| 1 |
tradesman |
tüccar |
n. |
|
- The tradesman stocked his shop with various goods.
- Tüccar, dükkanına çeşitli malların stoğunu yaptı.
- Retailers and tradesmen lost not just their shops and businesses but all their stock and materials.
- Perakendeciler ve tüccarlar sadece dükkanlarını ve işlerini değil, tüm stoklarını ve malzemelerini de kaybetti.
- Retailers and tradesmen lost not just their shops and businesses but all their stock and materials.
- Perakendeciler ve tüccarlar sadece dükkanlarını ve işletmelerini değil, tüm rezervlerini ve malzemelerini de kaybetti.
- A bad tradesman blames his tools.
- Kötü bir tüccar aletlerini suçlar.
- The tradesman promised to come the next day.
- Tüccar ertesi gün geleceğine söz verdi.
Show More (2)
|
| 2 |
tradesman |
esnaf |
n. |
|
- He is a skilled tradesman.
- Adam, yetenekli bir esnaftır.
- A bad tradesman blames his tools.
- Kötü bir esnaf aletlerini suçlar.
- The tradesman promised to come the next day.
- Esnaf sonraki gün geleceğine söz verdi.
Show More (0)
|
| 3 |
tradesman |
pazarlamacı |
n. |
|
- The tradesman went from house to house selling his products.
- Pazarlamacı, ürünlerini satmak için kapı kapı dolaştı.
Show More (-2)
|
