Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | impose v. | dayatmak | ||
Traditional families tend to impose their beliefs on their children. Geleneksel aileler çocuklarına çoğunlukla kendi inançlarını dayatırlar. More Sentences |
||||
General | ||||
General | impose v. | yüklemek | ||
That way, we could impose this obligation on them. Bu şekilde, onlara bu yükümlülüğü yükleyebiliriz. More Sentences |
||||
General | impose v. | zorlamak | ||
I'm afraid I'm imposing on your hospitality. Korkarım misafirperverliğinizi zorluyorum. More Sentences |
||||
General | impose v. | koymak | ||
However, we must be vigilant in the face of global operators against whom nation-states can no longer impose limits. Bununla birlikte ulus devletlerin artık sınır koyamadığı küresel operatörler karşısında uyanık olmalıyız. More Sentences |
||||
General | impose v. | uygulamak | ||
Until yesterday payment card issuers could impose a different set of charges on cross-border euro transactions. Düne kadar ödeme kartı düzenleyicileri sınır ötesi avro işlemleri için farklı ücretler uygulayabiliyordu. More Sentences |
||||
General | impose v. | oluşturmak | ||
Heavy exercise might impose stress on the bones. Ağır egzersiz yapmak kemikler üzerinde baskı oluşturabilir. More Sentences |
||||
General | impose v. | uygulamaya başlamak | ||
The government recently imposed taxes on Instagram influencers. Hükümet yakın zamanda Instagram fenomenlerine vergi uygulamaya başladı. More Sentences |
||||
General | impose v. | emrivaki yapmak | ||
I hope I'm not imposing on you by staying for dinner. Umarım akşama yemeğe kalarak size emrivaki yapmış olmuyorumdur. More Sentences |
||||
General | impose v. | baskı yapmak | ||
She imposes on her friends too often. Arkadaşlarına çok sık baskı yapıyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | impose v. | empoze etmek | ||
I think it is quite possible to impose that dialogue in our relations. Bu diyaloğu ilişkilerimize empoze etmenin oldukça mümkün olduğunu düşünüyorum. More Sentences |
||||
Technical | impose v. | zorla benimsetmek | ||
You shouldn't impose your opinion on others. Fikrini diğerlerine zorla benimsetmemelisin. More Sentences |
||||
Archaic | ||||
Archaic | impose v. | sorumluluk yüklemek | ||
This gives us both greater visibility and, of course, imposes greater responsibilities on us. Bu bize hem daha fazla görünürlük sağlıyor hem de elbette daha büyük sorumluluklar yüklüyor. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | impose v. | (yasa vb) uygulamaya koymak | ||
Common Usage | impose v. | yük olmak | ||
Common Usage | impose v. | (vergi) koymak | ||
General | ||||
General | impose v. | tahmil etmek | ||
General | impose v. | koymak (vergi) | ||
General | impose v. | zorla yaptırmak | ||
General | impose v. | üzerine koymak | ||
General | impose v. | yararlanmak | ||
General | impose v. | etkilemek | ||
General | impose v. | kötüye kullanmak | ||
General | impose v. | tarhetmek | ||
General | impose v. | geçirmek | ||
General | impose v. | düzenlemek | ||
General | impose v. | etkilenmek | ||
General | impose v. | aldatmak | ||
General | impose v. | zorla kabul ettirmek | ||
General | impose v. | va'zetmek | ||
General | impose v. | va'zetmek (vazetmek) | ||
General | impose v. | isim tayin etmek | ||
General | impose v. | unvan tayin etmek | ||
General | impose v. | isimlendirmek | ||
General | impose v. | yaratmak | ||
General | impose v. | yapmak | ||
General | impose v. | gerçekleştirmek | ||
General | impose v. | sıkıntı olmak | ||
General | impose v. | zahmet vermek | ||
General | impose v. | sıkıntı yaratmak | ||
General | impose v. | imaj çizmek | ||
General | impose v. | izlenim yaratmak | ||
General | impose v. | varsaymak | ||
General | impose v. | farz etmek | ||
General | impose v. | suiistimal etmek | ||
General | impose v. | işine müdahale yapmak | ||
General | impose v. | salça olmak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | impose v. | tarh etmek | ||
Law | ||||
Law | impose v. | tahmil etmek | ||
Law | impose v. | vaz etmek | ||
Printing | ||||
Printing | impose v. | (sayfaları dizgi levhasında) düzenleyerek sıkıştırmak | ||
Printing | impose v. | (kaplanmış sayfaları) dizgi levhasında derlemek | ||
Printing | impose v. | (sayfaları) dizgi levhasına dizmek | ||
Printing | impose v. | (kaplanmış sayfaları) dizgi levhası üzerinde ayarlamak | ||
Printing | impose v. | (tipobaskısız baskı yüzeyi bölümlerini) derlemek | ||
Printing | impose v. | (tipobaskısız baskı yüzey bölümleri) ayarlamak | ||
Archaic | ||||
Archaic | impose v. | suçlamak |