|
- I want to be strong and tall and powerful.
- Güçlü, uzun boylu ve kuvvetli olmak istiyorum.
- He's tall and muscular.
- O, uzun boylu ve kaslıdır.
- My elder brother is really tall, about 1.8m.
- Ağabeyim gerçekten uzun boylu, yaklaşık 1.8m.
- Tom is very tall, isn't he?
- Tom çok uzun boylu, değil mi?
- The tall man wore a pink carnation in his lapel.
- Uzun boylu adam yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
- He was very tall, so I recognized him at once.
- Çok uzun boyluydu, bu yüzden onu hemen tanıdım.
- She saw a very tall man yesterday.
- Dün çok uzun boylu bir adam gördü.
- Tom is not so tall.
- Tom bu kadar uzun boylu değil.
- The tall man laughed obnoxiously.
- Uzun boylu adam iğrenç bir şekilde güldü.
- Tom is tall and handsome.
- Tom uzun boylu ve yakışıklı.
- Is your father tall?
- Baban uzun boylu mu?
- Tom has a daughter who's pretty tall.
- Tom'un oldukça uzun boylu bir kızı var.
- Do you know who that tall blonde girl in green is?
- Yeşiller içindeki uzun boylu sarışın kızın kim olduğunu biliyor musun?
- The man I see is very tall.
- Gördüğüm adam çok uzun boylu.
- Are they tall?
- Onlar uzun boylu mu?
- Mary is tall and beautiful.
- Mary uzun boylu ve güzeldir.
- He's tall and gorgeous.
- O uzun boylu ve muhteşem.
- Tom is tall, and strong, too.
- Tom uzun boylu ve güçlüdür de.
- Tom is tall, but not as tall as me.
- Tom uzun boylu, ama benim kadar uzun değil.
- The tall man wears a black suit.
- O uzun boylu adam siyah bir takım elbise giyiyor.
- Dad is tall.
- Babam uzun boylu.
- Not all Canadians are tall.
- Bütün Kanadalılar uzun boylu değildir.
- He's tall and thin.
- O uzun boylu ve zayıf.
- This tall man is Mr Smith.
- Bu uzun boylu adam Bay Smith'tir.
- My girlfriend is tall and beautiful.
- Kız arkadaşım uzun boylu ve güzel.
- Tom is kind of tall.
- Tom biraz uzun boylu.
- Mary is tall and strong.
- Mary uzun boylu ve güçlü.
- Is your wife tall?
- Karınız uzun boylu mu?
- She is not tall.
- O uzun boylu değil.
- He's rich, tall and famous.
- Zengin, uzun boylu ve ünlü.
- He was tall and handsome.
- O uzun boylu ve yakışıklıydı.
- You're a tall boy.
- Sen uzun boylu bir çocuksun.
- Tom is tall, but not as tall as I am.
- Tom uzun boylu ama benim kadar değil.
- I like tall, beautiful women with long black hair.
- Uzun siyah saçlı, uzun boylu, güzel kadınları severim.
- Who is the tall guy with long dark hair playing the guitar?
- Gitar çalan uzun boylu, uzun siyah saçlı adam kim?
- Not being tall isn't a disadvantage.
- Uzun boylu olmamak bir dezavantaj değil.
- He is quite tall.
- O oldukça uzun boylu.
- Tom is tall, isn't he?
- Tom uzun boylu, değil mi?
- Mary always dreamed of meeting a tall, dark, and handsome man.
- Mary her zaman uzun boylu, esmer ve yakışıklı bir adama kavuşmanın hayalini kurdu.
- You're really tall and good-looking.
- Sahiden uzun boylu ve yakışıklısın.
- You're tall, just like your father.
- Tıpkı baban gibi uzun boylusun.
- Does anybody know who the tall, blond girl dressed in green is?
- Uzun boylu, sarışın, yeşil giysili kızın kim olduğunu bilen var mı?
- I met a tall man named Ken.
- Ken adında uzun boylu bir adamla tanıştım.
- A tall boy is standing at the gate.
- Uzun boylu bir çocuk kapıda duruyor.
- I know those tall girls quite well.
- Şu uzun boylu kızları çok iyi tanıyorum.
- You're very tall.
- Sen çok uzun boylusun.
- He is tall and lean.
- O uzun boylu ve zayıf.
- Charles de Gaulle was a great man and also a tall man.
- Charles de Gaulle büyük bir adamdı ve aynı zamanda uzun boylu bir adamdı.
- Most basketball players are tall.
- Çoğu basketbolcu uzun boyludur.
- The tall woman is listening to the brown horse.
- Uzun boylu kadın kahverengi atı dinliyor.
- Mary is tall.
- Mary uzun boylu.
- Is that tall man this boy's father?
- O uzun boylu adam, bu çocuğun babası mı?
- That tall man over there is Tom.
- Oradaki o uzun boylu adam Tom'dur.
- Everyone in his family is tall.
- Ailesindeki herkes uzun boylu.
- Look at the tall pretty girl standing there.
- Şurada duran uzun boylu güzel kıza bakın.
- I like tall, beautiful women with long black hair.
- Uzun boylu, uzun siyah saçlı güzel kadınları severim.
- He was tall and handsome.
- Uzun boylu ve yakışıklıydı.
- He's tall and handsome.
- O, uzun boylu ve yakışıklı.
- Tom is a tall, good-looking man.
- Tom uzun boylu, yakışıklı bir adam.
- My father is tall.
- Babam uzun boyludur.
- Mary was a tall slender young woman with dark hair.
- Mary uzun boylu, ince yapılı, siyah saçlı genç bir kadındı.
- He's not tall, but strong.
- Uzun boylu değil ama güçlü.
- The last to leave was a tall man, with a pale face and smooth, black hair.
- En son çıkan uzun boylu, solgun yüzlü ve pürüzsüz, siyah saçlı bir adamdı.
- Mary is tall and beautiful.
- Mary uzun boylu ve güzel biri.
- A tall boy is standing at the gate.
- Kapıda uzun boylu bir çocuk duruyor.
- He is not so tall as you.
- Senin kadar uzun boylu değil.
- Tom isn't tall.
- Tom uzun boylu değil.
- The tall man wore a pink carnation in his lapel.
- Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
- I know those tall girls quite well.
- Şu uzun boylu kızları oldukça iyi tanırım.
- Is he tall?
- Uzun boylu mu?
- He looked at the tall man suspiciously.
- Şüpheyle uzun boylu adama baktı.
- Tom and Mary are both tall, aren't they?
- Tom ve Mary'nin ikisi de uzun boylu, değil mi?
- The tall woman wears a gray suit.
- Uzun boylu kadın gri bir takım elbise giyiyor.
- I saw you with a tall boy.
- Seni uzun boylu bir çocukla gördüm.
- The tall man looked at Tom and smiled.
- Uzun boylu adam Tom'a baktı ve gülümsedi.
- I'm not very tall.
- Ben pek uzun boylu değilim.
- Your daughter's tall.
- Kızın uzun boylu.
- He was a tall, thin man.
- Uzun boylu, zayıf bir adamdı.
- He's tall, dark, and handsome.
- Uzun boylu, esmer ve yakışıklı.
- Our basketball team is recruiting tall boys.
- Basketbol takımımız uzun boylu erkekleri alıyor.
- Tom isn't tall like you.
- Tom senin gibi uzun boylu değil.
- He's tall, dark, and handsome.
- O, uzun boylu, esmer ve yakışıklı.
- My brother is very tall.
- Kardeşim çok uzun boyludur.
- Tom is tall and good-looking.
- Tom uzun boylu ve yakışıklı.
- He's not tall, but strong.
- O uzun boylu değil ama güçlü.
- He was a tall man.
- O uzun boylu bir adamdı.
- Bill is not tall like you.
- Bill senin gibi uzun boylu değil.
- My father is proud of being tall and handsome.
- Babam uzun boylu ve yakışıklı olmaktan gurur duyuyor.
- You're tall, just like your father.
- Uzun boylusun, tıpkı baban gibi.
- A tall man with a sallow complexion walked into the room and sat down next to Tom.
- Solgun tenli, uzun boylu bir adam odaya girdi ve Tom'un yanına oturdu.
- I'm not tall enough to reach the top shelf.
- En üst rafa ulaşacak kadar uzun boylu değilim.
- He's tall, famous, and rich.
- Uzun boylu, ünlü ve zengin.
- In order to join the special forces you got to be tall and strong, very strong.
- Özel kuvvetlere katılmak için uzun boylu ve güçlü olmalısınız, çok güçlü.
- She's tall and beautiful.
- Uzun boylu ve güzel.
- The tall woman wears jeans.
- Uzun boylu kadın kot pantolon giyiyor.
- He is very tall.
- Çok uzun boyludur.
- He's tall and handsome.
- Uzun boylu ve yakışıklı.
- Tom is tall and also strong.
- Tom uzun boylu ve aynı zamanda güçlü.
- Tom is tall, dark and handsome.
- Tom uzun boylu, esmer ve yakışıklı.
- The tall man looked at her and smiled.
- Uzun boylu adam ona baktı ve gülümsedi.
- Your father is tall.
- Baban uzun boylu.
- Tom is tall and looks strong.
- Tom uzun boylu ve güçlü görünüyor.
- Her father is tall.
- Babası uzun boylu.
- Ken is tall, but I'm not.
- Ken uzun boyludur ama ben değilim.
- Of the two of them, the taller one went out first.
- İkisinden uzun boylu olan önce dışarı çıktı.
- I am tall.
- Ben uzun boyluyum.
- Tom isn't so tall, is he?
- Tom o kadar uzun boylu değil, değil mi?
- Tom is tall and lanky.
- Tom uzun boylu ve sırık gibi.
- Tom wanted to be tall.
- Tom uzun boylu olmak istiyordu.
- Tom isn't very tall, is he?
- Tom çok uzun boylu değil, değil mi?
- You can easily identify Tom because he is very tall.
- Tom'u kolayca tanıyabilirsiniz çünkü çok uzun boyludur.
- Sami is very tall.
- Sami çok uzun boyludur.
- The tall man came out of the house.
- Uzun boylu adam evden çıktı.
- The tall girl picked up the small child.
- Uzun boylu kız küçük çocuğu aldı.
- Tom isn't all that tall, is he?
- Tom o kadar da uzun boylu değil, değil mi?
- Tom wasn't that tall.
- Tom o kadar uzun boylu değildi.
- Tom is tall and Mary is tall, too.
- Tom da Mary de uzun boylu.
- He's tall and fat, and he's always busy.
- Uzun boylu, şişman ve her zaman meşgul.
- I imagined him a tall man.
- Onu uzun boylu bir adam olarak hayal ettim.
- Charles de Gaulle was a great man and also a tall man.
- Charles de Gaulle büyük ve aynı zamanda uzun boylu bir adamdı.
- I'm tall.
- Ben uzun boyluyum.
- Who is the tall guy with long dark hair playing the guitar?
- Gitar çalan uzun siyah saçlı, uzun boylu adam kim?
- Tom is tall and strong.
- Tom uzun boylu ve güçlü.
- Tom is a tall man.
- Tom uzun boylu bir adam.
- Ken is tall, just like Bill.
- Ken uzun boylu, tıpkı Bill gibi.
- He's a tall boy.
- O uzun boylu bir çocuk.
- The tall girl picked up the small child.
- Uzun boylu kız küçük çocuğu kucağına aldı.
- A tall man with a sallow complexion walked into the room and sat down next to Tom.
- Soluk tenli uzun boylu bir adam odaya girdi ve Tom'un yanına oturdu.
- Tom is pretty tall.
- Tom oldukça uzun boylu.
- He's tall, famous, and rich.
- O uzun boylu, ünlü ve zengindir.
- The tall woman wears a gray suit.
- Uzun boylu kadın gri bir takım giyiyor.
- Do you think I'm too tall?
- Benim çok fazla uzun boylu olduğumu düşünüyor musunuz?
- Tom is tall.
- Tom uzun boylu.
- Tom is really tall.
- Tom cidden uzun boyluymuş.
- Ken is tall, but I'm not.
- Ken uzun boylu ama ben değilim.
- My brother is really tall, about 1.8m.
- Erkek kardeşim gerçekten uzun boyludur, yaklaşık 1.8 metredir.
- He isn't so tall.
- O kadar da uzun boylu değil.
- That tall girl standing next to Tom is Mary.
- Tom'un yanında duran uzun boylu kız Mary.
- The tall man wears a tie.
- Uzun boylu adam bir kravat takıyor.
- Tom is tall and athletic.
- Tom uzun boylu ve atletik.
- She's a tall, statuesque blonde with blue eyes.
- Uzun boylu, mavi gözlü, heykelsi bir sarışın.
- Tom is dark, tall and handsome.
- Tom esmer, uzun boylu ve yakışıklıdır.
- Tom said that Mary was tall.
- Tom, Mary'nin uzun boylu olduğunu söyledi.
- Tom isn't very tall.
- Tom çok uzun boylu değil.
- She was a tall, slender blonde.
- Uzun boylu, ince yapılı bir sarışındı.
- Very tall people can often be ungainly.
- Çok uzun boylu insanlar genellikle hantal olabiliyor.
- She has a daughter who is tall.
- Uzun boylu bir kızı var.
- I think Tom is tall.
- Tom'un uzun boylu olduğunu düşünüyorum.
- The tall man wears a tie.
- Uzun boylu adam kravat takıyor.
- Tom looked at the tall man suspiciously.
- Tom uzun boylu adama şüpheyle baktı.
- Ken is tall, I am not.
- Ken uzun boyludur, ben değilim.
- Tom is tall.
- Tom uzun boyludur.
- He was very tall and thin, with long arms and legs.
- O, uzun kol ve bacaklarıyla, çok uzun boylu ve inceydi.
- Layla met a tall attractive young man.
- Leyla uzun boylu, çekici bir genç adamla tanıştı.
- Tom is tall, but not as tall as me.
- Tom uzun boylu ama benim kadar değil.
- Tom was tall for his age.
- Tom yaşına göre uzun boyluydu.
- The hawthorn tree was tall.
- Alıç ağacı uzun boyluydu.
- I'm not tall.
- Ben uzun boylu değilim.
- Ken is tall, just like Bill.
- Ken, Bill gibi uzun boylu.
- You're really tall and good-looking.
- Sen gerçekten uzun boylu ve yakışıklısın.
- Tom is tall for his age.
- Tom yaşına göre uzun boylu.
- He is not so tall.
- O kadar uzun boylu biri değil.
- She's tall and slim.
- O uzun boylu ve zayıf.
- Are you tall?
- Uzun boylu musun?
- Your daughter's tall.
- Senin kızın uzun boylu.
- I was tall for my age.
- Yaşıma göre uzun boyluydum.
- She's tall and beautiful.
- O uzun boylu ve güzel.
- He stopped a tall man and asked him the way to the record shop.
- Uzun boylu bir adamı durdurdu ve ona plak dükkanının yolunu sordu.
- My father is tall.
- Babam uzun boylu.
- He is, if anything, tall.
- Bir şey aranacaksa o uzun boyludur.
- He looked at the tall man suspiciously.
- Uzun boylu adama şüpheyle baktı.
- The beautiful woman is tall.
- Güzel kadın uzun boyludur.
- Tom was tall and handsome.
- Tom uzun boylu ve yakışıklıydı.
- Very tall people can often be ungainly.
- Çok uzun boylu insanlar genellikle hantal olabilir.
- Not all Canadians are tall.
- Bütün Kanadalılar uzun boylu değil.
- What a tall boy he is!
- Ne uzun boylu bir genç!
- She saw a tall man yesterday.
- Dün uzun boylu bir adam gördü.
- He was very tall and thin, with long arms and legs.
- Çok uzun boylu ve zayıftı, uzun kolları ve bacakları vardı.
- Our basketball team is recruiting tall boys.
- Basketbol takımımız uzun boylu çocukları topluyor.
- He is a tall and strongly built man.
- Uzun boylu ve güçlü yapılı bir adam.
- She's very tall.
- O çok uzun boylu.
- I sat behind a very tall person at the theater.
- Tiyatroda çok uzun boylu birinin arkasına oturdum.
- He's so tall!
- O çok uzun boylu!
- He's tall and muscular.
- Uzun boylu ve kaslı.
- She is not tall.
- Uzun boylu değil.
- My father is proud of being tall and handsome.
- Babam uzun boylu ve yakışıklı olmaktan gurur duyar.
- Tom is a tall boy.
- Tom uzun boylu bir çocuk.
- Ken is tall, not me.
- Ben değil, Ken uzun boyludur.
- Tom is lean and tall.
- Tom zayıf ve uzun boylu.
- She's tall and gorgeous.
- O uzun boylu ve muhteşem.
- Tom is tall and thin.
- Tom uzun boylu ve incedir.
- Tom is tall, dark and handsome.
- Tom uzun boylu, esmer ve yakışıklıdır.
- Tom is tall and muscular.
- Tom uzun boylu ve kaslı.
- The tall man looked at her and smiled.
- Uzun boylu adam ona bakıp gülümsedi.
- Tom was tall and handsome.
- Tom uzun boylu ve yakışıklı idi.
- That guy is so tall!
- O adam çok uzun boylu!
- I'm quite tall.
- Oldukça uzun boyluyum.
- Look at the tall pretty girl standing there.
- Orada duran uzun boylu güzel kıza bak.
- Tom isn't so tall.
- Tom o kadar uzun boylu değil.
- John is the taller of the two.
- John ikisinin arasında uzun boylu olan.
- There is a tall man in the classroom.
- Sınıfta uzun boylu bir adam var.
- Tom is tall and likewise strong.
- Tom uzun boylu ve aynı şekilde güçlü.
- He is quite tall.
- Oldukça uzun boylu.
- Tom is tall and Mary is tall, too.
- Tom uzun boylu ve Mary de uzun boylu.
- Your father is quite tall.
- Babanız oldukça uzun boylu.
- Tom is quite tall.
- Tom oldukça uzun boylu.
- Billy is very tall for his age.
- Billy, yaşına göre çok uzun boylu.
- The tall man laughed obnoxiously.
- Uzun boylu adam tiksindirici bir biçimde güldü.
- He was a tall man.
- Uzun boylu bir adamdı.
- That tall boy saved the drowning child.
- Şu uzun boylu genç boğulan çocuğu kurtardı.
- He is a tall and strongly built man.
- O uzun boylu ve yapılı bir adam.
- He is tall and looks strong.
- Uzun boylu ve güçlü görünüyor.
- I met a tall man named Ken.
- Ben Ken adında uzun boylu bir adamla tanıştım.
- He is tall and strong.
- Uzun boylu ve güçlü.
- He was very tall and slim, with long arms and legs.
- Çok uzun boylu ve inceydi, uzun kolları ve bacakları vardı.
- He is tall and looks strong.
- O uzun boyludur ve güçlü görünüyor.
- Your father is pretty tall.
- Baban oldukça uzun boylu.
- I'm tall and skinny.
- Uzun boylu ve sıskayım.
- He is very tall.
- O, çok uzun boyludur.
- She was tall enough to touch the ceiling.
- Tavana değecek kadar uzun boyluydu.
- Do you know who that tall blonde girl in green is?
- Yeşil giyinmiş, o uzun boylu sarışın kızın kim olduğunu biliyor musun?
- Her father is tall.
- Babası uzun boyludur.
- Mary is lean and tall.
- Mary ince ve uzun boyludur.
- I'm very tall.
- Ben çok uzun boyluyum.
- Tom is very tall.
- Tom çok uzun boyludur.
- Tony is a very tall boy.
- Tony, çok uzun boylu bir çocuk.
- Tom is both tall and handsome.
- Tom hem uzun boylu hem de yakışıklı.
- The taller of the two went out first.
- Uzun boylu olanı önce dışarı çıktı.
- My girlfriend is tall and beautiful.
- Kız arkadaşım uzun boylu ve güzeldir.
- He's a tall boy.
- Uzun boylu bir çocuk.
- The door was opened by a tall man.
- Kapı uzun boylu bir adam tarafından açıldı.
- She was a tall, thin girl with long, soft brown hair.
- Uzun boylu, ince yapılı, uzun ve yumuşak kahverengi saçları olan bir kızdı.
- He was very tall and slim, with long arms and legs.
- Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.
- Mary always dreamed of meeting a tall, dark, and handsome man.
- Mary hep uzun boylu, esmer ve yakışıklı bir adamla tanışmayı hayal ederdi.
- Tom read somewhere that short people need more sleep than tall people.
- Tom bir yerde kısa boyluların uzun boylulardan daha fazla uykuya ihtiyacı olduğunu okumuş.
- I met a tall man named Ken.
- Ben Ken adlı uzun boylu bir adamla tanıştım.
- He was a tall, thin man.
- O uzun boylu, zayıf bir adamdı.
- Tom is not so tall.
- Tom o kadar uzun boylu değil.
Show More (238)
|
|
- Quite apart from the Gallic bias of its content, this timetable started out as a tall order in linguistic terms.
- İçeriğindeki Galya yanlılığı bir yana bu zaman çizelgesi dilbilimsel açıdan uzun bir sipariş olarak başladı.
- I want to be strong and tall and powerful.
- Güçlü, uzun ve kuvvetli biri olmak istiyorum.
- I think Tom is tall.
- Bence Tom uzun.
- I didn't remember Tom being so tall.
- Tom'un bu kadar uzun olduğunu hatırlamıyorum.
- I'm not tall.
- Uzun değilim.
- The tall man came out of the house.
- Uzun adam evden çıktı.
- You really are tall, aren't you?
- Gerçekten uzunsun, değil mi?
- That tall man over there is Tom.
- Şuradaki uzun adam Tom.
- Despite his being so tall, women find him quite attractive.
- O kadar uzun olmasına rağmen, kadınlar onu oldukça çekici buluyor.
- What a tall tree this is!
- Bu ne kadar uzun bir ağaç!
- I wasn't tall enough to reach the books on the top shelf.
- Üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değildim.
- Tall trees catch a lot of wind.
- Uzun ağaçlar çok rüzgar alır.
- Tom looked at the tall man suspiciously.
- Tom, uzun adama kuşkuyla baktı.
- Tom is tall and lanky.
- Tom uzun ve sırık gibi.
- Tom is a tall boy.
- Tom uzun bir çocuk.
- What's that tall building?
- O uzun bina nedir?
- There used to be a tall tree near the temple.
- Eskiden tapınağın yanında uzun bir ağaç vardı.
- Billy is very tall for his age.
- Billy, yaşına göre çok uzun.
- Tom is twice as tall as Mary.
- Tom, Mary'den iki kat daha uzun.
- Ken is tall, but I'm not.
- Ken uzun ama ben değilim.
- He is tall and lean.
- Uzun ve zayıf.
- He tried to climb the tall tree.
- Uzun ağaca çıkmaya çalıştı.
- Tom isn't tall for his age.
- Tom yaşına göre uzun değildir.
- There's a lot of grass in our garden, and there are many pretty flowers and tall trees.
- Bahçemizde bir sürü çim var, çok güzel çiçekler ve uzun ağaçlar var.
- He is no more tall than I am.
- Benden daha uzun değil.
- There was a tall tree in front of my house.
- Evimin önünde uzun bir ağaç vardı.
- Last year's Miss Universe winner is very tall.
- Geçen yılın Kainat Güzeli çok uzun.
- What does that tall man play?
- O uzun adam ne çalıyor?
- What really surprised me most about Tom was how tall he was.
- Tom hakkında beni en çok şaşırtan şey, onun ne kadar uzun olduğuydu.
- This tree is tall.
- Bu ağaç uzundur.
- Tom read somewhere that short people need more sleep than tall people.
- Tom bir yerde kısa insanların uzun insanlardan daha fazla uykuya ihtiyacı olduğunu okudu.
- My brother is very tall.
- Benim erkek kardeşim çok uzun.
- Tom is a tall and lanky guy.
- Tom sırık gibi uzun bir adam.
- She was tall enough to touch the ceiling.
- Boyu tavana değecek kadar uzundu.
- The palace has a tall tower.
- Sarayın uzun bir kulesi var.
- Your father is pretty tall.
- Baban oldukça uzun.
- There is a tall tree in front of my house.
- Evimin önünde uzun bir ağaç var.
- There are a lot of tall trees in the park.
- Parkta bir sürü uzun ağaç var.
- I don't remember Tom being so tall.
- Tom'un bu kadar uzun olduğunu hatırlamıyorum.
- Tom isn't tall like you.
- Tom senin gibi uzun değil.
- Tom is twice as tall as Mary is.
- Tom, Mary'den iki kat daha uzun.
- Tom wondered how tall Mary was.
- Tom, Mary'nin boyunun ne kadar uzun olduğunu merak etti.
- Tom is tall for his age.
- Tom yaşına göre uzundur.
- Tom is quite tall.
- Tom oldukça uzun.
- Tom is tall and strong.
- Tom uzun ve güçlüdür.
- There are a lot of tall trees in the park.
- Parkta çok sayıda uzun ağaç var.
- He is such a tall man that he can touch the ceiling.
- Öyle uzun bir adam ki tavana dokunabilir.
- Do you think I'm too tall?
- Sence çok mu uzunum?
- Tom is a tall and lanky guy.
- Tom uzun ve sırık gibi bir adam.
- Tom wanted to be tall.
- Tom uzun olmak istiyordu.
- He is, if anything, tall.
- İllede fark aranacaksa, o uzundur.
- Tom doesn't know how tall Mary is.
- Tom, Mary'nin boyunun ne kadar uzun olduğunu bilmiyor.
- This tree is tall.
- Bu ağaç çok uzun.
- He is not so tall as you.
- O, sizin kadar uzun değildir.
- Tom is the only one here who's tall enough to reach the top shelf.
- Tom burada en üst rafa ulaşabilecek kadar uzun olan tek kişi.
- Last year's Miss Universe winner is very tall.
- Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.
- He is such a tall man that he can touch the ceiling.
- O kadar uzun bir adam ki tavana dokunabiliyor.
- I'm kind of tall.
- Ben biraz uzunum.
- Tom was tall for his age.
- Tom yaşına göre uzundu.
- There used to be a tall tree near the temple.
- Tapınağın yanında uzun bir ağaç vardı.
- A monkey is climbing up a tall tree.
- Bir maymun uzun bir ağaca tırmanıyor.
- I didn't remember Tom being so tall.
- Tom'un çok uzun olduğunu hatırlamıyordum.
- Tom's a very tall boy.
- Tom çok uzun bir çocuk.
- He's tall, famous and rich.
- Uzun, ünlü ve zengin.
- I'm not very tall.
- Çok uzun değilim.
- The tall man looked at Tom and smiled.
- Uzun adam Tom'a baktı ve gülümsedi.
- This tall and thin young man had a spontaneous pneumothorax.
- Bu uzun ve zayıf genç adam spontane bir pnömotoraks geçirdi.
- You're a tall boy.
- Sen uzun bir çocuksun.
- Your father is quite tall.
- Baban oldukça uzun.
- I'm kind of tall.
- Uzun sayılırım.
- Tom is very tall.
- Tom çok uzun.
- He is not tall any more than I am.
- O benden daha uzun değil.
- Tom tried to climb the tall tree.
- Tom uzun ağaca tırmanmaya çalıştı.
- Tom tried climbing the tall tree.
- Tom uzun ağaca tırmanmayı denedi.
- Tom is kind of tall.
- Tom biraz uzun.
- The tall woman wears jeans.
- Uzun kadın kot pantolon giyiyor.
- Tall pine trees make a ring around the lake.
- Uzun çam ağaçları, gölün etrafında bir halka oluşturur.
- Most basketball players are very tall.
- Çoğu basketbol oyuncusu çok uzundur.
- This tree is tall.
- Bu ağaç uzun.
- She looked up at the tall tree.
- O, uzun ağaca baktı.
- I don't know how tall Tom is.
- Tom'un boyunun ne kadar uzun olduğunu bilmiyorum.
- Tom is really tall.
- Tom gerçekten uzun.
- This tall man is Mr Smith.
- Bu uzun adam Bay Smith.
- A lightning struck the tall tree.
- Uzun ağaca bir yıldırım düştü.
- Tom is very tall, isn't he?
- Tom çok uzun, değil mi?
- Tom has a daughter who's pretty tall.
- Tom'un oldukça uzun bir kızı var.
- Tom is both tall and handsome.
- Tom hem uzun hem de yakışıklı.
- Tom is lean and tall.
- Tom zayıf ve uzun.
- She's very tall.
- Çok uzun.
- That guy is so tall!
- Bu adam çok uzun!
- The new concert hall is a tall, modern, structure.
- Yeni konser salonu uzun, modern bir yapı.
- He wasn't tall enough to get at the ceiling.
- Tavana ulaşacak kadar uzun değildi.
- The wall should be very tall.
- Duvar çok uzun olmalı.
- You really are tall, aren't you?
- Sen gerçekten uzunsun, değil mi?
- Not all Canadians are tall.
- Kanadalıların hepsi uzun değil.
- He's pretty tall.
- O oldukça uzun.
- Everyone in his family is tall.
- Onun ailesindeki herkes uzundur.
- Ken is tall, I am not.
- Ken uzun, ben değilim.
- Tom is pretty tall.
- Tom oldukça uzun.
- Sami is very tall.
- Sami çok uzun.
- A tall tree hid his house from our view.
- Uzun bir ağaç evini görüş alanımızdan gizledi.
- How tall do you think Tom is?
- Tom'un ne kadar uzun olduğunu düşünüyorsun?
- What really surprised me most about her was how tall she was.
- Onunla ilgili beni en çok şaşırtan şey ne kadar uzun olduğuydu.
- Are they tall?
- Uzunlar mı?
- The tall man left in a hurry.
- Uzun adam aceleyle gitti.
- Your father is very tall, isn't he?
- Baban çok uzun, değil mi?
- Is your wife tall?
- Eşin uzun mu?
- He is such a tall man that he can reach the ceiling.
- O kadar uzun bir adam ki tavana kadar ulaşabiliyor.
- Guess how tall I am.
- Ne kadar uzun olduğumu tahmin et.
- Let's head for that tall tree.
- Hadi şu uzun ağaca doğru gidelim.
- Tom is tall and thin.
- Tom uzun ve zayıf.
- The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar uzundu ki bahçe duvarını aşıyordu.
- What a tall tree it is!
- Ne kadar uzun bir ağaç!
- No, the houses in my village aren't tall, but the gardens are big.
- Hayır, köyümdeki evler uzun değil ama bahçeler büyük.
- The boy is tall for his age.
- Çocuk yaşına göre uzun.
- My grandfather was pretty tall.
- Büyükbabam oldukça uzundu.
- Bill is not tall like you.
- Bill, senin gibi uzun değil.
- There are many tall trees and different kinds of grass in the jungle.
- Ormanda birçok uzun ağaç ve farklı türde otlar var.
- The tall man left in a hurry.
- Uzun adam aceleyle terk etti.
- Tom is tall and also strong.
- Tom uzundur ve ayrıca güçlüdür.
- Mary is tall and slender.
- Mary uzun ve ince.
- Tom is tall enough to touch the ceiling.
- Tom'un boyu tavana değecek kadar uzun.
- Tom is tall, and strong, too.
- Tom uzundur ve ayrıca güçlüdür.
- He is a tall boy for his years.
- Yaşına göre uzun bir çocuk.
- I don't know how tall Tom is.
- Tom'un ne kadar uzun olduğunu bilmiyorum.
- He's tall and lanky.
- Uzun ve sırık gibi.
- Is that tall man this boy's father?
- O uzun adam bu çocuğun babası mı?
- Is Tom tall?
- Tom uzun mu?
- Tom wasn't that tall.
- Tom o kadar uzun değildi.
- Tom is tall and likewise strong.
- Tom, uzundur ve ayrıca güçlüdür.
- Mary gulped down a tall glass of orange juice.
- Mary uzun bir bardak portakal suyunu yutar gibi içti.
- Tom isn't all that tall, is he?
- Tom o kadar uzun değil, değil mi?
- I'm tall and skinny.
- Uzun ve zayıfım.
- One is tall and the other is short.
- Biri uzun ve diğeri kısa.
- My brother is really tall, about 1.8m.
- Kardeşimin boyu çok uzun, yaklaşık 1.8m.
- You're so tall.
- Çok uzunsun.
- You're too tall.
- Çok uzunsun.
- The tall man wears a black suit.
- Uzun adam siyah bir takım elbise giyiyor.
- Tom isn't tall for his age.
- Tom yaşına göre uzun değil.
- He is older than I by two years, but less tall than I.
- O benden iki yıl daha büyüktür fakat benden daha az uzundur.
- Tom wasn't tall enough to reach the top shelf.
- Tom'un boyu üst rafa yetişecek kadar uzun değildi.
- The skyscraper is too tall.
- Gökdelen çok uzun.
- She saw a very tall man yesterday.
- Dün çok uzun bir adam görmüş.
- Tom is tall, but not as tall as I am.
- Tom uzundur ama benim kadar uzun değil.
- Let's measure how tall you are.
- Senin ne kadar uzun olduğunu ölçelim.
- The tall trees blocked out the sun.
- Uzun ağaçlar güneşi engelledi.
- One is tall and the other is short.
- Biri uzun, diğeri kısa.
- Tom is tall, isn't he?
- Tom uzun, değil mi?
- The hawthorn tree was tall.
- Alıç ağacı uzundu.
- You're very tall.
- Sen çok uzunsun.
- Sami is a really tall man.
- Sami gerçekten uzun bir adamdır.
- He is both tall and handsome.
- O hem uzun hem de yakışıklı.
- What a tall mountain!
- Ne uzun bir dağ!
- He is no more tall than I am.
- O benden daha fazla uzun değil.
- He is tall and strong.
- O, uzun ve güçlüdür.
- In basketball, tall players have an advantage.
- Basketbolda uzun oyuncuların avantajı vardır.
- Teak is a tall tree from Asia.
- Tik ağacı Asya'da yetişen uzun bir ağaçtır.
- Let's head for that tall tree.
- Şu uzun ağaca doğru gidelim.
- Tom is dark, tall and handsome.
- Tom esmer, uzun ve yakışıklı.
- How tall you are!
- Ne kadar uzunsun!
- I wasn't tall enough to reach the books on the top shelf.
- En üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değildim.
- She looked up at the tall tree.
- Uzun ağaca baktı.
- I'm not tall enough to reach the top shelf.
- Üst rafa ulaşacak kadar uzun değilim.
- How tall are you?
- Ne kadar uzunsun?
- I'm not tall enough to reach the books on the top shelf.
- Üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değilim.
- That tall boy saved the drowning child.
- O uzun çocuk boğulan çocuğu kurtardı.
- He's both tall and fat.
- Hem uzun hem de şişman.
- He's so tall!
- O çok uzun!
- I'm very tall.
- Ben çok uzunum.
- He tried to climb the tall tree.
- Uzun ağaca tırmanmaya çalıştı.
- A camel is tall, but a giraffe is taller.
- Deve uzundur, ama zürafa ondan da uzundur.
- How tall are your parents?
- Ebeveynlerin ne kadar uzun?
- Tom doesn't know how tall Mary is.
- Tom Mary'nin ne kadar uzun olduğunu bilmiyor.
- The trees are tall.
- Ağaçlar uzun.
- I'm quite tall.
- Oldukça uzunum.
- What a tall boy he is!
- Ne kadar uzun bir çocuk!
- This is a very tall tree.
- Bu çok uzun bir ağaç.
- How tall this tree is!
- Bu ağaç ne kadar uzun!
- My grandfather was pretty tall.
- Dedem oldukça uzundu.
- You can easily identify Tom because he is very tall.
- Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o, çok uzun.
- Tom is tall and handsome.
- Tom uzun ve yakışıklıdır.
- Ken is tall, not me.
- Ken uzundur, ben değil.
- There are a couple of very tall trees in our backyard.
- Arka bahçemizde birkaç tane çok uzun ağaç var.
- He is a tall boy.
- O uzun bir çocuk.
- He was very tall, so I recognized him at once.
- O çok uzundu, bu yüzden onu derhal tanıdım.
- I'm pretty tall.
- Oldukça uzunum.
- That tall girl standing next to Tom is Mary.
- Tom'un yanında duran o uzun kız Mary'dir.
- This tree is tall, but that one is even taller.
- Bu ağaç uzun ama şu daha da uzun.
- Tom is pretty tall, isn't he?
- Tom oldukça uzun, değil mi?
- What really surprised me most about Tom was how tall he was.
- Tom hakkında beni gerçekten en çok şaşırtan şey onun ne kadar uzun olduğuydu.
- He's tall and thin.
- Uzun ve zayıf.
- Don't expect me to believe such a tall story.
- Bu kadar uzun bir hikayeye inanmamı bekleme.
- Tony is a very tall boy.
- Tony çok uzun bir çocuktu.
- Mary is lean and tall.
- Mary zayıf ve uzun.
- Tom isn't so tall.
- Tom o kadar uzun değil.
- Sami is a really tall man.
- Sami gerçekten uzun bir adam.
- This hat is too tall.
- Bu şapka çok uzun.
- He's both tall and fat.
- O hem uzun hem de şişman.
- Mary was a tall slender young woman with dark hair.
- Mary koyu saçlı uzun ince bir genç kadındı.
- Tom wasn't tall enough to reach the books on the top shelf.
- Tom'un boyu üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değildi.
- He is not tall any more than I am.
- O benden daha fazla uzun değil.
- He's tall and slim.
- O uzun ve zayıf.
- Tom is really tall.
- Tom çok uzun gerçekten.
- Tom is a tall man.
- Tom uzun bir adamdır.
Show More (203)
|
|
- There are many tall buildings in that town.
- O kentte pek çok yüksek bina vardır.
- In my dream, I saw you falling from a tall building.
- Rüyamda seni yüksek bir binadan düşerken gördüm.
- You see that tall building over there, don't you?
- Şuradaki yüksek binayı görüyorsun, değil mi?
- Look at that tall building.
- Şu yüksek binaya bak.
- This is the tallest tower in Japan.
- Burası Japonya'nın en yüksek kulesidir.
- This is the tallest scaffolding I've ever seen in my life.
- Bu hayatımda gördüğüm en yüksek iskele.
- Tom works in the tallest building in the city.
- Tom şehrin en yüksek binasında çalışıyor.
- The bridge is very long and very tall.
- Köprü çok uzun ve çok yüksek.
- What's the tallest mountain you've climbed?
- Tırmandığınız en yüksek dağ hangisiydi?
- New York City is known for its tall buildings.
- New York şehri yüksek binalarıyla ünlüdür.
- Dan was thrown off a tall building.
- Dan yüksek bir binadan aşağı atıldı.
- A tall building stands there.
- Orada yüksek bir bina var.
- This is by far the tallest building in this city.
- Açık ara farkla bu şehirdeki en yüksek bina bu.
- The fire destroyed the tall building.
- Yangın yüksek binayı yok etti.
- That's the tallest building I've ever seen.
- Şimdiye kadar gördüğüm en yüksek bina.
- You see that tall building over there, don't you?
- Şuradaki yüksek binayı görüyorsun değil mi?
- What a tall mountain!
- Ne kadar da yüksek bir dağ!
- Burj Khalifa is currently the tallest skyscraper in the world.
- Burj Khalifa şu anda dünyanın en yüksek gökdeleni.
- Tom tried climbing the tall tree.
- Tom, yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı.
- A tall building stands there.
- Orada yüksek bir bina duruyor.
- New York City is known for its tall buildings.
- New York yüksek binalarıyla bilinir.
- There are a lot of tall buildings in Boston.
- Boston'da çok sayıda yüksek bina var.
- What is the tallest building in Japan?
- Japonya'da en yüksek bina hangisidir?
- Do you see that tall building over there?
- Oradaki yüksek binayı görüyor musun?
- That is the tallest building I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en yüksek bina.
- That's the tallest building I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en yüksek bina.
- How tall is that building?
- Bu bina ne kadar yüksek?
- The skyscraper is too tall.
- Gökdelen çok yüksek.
- The Mont Blanc is the tallest mountain in Europe.
- Mont Blanc, Avrupa'daki en yüksek dağdır.
- The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
- How tall is this building?
- Bu bina ne kadar yüksek?
- The wall should be very tall.
- Duvarın çok yüksek olması gerekir.
- The Mont Blanc is the tallest mountain in Europe.
- Mont Blanc Avrupa'nın en yüksek dağıdır.
- At the city center, there are many tall buildings.
- Şehir merkezinde birçok yüksek bina var.
- How tall is the Eiffel Tower?
- Eyfel Kulesi ne kadar yüksek?
- Do you see that tall building over there?
- Şuradaki yüksek binayı görüyor musun?
- I'm pretty sure that tower is 330 meters tall.
- O kulenin 330 metre yüksekliğinde olduğuna eminim.
- No, the houses in my village aren't tall, but the gardens are big.
- Hayır, köyümdeki evler yüksek değil ama bahçeler büyüktür.
- From the tall dune I could see over the whole island.
- Yüksek kum tepesinden tüm adayı görebiliyordum.
- What do you think is the second tallest mountain in Japan?
- Sence Japonya'daki en yüksek ikinci dağ hangisidir?
- This is the tallest tower in Japan.
- Bu Japonya'daki en yüksek kule.
- When Ahmad was a boy, he could climb tall trees.
- Ahmet çocukken, yüksek ağaçlara tırmanabiliyordu.
- That tall building across the street is where Tom works.
- Caddenin karşısındaki yüksek bina Tom'un çalıştığı yer.
- There are many tall buildings in that town.
- O kasabada birçok yüksek bina var.
- This is the tallest scaffolding I've ever seen in my life.
- Bu şimdiye kadar hayatımda gördüğüm en yüksek iskele.
- What's the tallest mountain you've climbed?
- Tırmandığın en yüksek dağ hangisi?
- A monkey is climbing up a tall tree.
- Bir maymun yüksek bir ağaca tırmanıyor.
- That town has many tall buildings.
- O şehirde bir sürü yüksek bina var.
- Pine trees can grow up to thirty meters tall.
- Çam ağaçları otuz metre yüksekliğe kadar büyüyebilirler.
- There are a lot of tall buildings in New York.
- New York'ta çok sayıda yüksek binalar vardır.
- There are many tall buildings downtown.
- Şehir merkezinde birçok yüksek bina var.
- My town is surrounded by tall mountains.
- Kasabam yüksek dağlarla çevrilidir.
- When Ahmad was a boy, he could climb tall trees.
- Ahmad çocukken yüksek ağaçlara tırmanabilirdi.
- The new concert hall is a tall, modern, structure.
- Yeni konser salonu, yüksek, modern bir yapıdır.
- How tall is it?
- O ne kadar yüksek?
- This is by far the tallest building in this city.
- Bu, açık ara farkla bu şehirdeki en yüksek binadır.
- This mountain is 3000 meters tall.
- Bu dağ 3000 metre yüksekliğinde.
- From the top of that tall building, you can easily see the city.
- Şu yüksek binanın tepesinden şehri rahatlıkla görebilirsin.
- What a tall tree it is!
- Bu ne kadar yüksek bir ağaç!
- There are a lot of tall buildings in New York.
- New York'ta çok sayıda yüksek bina var.
- There are many tall buildings.
- Birçok yüksek bina var.
- This mountain is 3000 meters tall.
- Bu dağ 3000 metre yüksekliktedir.
- Dan was thrown off a tall building.
- Dan yüksek bir binadan atıldı.
- The tallest mountain in the world is Mount Everest.
- Dünyanın en yüksek dağı Everest dağıdır.
- What's that tall building?
- O yüksek bina da ne?
- There is a library at the back of that tall building.
- O yüksek binanın arkasında bir kütüphane var.
- That town has many tall buildings.
- O kasabada birçok yüksek bina var.
- That tall building across the street is where Tom works.
- Caddenin karşısındaki o yüksek bina Tom'un çalıştığı yerdir.
- The tower is fifteen metres tall.
- Kule 15 metre yüksekliğinde.
- What is the tallest mountain in North America?
- Kuzey Amerika'daki en yüksek dağ hangisidir?
- The tower is fifteen metres tall.
- Kule on beş metre yüksekliğindedir.
- How tall is that mountain?
- Şu dağ ne kadar yüksek?
- Burj Khalifa is currently the tallest skyscraper in the world.
- Burç Halife, şu anda dünyadaki en yüksek gökdelendir.
- This is the tallest building that I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en yüksek bina.
- The town has many tall buildings.
- Kasabada birçok yüksek bina var.
- The tallest mountain in the world is Mount Everest.
- Dünyanın en yüksek dağı Everest Dağı'dır.
- What is the tallest building in Japan?
- Japonya'daki en yüksek bina hangisidir?
- This is the tallest tower in Japan.
- Bu, Japonya'nın en yüksek kulesi.
- From the tall dune I could see over the whole island.
- Yüksek bir kum tepeciğinden bütün adayı görebildim.
- Burj Khalifa is currently the tallest building in the world.
- Burj Khalifa şu anda dünyanın en yüksek binası.
- Tom tried to climb the tall tree.
- Tom, yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı.
Show More (78)
|