dağılan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dağılan



Bedeutungen von dem Begriff "dağılan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dağılan crumbly adj.
dağılan crumbling adj.
dağılan moldy adj.
dağılan rotten adj.
dağılan diffuse adj.
Mechanic
dağılan dissipative adj.

Bedeutungen, die der Begriff "dağılan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 26 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
(saçılan, karıştırılan veya yanlış dağılan) baskı karakteri pi n.
(taşan, karıştırılan veya yanlış dağılan) matbaa harfi pi n.
sürmek (yağlı kolayca dağılan veya yapışkan bir şeyi bir yere) smear with v.
ışınlar şeklinde dağılan radiate adj.
dikkati kolayca dağılan bird-witted adj.
dikkati dağılan distractable adj.
Colloquial
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık coon eye(s) n.
Idioms
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık raccoon eyes n.
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık raccoon eye n.
Politics
babil sürgünü'nden sonra dağılan yahudi kolonilerinin antik filistin'in dışına yerleşmesi diaspora n.
1954'te avustralya, britanya, fransa, yeni zelanda, pakistan, filipinler, tayland ve abd tarafından komünizmle mücadele etmek için kurulan ve 1977'de dağılan teşkilat seato (southeast asia treaty organization) abrev.
Medical
ağızda dağılan tablet orally disintegrating tablet n.
ağızda dağılan tablet orodispersible tablet n.
Anatomy
bacak ve ayağın iç yan kısımlarındaki deriye dallar şeklinde dağılan uyluk sinirinin bir dalı nervus saphenus n.
Pharmaceutics
ağızda dağılan tablet orally disintegrating tablet n.
ağızda dağılan tablet orodispersible tablet n.
Physics
tyndall olayında gökyüzünde dağılan mavimsi ışık tyndall blue n.
Biochemistry
hücre bölünmesi esnasında kromozom oluşturmak için yoğunlaşmış hücre çekirdeğinden dağılan bir madde chromatin n.
Botanic
tohum, meyve ve benzeri parçaları rüzgarla dağılan bitki anemochore n.
birleşik devletler'in doğusuna dağılan parlak kırmızı renkli yaprakları olan bir çiçek prairie fire n.
su ile dağılan tohumları olan hydrochoric adj.
History
babil sürgünü'nden sonra filistin'in dışına dağılan yahudi kolonilerinin yerleşimi dispersion n.
Military
geriye dağılan parçalar base spray n.
Card
kozsuz oynamaya uygun şekilde dengeli dağılan (el) no-trump adj.
Archaic
dağılan şey strewing n.
dağılan şey strewment n.