|
- It is a veritable holocaust.
- Bu gerçek bir soykırım.
- My dear Dagmar, a veritable fanfare of compliments has been sounded in your honour today.
- Sevgili Dagmar, bugün senin şerefine gerçek bir iltifat tufanı koptu.
- What was to be a mid-term assessment review has become a veritable transformation of European agriculture.
- Orta vadeli bir değerlendirme incelemesi olması gereken şey, Avrupa tarımının gerçek bir dönüşümü haline gelmiştir.
- It is a veritable holocaust.
- Bu gerçek anlamda bir soykırımdır.
- We are facing a veritable obstacle race, in political and electoral terms, in the next two and a half years.
- Önümüzdeki iki buçuk yıl içerisinde siyasi ve seçimsel anlamda gerçek bir engel yarışı ile karşı karşıyayız.
- This corruption has even become a veritable national sport in certain States.
- Hatta bu yolsuzluk bazı eyaletlerde gerçek bir ulusal spor haline gelmiştir.
- Weapons such as landmines and cluster bombs are a veritable nightmare.
- Kara mayınları ve misket bombaları gibi silahlar gerçek bir kâbustur.
Show More (4)
|