confined - Türkisch Englisch Wörterbuch

confined

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "confined" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 11 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
confined adj. sınırlı
This report confines itself to other matters not mentioned in the title.
Bu rapor, başlıkta belirtilmeyen diğer konularla sınırlıdır.

More Sentences
confined adj. kapatılmış
Tom has been confined to his quarters.
Tom odasına kapatıldı.

More Sentences
confined adj. sınırlanmış
confined adj. sınırlandırılmış
confined adj. loğusalık yatağında olan
confined adj. hapsedilmiş
confined adj. mahsur
confined adj. sarılmış
confined adj. kapalı
confined adj. kuşatılmış
Geology
confined adj. çevrelenmiş

Bedeutungen, die der Begriff "confined" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 42 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be confined v. hapsedilmek
He has been confined to his bed with illness.
Hastalığından dolayı yatağına hapsedildi.

More Sentences
be confined v. hapsolmak
He is confined to his house by illness.
Hastalığı yüzünden eve hapsoldu.

More Sentences
confined to bed adj. yatalak
He is confined to bed now.
O, şimdi yatağa mahkûm.

More Sentences
confined to prep. sınırlı
If it is to be effective, however, this measure should not be confined to the European Union.
Ancak bu tedbirin etkili olabilmesi için sadece Avrupa Birliği ile sınırlı kalmaması gerekmektedir.

More Sentences
confined to prep. mahkum
He was confined to a bed for three months.
Üç ay boyunca yatağa mahkûm kaldı.

More Sentences
Common Usage
confined space n. kapalı alan
General
confined ground water n. tutuk yeraltı suyu
confined space n. yasak alan
confined space n. dar alan
confined space n. etrafı çevrili yer
confined space n. sınırlı alan
permit-required confined space n. giriş izni gerektiren sınırlı alan
permit-required confined space n. giriş izni gerektiren kapalı alan
confined space n. kapalı alan
be confined v. loğusa olmak
be confined v. mahsur kalmak
be confined to v. (hastalık vb'den ötürü) yataktan kalkamamak
be confined to v. mahkum kalmak
be confined to bed (by illness) v. hastalıktan yatmak
confined in an asylum adj. akıl hastanesine kapatılmış
confined to bed adj. yatağa bağlı
confined to bed adj. yatağa bağımlı
confined to prep. hapsolmuş
Phrases
in confined area adv. dar alanda
in confined area adv. sınırlı alanda
Law
confined to bed n. yatalak hasta
Technical
entropically confined systems n. dağıntısal kısıtlanmış dizgeler
confined space warning sign n. kapalı alan uyarı levhası
confined compressive strength n. sınırlı kompresif güç
laterally-confined adj. yanal genişlemesi önlenmiş
Construction
confined concrete n. sargılı beton
confined compression test n. yanal yerdeğiştirmesi engellenmiş basınç deneyi
Medical
pre-operative prediction of organ confined tumors n. organa sınırlı tümörlerin preoperatif saptanabilmesi
organ-confined prostate cancer n. organa sınırlı prostat kanseri
organ-confined tumors n. organa sınırlı tümörler
Agriculture
confined water n. sıkışmış yeraltı suyu
confined ground water n. tutuk yeraltı suyu
Environment
confined aquifer n. kaya katmanları arasında sıkışıp kalmış yer altı suyu
confined ground water n. sınırlanmış yeraltı suyu
Geography
confined aquifer n. kapalı akifer
Geology
confined aquifer n. basınçlı akifer
confined aquifer n. sınırlanmış akifer