öndeki - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

öndeki



Bedeutungen von dem Begriff "öndeki" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
öndeki front adj.
öndeki forward adj.
öndeki fore adj.
öndeki ahead adj.
öndeki anterior adj.
öndeki frontmost adj.

Bedeutungen, die der Begriff "öndeki" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 68 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
en öndeki kuka kingpin n.
öndeki arabanın dibinden gitme tailgating n.
en öndeki yer forefront n.
öndeki sıfır leading zero n.
kadınlarda öndeki saçların altına ilave bir kısımla kabartıldığı saç şekli pompadour n.
tırın öndeki çekici kamyonu prime mover n.
öndeki aracı çok yakından takip eden sürücü tailgater n.
en öndeki yer foreground n.
(kızakta) en öndeki köpek outrunner n.
öndeki arabanın dibinden gitmek tailgate v.
öndeki arabayı yakından takip etmek tailgate v.
(yarış atı) en öndeki ata yaklaşmak close v.
en öndeki foremost adj.
en öndeki forehand adj.
gemi güvertesinin en öndeki noktasından en arkadaki noktasına overall adv.
Phrasals
öndeki oyuncuya atmak pass forward v.
golfte çok yavaş oynadıkları için izin alarak öndeki grubu geçip oynamaya devam etmek play through v.
öndeki aracı aniden sollayıp önüne geçmek carve someone up v.
öndeki aracın önüne kırmak carve someone up v.
Colloquial
(öndeki araca çarpmaya) ramak kala on a dime expr.
Idioms
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak stay one jump ahead v.
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak be one jump ahead v.
öndeki aracın önüne kırmak cut in v.
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak be one jump ahead v.
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak stay one jump ahead v.
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
Technical
motor gücünün büyük bölümünü en öndeki geniş çaplı fanda elde edildiği motor tipi fan engine n.
Computer
en öndeki bilgi penceresi info window is frontmost n.
en öndeki simgeleşmiş pencere frontmost window is minimized n.
öndeki noktalar points of forward space n.
öndeki sıfır leading zero n.
Informatics
öndeki uygulama front-end application n.
öndeki bayt high byte n.
öndeki boşluk leading space n.
öndeki iş foreground job n.
öndeki sıfır leading zero n.
Automotive
öndeki engellerden kaçınmaya yardımcı düzen forward obstacle avoidance system n.
Traffic
kamyonlar için öndeki taşıtı geçmek yasaktır no overtaking by trucks expr.
öndeki taşıt ... metreden daha yakın takip edilemez minimum following distance expr.
öndeki taşıtı geçmek yasaktır no overtaking expr.
Marine
öndeki sis frontal fog n.
teknenin en öndeki küreği bow n.
(geleneksel ingiliz teknesinde) öndeki yükleri sıkıştırıp üst tahtayı veya yürüyüş yolunu destekleyen dikey kalaslar cratch n.
Medical
sacrum ve coccyx arasında uzanan öndeki veya arkadaki kastan herbiri sacrococcygeus n.
Anatomy
alt çene kemiğinin geliştiği en öndeki iç organ yayı mandibular arch n.
Agriculture
eski tip sabanlarda öndeki kulağı sapa bağlayan çubuk sheath n.
Military
en öndeki atış timi lead fire team n.
Sport
bir bacak önde bir bacak arkada kalça squat pozisyonunda iken zıplayarak öndeki bacağın arkaya arkadaki bacağın da öne doğru çekilmesi jumping lunge n.
formula 1'de en öndeki pilotun pozisyonuna verilen isim pole position n.
(bovlingde) sadece öndeki bir lobutu devirme cherry n.
(kar kayağı) kayakçının önce öndeki ardından arkadaki ayağını havaya kaldırdığı manevra ollie n.
(kayakta) kayakların öndeki uçlarının içe, arkadakileri dışa döndürerek yapılan bir manevra snow plow n.
Baseball
bir atıcının atıştan önce kolunu geriye doğru sallayıp öndeki ayağını kaldırdığı bir hazırlık hareketi wind-up n.
Boxing
kroşeden evvel öndeki elle yapılan ani ve direkt vuruş one-two n.
Slang
öndeki arabanın kıçına yapışmak/girmek be up (one's) ass [us] v.
öndeki arabanın kıçına yapışmak/girmek ride (someone's) ass v.
öndeki arabanın kıçına/dibine yapışmak/girmek be up (one's) ass v.
(öndeki arabanın) kıçına girmek be (right) up (one's) arse v.
(öndeki arabanın) dibine girmek be (right) up (one's) arse v.
(öndeki arabanın) kıçının dibine girmek be (right) up (one's) arse v.
(öndeki arabanın) kıçına girmek be on (one's) ass [us] v.
(öndeki arabanın) dibine girmek be on (one's) ass [us] v.
(öndeki arabanın) kıçının dibine girmek be on (one's) ass [us] v.
(öndeki arabanın) kıçında on (one's) ass [us] expr.
(öndeki arabanın) dibinde on (one's) ass [us] expr.
(öndeki arabanın) kıçının dibine girmiş on (one's) ass [us] expr.
(öndeki araçla) tampon tampona on (one's) ass [us] expr.