thrive - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
thrive gelişmek v.
  • It enables emerging firms to be more efficient and more dynamic and continue to thrive.
  • Gelişmekte olan firmaların daha verimli ve daha dinamik olmalarını ve gelişmeye devam etmelerini sağlar.
  • A lack of realism can thrive when there is no one to question it.
  • Gerçekçilik eksikliği, onu sorgulayacak kimse olmadığında gelişebilir.
  • In that way, I believe that the citizens of Europe will thrive in the wake of my retirement.
  • Bu şekilde, Avrupa vatandaşlarının benim emekliliğimin ardından daha da gelişeceğine inanıyorum.
Show More (9)
thrive serpilmek v.
  • Flowers only thrive with adequate sunshine, and a business can also thrive with proper investment.
  • Çiçekler yalnızca yeterli güneş ışığı ile gelişip serpilir, tıpkı bir işletmenin de doğru yatırımla büyüyebileceği gibi.
Show More (-2)