entelektüel - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

entelektüel



Bedeutungen von dem Begriff "entelektüel" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 21 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
entelektüel intellectual adj.
General
entelektüel intellectualist n.
entelektüel man of letter n.
entelektüel longhair n.
entelektüel intellectual adj.
entelektüel sophisticated adj.
entelektüel sophisticate adj.
entelektüel enlightened adj.
entelektüel highbrow adj.
entelektüel sophisticated adj.
entelektüel long-haired adj.
entelektüel heady adj.
entelektüel highbrowed adj.
entelektüel dianoetic adj.
entelektüel sophic adj.
entelektüel sophical adj.
Colloquial
entelektüel double-dome n.
Idioms
entelektüel highbrow adj.
entelektüel pencil-necked adj.
Slang
entelektüel egghead n.
entelektüel pointy-head n.

Bedeutungen, die der Begriff "entelektüel" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 148 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
entelektüel çevre intellectual environment n.
entelektüel yaşam intellectual life n.
entelektüel kesim intelligentsia n.
entelektüel sınıf clerisy n.
entelektüel zeka IQ (intelligence quotient) n.
entelektüel zeka intelligence quotient n.
sanat ve benzeri entelektüel uğraşlar açısından önemi vurgulanan atraksiyon cultural attraction n.
hiç entelektüel olmayan kimse lowbrow n.
entelektüel yaşam intellectual life n.
entelektüel sermaye intellectual capital n.
entelektüel normlar intellectual norms n.
entelektüel kimse high-brow n.
entelektüel veya spiritüel yolculuk/arayış odyssey n.
kültürlü/okumuş/aydın/entelektüel kadın bluestocking n.
kültürlü/okumuş/aydın/entelektüel kadın bas bleu n.
entelektüel kadın bluestocking n.
sözde/sahte entelektüel pseudo-intellectual n.
entelektüel bütünlük intellectual integrity n.
entelektüel derinlik intellectual profundity n.
sahte entelektüel pseudo-intellectual n.
entelektüel hürriyet capaciousness n.
ahlaki ve entelektüel yücelik rays n.
entelektüel görüşlere karşı olan kimse anti-intellectual n.
entelektüel kadın basbleu n.
entelektüel veya kültürlü çevrelerde yüksek statüye sahip veya bu çevrelerde nüfuz sahibi olan, seçkin bir gruba mensup kimse mandarin n.
entelektüel kadın blue stocking n.
entelektüel bir kadın olma bluestockingism n.
entelektüel ilgileri olup sanat veya edebiyattan hoşlanmayan kimse middlebrow n.
entelektüel veya sanatsal helenizm özelliğine sahip kimse hellene n.
(entelektüel veya sanatsal) mükemmellik brilliancy n.
entelektüel nitelik brow n.
entelektüel kapasite brow n.
entelektüel kurnazlık obliquity n.
entelektüel ilerleme ve siyasi reform karşıtı kimse obscurant n.
siyasi ve entelektüel alanlarda açıklık ve şeffaflığa karşı olan kimse obscurant n.
entelektüel gerileme degradation n.
entelektüel zevk gust n.
entelektüel veya sanatsal beceri egzersizi gymnastic n.
(eğitim, medya, tasarım gibi entelektüel girişimler ile sürdürülen) eğitim seviyesi yüksek şehir ideopolis n.
kendisini entelektüel veya duygusal doyuma ulaştıracak şekilde hareket eden kimse onanist n.
entelektüel, kültürel veya ruhsal olarak aydınlatıcı kimse illuminator n.
(ingiltere'de) üst sınıf entelektüel yaşam tarzı oxbridge n.
entelektüel rehber gooroo n.
entelektüel kaygılar dream world n.
entelektüel kaynak pabulum n.
entelektüel önemi olan husus ponderable n.
entelektüel kurgu construct n.
sanatsal veya entelektüel bağlılığı olan az sayıda insan grubu cult n.
entelektüel ve estetik eğitim sonucu aydınlanma culture n.
medeniyetin entelektüel ve sanatsal içeriği culture n.
güç veya maddi avantaj arzusuyla gelen manevi veya entelektüel tatminsizlik faustianism n.
entelektüel değeri bulunmayan komik şey pap n.
entelektüel veya sosyal değişim unsuru coin n.
entelektüel kimse sophisticate n.
entelektüel açıdan karanlıkta bırakmak benight v.
entelektüel olmak be an intellectual v.
entelektüel açıdan daha zorlu hale getirmek wise up v.
entelektüel açıdan daha komplike hale getirmek wise up v.
entelektüel anlamda gerilemek degenerate v.
entelektüel anlamda gerilemek degrade v.
entelektüel, kültürel veya ruhsal olarak aydınlatmak illustrate [obsolete] v.
hiç entelektüel olmayanlara hitap eden lowbrow adj.
hiç entelektüel olmayan birine uygun lowbrow adj.
entelektüel olmayan nonintellectual adj.
entelektüel olmayan nonintellectual adj.
entelektüel olmayan unintellectual adj.
entelektüel olmayan non-intellectual adj.
entelektüel olmayan non-intellectual adj.
keşfedilmemiş (fiziksel veya entelektüel anlamda) underexplored adj.
yüksek ahlaki veya entelektüel niteliklerle donatılmış noble-minded adj.
entelektüel karşıtı anti-intellectual adj.
entelektüel görüşlere karşı olan anti-intellectual adj.
entelektüel olmayan uncerebral adj.
entelektüel derinliği olmayan uncritical adj.
entelektüel zevkleri olmayan uncultivated adj.
entelektüel olmayan unintellectual adj.
entelektüel seviyesi düşük mickey mouse adj.
yüksek entelektüel değerli high-flown adj.
yüksek entelektüel değeri olan high-minded adj.
sıradan halkın en düşük entelektüel seviyesine yönelik mob adj.
sıradan halkın en düşük entelektüel seviyesini yansıtan mob adj.
entelektüel ilerleme ve siyasi reforma karşı olan obscurant adj.
olağanüstü entelektüel olan gigantic adj.
entelektüel kimselerce üretilen long-haired adj.
entelektüel kimselerden oluşan long-haired adj.
entelektüel açıdan zayıf fluffy adj.
ahlaki, manevi veya entelektüel ilgi alanları bulunmayan sensual adj.
entelektüel derinliği olmayan shallow-minded adj.
entelektüel bilgi sunan smart adj.
aşırı entelektüel superintellectual adj.
çok entelektüel superintellectual adj.
entelektüel bir biçimde sophisticatedly adv.
entelektüel açıdan cerebrally adv.
Phrasals
(entelektüel açıdan) zorlaştırmak brain up v.
Colloquial
entelektüel kimse double-dome n.
entelektüel kesim eggmass n.
entelektüel kimse head n.
entelektüel niteliklere uygun eggheaded adj.
entelektüel nitelik taşıyan eggheaded adj.
entelektüel tarzında longhair adj.
entelektüel zevkinde longhair adj.
Idioms
entelektüel faaliyetlerin olmadığı yer cultural desert n.
entelektüel tartışma feast of reason n.
uzun saçlı entelektüel/kültürlü kimse longhair n.
uzun saçlı entel/entelektüel müzisyen longhair n.
akademiye/entelektüel alanlara meyilli kimse pencil neck n.
akademiye/entelektüel alanlara yatkın kimse pencil neck n.
entelektüel kimse pencil neck n.
entelektüel görünmek arty-farty v.
entelektüel görünmek artsy-fartsy v.
akademiye/entelektüel alanlara meyilli pencil-necked adj.
akademiye/entelektüel alanlara yatkın pencil-necked adj.
yersiz/önemsiz entelektüel tartışma how many angels can dance on the head of a pin expr.
pratikte bir önemi olmayan/bir yere varmayan entelektüel tartışma how many angels can dance on the head of a pin expr.
incir çekirdeğini doldurmayacak entelektüel tartışma how many angels can dance on the head of a pin expr.
Trade/Economic
entelektüel varlık değerlemesi intellectual asset valuation n.
entelektüel emek intellectual labour n.
entelektüel katma değer katsayısı value added intellectual coefficient n.
entelektüel sermaye intellectual capital n.
entelektüel kapital intellectual capital n.
kurumsal ve entelektüel bilgi birikimi institutional and intellectual accumulation of knowledge n.
Politics
entelektüel kazanç intellectual assets n.
Media
entelektüel olmayan popularist adj.
Psychology
entelektüel bakış açısı, duyarlılık, içe dönüklük ve çekingenlik ile tanımlanan mizaç modeli cerebrotonia n.
entelektüel kişileri cinsel açıdan çekici bulan kişi sapiosexual n.
askeri operasyonlarda strese maruz kalan askerlerin beklenen ve tahmin edilebilir duygusal, entelektüel, fiziksel ve/veya davranışsal tepkileri combat and operational stress n.
Social Sciences
entelektüel bilim noemics n.
entelektüel sınıf intellectual class n.
bir kültür ya da sosyal grubun bilişsel ya da entelektüel karakterinin anlatımı eidos n.
yüksek entelektüel, sosyal veya ekonomik statüdeki kimselerden oluşan grup elite group n.
kitle iletişim araçları ile bağlantılı olup geniş kitlelere yayılan sanatsal ve entelektüel kültür masscult n.
entelektüel gerileme degeneration n.
entelektüel, kültürel veya ruhsal olarak üstün olduğuna inanma illuminism n.
entelektüel disiplinlerin temeli foundation n.
Education
entelektüel dürüstlük intellectual honesty n.
dar bir entelektüel ve kültürel alanla sınırlı olma inbreeding n.
History
rönesans dönemi'nde ortaya çıkmış entelektüel bir akım humanism n.
Philosophy
entelektüel veya soyut fikirler üzerinde aşırı durma eğilimi cerebralism n.
anlama, bilim ve bilgeliğin entelektüel erdemlerinden biri theoretic virtue n.
entelektüel tanrı aşkı amor dei intellectualis n.
entelektüel gücün kapsamı amplitude n.
entelektüel süreçten doğan noetic adj.
Archaic
entelektüel kadın blue n.
Slang
bilim, teknik, bilgisayar, edebiyat gibi bir veya birden fazla konu üzerinde bilgili ve aşırı saplantılı olan, zeki, kültürlü, yetenekli ve entelektüel özelliklere sahip sıradışı veya tuhaf kişi geek n.
kendini beğenmiş entelektüel pointy-head n.
gösterişçi entelektüel pointy-head n.
ahkam kesen entelektüel pointy-head n.
bilim, teknik, bilgisayar, edebiyat gibi bir veya birden fazla konu üzerinde bilgili ve aşırı saplantılı olan, zeki, kültürlü, yetenekli ve entelektüel özelliklere sahip sıradışı veya tuhaf kişi geke n.