with - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
with ile prep.
  • The objective of achieving a true single market with a high level of consumer protection would not be achieved.
  • Yüksek düzeyde tüketici koruması ile gerçek bir tek pazara ulaşma hedefine ulaşılamayacaktır.
  • Two weeks ago the European Commission adopted a communication on our cooperation with the United Nations.
  • İki hafta önce Avrupa Komisyonu, Birleşmiş Milletler ile işbirliğimize ilişkin bir tebliği kabul etti.
  • There are also long-standing ties with the Communist International in the region.
  • Bölgede Komünist Enternasyonal ile de uzun süredir devam eden bağlar bulunmaktadır.
Show More (1316)
with birlikte prep.
  • The European Union has acted with impressive unity and decisiveness.
  • Avrupa Birliği etkileyici bir birliktelik ve kararlılıkla hareket etmiştir.
  • That, of course, is the first statement which with I opened the sitting today and I made precisely that call.
  • Elbette bu, bugün oturumu açmamla birlikte yaptığım ilk açıklamaydı ve ben de tam olarak bu çağrıyı yaptım.
  • With the text now to be adopted the quality and accuracy of reporting will improve significantly.
  • Şimdi kabul edilecek metinle birlikte raporlamanın kalitesi ve doğruluğu önemli ölçüde artacaktır.
Show More (404)
with yanında prep.
  • We have therefore sided with the rapporteur.
  • Bu nedenle raportörün yanında yer aldık.
  • Moreover there seems to be too little accountability to the Parliament with regard to defence and security matters.
  • Bunun yanında, savunma ve güvenlik konularında Parlamento’ya karşı pek az sorumluluk olduğu anlaşılmaktadır.
  • We cannot say that we are neither with one nor the other.
  • Ne birinin ne de diğerinin yanında olduğumuzu söyleyemeyiz.
Show More (95)
with ile ilgili prep.
  • The problem with BSE is that it is a disease which crosses the species barrier.
  • BSE ile ilgili sorun, tür bariyerini aşan bir hastalık olmasıdır.
  • Does this oil comply with European rules on olive residue oil?
  • Bu yağ, zeytin kalıntı yağı ile ilgili Avrupa kurallarına uygun mu?
  • In Scotland and the UK we have a specific issue with CJD.
  • İskoçya ve Birleşik Krallık'ta Creutzfeldt Jakob ile ilgili özel bir sorunumuz var.
Show More (62)
with yanına prep.
  • When Europe's leaders go on state visits, they take weighty political baggage with them.
  • Avrupa'nın liderleri devlet ziyaretlerine giderken yanlarında ağır siyasi yükler de götürüyorlar.
  • We are reminded of this by the experience we carry with us.
  • Yanımızda taşıdığımız deneyim bize bunu hatırlatmaktadır.
  • I am also most grateful to the Commission for always having been there with us and for doing its bit.
  • Ayrıca Komisyon'a her zaman yanımızda olduğu ve üzerine düşeni yaptığı için minnettarım.
Show More (57)
with beraberinde adv.
  • Secondly, the question of enlargement is now a factor, bringing with it even greater demands.
  • İkinci olarak, genişleme meselesi artık bir faktördür ve beraberinde daha da büyük talepler getirmektedir.
  • The new Member States will bring with them Belarus, Ukraine and Moldava as neighbours.
  • Yeni Üye Devletler beraberinde Belarus, Ukrayna ve Moldava'yı da komşu olarak getirecektir.
  • This presents you with the challenge of finding a common approach.
  • Bu da ortak bir yaklaşım bulma zorluğunu beraberinde getirmektedir.
Show More (8)
with beraber adv.
  • Mac, stay here with our friend and secure the door.
  • Mac, dostumuzla beraber burada kal ve kapıyı koru.
  • I had forgotten what it was like to come home with someone.
  • Eve birisiyle beraber dönmenin nasıl bir şey olduğunu unutmuştum.
  • That man who you saw me with earlier is my teacher.
  • Daha önce beni beraber gördüğün o adam benim öğretmenim.
Show More (6)
with üzerinde prep.
  • We should reflect on this paradox and initiate a dialogue with the young people, giving politics back its role.
  • Bu paradoks üzerinde düşünmeli ve siyasete rolünü geri vererek gençlerle bir diyalog başlatmalıyız.
  • It is making an impact with the citizens.
  • Vatandaşlar üzerinde bir etki yaratıyor.
  • It's a flash drive with encrypted code on it.
  • Üzerinde şifrelenmiş kodlar olan bir flash bellek.
Show More (5)
with ile beraber prep.
  • I have checked his information with the Commission.
  • Komisyon ile beraber bilgilerini kontrol ettim.
  • He sent him with guidance and the religion of truth.
  • Onu hidayet ve hak din ile beraber gönderdi.
  • Tom didn't want to go to Boston with Mary.
  • Tom, Mary ile beraber Boston'a gitmek istemedi.
Show More (4)
with nedeniyle prep.
  • I've been sick with a cold since Monday.
  • Pazartesi gününden beri soğuk algınlığı nedeniyle hastayım.
  • You know with the new business, I need some space.
  • Biliyorsun, yeni iş nedeniyle biraz alana ihtiyacım var.
  • I've been sick with a cold since Monday.
  • Ben pazartesi gününden beri üşütme nedeniyle hastayım.
Show More (2)
with ve prep.
  • It is full of hot air with very little substance.
  • Çok az içerikle ve sıcak havayla doludur.
  • Tom always drinks his coffee black with no sugar.
  • Tom kahvesini her zaman koyu ve şekersiz içer.
  • Tom is divorced with no children.
  • Tom boşanmış ve çocuğu yok.
Show More (0)
with içinde prep.
  • He won't even notice me with all these people here.
  • Bu kadar insanın içinde benim geldiğimi fark etmez bile.
  • She answered with tears.
  • Gözyaşları içinde cevap verdi.
Show More (-1)
with yerine adv.
  • I'd rather go canoeing with Tom than with Mary.
  • Mary yerine Tom'la kano yapmayı tercih ederim.
  • Tom ate all of Mary's yoghurt, but replaced it with the wrong brand.
  • Tom, Mary'nin bütün yoğurdunu yedi ama onun yerine yanlış bir marka koydu.
Show More (-1)
with yüzünden prep.
  • He's in bed with the flu.
  • O grip yüzünden yatakta.
  • With improper use, he damaged the machine.
  • Yanlış kullanım yüzünden makineye zarar verdi.
Show More (-1)
with itibaren prep.
  • As we want to offer the best service possible, we set great store on compatibility with other systems from the outset.
  • Mümkün olan en iyi hizmeti sunmak istediğimizden en başından itibaren diğer sistemlerle uyumluluğa büyük önem veriyoruz.
Show More (-2)
with sayesinde prep.
  • Her glasses let her see with twenty-twenty vision.
  • Gözlükleri sayesinde çok net görüyor.
Show More (-2)