Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | climb into (something) v. | (bir şeyin) içine girmek | ||
I've botched things up so bad I wish I could find a hole to climb into. İşleri o kadar berbat ettim ki, keşke içine girecek bir delik bulabilsem. More Sentences |
||||
Phrasals | climb into (something) v. | (bir kıyafetin, yatağın) içine girmek |