öncülük

Bedeutungen von dem Begriff "öncülük" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	öncülük	leadership n.
2	General	öncülük	lead n.
3	General	öncülük	firing line n.
4	General	öncülük	primateship n.

Bedeutungen, die der Begriff "öncülük" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 54 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	öncülük etmek	lead v.
It was really not, however, the PCA Agreement that led the way but, rather, money. Ancak bu konuda öncülük eden PCA Anlaşması değil, daha ziyade para olmuştur. More Sentences
General
2	General	öncülük etmek	spearhead v.
We should all be very pleased that we have the European Union to spearhead action in this area. Avrupa Birliği'nin bu alanda öncülük etmesinden hepimiz çok memnun olmalıyız. More Sentences
3	General	öncülük yapmak	pioneer v.
Paracelsus pioneered the use of chemicals and minerals in medicine. Paracelsus tıpta kimyasal ve mineral kullanımının öncülüğünü yaptı. More Sentences
4	General	öncülük etmek	pioneer v.
This is a particularly urgent task here in Europe, the continent that has pioneered insurance banking. Bu, sigorta bankacılığına öncülük etmiş olan Avrupa'da özellikle acil bir görevdir. More Sentences
Phrasals
5	Phrasals	öncülük etmek	usher in v.
The revolution ushered in a new era. Devrim yeni bir döneme öncülük etti. More Sentences
Technical
6	Technical	öncülük etmek	pioneer v.
Paracelsus pioneered the use of chemicals and minerals in medicine. Paracelsus, kimyasalların ve minerallerin tıpta kullanılmasına öncülük etmiştir. More Sentences
Common Usage
7	Common Usage	öncülük yapmak	lead v.
8	Common Usage	öncülük eden	leading adj.
General
9	General	öncülük etme	pioneering n.
10	General	öncülük yapma	initiation n.
11	General	öncülük etme	spearheading n.
12	General	normların oluşmasına öncülük eden kimse	norm entrepreneur n.
13	General	büyük bir değişime öncülük eden kimse	harbinger n.
14	General	(öncülük, yaşlılık bakımından) dede özelliğine sahip kimse	grandfather n.
15	General	öncülük yapma	duct [obsolete] n.
16	General	öncülük eden kimse	fashioner n.
17	General	öncülük etmek	guide v.
18	General	öncülük etmek	fashion v.
19	General	modada öncülük etmek	set the fashion v.
20	General	değişime öncülük etmek	pioneer the change v.
21	General	...çabasına öncülük etmek	lead the drive for v.
22	General	öncülük yapmak	blaze v.
23	General	öncülük yapmak	blaze v.
24	General	törende öncülük yapmak	marshall v.
25	General	büyük bir değişime öncülük etmek	harbinger v.
26	General	öncülük etmek	run v.
27	General	öncülük etmek	pace v.
28	General	öncülük eden	spearheading adj.
29	General	öncülük eden	pathbreaking adj.
30	General	yeni girişime öncülük yapan	groundbreaking adj.
31	General	öncülük eden	pioneer adj.
32	General	öncülük eden	forehand adj.
33	General	varlığına öncülük eden	preexistent adj.
34	General	öncülük eden	preliminary adj.
Irregular Verb
35	Irregular Verb	(hikaye bileşik zamanda) öncülük etmek	ladde [obsolete] v.
Phrasals
36	Phrasals	bir şeyin (yasa, teklif, öneri) bir kuruldan geçmesine öncülük etmek	work something through (something) v.
37	Phrasals	(birine/bir hayvana) öncülük etmek	walk away with (someone or an animal) v.
Idioms
38	Idioms	öncülük etmek	blaze the trail v.
39	Idioms	öncülük etmek	blaze a trail v.
40	Idioms	öncülük etmek	lay down the marker v.
41	Idioms	öncülük yapmak	blaze a way v.
42	Idioms	öncülük etmek	blaze a trail v.
43	Idioms	öncülük etmek	blaze the trail v.
44	Idioms	öncülük etmek	blaze the trail v.
45	Idioms	öncülük etmek	blaze a trail v.
46	Idioms	biri/bir şey için verilen mücadeleye öncülük etmek	carry the torch v.
47	Idioms	öncülük eden	ahead of the curve adv.
Trade/Economic
48	Trade/Economic	piyasaya öncülük eden	market leader n.
49	Trade/Economic	piyasaya öncülük etmek	lead the market v.
Biology
50	Biology	bağ dokuya öncülük eden hücre	fibroblast n.
Social Sciences
51	Social Sciences	normların oluşmasına öncülük eden kimse	norm entrepreneur n.
Religious
52	Religious	israiloğullarının mısır'dan çıkmasına öncülük eden ve çölde gezindiği yıllarda vahiy alan ibrani peygamber	grandma moses n.
Philosophy
53	Philosophy	panteizme öncülük eden	pantheistical adj.
Art
54	Art	kazimir malevich'in öncülük ettiği bir sanat hareketi	suprematism n.