Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | automatically adv. | otomatik olarak | ||
But every American policy does not automatically have to become European policy. Ancak her Amerikan politikası otomatik olarak Avrupa politikası olmak zorunda değildir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | automatically adv. | otomatikman | ||
I replied automatically when I heard my name. Adımı duyduğumda otomatikman cevap verdim. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | automatically adj. | otomatik | ||
This does not automatically mean that every criticism should be accepted as valid. Bu, her eleştirinin otomatik olarak geçerli kabul edilmesi gerektiği anlamına gelmez. More Sentences |
||||
Technical | automatically adv. | otomatik olarak | ||
The fact that medicines are authorised does not mean that they are automatically placed on the market. İlaçların ruhsatlandırılmış olması, otomatik olarak piyasaya sürüleceği anlamına gelmez. More Sentences |
||||
General | ||||
General | automatically adv. | özdevimlice | ||
General | automatically adv. | istemsiz olarak | ||
General | automatically adv. | kendiliğinden | ||
General | automatically adv. | kendi kendine | ||
General | automatically adv. | özişlerce | ||
General | automatically adv. | özdevimli | ||
General | automatically adv. | aslında | ||
General | automatically adv. | özdevimli şekilde | ||
General | automatically adv. | refleks olarak | ||
Technical | ||||
Technical | automatically adv. | gözü kapalı | ||
Technical | automatically adv. | otomatikçe | ||
Technical | automatically adv. | otomatik biçimde | ||
Informatics | ||||
Informatics | automatically adv. | özdevimli | ||
Informatics | automatically adv. | özdevimsel olarak |