Verlauf

bulundurma

Bedeutungen von dem Begriff "bulundurma" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Trade/Economic
1	Trade/Economic	bulundurma	hold n.

Bedeutungen, die der Begriff "bulundurma" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 45 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	uyuşturucu bulundurma	drug possession n.
2	General	birbirine yakın bulundurma	juxtaposition n.
3	General	stokta bulundurma	keeping in stock n.
4	General	göz önünde bulundurma	taking into consideration n.
5	General	göz altında bulundurma	surveillance n.
6	General	göz önünde bulundurma	bearing in mind n.
7	General	briçte ve vistte elinde yüksek kartlar bulundurma	strong suit n.
8	General	uyuşturucu bulundurma suçu	possession n.
Colloquial
9	Colloquial	üzerinde silah/suç aleti bulundurma	going equipped [uk] n.
Idioms
10	Idioms	kontrolü elinde bulundurma isteği	lust for power n.
Trade/Economic
11	Trade/Economic	stok bulundurma maliyeti	carrying charge n.
12	Trade/Economic	başka bir ülkede aktif varlık bulundurma riski	currency exposure n.
13	Trade/Economic	bulundurma ve sürdürme maliyeti	cost-of-carry relationship n.
14	Trade/Economic	elinde bulundurma	possession n.
15	Trade/Economic	fiilen elinde bulundurma	possession in deed n.
16	Trade/Economic	gözetim altında bulundurma	custody n.
17	Trade/Economic	gözetim altında bulundurma durumu	custodianship n.
18	Trade/Economic	hesap bulundurma ücreti	account maintenance fee n.
19	Trade/Economic	stok bulundurma birimi	stock keeping unit n.
20	Trade/Economic	stok bulundurma maliyeti	carrying cost n.
21	Trade/Economic	yüzde yüz rezerv bulundurma sistemi	one hundred percent reserve system n.
22	Trade/Economic	yüzde yüz karşılık bulundurma sistemi	one hundred percent reserve system n.
Law
23	Law	göz önünde bulundurma	consideration n.
24	Law	izinsiz gizli belge bulundurma suçu	unauthorized possession of classified material n.
25	Law	mülkiyeti elinde bulundurma	retention of title n.
26	Law	satmak amacıyla bulundurma	possession with intent to sell n.
27	Law	ruhsatsız silah bulundurma	possession of unregistered firearm n.
28	Law	suç işlendiğinde/işlendiği sırada ateşli silah taşıma/bulundurma	possession of firearm during the commission of a crime n.
29	Law	vekillik ücreti ödenene kadar vekilin müvekkiline ait malları yedinde bulundurma hakkı	attorney's lien n.
30	Law	uyuşturucu bulundurma suçlamaları	possession charges n.
31	Law	uyuşturucu bulundurma gerekçesiyle tutuklanmak	be arrested for possession of drugs v.
Politics
32	Politics	kendi içerisinde yürütme ya da yönetme kabiliyetini bulundurma durumu	self-enforcing n.
Industry
33	Industry	çok sayıda çalışan bulundurma	overstaffing n.
Biology
34	Biology	hem erkek hem dişi üreme organlarını bulundurma durumu	monoecism n.
35	Biology	bünyesinde hem erkek hem dişi organları bulundurma	monoecy n.
Environment
36	Environment	bulundurma ruhsatı	possession-only license n.
Military
37	Military	ağırlık hazır bulundurma tarihi	impedimenta readiness date n.
38	Military	elde bulundurma maliyeti	carrying cost n.
39	Military	hazır bulundurma tarihi	readiness date n.
40	Military	personel hazır bulundurma tarihi	personnel readiness date n.
41	Military	teçhizatı hazır bulundurma tarihi	equipment readiness date n.
42	Military	düşmanın gözünü korkutup saldırmasını önlemek amacıyla büyük bir askeri gücü sürekli hazırda bulundurma	deterrence n.
Latin
43	Latin	başkası namına elinde bulundurma niyeti	animus rem alteri habendi n.
44	Latin	elde bulundurma	detentio n.
Archaic
45	Archaic	göz önünde bulundurma	revolution n.