Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | coastline n. | sahil şeridi | ||
With 3,000 miles of coastline around Ireland, the possibility of illicit drug smuggling is always present. İrlanda'nın çevresindeki 3,000 millik sahil şeridinde yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı ihtimali her zaman mevcuttur. More Sentences |
||||
General | coastline n. | kıyı | ||
But finally we have seen the damage the CFP has done to the fishing stocks around our own coastlines. Ama sonunda OBP'nin kendi kıyılarımızdaki balık rezervlerine verdiği zararı gördük. More Sentences |
||||
General | coastline n. | kıyı şeridi | ||
It has a knock-on effect in other areas, especially where there are shared coastlines. Özellikle ortak kıyı şeridinin bulunduğu diğer alanlarda da zincirleme etkisi vardır. More Sentences |
||||
General | coastline n. | kıyı boyu | ||
General | coastline n. | sahil | ||
General | coastline n. | kıyı kuşağı | ||
General | coastline n. | sahil boyu | ||
General | coastline n. | sahil kenarı | ||
Marine | ||||
Marine | coastline n. | kıyı çizgisi | ||
Marine | coastline n. | özellikle biçimi ve karakteristikleri itibarıyla denizle karanın sınır yaptığı hat | ||
Geography | ||||
Geography | coastline n. | kıyı çizgisi |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Physics | ||
Physics | coastline paradox n. | kıyı şeridi paradoksu |
Physics | coastline paradox n. | sahil şeridi paradoksu |
Environment | ||
Environment | severely threatened coastline n. | ciddi tehdit altında olan kıyı |
Geography | ||
Geography | run parallel to coastline v. | kıyıya paralel uzanmak |
Geography | run parallel along coastline v. | kıyıya paralel uzanmak |
Military | ||
Military | severely threatened coastline n. | ciddi şekilde tehdit edilen kıyı hattı |