|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
train n.
|
tren |
|
The option of establishing a train corridor has been put forward.
Bir tren koridoru kurulması seçeneği ortaya atılmıştır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
train v.
|
eğitim vermek |
|
The Commission does, however, provide them with regular training sessions.
Bununla birlikte Komisyon onlara düzenli eğitimler veriyor.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
train v.
|
eğitmek |
|
It is necessary to train our own people, as it is to provide adequate financial support for the policy.
Politika için yeterli mali desteği sağlamak kadar kendi insanlarımızı eğitmek de gereklidir.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
train n.
|
sürü |
|
A long train of camels was moving to the west.
Uzun bir deve sürüsü batıya doğru ilerliyordu.
More Sentences
|
5 |
General |
train n.
|
kervan |
|
A long train of camels was moving to the west.
Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu.
More Sentences
|
6 |
General |
train v.
|
alıştırmak |
|
I'm training my cat to go to the litter box.
Kedimi kuma alıştırıyorum.
More Sentences
|
7 |
General |
train v.
|
antrenman yapmak |
|
Tom did weight training at a local gym.
Tom, yerel bir spor salonunda ağırlık antrenmanı yaptı.
More Sentences
|
8 |
General |
train v.
|
çalıştırmak |
|
If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now.
O zamanlar kendini daha sıkı çalıştırmış olsaydı şimdiye daha sağlıklı olurdu.
More Sentences
|
9 |
General |
train v.
|
eğitim görmek |
|
It must be sensible to allow those who wish to work, train or acquire an education to do so.
Çalışmak, eğitim görmek veya eğitim almak isteyenlerin bunu yapmalarına izin vermek mantıklı olmalıdır.
More Sentences
|
10 |
General |
train v.
|
terbiye etmek |
|
Sami is training his nafs.
Sami nefsini terbiye ediyor.
More Sentences
|
11 |
General |
train v.
|
çalışmak |
|
Isaac Herschel encouraged all six of his children to train in mathematics, French and music.
Isaac Herschel, altı çocuğunun hepsini matematik, Fransızca ve müzik alanında çalışmaları için teşvik etti.
More Sentences
|
Technical |
|
12 |
Technical |
train n.
|
tren |
|
The option of establishing a train corridor has been put forward.
Bir tren koridoru kurulması seçeneği ortaya atılmıştır.
More Sentences
|
13 |
Technical |
train v.
|
eğitmek |
|
It is necessary to train our own people, as it is to provide adequate financial support for the policy.
Politika için yeterli mali desteği sağlamak kadar kendi insanlarımızı eğitmek de gereklidir.
More Sentences
|
Sport |
|
14 |
Sport |
train v.
|
antrenman yapmak |
|
Tom did weight training at a local gym.
Tom, yerel bir spor salonunda ağırlık antrenmanı yaptı.
More Sentences
|
General |
|
15 |
General |
train n.
|
dizi |
|
16 |
General |
train n.
|
katar |
|
17 |
General |
train n.
|
zincir |
|
18 |
General |
train n.
|
takım |
|
19 |
General |
train n.
|
silsile |
|
20 |
General |
train n.
|
kuyruk (elbise, kuş) |
|
|
21 |
General |
train n.
|
kafile |
|
22 |
General |
train n.
|
çok uzun bir eteğin yerde sürünen kısmı |
|
23 |
General |
train n.
|
sıra |
|
24 |
General |
train n.
|
saf |
|
25 |
General |
train n.
|
şimendifer |
|
26 |
General |
train n.
|
maiyet |
|
27 |
General |
train n.
|
akıbet |
|
28 |
General |
train n.
|
olayların neticesi |
|
29 |
General |
train n.
|
uygun düzenleme |
|
30 |
General |
train n.
|
belli başlı sıralama |
|
31 |
General |
train n.
|
yol yordam |
|
32 |
General |
train n.
|
süreç |
|
33 |
General |
train n.
|
metot |
|
34 |
General |
train v.
|
öğretmek |
|
35 |
General |
train v.
|
doğrultmak (silah) |
|
36 |
General |
train v.
|
nişan almak |
|
37 |
General |
train v.
|
sürüklemek |
|
38 |
General |
train v.
|
idman yapmak |
|
39 |
General |
train v.
|
idman etmek |
|
40 |
General |
train v.
|
yetiştirmek |
|
|
41 |
General |
train v.
|
eğitime tabi tutmak |
|
42 |
General |
train v.
|
eğitimden geçirmek |
|
43 |
General |
train v.
|
büyütmek (bir bitkiyi belirli bir yöne doğru veya belirli bir biçimde) |
|
44 |
General |
train v.
|
yetişmek |
|
45 |
General |
train v.
|
-e nişan almak |
|
46 |
General |
train v.
|
saça istenen şekli vermek |
|
47 |
General |
train v.
|
saçı istenen şekilde uzatmak |
|
48 |
General |
train v.
|
kandırmak |
|
49 |
General |
train v.
|
gözünü boyamak |
|
50 |
General |
train v.
|
ikna etmek |
|
51 |
General |
train v.
|
aklını çelmek |
|
52 |
General |
train v.
|
çekiştirerek uzatmak |
|
53 |
General |
train v.
|
sündürmek |
|
54 |
General |
train v.
|
yerlere değdirerek sürümek |
|
55 |
General |
train v.
|
ortak hareket etmek |
|
56 |
General |
train v.
|
işbirliği yapmak |
|
57 |
General |
train v.
|
(çocuğa) tuvalet eğitimi vermek |
|
58 |
General |
train v.
|
talim görmek |
|
Technical |
|
59 |
Technical |
train n.
|
metali şekillendirmeye yarayan bir dizi düz veya yivli rulo |
|
60 |
Technical |
train n.
|
(bir mekanizmanın çalışmasını sağlayan) düzen |
|
61 |
Technical |
train n.
|
konvoy |
|
62 |
Technical |
train v.
|
yetiştirmek |
|
Mechanic |
|
63 |
Mechanic |
train n.
|
mekanizma düzeneği |
|
64 |
Mechanic |
train n.
|
dişli takımı |
|
Textile |
|
65 |
Textile |
train n.
|
yün temizlemeye yarayan bir dizi fıçı/kase |
|
Railway |
|
66 |
Railway |
train v.
|
tren ile seyahat etmek |
|
Physics |
|
67 |
Physics |
train n.
|
art arda gelen titreşimler/salınımlar |
|
Chemistry |
|
68 |
Chemistry |
train n.
|
birbirine bağlı bir dizi kimyasal aparat |
|
Biology |
|
69 |
Biology |
train v.
|
(mikroorganizmayı) normalde uygun olmadığı bir ortamda büyümeye alıştırmak |
|
Astronomy |
|
70 |
Astronomy |
train n.
|
meteor veya kuyruklu yıldızın bir süre gökyüzünde kalan izi |
|
Breeding |
|
71 |
Breeding |
train v.
|
ehlileştirmek |
|
72 |
Breeding |
train v.
|
evcilleştirmek |
|
Apiculture |
|
73 |
Apiculture |
train n.
|
arıların çiçekte çalışması |
|
Geology |
|
74 |
Geology |
train n.
|
vadiden aşağıya uzanan uzun ve dar jeolojik birikim |
|
75 |
Geology |
train n.
|
artçı sarsıntılar silsilesi |
|
Military |
|
76 |
Military |
train n.
|
fünye görevi gören çizgi halindeki barut |
|
77 |
Military |
train n.
|
muharebe ünitesine mal ve hizmet tedarik eden personel, taşıt ve teçhizat |
|
78 |
Military |
train n.
|
donanma filosuna destek için görevlendirilmiş takviye gemiler |
|
79 |
Military |
train n.
|
uçaktan art arda atılan bir dizi bomba |
|
Hunting |
|
80 |
Hunting |
train n.
|
avı çekmek için sıra halinde yerleştirilen leş parçaları |
|
|
Basketball |
|
81 |
Basketball |
train n.
|
arka arkaya galibiyet alan takım |
|
Archaic |
|
82 |
Archaic |
train n.
|
balina yağı |
|
83 |
Archaic |
train n.
|
balık yağı |
|
|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
train station n.
|
tren istasyonu |
|
I'd never sleep in a train station.
Bir tren istasyonunda asla uyumazdım.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
mail train n.
|
posta treni |
|
The mail train lost most of its mail in the fire.
Posta treni yangında postasının çoğunu kaybetti.
More Sentences
|
3 |
General |
train ticket n.
|
tren bileti |
|
I forgot the train tickets.
Tren biletlerini unuttum.
More Sentences
|
4 |
General |
express train n.
|
ekspres tren |
|
The express train went by so fast we hardly saw it.
Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu neredeyse göremedik.
More Sentences
|
5 |
General |
passenger train n.
|
yolcu treni |
|
Two passenger trains crashed in Shanghai.
İki yolcu treni Şangay'da çarpıştı.
More Sentences
|
6 |
General |
freight train n.
|
yük treni |
|
Only this last Tuesday, some 100 migrants broke out of a freight train at Dollands Moor in Folkestone.
Daha geçtiğimiz Salı günü, Folkestone'daki Dollands Moor'da bir yük treninden 100 kadar göçmen kaçtı.
More Sentences
|
7 |
General |
high-speed train n.
|
hızlı tren |
|
Take a high-speed train for a long trip.
Uzun bir yolculuk için hızlı trene binin.
More Sentences
|
8 |
General |
steam train n.
|
buharlı tren |
|
Steam trains were replaced by electric trains.
Buharlı trenlerin yerini elektrikli trenler aldı.
More Sentences
|
9 |
General |
underground train n.
|
yeraltı treni |
|
Tom slept peacefully as the underground train rattled on its way.
Yeraltı treni tıkırdayarak yoluna devam ederken Tom huzur içinde uyudu.
More Sentences
|
10 |
General |
train crash n.
|
tren kazası |
|
Dan witnessed the train crash.
Dan tren kazasına tanık oldu.
More Sentences
|
11 |
General |
train wreck n.
|
tren kazası |
|
A hundred people were hurt in a train wreck.
Tren kazasında yüz kişi yaralandı.
More Sentences
|
12 |
General |
miss the train v.
|
treni kaçırmak |
|
This morning I missed the train I usually take.
Bu sabah her zaman bindiğim treni kaçırdım.
More Sentences
|
13 |
General |
board the train v.
|
trene binmek |
|
Passengers should board the train now.
Yolcular şimdi trene binmelidir.
More Sentences
|
14 |
General |
go by train v.
|
trenle gitmek |
|
I didn't go by train.
Trenle gitmedim.
More Sentences
|
15 |
General |
train the trainer v.
|
eğitmeni eğitmek |
|
Who trained the trainers?
Kim eğitmenleri eğitti?
More Sentences
|
16 |
General |
by train adv.
|
trenle |
|
Russia has pressed home its desire to obtain the right to visa-free transit by train through Lithuania.
Rusya, Litvanya üzerinden trenle vizesiz transit geçiş hakkı elde etme arzusunu bastırdı.
More Sentences
|
Phrasals |
|
17 |
Phrasals |
train as (something) v.
|
(bir şey) olarak yetiştirmek |
|
I was trained as an engineer.
Bir mühendis olarak yetiştirildim.
More Sentences
|
18 |
Phrasals |
train for (something) v.
|
(bir şeye) hazırlanmak |
|
Mary is training for a marathon.
Mary maratona hazırlanıyor.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
19 |
Trade/Economic |
express train n.
|
ekspres tren |
|
The express train went by so fast we hardly saw it.
Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu neredeyse göremedik.
More Sentences
|
20 |
Trade/Economic |
mail train n.
|
posta treni |
|
The mail train lost most of its mail in the fire.
Posta treni yangında postasının çoğunu kaybetti.
More Sentences
|
21 |
Trade/Economic |
freight train n.
|
yük treni |
|
Only this last Tuesday, some 100 migrants broke out of a freight train at Dollands Moor in Folkestone.
Daha geçtiğimiz Salı günü, Folkestone'daki Dollands Moor'da bir yük treninden 100 kadar göçmen kaçtı.
More Sentences
|
Technical |
|
22 |
Technical |
freight train n.
|
yük treni |
|
Only this last Tuesday, some 100 migrants broke out of a freight train at Dollands Moor in Folkestone.
Daha geçtiğimiz Salı günü, Folkestone'daki Dollands Moor'da bir yük treninden 100 kadar göçmen kaçtı.
More Sentences
|
Railway |
|
23 |
Railway |
train station n.
|
gar |
|
Tom went to the train station with Mary.
Tom tren garına Mary ile gitti.
More Sentences
|
24 |
Railway |
mail train n.
|
posta treni |
|
The mail train lost most of its mail in the fire.
Posta treni yangında postasının çoğunu kaybetti.
More Sentences
|
Common Usage |
|
25 |
Common Usage |
train station n.
|
demiryolu istasyonu |
|
26 |
Common Usage |
get off the train v.
|
trenden inmek |
|
General |
|
27 |
General |
railway train n.
|
katar |
|
28 |
General |
direct train n.
|
direkt tren |
|
29 |
General |
railroad train n.
|
tren |
|
30 |
General |
mail train n.
|
posta |
|
31 |
General |
through train n.
|
ekspres tren |
|
32 |
General |
train fare n.
|
tren ücreti |
|
33 |
General |
through train n.
|
aktarmasız tren |
|
34 |
General |
subway train n.
|
metro |
|
35 |
General |
goods train n.
|
marşandiz |
|
36 |
General |
train fare n.
|
tren parası |
|
37 |
General |
road train n.
|
karayolu treni |
|
38 |
General |
wave train n.
|
dalga treni |
|
39 |
General |
evening train n.
|
akşam treni |
|
40 |
General |
train timetable n.
|
tren tarifesi |
|
41 |
General |
freight train n.
|
marşandiz |
|
42 |
General |
wave train n.
|
eşit aralıklı dalgalar |
|
43 |
General |
wagon train n.
|
yük treni |
|
44 |
General |
train depot n.
|
tren istasyonu |
|
45 |
General |
suburban train n.
|
banliyö treni |
|
46 |
General |
goods train n.
|
yük katarı |
|
47 |
General |
train oil n.
|
balina yağı |
|
48 |
General |
boat train n.
|
tren |
|
49 |
General |
connection train n.
|
aktarma treni |
|
50 |
General |
limited train n.
|
ekspres tren |
|
51 |
General |
subway train n.
|
altulaşım taşıtı |
|
52 |
General |
local train n.
|
banliyö treni |
|
53 |
General |
pack train n.
|
yük hayvanları katarı |
|
54 |
General |
goods train n.
|
yük treni |
|
55 |
General |
passenger and goods train n.
|
yolcu ve yük treni |
|
56 |
General |
slow train n.
|
posta treni |
|
57 |
General |
stopping train n.
|
posta treni |
|
58 |
General |
ghost train n.
|
korku tüneli treni |
|
59 |
General |
train travel n.
|
tren yolculuğu |
|
60 |
General |
the train leaves at four o'clock n.
|
tren saat dörtte kalkar |
|
61 |
General |
excursion train n.
|
gezinti treni |
|
62 |
General |
merchandise train n.
|
yük treni |
|
63 |
General |
through train n.
|
direkt tren |
|
64 |
General |
change of train n.
|
aktarma |
|
65 |
General |
express train n.
|
hızlı tren |
|
66 |
General |
train route n.
|
tren hattı |
|
67 |
General |
armored train n.
|
zırhlı tren |
|
68 |
General |
commuter train n.
|
banliyö treni |
|
69 |
General |
commuter's train n.
|
banliyö treni |
|
70 |
General |
special train n.
|
özel tren |
|
71 |
General |
split train station n.
|
split tren istasyonu |
|
72 |
General |
chapel train n.
|
kuyruklu gelinlik |
|
73 |
General |
first train available n.
|
bulduğum ilk tren |
|
74 |
General |
first train available n.
|
müsait/kalkacak olan ilk tren |
|
75 |
General |
war train n.
|
savaş treni |
|
76 |
General |
toy train n.
|
oyuncak tren |
|
77 |
General |
the train on platform two n.
|
iki numaralı perondaki tren |
|
78 |
General |
busy train station n.
|
yoğun tren istasyonu |
|
79 |
General |
train robber n.
|
tren soyguncusu |
|
80 |
General |
train robbery n.
|
tren soygunu |
|
81 |
General |
train game n.
|
tren oyunu |
|
82 |
General |
baggage train n.
|
havalanlarında, tren istasyonlarında, bavulları taşımak için kullanılan, birbirlerine bağlı açık treyler/palet dizisi |
|
83 |
General |
baggage train n.
|
yük katarı |
|
84 |
General |
baggage train n.
|
yük taşımada kullanılan tren |
|
85 |
General |
shuttle train n.
|
aynı hatta gidiş geliş sefer yapan tren |
|
86 |
General |
camel train n.
|
deve kervanı |
|
87 |
General |
camel train n.
|
kervan |
|
88 |
General |
train conductor n.
|
tren kondüktörü |
|
89 |
General |
train wreck n.
|
tren enkazı |
|
90 |
General |
choo choo train n.
|
çuf çuf tren |
|
91 |
General |
mule train n.
|
katır kervanı |
|
92 |
General |
train hopping n.
|
gizli bir şekilde yük vagonunda seyahat edilmesi |
|
93 |
General |
train [obsolete] n.
|
düzenbazlık |
|
94 |
General |
train [obsolete] n.
|
üçkağıtçılık |
|
95 |
General |
train [obsolete] n.
|
hayvan tuzağı |
|
96 |
General |
train [obsolete] n.
|
kapan |
|
97 |
General |
train [obsolete] n.
|
atın izlediği yol |
|
98 |
General |
train [obsolete] n.
|
at üstünde yolculuk |
|
99 |
General |
train [obsolete] n.
|
at terbiyesi |
|
100 |
General |
train [obsolete] n.
|
atın yürüyüşü |
|
101 |
General |
train set n.
|
oyuncak tren seti |
|
102 |
General |
train-spotting [brit] n.
|
tren istasyonuna gidip tren sayılarını kaydetme faaliyeti |
|
103 |
General |
train [obsolete] n.
|
hile |
|
104 |
General |
train [obsolete] n.
|
entrika |
|
105 |
General |
train case n.
|
makyaj kutusu |
|
106 |
General |
train case n.
|
makyaj malzemelerinin konduğu ufak kutu |
|
107 |
General |
gravy train n.
|
yüksek gelir getirip kolay ve risksiz olan meslek veya kazançlı girişim |
|
108 |
General |
dog train [canada] n.
|
köpek kızağı |
|
109 |
General |
dog train [canada] n.
|
köpekli kızak |
|
110 |
General |
train on v.
|
doğrultmak |
|
111 |
General |
be in good train v.
|
idmanlı olmak |
|
112 |
General |
put in train v.
|
sıraya dizmek |
|
113 |
General |
train on v.
|
sürüklemek |
|
114 |
General |
get on the gravy train v.
|
beleşe konmak |
|
115 |
General |
train on v.
|
nişan almak |
|
116 |
General |
get on the gravy train v.
|
köşe dönmek |
|
117 |
General |
train something on v.
|
nişan almak |
|
118 |
General |
be out of train v.
|
idmansız olmak |
|
119 |
General |
jump a train v.
|
trene atlamak |
|
120 |
General |
ride in a train v.
|
trene binmek |
|
121 |
General |
set in train v.
|
başlatmak (etkinlik vb) |
|
122 |
General |
train apprentices v.
|
çırak yetiştirmek |
|
123 |
General |
train on v.
|
yöneltmek |
|
124 |
General |
use the train v.
|
tren sürmek |
|
125 |
General |
jump on the train v.
|
trene atlamak |
|
126 |
General |
hop on the train v.
|
trene binmek |
|
127 |
General |
jump aboard the train v.
|
trene atlamak |
|
128 |
General |
get on the train v.
|
trene binmek |
|
129 |
General |
train the staff v.
|
personel eğitmek |
|
130 |
General |
ride the gravy train v.
|
bolluk içinde yaşamak |
|
131 |
General |
ride the gravy train v.
|
bolluk içerisinde yaşamak |
|
132 |
General |
house-train v.
|
tuvaletini ev dışında yapması için eğitmek |
|
133 |
General |
train on v.
|
çevirmek (silah/kamera/projektör vb'ni) |
|
134 |
General |
go to the train station v.
|
tren istasyonuna gitmek |
|
135 |
General |
take the same train v.
|
aynı trene binmek |
|
136 |
General |
meet on the train v.
|
trende tanışmak |
|
137 |
General |
throw oneself under a train v.
|
kendini trenin altına atmak |
|
138 |
General |
train students v.
|
öğrenci yetiştirmek |
|
139 |
General |
toilet-train v.
|
(çocuğa) tuvalet eğitimi vermek |
|
140 |
General |
crate-train v.
|
(hayvanı) uzun süre kutuda kalmaya alıştırmak |
|
141 |
General |
paper-train v.
|
(köpek) evde kağıt üzerinde tuvalet eğitimi vermek |
|
142 |
General |
cross-train v.
|
çapraz antrenman yapmak |
|
143 |
General |
cross-train v.
|
çapraz antrenman yaptırmak |
|
144 |
General |
cross-train v.
|
farklı sporlarda antrenman yapmak |
|
145 |
General |
cross-train v.
|
(birine) farklı beceri alanlarında eğitim vermek |
|
146 |
General |
potty-train v.
|
(küçük çocuğa) tuvalet eğitimi vermek |
|
147 |
General |
potty-train v.
|
(küçük çocuğa) lazımlık kullanmayı öğretmek |
|
148 |
General |
the next available train, please expr.
|
bir sonraki tren lütfen |
|
Phrasals |
|
149 |
Phrasals |
train up v.
|
eğitmek |
|
150 |
Phrasals |
train up v.
|
yetiştirmek |
|
151 |
Phrasals |
train up v.
|
terbiye vermek |
|
152 |
Phrasals |
train down v.
|
egzersiz ve diyet ile kilo vermek |
|
153 |
Phrasals |
train off v.
|
rejimi/spor düzenini bozmak |
|
154 |
Phrasals |
train off v.
|
saptırmak |
|
155 |
Phrasals |
train off v.
|
çelmek |
|
156 |
Phrasals |
train off v.
|
yön değiştirmek |
|
157 |
Phrasals |
train off v.
|
egzersiz ve diyet ile kilo vermek |
|
158 |
Phrasals |
train someone on something v.
|
birini bir konuda eğitmek |
|
159 |
Phrasals |
train up to something v.
|
idman yapmak |
|
160 |
Phrasals |
train (someone or an animal) for something v.
|
için eğitmek/yetiştirmek |
|
161 |
Phrasals |
train (someone or an animal) as something v.
|
olarak eğitmek/yetiştirmek |
|
162 |
Phrasals |
train someone in something v.
|
(bir alanda) eğitmek/yetiştirmek |
|
163 |
Phrasals |
train on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) nişan almak |
|
164 |
Phrasals |
train on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) doğrultmak |
|
165 |
Phrasals |
train on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yöneltmek |
|
166 |
Phrasals |
train on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) çevirmek |
|
167 |
Phrasals |
train on (someone) v.
|
(birini) bir şeye çalıştırmak |
|
168 |
Phrasals |
train on (someone) v.
|
(birini) bir konuda eğitmek |
|
169 |
Phrasals |
train on (someone) v.
|
(birine) bir konuda yol göstermek/rehberlik etmek |
|
170 |
Phrasals |
train on (something) v.
|
(bir şey) üzerinde çalışmak |
|
171 |
Phrasals |
train on (something) v.
|
(bir şey) üzerinde pratik yapmak |
|
172 |
Phrasals |
train on (something) v.
|
(bir şey) üzerinde alıştırma yapmak |
|
173 |
Phrasals |
train on (something) v.
|
(bir şeyle) çalışmak |
|
174 |
Phrasals |
train on (something) v.
|
(bir şeyle) antrenman yapmak |
|
175 |
Phrasals |
train as (something) v.
|
(bir şey) olarak eğitim görmek |
|
176 |
Phrasals |
train as (something) v.
|
(bir mesleğin) eğitimini görmek/almak |
|
177 |
Phrasals |
train as (something) v.
|
(bir şey) olarak eğitmek |
|
178 |
Phrasals |
train for (something) v.
|
(bir şey) için hazırlık yapmak |
|
179 |
Phrasals |
train for (something) v.
|
(bir şeye) hazırlamak |
|
180 |
Phrasals |
train for (something) v.
|
(bir şey) için hazırlamak |
|
181 |
Phrasals |
train for (something) v.
|
(bir şey) için yetiştirmek/eğitmek |
|
182 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir alanda) eğitim almak |
|
183 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir alanda) pratik yapmak |
|
184 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir alanda) beceri kazanmak |
|
185 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir yerde) eğitim almak |
|
186 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir yerde) okumak |
|
187 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir alanda) eğitim vermek/eğitmek |
|
188 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir alanda) beceri kazandırmak |
|
189 |
Phrasals |
train in (something) v.
|
(bir alanda) çalıştırmak |
|
190 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(bir şeye) hazırlanmak |
|
191 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(bir şey) için hazırlık yapmak |
|
192 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(bir şey) için idman yapmak |
|
193 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(belli bir seviyede) hazırlanmak |
|
194 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
çalışıp (belli bir seviyeye) gelmek |
|
195 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(belli bir sıklıkta) egzersiz yapmak |
|
196 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(belli bir süreye kadar) egzersiz/idman yapmak |
|
197 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(bir şeye) hazırlamak |
|
198 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(bir şeye) çalıştırmak |
|
199 |
Phrasals |
train up to (something) v.
|
(bir şey) için eğitmek |
|
Phrases |
|
200 |
Phrases |
train like you've never won expr.
|
hiç kazanmamışsın gibi çalış |
|
201 |
Phrases |
in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
|
(birinin) peşinde |
|
202 |
Phrases |
in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
|
(birinin) peşinden |
|
203 |
Phrases |
in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
|
(birinin) arkasında |
|
204 |
Phrases |
in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
|
(birinin) arkasından |
|
205 |
Phrases |
in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
|
(birinin) peşi sıra |
|
206 |
Phrases |
in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
|
(birinin) hemen arkasından |
|
Colloquial |
|
207 |
Colloquial |
train smash [south african] n.
|
facia |
|
208 |
Colloquial |
train smash [south african] n.
|
felaket |
|
209 |
Colloquial |
train spotter n.
|
önemsiz ayrıntılara takıntılı kimse |
|
210 |
Colloquial |
gravy train n.
|
kolay kazanılmış para |
|
211 |
Colloquial |
owl train n.
|
gece treni |
|
Idioms |
|
212 |
Idioms |
train of thought n.
|
düşünce dizisi |
|
213 |
Idioms |
train of thought n.
|
düşünce zinciri |
|
214 |
Idioms |
train of thought n.
|
düşünce silsilesi |
|
215 |
Idioms |
the gravy train n.
|
beleşten zengin olma |
|
216 |
Idioms |
train of thought n.
|
fikir silsilesi |
|
217 |
Idioms |
train wreck n.
|
felaket |
|
218 |
Idioms |
train of thought n.
|
fikir dizisi |
|
219 |
Idioms |
slow motion train wreck n.
|
izlenen fakat durdurulamayan felaket |
|
220 |
Idioms |
train wreck n.
|
karmaşa |
|
221 |
Idioms |
train wreck n.
|
kötü durum |
|
222 |
Idioms |
slow motion train wreck n.
|
yavaş yavaş gelen ve durdurulamayan afet |
|
223 |
Idioms |
a gravy train n.
|
çok para kazanmanın kolay yolu |
|
224 |
Idioms |
a gravy train n.
|
az emek harcayıp çok para kazanılan iş/makam/durum |
|
225 |
Idioms |
a gravy train n.
|
uzun vadede kolay yoldan çok para getiren iş/makam/durum |
|
226 |
Idioms |
a gravy train n.
|
yağlı kapı |
|
227 |
Idioms |
a train of thought n.
|
düşünce dizisi |
|
228 |
Idioms |
a train of thought n.
|
düşünce silsilesi |
|
229 |
Idioms |
a train of thought n.
|
düşünce zinciri |
|
230 |
Idioms |
a train of thought n.
|
fikir dizisi |
|
231 |
Idioms |
a train of thought n.
|
bir dizi düşünce/fikir |
|
232 |
Idioms |
a train of thought n.
|
fikir silsilesi |
|
233 |
Idioms |
a train of thought n.
|
arka arkaya gelen düşünceler |
|
234 |
Idioms |
gravy train n.
|
kolay para getiren iş |
|
235 |
Idioms |
gravy train n.
|
kolay kazanç sağlayan iş |
|
236 |
Idioms |
board the gravy train v.
|
kebap gibi bir işe gelmek |
|
237 |
Idioms |
board the gravy train v.
|
az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek |
|
238 |
Idioms |
board the gravy train v.
|
turnayı gözünden vurmak |
|
239 |
Idioms |
board the gravy train v.
|
sağlam yere olta atmak |
|
240 |
Idioms |
board the gravy train v.
|
sağlam yere kapak atmak |
|
241 |
Idioms |
board the gravy train v.
|
işi iş olmak |
|
242 |
Idioms |
climb on the gravy train v.
|
kebap gibi bir işe gelmek |
|
243 |
Idioms |
climb on the gravy train v.
|
az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek |
|
244 |
Idioms |
climb on the gravy train v.
|
turnayı gözünden vurmak |
|
245 |
Idioms |
climb on the gravy train v.
|
sağlam yere olta atmak |
|
246 |
Idioms |
climb on the gravy train v.
|
sağlam yere kapak atmak |
|
247 |
Idioms |
climb on the gravy train v.
|
işi iş olmak |
|
248 |
Idioms |
get on the gravy train v.
|
kebap gibi bir işe gelmek |
|
249 |
Idioms |
get on the gravy train v.
|
az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek |
|
250 |
Idioms |
get on the gravy train v.
|
turnayı gözünden vurmak |
|
251 |
Idioms |
get on the gravy train v.
|
sağlam yere olta atmak |
|
252 |
Idioms |
get on the gravy train v.
|
sağlam yere kapak atmak |
|
253 |
Idioms |
get on the gravy train v.
|
işi iş olmak |
|
254 |
Idioms |
train one's sights on something v.
|
amacı olmak |
|
255 |
Idioms |
train one's sights on something v.
|
amaç edinmek |
|
256 |
Idioms |
bring something in its train v.
|
beraberinde getirmek |
|
257 |
Idioms |
lose one's train of thought v.
|
bahsettiği şeyi unutmak |
|
258 |
Idioms |
ride the gravy train v.
|
bir eli yağda bir eli balda olmak |
|
259 |
Idioms |
train one's sights on something v.
|
gözüne kestirmek |
|
260 |
Idioms |
bring something in its train v.
|
neden olmak |
|
261 |
Idioms |
lose one's train of thought v.
|
söylediklerini unutmak |
|
262 |
Idioms |
lose one's train of thought v.
|
söyleyeceklerini unutmak |
|
263 |
Idioms |
be in somebody's train v.
|
birini takip etmek |
|
264 |
Idioms |
be in somebody's train v.
|
birinin arkasından gelmek |
|
265 |
Idioms |
be in somebody's train v.
|
peşinde olmak |
|
266 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
köşeyi dönmek |
|
267 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
köşe olmak |
|
268 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
para kırmak |
|
269 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
turnayı gözünden vurmak |
|
270 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
cukkalamak |
|
271 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
(kumarda) duman yapmak |
|
272 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
mangır kesmek |
|
273 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
yükü tutmak |
|
274 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
beleşe konmak |
|
275 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
işleri kebap olmak |
|
276 |
Idioms |
be on the gravy train v.
|
işleri gıcırında olmak |
|
277 |
Idioms |
lose train of thought v.
|
söylediklerini unutmak |
|
278 |
Idioms |
lose train of thought v.
|
bahsettiği şeyi unutmak |
|
279 |
Idioms |
lose train of thought v.
|
söyleyeceklerini unutmak |
|
280 |
Idioms |
train (one's) sights on (someone or something) v.
|
amacı (biri/bir şey) olmak |
|
281 |
Idioms |
train (one's) sights on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) amaç edinmek |
|
282 |
Idioms |
train (one's) sights on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) gözüne kestirmek |
|
283 |
Idioms |
train sights on v.
|
gözüne kestirmek |
|
284 |
Idioms |
train sights on v.
|
amacı olmak |
|
285 |
Idioms |
train sights on v.
|
amaç edinmek |
|
286 |
Idioms |
in (one's) train expr.
|
(birinin) peşinden |
|
287 |
Idioms |
in (one's) train expr.
|
(birinin) arkasından |
|
288 |
Idioms |
in (one's) train expr.
|
(birini) takiben |
|
289 |
Idioms |
in (one's) train expr.
|
(birinin) hemen arkasından/ardından |
|
290 |
Idioms |
in train expr.
|
hareket halinde |
|
291 |
Idioms |
in train expr.
|
ilerleme halinde |
|
292 |
Idioms |
in train expr.
|
devam etmekte |
|
293 |
Idioms |
in train expr.
|
sürmekte |
|
294 |
Idioms |
in train expr.
|
hazırlık aşamasında |
|
295 |
Idioms |
in train expr.
|
işlem halinde |
|
296 |
Idioms |
in train expr.
|
hazırlanmakta |
|
297 |
Idioms |
in train expr.
|
yürütmekte |
|
298 |
Idioms |
in train expr.
|
yapılmakta |
|
299 |
Idioms |
in train expr.
|
işlemde |
|
300 |
Idioms |
in train expr.
|
yolda |
|
301 |
Idioms |
in somebody’s train expr.
|
birinin arkasından |
|
302 |
Idioms |
in somebody’s train expr.
|
birinin hemen ardından |
|
303 |
Idioms |
in somebody’s train expr.
|
birini takiben |
|
304 |
Idioms |
in somebody’s train expr.
|
birinin peşinden |
|
305 |
Idioms |
on the gravy train expr.
|
turnayı gözünden vurmuş |
|
306 |
Idioms |
on the gravy train expr.
|
köşeyi dönmüş |
|
307 |
Idioms |
on the gravy train expr.
|
köşe olmuş |
|
308 |
Idioms |
on the gravy train expr.
|
beleşe konmuş |
|
309 |
Idioms |
on the gravy train expr.
|
işleri gıcırında |
|
310 |
Idioms |
that train (has) already left the station expr.
|
atı alan üsküdar'ı geçti |
|
311 |
Idioms |
that train (has) already left the station expr.
|
o tren çoktan kaçtı |
|
312 |
Idioms |
that train (has) already left the station expr.
|
o gemi çoktan kaçtı |
|
313 |
Idioms |
that train (has) already left the station expr.
|
o fırsat çoktan kaçtı |
|
314 |
Idioms |
that train has left the station expr.
|
atı alan üsküdar'ı geçti |
|
315 |
Idioms |
that train has left the station expr.
|
o tren çoktan kaçtı |
|
316 |
Idioms |
that train has left the station expr.
|
o gemi çoktan kaçtı |
|
317 |
Idioms |
that train has left the station expr.
|
o fırsat çoktan kaçtı |
|
Speaking |
|
318 |
Speaking |
what time does the train from miami arrive? expr.
|
miami'den gelen tren ne zaman burada olur? |
|
319 |
Speaking |
what time does the train from miami arrive? expr.
|
miami'den gelen tren buraya ne zaman varır? |
|
320 |
Speaking |
what time does the train from miami arrive? expr.
|
miami'den gelen tren buraya ne zaman ulaşır? |
|
321 |
Speaking |
what time does the train from miami arrive? expr.
|
miami treni ne zaman gelir? |
|
322 |
Speaking |
I lost my train of thought expr.
|
söyleyeceklerimi unuttum |
|
323 |
Speaking |
when does the train leave? expr.
|
tren ne zaman kalkıyor? |
|
324 |
Speaking |
when does the train leave? expr.
|
tren ne zaman ayrılıyor? |
|
325 |
Speaking |
train is slower than plane expr.
|
tren uçaktan daha yavaştır |
|
326 |
Speaking |
I missed the train expr.
|
treni kaçırdım |
|
327 |
Speaking |
are there any cheap train fares? expr.
|
ucuz tarifeli tren bileti var mı? |
|
328 |
Speaking |
when is the next train? expr.
|
bir sonraki tren ne zaman? |
|
Trade/Economic |
|
329 |
Trade/Economic |
through train n.
|
aktarmasız tren |
|
330 |
Trade/Economic |
fast goods train n.
|
ekspres marşandiz |
|
331 |
Trade/Economic |
mixed train n.
|
karma tren |
|
332 |
Trade/Economic |
container train n.
|
konteyner treni |
|
333 |
Trade/Economic |
container train n.
|
konteynır treni |
|
334 |
Trade/Economic |
freight train n.
|
marşandiz |
|
335 |
Trade/Economic |
mail train n.
|
posta katarı |
|
336 |
Trade/Economic |
train personnel v.
|
adam yetiştirmek |
|
337 |
Trade/Economic |
train personnel v.
|
eleman yetiştirmek |
|
Tourism |
|
338 |
Tourism |
special cruise train n.
|
özel turistik tren |
|
339 |
Tourism |
cruise train n.
|
turistik tren |
|
Technical |
|
340 |
Technical |
train of rolls n.
|
metali çeşitli şekillere sokmakta kullanılan düz veya oluklu merdane seti |
|
341 |
Technical |
roll train n.
|
metali çeşitli şekillere sokmakta kullanılan düz veya oluklu merdane seti |
|
342 |
Technical |
drive train n.
|
aktarma organları |
|
343 |
Technical |
intermediate train n.
|
ara hadde |
|
344 |
Technical |
gross train weight n.
|
azami yüklü katar ağırlığı |
|
345 |
Technical |
train oil n.
|
balık yağı |
|
346 |
Technical |
train of unit impulses n.
|
birim dürtü katarı |
|
347 |
Technical |
finishing train n.
|
bitirme katarı |
|
348 |
Technical |
gravel train n.
|
çakıl tabakası |
|
349 |
Technical |
cross country train n.
|
çapraz hadde dizisi |
|
350 |
Technical |
wave train n.
|
dalga katarı |
|
351 |
Technical |
wave train n.
|
dalga dizisi |
|
352 |
Technical |
gear train n.
|
dişli çark takımı |
|
353 |
Technical |
gear train n.
|
dişli takımı |
|
354 |
Technical |
periodic pulse train n.
|
dönemli darbe katarı |
|
355 |
Technical |
epicyclic gear train n.
|
episiklik dişli donanımı |
|
356 |
Technical |
power train n.
|
güç aktarma organı |
|
357 |
Technical |
boat train n.
|
gemi treni |
|
358 |
Technical |
train of stands n.
|
hadde ayağı dizisi |
|
359 |
Technical |
roughing train n.
|
hazırlama hadde dizisi |
|
360 |
Technical |
bullet train n.
|
hızlı tren |
|
361 |
Technical |
mixing-placing train n.
|
harmanlayıcı- betonlayıcı katar |
|
362 |
Technical |
reversing train n.
|
iki yönlü tren |
|
363 |
Technical |
cable train n.
|
kablolu tren |
|
364 |
Technical |
mixing train n.
|
karıştırma katarı |
|
365 |
Technical |
blooming train n.
|
kabakütük hadde katarı |
|
366 |
Technical |
train ferry n.
|
katar araba vapuru |
|
367 |
Technical |
bullet train n.
|
kurşun hızında tren |
|
368 |
Technical |
compartment for train crew n.
|
refakat personeli kompartımanı |
|
369 |
Technical |
looping train n.
|
salgılama tezgahları |
|
370 |
Technical |
train cable n.
|
sofaj ana kablosu |
|
371 |
Technical |
continuous rolling train n.
|
sürekli sıralı hadde tezgahları |
|
372 |
Technical |
train protecting signal n.
|
tren koruma sinyali |
|
373 |
Technical |
train ferry n.
|
tren taşıyan vapur |
|
374 |
Technical |
turbo train n.
|
türbin lokomotifli tren |
|
375 |
Technical |
mixing train n.
|
toprak beton katarı |
|
376 |
Technical |
reversing train n.
|
tersinir tren |
|
377 |
Technical |
train of stands n.
|
tezgahlar dizisi |
|
378 |
Technical |
train of bubbles n.
|
tel kabarcıkları |
|
379 |
Technical |
sea train n.
|
vagon gemisi |
|
380 |
Technical |
boat train n.
|
vapur bağlantılı tren |
|
381 |
Technical |
seven-strand mill train n.
|
yedi ayaklı hadde dizisi |
|
382 |
Technical |
open train n.
|
yanyana tezgahlar dizisi |
|
383 |
Technical |
way train n.
|
yolcu treni |
|
384 |
Technical |
baggage train n.
|
yük treni |
|
385 |
Technical |
jamaica train n.
|
kamış suyu kaynatmak için kullanılan bir tür demir su ısıtıcısı |
|
386 |
Technical |
going train n.
|
saat mekanizmasının içindeki bir parça |
|
387 |
Technical |
pontoon train n.
|
duba köprü malzemelerini taşıyan tren |
|
Computer |
|
388 |
Computer |
train of unit impulses n.
|
dürtü katarı |
|
389 |
Computer |
train now expr.
|
şimdi eğit |
|
Informatics |
|
390 |
Informatics |
spike train n.
|
ani vurum katarı |
|
391 |
Informatics |
wave train n.
|
dalga katarı |
|
392 |
Informatics |
pulse train n.
|
vurum katarı |
|
Mechanic |
|
393 |
Mechanic |
train of mechanism n.
|
mekanizma düzeneği |
|
394 |
Mechanic |
gear train n.
|
birbirine geçmiş müteaddit dişli tertibatı |
|
395 |
Mechanic |
gear train n.
|
dişli düzeni |
|
396 |
Mechanic |
epicyclic gear train n.
|
planeter dişli takımı |
|
397 |
Mechanic |
epicyclic train n.
|
planeter dişli takımı |
|
Textile |
|
398 |
Textile |
sweep train n.
|
kısa gelinlik kuyruğu |
|
399 |
Textile |
chapel train n.
|
orta uzunlukta gelinlik kuyruğu |
|
400 |
Textile |
court train n.
|
uzun gelinlik kuyruğu |
|
Construction |
|
401 |
Construction |
concreting train n.
|
betonlama katarı |
|
402 |
Construction |
construction train n.
|
yapım katarı |
|
Automotive |
|
403 |
Automotive |
drive-train n.
|
aktarma organları |
|
404 |
Automotive |
drive train n.
|
aktarma organları |
|
405 |
Automotive |
gear train n.
|
dişli çark takımı |
|
406 |
Automotive |
power train n.
|
güç aktarma organları |
|
407 |
Automotive |
valve train n.
|
supap ayarı |
|
408 |
Automotive |
valve train n.
|
supap mekanizması |
|
409 |
Automotive |
valve train subsystem n.
|
supap mekanizması tali sistemi |
|
410 |
Automotive |
valve train assembly n.
|
valf mekanizması grubu |
|
411 |
Automotive |
valve train auxiliary drive n.
|
valf mekanizması yardımcı tahriki |
|
412 |
Automotive |
road train n.
|
yol treni |
|
Transportation |
|
413 |
Transportation |
car train n.
|
hem yolcuları hem arabalarını taşıyan tren |
|
414 |
Transportation |
car train n.
|
arabalı tren |
|
415 |
Transportation |
cat-train [canadian] n.
|
kışın kuzeyde yük vs. taşımak için kullanılan paletli bir traktör ve arkasına takılan kızaklı vagonlar |
|
416 |
Transportation |
tonnage train n.
|
yalnızca belirli bir tonajda yük elde edildiğinde çalışan yük treni |
|
417 |
Transportation |
sky train n.
|
gökyüzü treni |
|
418 |
Transportation |
the train is running ten minutes late expr.
|
tren on dakika geç kalkıyor/geliyor |
|
419 |
Transportation |
the train is running ten minutes late expr.
|
tren on dakika rötar yapıyor |
|
Traffic |
|
420 |
Traffic |
road train n.
|
taşıt katarı |
|
421 |
Traffic |
road train n.
|
konvoy |
|
Railway |
|
422 |
Railway |
rail train n.
|
raylı tren |
|
423 |
Railway |
train car n.
|
demiryolu vagonu |
|
424 |
Railway |
train wagon n.
|
demiryolu vagonu |
|
425 |
Railway |
train car n.
|
vagonu |
|
426 |
Railway |
train wagon n.
|
vagonu |
|
427 |
Railway |
toc (train operating company) n.
|
tren işletme şirketi |
|
428 |
Railway |
train dispatcher n.
|
demiryolu bakım istasyonundan sorumlu memur |
|
429 |
Railway |
train mile n.
|
trenin belirli bir süre içinde kat ettiği toplam yolun mil cinsinden birimi |
|
430 |
Railway |
train spotter n.
|
lokomotif meraklısı |
|
431 |
Railway |
train-workers n.
|
demiryolu işçileri |
|
432 |
Railway |
train-workers n.
|
tren çalışanları |
|
433 |
Railway |
train workers n.
|
demiryolu işçileri |
|
434 |
Railway |
train workers n.
|
tren çalışanları |
|
435 |
Railway |
train guard n.
|
tren bekçisi |
|
436 |
Railway |
train line n.
|
fren borusu |
|
437 |
Railway |
train line n.
|
elektrikli trenlerde kullanılan sürekli elektrik kontrol devresi |
|
438 |
Railway |
train pipe n.
|
fren borusu |
|
439 |
Railway |
train-mile n.
|
trenin belirli bir süre içinde kat ettiği toplam yolun mil cinsinden birimi |
|
440 |
Railway |
train order n.
|
mühendis veya kondüktöre trenin nasıl çalışacağıyla ilgili talimatlar veren yazılı mesaj |
|
441 |
Railway |
train shed n.
|
tren hangarı |
|
442 |
Railway |
train sheet n.
|
tren hareket memuru tarafından tren hareketlerini kaydetmekte kullanılan kağıt |
|
443 |
Railway |
train signal n.
|
mekanik bir cihaz vasıtasıyla vagonlardan lokomotife aktarılan sinyal |
|
444 |
Railway |
train stop n.
|
sinyalde sorun olması halinde treni durdurmak için otomatik olarak freni devreye sokan cihaz |
|
445 |
Railway |
automatic train stop system n.
|
ats sistemi |
|
446 |
Railway |
automatic train control system n.
|
atc sistemi |
|
447 |
Railway |
ballast train n.
|
balast treni |
|
448 |
Railway |
block train n.
|
blok yük treni |
|
449 |
Railway |
unit train n.
|
blok yük trenleri |
|
450 |
Railway |
road train n.
|
çeşitli sayıda treyler çeken büyük karayolu lokomotifi |
|
451 |
Railway |
diesel-hauled train n.
|
dizelli tren |
|
452 |
Railway |
rolling stock and train detection systems n.
|
demiryolu aracı ve güzergah algılama sistemi |
|
453 |
Railway |
railroad train n.
|
demiryolu katarı |
|
454 |
Railway |
direct train n.
|
direkt tren |
|
455 |
Railway |
fast train n.
|
ekspres tren |
|
456 |
Railway |
nonstop train n.
|
ekspres tren |
|
457 |
Railway |
through goods train n.
|
ekspres yük treni |
|
458 |
Railway |
through freight train n.
|
ekspres yük treni |
|
459 |
Railway |
electric train n.
|
elektrikli tren |
|
460 |
Railway |
through train n.
|
ekspres tren |
|
461 |
Railway |
train depot n.
|
gar |
|
462 |
Railway |
communications-based train control (cbtc) n.
|
haberleşme tabanlı tren kontrolü |
|
463 |
Railway |
service train n.
|
hizmet treni |
|
464 |
Railway |
accommodation train n.
|
her istasyonda duran tren |
|
465 |
Railway |
work train n.
|
hizmet vagonu |
|
466 |
Railway |
light train n.
|
hafif tren |
|
467 |
Railway |
fast goods train n.
|
hızlı yük trenleri |
|
468 |
Railway |
fast freight train n.
|
hızlı yük trenleri |
|
469 |
Railway |
supplementary train n.
|
ilave tren |
|
470 |
Railway |
relief train n.
|
imdat treni |
|
471 |
Railway |
train operating company n.
|
ingiltere'de demiryolu seferi düzenleyen şirketlerin her biri |
|
472 |
Railway |
service train n.
|
iş katarı |
|
473 |
Railway |
work train n.
|
iş katarı |
|
474 |
Railway |
road train n.
|
karayolu treni |
|
475 |
Railway |
disused train tunnel n.
|
kullanılmayan tren tüneli |
|
476 |
Railway |
freight train n.
|
marşandiz |
|
477 |
Railway |
goods train n.
|
marşandiz treni |
|
478 |
Railway |
merchandise train n.
|
marşandiz |
|
479 |
Railway |
luggage train n.
|
marşandiz treni |
|
480 |
Railway |
motor train n.
|
motorlu tren |
|
481 |
Railway |
special train n.
|
özel tren |
|
482 |
Railway |
automatic train examination station n.
|
otomatik tren muayene istasyonu |
|
483 |
Railway |
radio train n.
|
radyolu tren |
|
484 |
Railway |
rail-grinding train n.
|
ray taşlama makinesi |
|
485 |
Railway |
bullet train n.
|
sürat treni |
|
486 |
Railway |
express train n.
|
sürat treni |
|
487 |
Railway |
train depot n.
|
tren istasyonu |
|
488 |
Railway |
train bus n.
|
tren otobüsü |
|
489 |
Railway |
train station n.
|
tren garı |
|
490 |
Railway |
train dispatcher n.
|
tren hareket memuru |
|
491 |
Railway |
train whistle n.
|
tren düdüğü |
|
492 |
Railway |
test train n.
|
test treni |
|
493 |
Railway |
train depot n.
|
tren garı |
|
494 |
Railway |
train circulating graphic n.
|
tren seyir grafiği |
|
495 |
Railway |
cruise train n.
|
turistik tren |
|
496 |
Railway |
train cable n.
|
tren kablosu |
|
497 |
Railway |
train shed n.
|
tren garı |
|
498 |
Railway |
train schedule n.
|
tren tarifesi |
|
499 |
Railway |
train service n.
|
tren seferi |
|
500 |
Railway |
railroad train n.
|
tren |
|