deciduous - Türkisch Englisch Wörterbuch

deciduous

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "deciduous" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
deciduous adj. yaprak döken
I was in the region of Lorraine at the time of this terrible storm which destroyed around 20% of deciduous forest.
Yaprak döken ormanların yaklaşık %20'sini yok eden bu korkunç fırtına sırasında Lorraine bölgesindeydim.

More Sentences
deciduous adj. kışın yapraklarını döken bitki
deciduous adj. geçici
deciduous adj. belli dönemlerde dökülen
deciduous adj. dökülen
deciduous adj. belirli mevsimlerde dökülen
deciduous adj. her yıl yapraklar dökülen
deciduous adj. dökülen parçaları olan
deciduous adj. dökülen parçalardan oluşan
deciduous adj. muvakkat
deciduous adj. süreksiz
Dentistry
deciduous adj. süt dişlerine ait
deciduous adj. süt dişleriyle ilgili
Botanic
deciduous n. kışın yaprak döken
deciduous n. kışın yapraklarını döken
deciduous adj. düşücü
deciduous adj. her yıl yaprakları dökülen
deciduous adj. yaprağını döken
deciduous adj. genellikle yaprak döken ağaçlardan oluşan

Bedeutungen, die der Begriff "deciduous" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 16 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
deciduous teeth n. süt dişi
deciduous leaf n. dökülen yaprak
deciduous tooth n. sütdişi
deciduous leaf n. düşen yaprak
Medical
deciduous teeth n. süt dişleri
deciduous tooth n. süt dişi
Dentistry
deciduous teeth n. süt dişleri
Marine Biology
deciduous scale n. dökülen pul
Botanic
a species of deciduous tree in the mahogany family n. tespih ağacı
deciduous tree n. her yıl yapraklarını döken ağaç
deciduous tree n. yapraklarını döken ağaç
deciduous trees n. yapraklarını döken ağaçlar
deciduous forests n. yaprağını döken ormanlar
deciduous holly n. abd'nin güneyine özgü, yeşil çiçekli ve kırmızı meyveli, yaprak döken bir çalı
deciduous plant n. yaprak döken bitki
Forestry
temperate deciduous forests n. ılıman bölge yaprak döken ormanlar