Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | bağımsızlık | freedom n. | ||
Media freedom and independence do not go well with accumulated economic power, not to mention monopolies. Medya özgürlüğü ve bağımsızlığı, tekellerden bahsetmiyorum bile, birikmiş ekonomik güçle iyi gitmiyor. More Sentences |
||||
Common Usage | bağımsızlık | independence n. | ||
After all, that is where the call for independence is louder. Ne de olsa bağımsızlık çağrısının en yüksek olduğu yer burası. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | bağımsızlık | independence n. | ||
We want to strengthen the Commission's independence. Biz Komisyonun bağımsızlığını güçlendirmek istiyoruz. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | bağımsızlık | independence n. | ||
It is important to ensure that these authorities have the effective capacity and independence to carry out their tasks. Bu makamların, görevlerini yerine getirmek için etkili kapasiteye ve bağımsızlığa sahip olmalarını sağlamak önemlidir. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | bağımsızlık | freedom n. | ||
The proposals would have an adverse impact on media freedom and on journalistic independence. Tekliflerin medya özgürlüğü ve gazetecilik bağımsızlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olacaktır. More Sentences |
||||
Statistics | ||||
Statistics | bağımsızlık | independence n. | ||
The end result is that the coordinators' roles and independence are strengthened. Nihai sonuç, koordinatörlerin rollerinin ve bağımsızlıklarının güçlendirilmesidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | bağımsızlık | detachedness n. | ||
General | bağımsızlık | autonomy n. | ||
General | bağımsızlık | independency n. | ||
General | bağımsızlık | freeness n. | ||
General | bağımsızlık | sovereignty n. | ||
General | bağımsızlık | self-dependence n. | ||
General | bağımsızlık | large n. | ||
General | bağımsızlık | mana motuhake n. | ||
General | bağımsızlık | munity [obsolete] n. | ||
General | bağımsızlık | distinctness n. | ||
General | bağımsızlık | distincture [obsolete] n. | ||
General | bağımsızlık | self-activity n. | ||
General | bağımsızlık | separateness n. | ||
Law | ||||
Law | bağımsızlık | independency n. | ||
Law | bağımsızlık | liberty n. | ||
Politics | ||||
Politics | bağımsızlık | nonalignment n. | ||
Politics | bağımsızlık | liberty n. |