Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle kıyaslamak | compare someone or something to someone or something v. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak | compare (someone or something) with (someone or something) v. | ||
European forests cannot be compared with each other. Avrupa ormanları birbirleriyle kıyaslanamaz. More Sentences |
||||
Phrasals | (birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) kıyaslamak | contrast (someone or something) to (someone or something else) v. | ||
Phrasals | (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak | contrast (someone or something) with (someone or something) v. | ||
Phrasals | (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak | liken (someone or something) to (someone or something else) v. | ||
Phrasals | (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak | match (someone or something) (up) with (someone or something else) v. | ||
Phrasals | (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak | match (someone or something) against (someone or something else) v. | ||
Phrasals | (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak | match up (someone or something) with (someone or something else) v. |