Tom oldukça iyi yüzebilir.
- Who told you that you could swim here?
- Sana burada yüzebileceğini kim söyledi?
- Did you know Tom couldn't swim?
- Tom'un yüzme bilmediğini biliyor muydun?
- He is able to swim well.
- O iyi yüzebiliyor.
- They swim.
- Onlar yüzüyorlar.
- She swims better than Mary.
- Mary'den iyi yüzüyor.
- I'm not able to swim.
- Ben yüzemiyorum.
- He swims like a fish.
- Balık gibi yüzüyor.
- Can you swim like her?
- Onun gibi yüzebilir misin?
- Is it true that Tom doesn't like to swim?
- Tom'un yüzmeyi sevmediği doğru mu?
- Let's swim here.
- Hadi burada yüzelim.
- Tom told us not to swim here.
- Tom bize burada yüzmememizi söyledi.
- I soon learned how to swim.
- Kısa sürede nasıl yüzeceğimi öğrendim.
- Tom doesn't swim anymore.
- Tom artık yüzmüyor.
- Clearly, plesiosaurs could swim.
- Tabii ki plesiosaurlar yüzebilirlerdi.
- I don't enjoy teaching children to swim when their parents are around.
- Ebeveynleri etraftayken çocuklara yüzme öğretmekten zevk almıyorum.
- Tom wanted to swim.
- Tom yüzmek istiyordu.
- Tom can swim like a fish.
- Tom balık gibi yüzebilir.
- Tom sometimes swims laps.
- Tom bazen tur yüzer.
- He can't swim like she can.
- Onun gibi yüzemiyor.
- You swim a lot better than I do.
- Benden çok daha iyi yüzüyorsunuz.
- My brother swims well.
- Kardeşim iyi yüzer.
- He is not yet able to swim.
- Henüz yüzme bilmiyor.
- You should have told me that you can't swim.
- Yüzme bilmediğini bana söylemeliydin.
- Tom is swimming now, isn't he?
- Tom şimdi yüzüyor, değil mi?
- The child knows how to swim, so she won't drown in the water.
- Çocuk nasıl yüzeceğini biliyor bu yüzden suda boğulmayacak.
- Is it true that Tom doesn't like to swim?
- Tom'un yüzmeyi sevmediği gerçek mi?
- How many laps do you swim every day?
- Her gün kaç tur yüzüyorsun?
- Is Tom going to swim?
- Tom yüzecek mi?
- He told me not to swim there.
- Bana orada yüzmememi söyledi.
- Is it true that you can't swim?
- Yüzme bilmediğin doğru mu?
- Tom is the only one here who can't swim.
- Burada yüzemeyen tek kişi Tom.
- We won't swim.
- Biz yüzmeyeceğiz.
- Your dog swims quite well.
- Köpeğiniz oldukça iyi yüzüyor.
- Tom can swim faster than I can.
- Tom benden daha hızlı yüzebilir.
- You can't swim well, can you?
- İyi yüzemezsin, değil mi?
- I wonder whether Tom can swim or not.
- Tom'un yüzüp yüzemeyeceğini merak ediyorum.
- Miss Kanda can swim well.
- Bayan Kanda iyi yüzebilir.
- Tom and I swam together every morning last summer.
- Tom ve ben geçen yaz her sabah birlikte yüzdük.
- Both of Tom's brothers can swim.
- Tom'un iki kardeşi de yüzebiliyor.
- I can swim very fast.
- Ben çok hızlı yüzebilirim.
- I try to swim a kilometer a day.
- Günde bir kilometre yüzmeye çalışıyorum.
- Tom and Mary swim every day.
- Tom ve Mary her gün yüzüyor.
- Can rabbits swim?
- Tavşanlar yüzebilir mi?
- Tom can swim, but he doesn't like to.
- Tom yüzebilir, ama yüzmeyi sevmez.
- You might learn how to swim.
- Yüzmeyi öğrenebilirsin.
- I never swim by myself.
- Asla tek başıma yüzmem.
- Tom swims as fast as Mary.
- Tom, Mary kadar hızlı yüzüyor.
- Tom doesn't want Mary to swim by herself.
- Tom, Mary'nin kendi başına yüzmesini istemiyor.
- You can swim much better than he can.
- Sen ondan çok daha iyi yüzüyorsun.
- If you don't know how to swim, you should learn.
- Yüzmeyi bilmiyorsan öğrenmelisin.
- Both Tom and I can swim quite well.
- Hem Tom hem de ben oldukça iyi yüzebiliriz.
- I learned how to swim when I was a kid.
- Çocukken yüzmeyi öğrendim.
- Tom can swim quite well.
- Tom oldukça iyi yüzer.
- Almost everyone I know knows how to swim.
- Tanıdığım hemen hemen herkes yüzmeyi biliyor.
- He cannot swim.
- O yüzemez.
- She lives near the ocean, but she can't swim.
- Okyanusa yakın yaşıyor ama yüzemiyor.
- He can swim.
- Yüzebiliyor.
- Do many of your friends swim?
- Arkadaşlarının çoğu yüzüyor mu?
- My father taught me how to swim.
- Babam bana yüzmeyi öğretti.
- Tom swims very well.
- Tom çok iyi yüzer.
- Can you swim underwater?
- Suyun altında yüzebilir misin?
- Did you swim yesterday?
- Dün yüzdün mü?
- Tom can swim much further than I can.
- Tom benden çok daha fazla yüzebilir.
- I didn't swim yesterday.
- Dün yüzmedim.
- Some children swim on the sea.
- Bazı çocuklar denizde yüzüyor.
- Takuya swam naked as a jaybird.
- Takuya çırılçıplak yüzdü.
- Neither Tom nor Mary can swim.
- Ne Tom ne de Mary yüzebilir.
- Tom said he wanted to try to swim across this river.
- Tom, bu nehir boyunca yüzmeye çalışmak istediğini söyledi.
- I always thought Tom could swim.
- Her zaman Tom'un yüzebileceğini düşündüm.
- It's dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikeli.
- I didn't know how to swim at that time.
- O zamanlar nasıl yüzeceğimi bilmiyordum.
- You can't swim well, can you?
- İyi yüzemiyorsun, değil mi?
- Tom said Mary doesn't think John can swim.
- Tom, Mary'nin John'un yüzebileceğini düşünmediğini söyledi.
- You're the only person I know who can't swim.
- Tanıdığım yüzme bilmeyen tek kişi sensin.
- You aren't allowed to swim at this beach.
- Bu plajda yüzmek yasak.
- I swim once or twice a week.
- Haftada bir ya da iki kez yüzerim.
- Do you still swim?
- Hâlâ yüzüyor musun?
- I wonder who can swim fastest.
- En hızlı kim yüzecek merak ediyorum.
- Tom used to swim every afternoon.
- Tom her öğleden sonra yüzerdi.
- He answered that he could swim well.
- İyi yüzebileceğini cevapladı.
- Can most of your friends swim?
- Arkadaşlarının çoğu yüzebiliyor mu?
- She can swim further than I can.
- Benden daha fazla yüzebiliyor.
- My father doesn't swim well and I don't either.
- Babam iyi yüzemez, ben de öyle.
- I can't swim now as well as I used to be able to.
- Artık eskisi kadar iyi yüzemiyorum.
- I'm going to swim.
- Yüzeceğim.
- Tom said that he thinks that Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini düşündüğünü söyledi.
- I guess Tom doesn't know how to swim.
- Sanırım Tom yüzmeyi bilmiyor.
- Both of us can swim fairly well.
- İkimiz de oldukça iyi yüzebiliriz.
- Tom swam through the sea of people.
- Tom insan denizinde yüzdü.
- I had a great time swimming today.
- Bugün yüzerek harika bir zaman geçirdim.
- We both swim.
- İkimiz de yüzelim.
- I've always thought you knew how to swim.
- Her zaman yüzmeyi bildiğini düşünmüştüm.
- I used to swim every day when I was a child.
- Bir çocukken her gün yüzerdim.
- Tom swam to the shore.
- Tom kıyıya yüzdü.
- I think you ought to swim.
- Sanırım yüzmemelisin.
- Tom can't swim well.
- Tom iyi yüzemiyor.
- I swam back to the boat.
- Ben tekneye geri yüzdüm.
- You'd better not swim if you've just eaten.
- Eğer henüz yemek yediysen, yüzmesen iyi olur.
- Tom can swim almost as well as Mary can.
- Tom da neredeyse Mary kadar iyi yüzebiliyor.
- I swam back to the boat.
- Yüzerek tekneye geri döndüm.
- They can't swim.
- Onlar yüzemez.
- How many laps did you swim?
- Kaç tur yüzdün?
- If you don't yet know how to swim, you should learn.
- Yüzmeyi bilmiyorsan öğrenmelisin.
- It's a beautiful night for a swim, don't you think?
- Yüzmek için güzel bir gece, değil mi?
- Don't let Tom swim.
- Tom'un yüzmesine izin verme.
- Neither Tom nor Mary can swim very well.
- Ne Tom ne de Mary çok iyi yüzemez.
- Tom can't swim and neither can Mary.
- Tom yüzemez ve Mary de.
- Tom swims quite well.
- Tom çok iyi yüzer.
- Tom said that he couldn't swim well.
- Tom iyi yüzemediğini söyledi.
- Tom says he doesn't think Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini sanmadığını söylüyor.
- He taught me how to swim.
- O, bana yüzmeyi öğretti.
- Tom can swim, but he doesn't like to.
- Tom yüzebilir ama yüzmeyi sevmez.
- Can you remember the first time you swam?
- İlk kez yüzdüğün zamanı hatırlayabiliyor musun?
- I didn't know Tom didn't know how to swim.
- Tom'un nasıl yüzeceğini bilmediğini bilmiyordum.
- I swam today.
- Bugün yüzdüm.
- When did you learn to swim?
- Yüzmeyi ne zaman öğrendin?
- Will you swim?
- Yüzer misin?
- How many years have you been teaching children to swim?
- Kaç yıldır çocuklara yüzme öğretiyorsunuz?
- They couldn't swim because of bad weather.
- Kötü hava nedeniyle yüzemediler.
- I'm not going to swim.
- Ben yüzmeyeceğim.
- I think Tom is the only one here who doesn't know how to swim.
- Sanırım Tom burada yüzmeyi bilmeyen tek kişi.
- Tom said he's not sure Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğinden emin olmadığını söyledi.
- I thought you could swim.
- Yüzebildiğini düşündüm.
- I told Tom not to swim too long.
- Tom'a çok uzun süre yüzmemesini söyledim.
- We never swim.
- Biz hiç yüzmeyiz.
- Tom swam yesterday.
- Tom dün yüzdü.
- I learned how to swim when I was a kid.
- Çocukken yüzmeyi öğrenmiştim.
- He knows how to swim as fast as his brother.
- Erkek kardeşi kadar hızlı yüzmeyi bilir.
- I wonder if Tom can swim.
- Tom yüzebiliyor mu diye merak ediyorum.
- How long did it take you to swim to the other side of the river and back?
- Nehrin diğer tarafına yüzüp geri dönmeniz ne kadar sürdü?
- I wish I could swim as far as he can.
- Keşke onun yüzebildiği kadar yüzebilsem.
- Don't let him swim.
- Onun yüzmesine izin verme.
- She can swim as fast as her brother.
- Erkek kardeşi kadar hızlı yüzebilir.
- I never learned how to swim.
- Yüzmeyi hiç öğrenmedim.
- I think it's dangerous to swim here.
- Bence burada yüzmek tehlikeli.
- It's dangerous to swim at night.
- Geceleri yüzmek tehlikelidir.
- They swam out to the island.
- Onlar adaya yüzdüler.
- I don't enjoy teaching young children to swim.
- Küçük çocuklara yüzme öğretmekten hoşlanmıyorum.
- I'd rather play tennis than swim.
- Yüzmektense tenis oynamayı tercih ederim.
- We found a stream and swam a little bit.
- Bir akarsu bulduk ve biraz yüzdük.
- Tom couldn't swim.
- Tom yüzemedi.
- Tom told Mary John couldn't swim.
- Tom, Mary'e John'un yüzemediğini söyledi.
- Tom learned how to swim when he was very young.
- Tom çok gençken yüzmeyi öğrendi.
- I wonder who can swim fastest.
- Kimin en hızlı yüzebileceğini merak ediyorum.
- Tom told me I shouldn't swim there.
- Tom bana orada yüzmemem gerektiğini söyledi.
- I didn't want to swim.
- Ben yüzmek istemedim.
- I haven't swum since last summer.
- Geçen yazdan beri yüzmedim.
- We don't swim at night.
- Biz geceleyin yüzmüyoruz.
- If it's a good day tomorrow, let's go to the river to swim.
- Yarın hava güzel olursa, yüzmek için nehre gidelim.
- Tom swims pretty well.
- Tom oldukça iyi yüzer.
- You can't swim here.
- Siz burada yüzemezsiniz.
- Don't tell me you can't swim.
- Yüzme bilmediğini söyleme.
- Doesn't Tom know you can't swim?
- Tom senin yüzemediğini bilmiyor mu?
- Tom said he could swim well.
- Tom iyi yüzebildiğini söyledi.
- He was afraid to swim.
- Yüzmekten korkuyordu.
- It is dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikelidir.
- The fish swims by moving its tail.
- Balık kuyruğunu oynatarak yüzer.
- I didn't have time to swim.
- Yüzmek için zamanım yoktu.
- I don't enjoy teaching young children to swim.
- Genç çocuklara yüzme öğretmekten zevk almıyorum.
- She watched him swim.
- Yüzmesini izledi.
- Tom can't swim like he used to.
- Tom eskisi gibi yüzemez.
- Tom can swim better than me.
- Tom benden daha iyi yüzebilir.
- She swims well.
- İyi yüzüyor.
- She can swim further than I can.
- O benden daha ileriye yüzebilir.
- All of them swim very fast.
- Onların hepsi çok hızlı yüzer.
- It's dangerous for a beginner to swim here.
- Yeni başlayanlar için burada yüzmek tehlikelidir.
- I didn't know you never learned how to swim.
- Yüzmeyi hiç öğrenmediğini bilmiyordum.
- Did you enjoy your swim?
- Yüzmenden zevk aldın mı?
- You swim well, don't you?
- İyi yüzüyorsun, değil mi?
- Even though Tom is sick, he's swimming again today.
- Tom hasta olmasına rağmen bugün yine yüzecek.
- She swims better than Mary.
- O, Mary'den daha iyi yüzer.
- Tom asked Mary whether she planned to swim or not.
- Tom Mary'ye yüzmeyi planlayıp planlamadığını sordu.
- We swim together once a week.
- Haftada bir kez birlikte yüzüyoruz.
- I wish I could swim as well as you do.
- Keşke ben de senin kadar iyi yüzebilseydim.
- You aren't supposed to swim here.
- Burada yüzmemeniz gerekiyor.
- He watched the boys swimming.
- O, çocukların yüzüşünü izledi.
- He swims better than I do.
- Benden daha iyi yüzüyor.
- Can you swim underwater?
- Sualtında yüzebilir misin?
- Tom didn't swim as well as I thought he could.
- Tom onun yapabileceğini düşündüğüm kadar iyi yüzmedi.
- Tom told Mary not to swim alone.
- Tom Mary'ye yalnız yüzmemesini söyledi.
- Can't you swim at all?
- Hiç yüzemez misin?
- You aren't allowed to swim at this beach.
- Bu plajda yüzmene izin verilmez.
- I assume that Tom will swim.
- Sanırım Tom yüzecek.
- Tom can swim, too.
- Tom da yüzebilir.
- Tom is swimming now.
- Tom şimdi yüzüyor.
- Tom doesn't swim, but he likes sitting by the pool watching his children swim.
- Tom yüzmeyi sevmiyor ama çocuklarının yüzmesini izlerken havuzun kenarında oturmayı seviyor.
- Tom can swim almost as fast as I can.
- Tom neredeyse benim kadar hızlı yüzebilir.
- Don't go near the water until you learn how to swim.
- Yüzmeyi öğreninceye kadar suya yaklaşma.
- Is Tom still swimming?
- Tom hala yüzüyor mu?
- Can Tom and Mary both swim?
- Tom ve Mary ikisi de yüzebilir mi?
- Tom is on the swim team at school.
- Tom okulda yüzme takımında.
- Tom didn't swim because it was too cold.
- Hava çok soğuk olduğu için Tom yüzmedi.
- How many years have you been teaching children to swim?
- Çocuklara kaç yıldır yüzme öğretiyorsun?
- Takuya swam naked as a jaybird.
- Takuya anadan üryan yüzdü.
- Who swims faster, Tom or Mary?
- Kim daha hızlı yüzer, Tom mu yoksa Mary mi?
- You can swim very well.
- Çok iyi yüzüyorsun.
- Tom is going to the pool to swim.
- Tom yüzmek için havuza gidiyor.
- Why isn't anybody swimming?
- Neden kimse yüzmüyor?
- I think Tom might be swimming now.
- Tom'un şimdi yüzüyor olabileceğini düşündüm.
- Tom said Mary wouldn't swim.
- Tom, Mary'nin yüzmeyeceğini söyledi.
- Tom can definitely swim.
- Tom kesinlikle yüzebilir.
- Tom can swim fast.
- Tom hızlı yüzebilir.
- Tom said it would be OK to swim after dinner.
- Tom, akşam yemeğinden sonra yüzmenin uygun olacağını söyledi.
- I want to swim!
- Yüzmek istiyorum!
- Both Tom and Mary can swim quite well.
- Hem Tom hem de Mary oldukça iyi yüzebilir.
- No one here can swim.
- Burada kimse yüzme bilmiyor.
- Tom swims like a fish.
- Tom bir balık gibi yüzüyor.
- You can swim, but I can't.
- Sen yüzebilirsin ama ben yüzemem.
- Tom swam for three hours yesterday afternoon.
- Tom dün öğleden sonra üç saat yüzdü.
- I heard that Tom doesn't swim anymore.
- Tom'un artık yüzmediğini duydum.
- Does Tom swim every day?
- Tom her gün yüzer mi?
- I swim here every day.
- Ben her gün burada yüzerim.
- My sister can swim very fast.
- Ablam çok hızlı yüzebilir.
- I have a feeling Tom can swim.
- Tom'un yüzebileceğine dair bir hissim var.
- Tom never could swim very well.
- Tom asla çok iyi yüzemezdi.
- We used to swim every day when we were children.
- Çocukken her gün yüzerdik.
- Tom tried to swim.
- Tom yüzmeye çalıştı.
- Tom said Mary has never seen him swim.
- Tom, Mary'nin onun yüzdüğünü hiç görmediğini söyledi.
- I sure hope you can swim.
- Umarım yüzebilirsin.
- She can swim well.
- Kız iyi yüzebiliyor.
- You may swim as long as you want.
- İstediğin kadar yüzebilirsin.
- You swim very well.
- Çok iyi yüzüyorsun.
- He is able to swim very fast.
- O, çok hızlı yüzebilir.
- Tom can swim like a fish.
- Tom bir balık gibi yüzebilir.
- Tom wanted Mary to teach him how to swim.
- Tom Mary'nin ona nasıl yüzeceğini öğretmesini istedi.
- The swimming boy is my brother.
- Yüzen çocuk benim kardeşim.
- You aren't going to let Tom swim, are you?
- Tom'un yüzmesine izin vermeyeceksin, değil mi?
- Are you sure we're allowed to swim here?
- Burada yüzmemize izin verildiğinden emin misin?
- I'm just learning how to swim.
- Sadece yüzmeyi öğreniyorum.
- I swam toward the shore.
- Ben kıyıya doğru yüzdüm.
- Tom swims just about as fast as Mary.
- Tom da en az Mary kadar hızlı yüzüyor.
- Did you have a good time swimming and surfing?
- Yüzerken ve sörf yaparken iyi vakit geçirdiniz mi?
- Tom can swim.
- Tom yüzebilir.
- Tom drove his family to the beach and they spent all day swimming.
- Tom ailesini sahile götürdü ve bütün günü yüzerek geçirdiler.
- I was able to swim faster when I was younger.
- Gençken daha hızlı yüzebilirdim.
- Even though Tom is sick, he's swimming.
- Tom hasta olmasına rağmen yüzüyor.
- You're not allowed to swim here.
- Burada yüzmemen gerekiyor.
- Does Tom know I can't swim?
- Tom yüzme bilmediğimi biliyor mu?
- All Tom does nowadays is swim.
- Tom'un bugünlerde yaptığı bütün şey yüzmek.
- Did Tom swim yesterday?
- Tom dün yüzdü mü?
- That boy who's swimming there, who is that?
- Orada yüzen çocuk, kim o?
- All Tom wants to do is swim.
- Tom'un tek istediği yüzmek.
- They didn't swim because it was cold.
- Soğuk olduğu için onlar yüzmediler.
- Tom swam for two hours this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra iki saat yüzdü.
- You love to swim.
- Sen yüzmeyi seviyorsun.
- He can swim a mile.
- O bir mil yüzebilir.
- I can't swim and my mother can't either.
- Ben yüzemem ve annem de yüzemez.
- Although Tom is sick, he's swimming.
- Tom hasta olmasına rağmen yüzüyor.
- I swim very well.
- Çok iyi yüzerim.
- Tom watched Mary swim.
- Tom Mary'nin yüzüşünü izledi.
- If Tom doesn't swim, I won't either.
- Tom yüzmezse ben de yüzmeyeceğim.
- Tom said he's never seen Mary swim.
- Tom Mary'nin yüzdüğünü hiç görmediğini söyledi.
- I think Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğini düşünüyorum.
- I am able to swim across the river.
- Nehri karşıdan karşıya yüzebilirim.
- Take her for a swim.
- Onu yüzmeye götürün.
- Despite having lived near the sea, she still cannot swim.
- Deniz kenarında yaşamasına rağmen hala yüzemiyor.
- I wish I could swim as well as you do.
- Keşke senin yüzdüğün kadar iyi yüzebilsem.
- Tom thought that Mary didn't want to swim.
- Tom Mary'nin yüzmek istemediğini düşündü.
- Tom always wears goggles when he swims.
- Tom yüzerken her zaman gözlük takar.
- They formed a swim team.
- Bir yüzme takımı kurdular.
- Tom can swim about as well as Mary.
- Tom da Mary kadar iyi yüzebiliyor.
- Tom swims a lot better than Mary does.
- Tom, Mary'den çok daha iyi yüzüyor.
- Tom didn't swim because it was too cold.
- Tom yüzmedi çünkü hava çok soğuktu.
- Tom said he didn't think Mary could swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini sanmadığını söyledi.
- I never really wanted to learn how to swim.
- Gerçekten nasıl yüzeceğimi öğrenmek istemedim.
- A fish swims by moving its tail.
- Bir balık kuyruğunu oynatarak yüzer.
- I bet Tom knows how to swim.
- Eminim Tom yüzmeyi biliyordur.
- Jane is not able to swim.
- Jane yüzemiyor.
- The children were swimming in the altogether.
- Çocuklar çırılçıplak yüzüyordu.
- I'm surprised Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzme bilmemesine şaşırdım.
- I wanted to swim every day.
- Her gün yüzmek istiyordum.
- Are rabbits able to swim?
- Tavşanlar yüzebilir mi?
- I've decided not to swim this afternoon.
- Bu öğleden sonra yüzmemeye karar verdim.
- You can't swim.
- Sen yüzemezsin.
- My older sister swims very fast.
- Ablam çok hızlı yüzer.
- While I was swimming, I got a cramp in my leg.
- Yüzerken bacağıma kramp girdi.
- I heard that Tom doesn't swim very often.
- Tom'un çok sık yüzmediğini duydum.
- I learned to swim on my own.
- Yüzmeyi kendi başıma öğrendim.
- Even when I was a child, I was able to swim well.
- Çocukken bile iyi yüzebiliyordum.
- I didn't know that Tom didn't know how to swim.
- Tom'un yüzme bilmediğini bilmiyordum.
- Tom didn't tell me he didn't know how to swim.
- Tom bana yüzmeyi bilmediğini söylemedi.
- We swam for a few hours.
- Birkaç saat boyunca yüzdük.
- You can't swim, can you?
- Yüzemezsin, değil mi?
- Ann swam across the river.
- Ann nehrin karşı tarafına yüzdü.
- Tom sat on the dock, looking at children swimming.
- Tom iskelede oturmuş, yüzen çocuklara bakıyordu.
- I don't think Tom will swim tomorrow.
- Tom'un yarın yüzeceğini sanmıyorum.
- I don't think that Tom can swim.
- Tom'un yüzebileceğini sanmıyorum.
- Thomas swam.
- Thomas yüzdü.
- I can see some small fish swimming about in the water.
- Suda yüzen bazı küçük balıkları görebiliyorum.
- One afternoon in late spring, Tom went out for a swim and was never seen again.
- İlkbaharın sonlarında bir öğleden sonra Tom yüzmek için dışarı çıktı ve bir daha görülmedi.
- Tom always wears goggles when he swims.
- Tom her zaman yüzerken gözlük takar.
- Take them for a swim.
- Yüzmeye götürün.
- I've already been swimming once today.
- Bugün zaten bir kez yüzdüm.
- I thought that you could swim.
- Yüzebildiğini sanıyordum.
- I wish I could swim as far as he can.
- Keşke ben de onun kadar yüzebilsem.
- Who told you I wasn't able to swim?
- Yüzemediğimi sana kim söyledi?
- You aren't supposed to swim here.
- Burada yüzmemelisin.
- We have a great swim team.
- Harika bir yüzme takımımız var.
- Tom warned us not to swim here.
- Tom, burada yüzmememiz konusunda bizi uyardı.
- A gorgeous couple of swans swam on the lake.
- Gölde muhteşem bir çift kuğu yüzüyordu.
- Tom said Mary couldn't swim.
- Tom, Mary'nin yüzemediğini söyledi.
- Can you teach me how to swim?
- Bana nasıl yüzeceğimi öğretebilir misin?
- I think Tom doesn't swim very often.
- Bence Tom çok sık yüzmez.
- I jumped into the water and swam to the other side of the river.
- Suya atladım ve nehrin diğer tarafına yüzdüm.
- Tom can't swim well.
- Tom iyi yüzemez.
- Do you ever swim alone?
- Hiç yalnız yüzüyor musun?
- Some people were sunbathing, others were swimming.
- Bazı insanlar güneşleniyordu, diğerleri yüzüyordu.
- I love to swim.
- Yüzmeyi seviyorum.
- Tom told me that he thought Mary could swim.
- Tom bana Mary'nin yüzebileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom taught Mary how to swim.
- Tom Mary'ye yüzmeyi öğretti.
- He said he could swim well.
- O iyi yüzebileceğini söyledi.
- Rabbits can swim.
- Tavşanlar yüzebilirler.
- How I wish I could swim.
- Yüzebilmeyi ne kadar isterdim.
- Tom is teaching me how to swim.
- Tom bana yüzmeyi öğretiyor.
- I didn't know that Tom didn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğini bilmiyordum.
- Tom asked me if I could swim.
- Tom bana yüzüp yüzemeyeceğimi sordu.
- I couldn't swim last year, but I can now.
- Geçen yıl yüzemiyordum ama şimdi yüzebiliyorum.
- Tom can't swim like he used to.
- Tom eskisi gibi yüzemiyor.
- Tom can swim well.
- Tom iyi yüzebilir.
- I've already been swimming once today.
- Zaten bugün bir kez yüzüyorum.
- Tom doesn't swim very well.
- Tom çok iyi yüzmez.
- Tom swims better than Mary does.
- Tom Mary'den daha iyi yüzer.
- Why doesn't Tom swim?
- Tom neden yüzmüyor?
- When was the last time you swam?
- En son ne zaman yüzdün?
- When I was a child, I always went to the sea to swim.
- Çocukken yüzmek için hep denize giderdim.
- It's dangerous to swim at night.
- Geceleyin yüzmek tehlikelidir.
- Naoko swims.
- Naoko yüzüyor.
- In order to swim, you have to learn to tread water first.
- Yüzmek için önce suya basmayı öğrenmelisin.
- I had a great time swimming today.
- Bugün yüzerken harika vakit geçirdim.
- I don't think Tom will swim.
- Tom'un yüzeceğini sanmıyorum.
- Tom can swim, but I can't.
- Tom yüzebilir ama ben yüzemem.
- Can't you swim?
- Yüzemez misin?
- Have a nice swim.
- İyi yüzmeler.
- Tom claims he can swim.
- Tom yüzebileceğini iddia ediyor.
- She tried to swim.
- O yüzmeye çalıştı.
- He can swim like a fish.
- O bir balık gibi yüzebilir.
- I still can't swim very well.
- Hâlâ çok iyi yüzemiyorum.
- My dog can swim pretty well.
- Köpeğim oldukça iyi yüzebilir.
- My brother swims well.
- Erkek kardeşim iyi yüzer.
- He can swim like a fish.
- Bir balık gibi yüzebilir.
- Which can you do better, ski or swim?
- Hangisini daha iyi yaparsın, kayak mı yüzme mi?
- How often did you swim when you were an elementary school student?
- İlkokul öğrencisiyken ne sıklıkla yüzdün?
- Don't you swim?
- Sen yüzmez misin?
- Tom can swim quite well.
- Tom oldukça iyi yüzebilir.
- He likes to swim.
- O yüzmeyi sever.
- I'm pretty sure Tom can swim.
- Tom'un yüzebileceğinden oldukça eminim.
- Does Tom know how to swim?
- Tom yüzmeyi biliyor mu?
- Don't swim here.
- Burada yüzmeyin.
- If you don't know how to swim, you should learn.
- Yüzmeyi bilmiyorsan, öğrenmelisin.
- Tom can swim as fast as Mary.
- Tom Mary kadar hızlı yüzebilir.
- They tried to swim to safety.
- Güvenli bir yere yüzmeye çalıştılar.
- I think Tom is the only one here who doesn't know how to swim.
- Bence burada yüzmeyi bilmeyen tek kişi Tom.
- I expect Tom will swim.
- Tom'un yüzeceğini umuyorum.
- A lot of people swim here in the summer.
- Yazın çok sayıda kişi burada yüzer.
- Do you think Tom can swim?
- Tom'un yüzebileceğini düşünüyor musun?
- All three of Tom's brothers can swim.
- Tom'un üç kardeşi de yüzebiliyor.
- Can you swim like them?
- Onlar gibi yüzebilir misin?
- I don't swim as often as I used to.
- Eskisi kadar sık yüzmüyorum.
- I thought Tom was afraid to swim.
- Tom'un yüzmekten korktuğunu sanıyordum.
- Tom isn't the only one here that can swim.
- Burada yüzebilen tek kişi Tom değil.
- I think you ought to swim.
- Bence yüzmelisin.
- He can't swim at all, but when it comes to skiing, he is the best.
- Hiç yüzemiyor ama iş kayağa gelince en iyisi o.
- Tom is not able to swim.
- Tom yüzemez.
- Tom can swim, but Mary can't.
- Tom yüzebilir fakat Mary yüzemez.
- Tom can swim about as well as Mary.
- Tom neredeyse Mary kadar iyi yüzebilir.
- Tom learned how to swim from his father.
- Tom yüzmeyi babasından öğrendi.
- I've always thought you knew how to swim.
- Her zaman nasıl yüzeceğini bildiğini düşündüm.
- Tom asked me if I knew how to swim.
- Tom bana yüzmeyi bilip bilmediğimi sordu.
- The swimming boy is my brother.
- Yüzen çocuk benim erkek kardeşim.
- Why didn't Tom tell us that he didn't know how to swim?
- Neden Tom bize yüzme bilmediğini söylemedi?
- Ken can swim, can't he?
- Ken yüzebiliyor, değil mi?
- I swim once a week.
- Ben haftada bir kez yüzerim.
- Can Tom and Mary both swim?
- Tom ve Mary yüzebilir mi?
- Tom swims really well.
- Tom gerçekten iyi yüzer.
- How often did you swim when you were an elementary school student?
- İlkokul öğrencisiyken ne sıklıkta yüzerdin?
- I swim very fast.
- Ben çok hızlı yüzerim.
- When can I swim here?
- Burada ne zaman yüzebilirim?
- Mike swims very well.
- Mike, çok iyi yüzer.
- It was too cold to swim.
- Yüzmek için çok soğuktu.
- Tom can swim as fast as Mary can.
- Tom, Mary kadar hızlı yüzebilir.
- I swim three or four times a week.
- Haftada üç ya da dört kez yüzerim.
- Don't you swim?
- Sen yüzmüyor musun?
- I don't think Tom can swim.
- Tom'un yüzebildiğini sanmıyorum.
- Do I have to swim?
- Yüzmem gerekiyor mu?
- I wish I knew how to swim.
- Keşke nasıl yüzeceğimi bilsem.
- Do you ever swim alone?
- Hiç yalnız yüzer misin?
- He said he could swim well.
- İyi yüzebildiğini söyledi.
- When he was here, he would swim in the morning.
- O buradayken, sabahları yüzerdi.
- Tom swims well for his age.
- Tom yaşına göre iyi yüzüyor.
- Are you able to swim?
- Yüzebiliyor musun?
- I'll teach you how to swim.
- Sana yüzmeyi öğreteceğim.
- It is dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikeli.
- But my older sister is good at swimming.
- Ama ablam iyi yüzer.
- I've always wanted to learn how to swim.
- Her zaman yüzmeyi öğrenmek istemişimdir.
- Tom swam as far as Mary did.
- Tom da Mary kadar uzağa yüzdü.
- Tom can't swim as well as Mary can.
- Tom, Mary kadar iyi yüzemiyor.
- You could swim now.
- Şimdi yüzebilirdin.
- Can you really not swim?
- Gerçekten yüzemez misin?
- Tom didn't know how to swim.
- Tom yüzmeyi bilmiyordu.
- When was the last time you swam?
- En son ne zaman yüzdünüz?
- Try and swim!
- Yüzmeyi dene!
- I'm not sure whether Tom can swim or not.
- Tom'un yüzüp yüzemediğinden emin değilim.
- I couldn't swim as well as the other kids in my class.
- Sınıfımdaki diğer çocuklar kadar iyi yüzemiyordum.
- They won't swim.
- Onlar yüzmeyecek.
- Why aren't we allowed to swim here?
- Neden burada yüzmemize izin verilmiyor?
- He could swim very well when he was young.
- Gençken çok iyi yüzebiliyordu.
- I knew that Tom wouldn't be able to swim all the way to the island.
- Tom'un adaya kadar bütün yolu yüzemeyeceğini biliyordum.
- I plan to swim while I'm here.
- Ben buradayken yüzmeyi planlıyorum.
- Tom can swim as fast as Mary.
- Tom, Mary kadar hızlı yüzebilir.
- How long would it take to swim across the river?
- Nehrin öbür yakasına yüzmek ne kadar sürer?
- Tom was swimming.
- Tom yüzüyordu.
- Tom is always swimming.
- Tom daima yüzüyor.
- Even though Tom grew up near the ocean, he never learned how to swim.
- Tom okyanus kenarında büyümüş olmasına rağmen yüzmeyi hiç öğrenmedi.
- Can most of your friends swim?
- Arkadaşlarının çoğu yüzebilir mi?
- It's dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikelidir.
- I used to swim better than Tom.
- Eskiden Tom'dan daha iyi yüzerdim.
- Tom said that Mary wouldn't swim.
- Tom, Mary'nin yüzmeyeceğini söyledi.
- You can't go swimming in this lake.
- Bu gölde yüzemezsin.
- At that time, Tom was swimming.
- O sırada Tom yüzüyordu.
- I can't swim very well yet.
- Henüz çok iyi yüzemiyorum.
- Do you like to swim?
- Yüzmeyi sever misin?
- You should tell Tom that you aren't planning to swim.
- Tom'a yüzmeyi planlamadığını söylemelisin.
- He jumped into the cold and calm waters of the gulf, and started to swim through the darkness.
- Körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinde yüzmeye başladı.
- I swim pretty well.
- Oldukça iyi yüzerim.
- Tom said Mary isn't sure whether John can swim.
- Tom, Mary'nin John'un yüzüp yüzemeyeceğinden emin olmadığını söyledi.
- Tom said he thinks Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom can swim much better than me.
- Tom benden daha iyi yüzebilir.
- Tom wanted Mary to teach him how to swim.
- Tom, Mary'nin ona yüzmeyi öğretmesini istedi.
- Tom told Mary John couldn't swim.
- Tom, Mary'ye John'un yüzemediğini söyledi.
- I probably swim better than Tom does.
- Muhtemelen Tom'dan daha iyi yüzüyorumdur.
- Tom said you don't know how to swim.
- Tom yüzmeyi bilmediğini söyledi.
- Tom said he saw a shark the other day when he was swimming.
- Tom geçen gün yüzerken bir köpekbalığı gördüğünü söyledi.
- Are you sure we're allowed to swim here?
- Burada yüzmeye iznimiz olduğuna emin misin?
- I wish I knew how to swim.
- Keşke yüzmeyi bilseydim.
- I used to swim here every day.
- Eskiden her gün burada yüzerdim.
- I'm too tired to swim.
- Yüzemeyecek kadar yorgunum.
- Let's swim.
- Hadi yüzelim.
- I bet Tom knows how to swim.
- Tom'un nasıl yüzeceğini bildiğine eminim.
- You swim a lot better than I do.
- Benden çok daha iyi yüzüyorsun.
- We'll swim tomorrow.
- Yarın yüzeceğiz.
- I think even Tom can swim.
- Bence Tom bile yüzebilir.
- Tom swims here.
- Tom burada yüzüyor.
- If you want to swim, swim.
- Yüzmek istiyorsan, yüz.
- The coach was waiting for the players to swim.
- Koç oyuncuların yüzmesini bekliyordu.
- Tom swims as fast as Mary.
- Tom Mary kadar hızlı yüzer.
- Fishes know how to swim.
- Balıklar nasıl yüzeceğini bilir.
- Can you swim like Tom?
- Tom gibi yüzebiliyor musun?
- Of course, plesiosaurs were able to swim.
- Tabii ki, plesiosaurlar yüzebiliyorlardı.
- I never swim.
- Ben hiç yüzmem.
- You can't swim here.
- Sen burada yüzemezsin.
- She swam fast enough to win a medal.
- O bir madalya kazanmaya yetecek kadar hızlı yüzdü.
- Tom thinks Mary can swim.
- Tom, Mary'nin yüzebildiğini düşünüyor.
- Do you know whether or not Tom is going to swim?
- Tom'un yüzmeye gidip gitmeyeceğini biliyor musun?
- Jane swims better than Yumi.
- Jane, Yumi'den daha iyi yüzer.
- Tom's dog swims quite well.
- Tom'un köpeği çok iyi yüzüyor.
- Tom swims as fast as Mary does.
- Tom da Mary kadar hızlı yüzüyor.
- I was told that it's dangerous to swim here.
- Bana burada yüzmenin tehlikeli olduğu söylendi.
- He is afraid to swim.
- O yüzmeye korkuyor.
- Can Tom really swim faster than you?
- Tom gerçekten senden daha hızlı yüzebilir mi?
- Who's the boy swimming over there?
- Orada yüzen çocuk kim?
- You should tell Tom Mary can't swim.
- Tom Mary'nin yüzemediğini söylemelisin.
- Tom says he didn't swim.
- Tom yüzmediğini söylüyor.
- Tom can swim just as well as Mary can.
- Tom da en az Mary kadar iyi yüzebiliyor.
- Tom could swim when he was three years old.
- Tom üç yaşındayken yüzebilirdi.
- It's likely going to be too cold to swim.
- Muhtemelen hava yüzmek için çok soğuk olacak.
- I wanted to swim.
- Yüzmek istedim.
- Tom can't swim.
- Tom yüzemez.
- He went to sea to swim.
- O yüzmek için denize gitti.
- Both Tom and I can swim quite well.
- Tom da ben de epey iyi yüzeriz.
- Do you swim often?
- Sık sık yüzer misin?
- I saw a boy swimming across the river.
- Nehrin karşısında yüzen bir çocuk gördüm.
- Suddenly we saw a shark swimming our way.
- Birden bir köpekbalığının bize doğru yüzdüğünü gördük.
- I sure hope you can swim.
- Umarım yüzebiliyorsundur.
- When can I swim here?
- Ne zaman burada yüzebilirim?
- Does Tom still swim every day?
- Tom hâlâ her gün yüzüyor mu?
- We went to the beach to swim.
- Yüzmek için sahile gittik.
- I think Tom doesn't know how to swim.
- Bence Tom yüzmeyi bilmiyor.
- Tom can swim as fast as Mary can.
- Tom Mary kadar hızlı yüzebilir.
- I don't know for certain whether Tom will swim or not.
- Tom'un yüzüp yüzmeyeceğinden emin değilim.
- I could swim well when I was a child.
- Çocukken çok iyi yüzerdim.
- Tom and Mary are swimming.
- Tom ve Mary yüzüyorlar.
- Did you swim?
- Sen yüzdün mü?
- Tom went for a swim last night.
- Tom dün gece yüzmeye gitti.
- Tom didn't learn how to swim until he was thirteen.
- Tom on üç yaşına kadar yüzmeyi öğrenmedi.
- I expect that Tom will swim.
- Tom'un yüzmesini bekliyorum.
- It seems that Tom can't swim.
- Görünüşe göre Tom yüzme bilmiyor.
- You may swim now.
- Şimdi yüzebilirsin.
- Can Tom swim?
- Tom yüzebilir mi?
- Tom likes to swim.
- Tom yüzmekten hoşlanır.
- I think it's safe to swim here.
- Burada yüzmenin güvenli olduğunu düşünüyorum.
- See, I told you Tom couldn't swim.
- Tom'un yüzme bilmediğini söylemiştim.
- I could swim faster when I was young.
- Gençken daha hızlı yüzebiliyordum.
- No matter how hard I try, I can't swim to that rock.
- Ne kadar denersem deneyeyim, o kayaya yüzemiyorum.
- Even Tom is swimming.
- Tom bile yüzüyor.
- Don't teach fish to swim.
- Balıklara yüzmeyi öğretme.
- Tom decided not to swim.
- Tom yüzmemeye karar verdi.
- My brother doesn't swim.
- Erkek kardeşim yüzmez.
- I couldn't swim last year, but I can now.
- Geçen sene yüzemiyordum ama şimdi yüzebiliyorum.
- Let Tom swim.
- Tom'un yüzmesine izin ver.
- Tom says he knows Mary can't swim.
- Tom, Mary'nin yüzemediğini bildiğini söylüyor.
- Do you want to go for a swim?
- Yüzmeye gitmek ister misin?
- Mary and John both can't swim.
- Mary ve john her ikisi de yüzemez.
- As usual, Tom got up early in the morning and swam.
- Her zamanki gibi, Tom sabah erken kalktı ve yüzdü.
- I don't swim.
- Ben yüzmem.
- Mary cannot swim.
- Mary yüzemez.
- Tom said that Mary couldn't swim.
- Tom, Mary'nin yüzemediğini söyledi.
- Tom can swim just about as well as Mary can.
- Tom neredeyse Mary kadar iyi yüzebilir.
- Are you telling me you can't swim?
- Bana yüzme bilmediğini mi söylüyorsun?
- I assume that Tom knows how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bildiğini varsayıyorum.
- Fishes know how to swim.
- Balıklar yüzmeyi bilir.
- Although Tom is sick, he's swimming again today.
- Tom hasta olmasına rağmen bugün tekrar yüzüyor.
- I assume that Tom knows how to swim.
- Sanırım Tom nasıl yüzeceğini biliyor.
- Surprisingly, he swims even on cold days.
- Şaşırtıcı bir şekilde, soğuk günlerde bile yüzüyor.
- They were swimming.
- Yüzüyorlardı.
- I don't swim very well.
- Ben çok iyi yüzemem.
- Why can't we swim here?
- Neden burada yüzemiyoruz?
- I think it's dangerous to swim here.
- Burada yüzmenin tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
- Take Tom for a swim.
- Tom'u yüzmeye götür.
- Laurie knows how to swim.
- Laurie yüzmeyi biliyor.
- I never really wanted to learn how to swim.
- Yüzmeyi öğrenmeyi hiç istememiştim.
- Tom said Mary has never seen John swim.
- Tom, Mary'nin John'u yüzerken hiç görmediğini söyledi.
- I didn't know you didn't know how to swim.
- Nasıl yüzeceğini bilmediğini bilmiyordum.
- Tom swims really well.
- Tom gerçekten iyi yüzüyor.
- Can we swim here?
- Burada yüzebilir miyiz?
- He seems unable to swim.
- Yüzemiyor gibi görünüyor.
- Tom can swim faster than anyone else in his swimming class.
- Tom yüzme sınıfındaki herkesten daha hızlı yüzebilir.
- I thought Tom was swimming.
- Tom'un yüzdüğünü sanıyordum.
- I don't think Tom knows whether Mary can swim or not.
- Tom'un Mary'nin yüzüp yüzemediğini bildiğini sanmıyorum.
- Is it true that Tom can't swim?
- Tom'un yüzme bilmediği doğru mu?
- Sami swam back to shore.
- Sami yüzerek kıyıya geri döndü.
- I've seen Tom swim.
- Tom'un yüzdüğünü gördüm.
- I wish I could swim as well as Tom.
- Keşke ben de Tom kadar iyi yüzebilseydim.
- I'd rather play tennis than swim.
- Yüzmek yerine tenis oynamayı tercih ederim.
- Father can swim, but Mother cannot.
- Babam yüzebilir ama annem yüzemez.
- Tom said he'd rather not swim.
- Tom yüzmemeyi tercih edeceğini söyledi.
- Tom can swim much faster than I can.
- Tom benden çok daha hızlı yüzebilir.
- I assume that Tom will swim.
- Tom'un yüzeceğini varsayıyorum.
- I just lay on the beach and watched people swim.
- Sahilde uzandım ve yüzen insanları izledim.
- I assume that Tom doesn't know how to swim.
- Sanırım Tom nasıl yüzeceğini bilmiyor.
- I would never have guessed that Tom couldn't swim.
- Tom'un yüzme bilmediğini asla tahmin edemezdim.
- Tom said Mary wouldn't swim.
- Tom, Mary'nin yüzemeyeceğini söyledi.
- She could not swim.
- O yüzemedi.
- I usually swim a few laps before breakfast.
- Genelde kahvaltıdan önce birkaç tur yüzerim.
- Tom can't swim very well yet.
- Tom henüz çok iyi yüzemiyor.
- Is Tom able to swim?
- Tom yüzebilir mi?
- You can still swim quite well, can't you?
- Hala epey iyi yüzebiliyorsun, değil mi?
- Tom said he could swim at least as well as Mary.
- Tom en azından Mary kadar iyi yüzebildiğini söyledi.
- How many times a week do you swim?
- Haftada kaç kez yüzersin?
- Tom can swim almost as well as Mary.
- Tom neredeyse Mary kadar iyi yüzebilir.
- I could swim well even when I was a child.
- Bir çocukken bile iyi yüzebiliyordum.
- Let's swim here.
- Burada yüzelim.
- Does Tom think Mary can swim?
- Tom, Mary'nin yüzebildiğini düşünüyor mu?
- He told me not to swim there.
- O bana orada yüzmememi söyledi.
- He could swim fast enough to pass the test.
- Testi geçecek kadar hızlı yüzebildi.
- But my elder sister can swim perfectly well.
- Ama ablam gayet iyi yüzebilir.
- They all swim very fast.
- Hepsi çok hızlı yüzüyor.
- Many parents think it's important for their children to learn how to swim.
- Birçok ebeveyn çocuklarının yüzmeyi öğrenmesinin önemli olduğunu düşünüyor.
- I'm not able to swim.
- Yüzemiyorum.
- Tom is able to swim well.
- Tom, iyi yüzebilir.
- Tom can swim a lot better than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha iyi yüzebilir.
- Tom and I swim together three times a week.
- Tom ve ben haftada üç kez birlikte yüzüyoruz.
- It's warm enough to swim.
- Yüzmek için yeterince sıcak.
- He likes to swim.
- Yüzmeyi seviyor.
- Tom can swim, can't he?
- Tom yüzebilir, değil mi?
- Let's hope Tom can swim.
- Umalım da Tom yüzebilsin.
- Tom can swim and so can I.
- Tom yüzebilir ve ben de yüzebilirim.
- Did you know Tom couldn't swim?
- Tom'un yüzemediğini biliyor muydunuz?
- Suddenly we saw a shark swimming our way.
- Aniden bizim yolumuzda yüzen bir köpekbalığı gördük.
- Tom and Mary swim every day.
- Tom ve Mary her gün yüzerler.
- I don't plan to swim.
- Yüzmeyi düşünmüyorum.
- I swim almost every day in the summer.
- Yazın neredeyse her gün yüzerim.
- Tom liked to swim when he was younger.
- Tom gençken yüzmeyi severdi.
- Tom was swimming with us yesterday.
- Tom dün bizimle yüzüyordu.
- Tom said that Mary wouldn't swim.
- Tom, Mary'nin yüzemeyeceğini söyledi.
- Please don't swim here.
- Lütfen burada yüzmeyin.
- Tom said that he likes to swim.
- Tom yüzmeyi sevdiğini söyledi.
- Who will swim the fastest?
- En hızlı kim yüzecek?
- Tom is on both the swim team and the track team.
- Tom hem yüzme hem de atletizm takımında.
- I didn't know that Tom swam yesterday.
- Tom'un dün yüzdüğünü bilmiyordum.
- I can swim now, but I couldn't three years ago.
- Şimdi yüzebiliyorum, ama üç yıl önce yüzemiyordum.
- Tom swims better than I do.
- Tom benden daha iyi yüzüyor.
- Tom wasn't able to swim.
- Tom yüzemiyordu.
- The water temperature's still low so you're not going to swim, are you?
- Su sıcaklığı hala düşük, bu yüzden yüzmeyeceksin, değil mi?
- Mary can't swim, and John can't, either.
- Mary yüzemiyor ve John da yüzemiyor.
- We don't swim.
- Biz yüzmeyiz.
- It was too cold to swim.
- Hava yüzmek için çok soğuktu.
- Tom isn't the only one here who can't swim.
- Burada yüzemeyen tek kişi Tom değil.
- Mary can swim.
- Mary yüzebilir.
- I'm pretty sure Tom doesn't know how to swim.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğinden oldukça eminim.
- I assume that Tom can't swim.
- Sanırım Tom yüzemez.
- I'm good at many sports, but I can't swim.
- Birçok sporda iyiyim, ancak ben yüzemiyorum.
- Tom told me that he thought Mary could swim.
- Tom bana Mary'nin yüzebildiğini düşündüğünü söyledi.
- Tom said he didn't think Mary could swim.
- Tom, Mary'nin yüzebileceğini düşünmediğini söyledi.
- Tom can swim further than I can.
- Tom benden daha fazla yüzebilir.
- I think it's too cold to swim.
- Bence hava yüzmek için çok soğuk.
- How many times do you go to the beach to swim in the summer?
- Yazın kaç kere yüzmek için plaja gidersin?
- To lose weight I swim every day, one hour in the swimming pool.
- Kilo vermek için her gün havuzda bir saat yüzüyorum.
Show More (1583)
|