dışa doğru - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dışa doğru



Bedeutungen von dem Begriff "dışa doğru" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 8 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dışa doğru outward adj.
dışa doğru outward adv.
dışa doğru outwardly adv.
dışa doğru outwards adv.
dışa doğru outward adv.
Computer
dışa doğru outset adj.
Anatomy
dışa doğru ectad adj.
Sport
dışa doğru outward adj.

Bedeutungen, die der Begriff "dışa doğru" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 92 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dışa doğru dönmüş olma eversion n.
bir yüksek basınç alanından dışa doğru dairesel esen ve genellikle güzel hava getiren rüzgar sistemi anticyclone n.
bir organın dışa doğru dönmesi extorsion n.
dışa doğru cepleşme outpocketing n.
dışa doğru olan bir görüntü ornament n.
dışa doğru yürüme outmarch n.
dışa doğru olan baskı outthrust n.
dışa doğru olma outwardness n.
el ve ön kolunun dışa doğru dönmesi supination n.
dışa doğru genişletmek splay v.
dışa doğru çekmek understeer v.
içe ve dışa doğru dönmek intort v.
dışbükey şekilde dışa doğru eğilmek convex v.
şeklen dışa doğru genişlemek flare v.
dışa doğru açılmak flare v.
dışa doğru yaymak scarecrow v.
dışa doğru çıkmak protend v.
elini dışa doğru döndürmek supinate v.
dışa doğru olan outward adj.
dışa doğru genişleyen splay adj.
dışa doğru yayılan flaring adj.
dışa doğru kıvrımlı bellying adj.
önü dışa doğru kavisli bowfront adj.
doğru tarafı dışa bakan right-side-out adj.
dışa doğru çevrilmiş inflexed adj.
dışa doğru püsküren salient adj.
dışa doğru kıvrılan flaring adj.
dışa doğru yayılan flue [dialect] [uk] adj.
dışa doğru kıvrılan outswept adj.
dışa doğru eğilen outswept adj.
dışa doğru eğrilmiş outswung adj.
dışa doğru olacak şekilde bağlı outward-bound adj.
(el) dışa doğru çevrilmiş olan supine adj.
dışa doğru yayılarak flaringly adv.
Phrasals
dışa doğru yöneltmek turn out v.
dışa doğru yamulmak bulge out v.
Phrases
içten dışa doğru from the inside out expr.
İçten başlayıp dışa doğru from the inside out expr.
i̇çten başlayıp dışa doğru from the inside out expr.
Colloquial
dışa doğru genişleyen flary adj.
Trade/Economic
dışa doğru yatırım outward investment n.
göç (ülkeden dışa doğru) emigration n.
Technical
dışa doğru sızıntı affluent seepage n.
dışa doğru yatıklık toe-out n.
(dışa doğru hilal biçiminde bombesi olan) saat camı lunette n.
dışa doğru sivrilen açı salient angle n.
merkezkaç kuvvetine bağlı olarak dışa doğru hareket eden kütle flyweight n.
(piston) dışa doğru vuruş outstroke n.
çıkrıktaki ipliğin dışa doğru bombelenmesini önleyen parça separator n.
Telecom
dışa doğru düz çizgi halinde uzanan iki eşit çubuktan oluşan anten dipolar n.
Mechanic
dışa doğru vida açma pull threading n.
Architecture
dışa doğru kavisli mimari elemanlar bolster work n.
Construction
(istihkam duvarı) dışa doğru çıkıntı yapan salient adj.
Furniture
ortası içeri gömülü, kenarları dışa doğru bakan bir çekmeceli dolap tipi tub front [brit] n.
ortası içeri gömülü, kenarları dışa doğru bakan bir çekmeceli dolap tipi blockfront n.
antik yunan'da kullanılan, kıvrımlı dışa doğru yayvan bacakları ve çukur bir arkalığı olan iskemle klismos n.
dışa ve aşağı doğru kıvrılan döşemeli kolçak roll-over arm n.
Transportation
nakliye yükünü merkezden dışa doğru taşıma şeklinde tasarlanmış fiziksel dağıtım sistemi hub and spoke distribution n.
Marine
geminin pruvasının seyir halindeyken su damlacıklarını kenara iten yukarı ve dışa doğru kıvrılan kısmı flare n.
(geminin kenarları) içe ve dışa doğru çıkıntı yapmak pant v.
Medical
göz küresini dışa doğru hareket ettiren kas abducens muscle n.
dışa doğru gelişmiş lezyon exophytic lesion n.
kolondaki divertiküllerin zayıf noktalara doğru dışa baskı yapmasından kaynaklanan rahatsızlık diverticulosis n.
omuzun aşırı dışa doğru çevrilmesi veya zorlanması sonrası omuz başının eklem içinde anormal biçimde kayması/yuvarlanması pitcher's shoulder n.
dışa doğru açık bacaklılığa yol açan bir kanatlı hastalığı spraddle n.
Anatomy
göbeğin dışa doğru çıkık olması exumbilication n.
Physiology
beyinden omuriliğe giden ve duyuları içten dışa doğru aktaran (sinir lifleri) cerebrifugal adj.
Pathology
gözün dışa doğru kaydığı şaşılık jack salmon n.
Optics
nesneye odaklanırken bir veya iki gözün içe veya dışa doğru dönmesi vergence n.
Math
(yüzeye) her noktasından sabit ve dışa doğru bir yön atamak orient v.
Geometry
tüm açıları dışa doğru sivrilen çokgen salient polygon n.
tüm açıları dışa doğru sivrilen çokyüzlü salient polyhedron n.
Statistics
dışa doğru eğri bulge n.
Biology
kenar boşluğu dışa doğru yuvarlanmış evolute adj.
dışa doğru çıkan porrect adj.
Marine Biology
gözleri dışa doğru çıkık bir balık goggle-eye n.
Botanic
merkezden dışa doğru çiçeklenme centrifugal inflorescence n.
bazı tatlısu yosunlarının anteridyumunun duvarını oluşturan sekiz kılıftan her birinin iç duvarının orta kısmında yer alan ve dışa doğru çıkıntı yapan silindirik hücreler manubrium n.
merkezden dışa doğru çiçeklenme determinate inflorescence n.
merkezden dışa doğru gelişme gösteren centrifugal adj.
(yaprak) dışa doğru dişli squarroso-dentate adj.
Geography
gelgit hareketinin dışa doğru olan kısmı reflux n.
Meteorology
yüksek basınç bölgesinden dışa doğru dairesel esen ve genellikle güzel hava getiren rüzgar sistemi anti-cyclone n.
yüksek basınç bölgesinden dışa doğru dairesel esen fırtına anticyclonic storm n.
yüksek basınç bölgesinden dışa doğru dairesel esen fırtına high-area storm n.
Geology
kıvrımları dışa doğru genişleyen spiral şeklinde concentric adj.
kıvrımları dışa doğru genişleyen spiral şeklinde concentrical adj.
Military
ülke sınırlarındaki dışa doğru uzanan noktalar flanks of a frontier n.
Sport
kurbağalama yüzmede kolların dışa doğru hareketi outsweep n.
dışa doğru salınan kol ile round-arm adv.
Archaic
dışa doğru çıkık goggled adj.
Slang
dans ederken kalça dışa doğru görünecek şekilde çömelmek drop it low v.