upon - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
upon üzerinde prep.
  • This year, the focus is very much upon terrorism and the campaign against terrorism.
  • Bu yıl terörizm ve terörizme karşı yürütülen kampanyalar üzerinde duruluyor.
  • Immediate humanitarian help is one thing, but the demands upon us will certainly extend much beyond that.
  • Acil insani yardım bir şeydir, ancak üzerimizdeki talepler kesinlikle bunun çok ötesine uzanacaktır.
  • We do not agree upon certain, very specific, issues, but we will deal with these when the time is right.
  • Belirli, çok spesifik konular üzerinde mutabık değiliz ancak bunları zamanı geldiğinde ele alacağız.
Show More (42)
upon üzerine prep.
  • In particular, how do we save a multilateral world founded upon compromise and upon mutual respect?
  • Özellikle de uzlaşma ve karşılıklı saygı üzerine kurulu çok taraflı bir dünyayı nasıl kurtarabiliriz?
  • We must build upon a clear division of power in which political responsibility can be insisted upon.
  • Siyasi sorumluluğun ısrarla vurgulanabileceği net bir güç dağılımı üzerine inşa etmeliyiz.
  • The European Union is a community founded upon peace, and hence also on solidarity.
  • Avrupa Birliği barış ve dolayısıyla dayanışma üzerine kurulmuş bir topluluktur.
Show More (29)
upon konusunda prep.
  • It would be useful however if, before we begin, we were to agree upon what heading we were to act under.
  • Ancak başlamadan önce hangi başlık altında hareket edeceğimiz konusunda anlaşmaya varmamız yararlı olacaktır.
  • There have been no adequate supervisory programmes, and there has been no desire to place limits upon fishing fleets.
  • Yeterli denetim programları uygulanmadı ve balıkçılık filolarına sınırlama getirme konusunda hiçbir istek olmadı.
  • We insist upon food safety and quality.
  • Gıda güvenliği ve kalitesi konusunda ısrarcıyız.
Show More (6)
upon göre prep.
  • Now that, today, the decision is upon us, I therefore ask you to vote in favour!
  • Bugün artık karar aşamasına geldiğimize göre, sizden lehte oy kullanmanızı rica ediyorum!
  • I only wish I had the courage to act upon my impulses.
  • Keşke dürtülerime göre hareket edecek cesaretim olsaydı.
  • You had better act upon his advice.
  • Onun tavsiyesine göre hareket etsen iyi olur.
Show More (0)
upon (vakit) gelmek prep.
  • The time to leave for the airport is almost upon us.
  • Havaalanına gitme vaktimiz geldi sayılır.
Show More (-2)