|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
circle of friends n.
|
arkadaş çevresi |
|
Layla had a large circle of friends.
Leyla'nın büyük bir arkadaş çevresi vardı.
More Sentences
|
| 2 |
General |
fast friends n.
|
sıkı dostlar |
|
The two women became fast friends and eventually decided to write the book together.
İki kadın sıkı dost oldular ve sonunda kitabı birlikte yazmaya karar verdiler.
More Sentences
|
| 3 |
General |
fast friends n.
|
yakın arkadaşlar |
|
The two women became fast friends and eventually decided to write the book together.
İki kadın yakın arkadaş oldular ve sonunda kitabı birlikte yazmaya karar verdiler.
More Sentences
|
| 4 |
General |
new friends n.
|
yeni arkadaşlar |
|
And the rabbit was very happy to make such a nice new friend.
Ve tavşan böyle güzel bir yeni arkadaş edindiği için çok mutluydu.
More Sentences
|
| 5 |
General |
many friends n.
|
çok sayıda arkadaş |
|
I have many friends I can talk to.
Konuşabileceğim çok sayıda arkadaşım var.
More Sentences
|
| 6 |
General |
close friends n.
|
yakın arkadaşlar |
|
Tom became one of Mary's closest friends.
Tom, Mary'nin en yakın arkadaşlarından biri oldu.
More Sentences
|
| 7 |
General |
real friends n.
|
gerçek dostlar |
|
I don't have any real friends.
Hiç gerçek dostum yok.
More Sentences
|
| 8 |
General |
group of friends n.
|
arkadaş grubu |
|
Everybody but me was in a little group of friends.
Ben hariç herkes küçük bir arkadaş grubundaydı.
More Sentences
|
| 9 |
General |
many friends n.
|
birçok arkadaş |
|
We have many friends.
Bizim birçok arkadaşımız var.
More Sentences
|
| 10 |
General |
be friends with v.
|
ile arkadaş olmak |
|
Tom wants to be friends with Mary.
Tom Mary ile arkadaş olmak istiyor.
More Sentences
|
| 11 |
General |
make friends with v.
|
arkadaşlık etmek |
|
Do you make friends with these boys?
Bu oğlanlarla arkadaşlık ediyor musunuz?
More Sentences
|
| 12 |
General |
be friends v.
|
arkadaş olmak |
|
Let's be friends forever.
Sonsuza kadar arkadaş olalım.
More Sentences
|
| 13 |
General |
make friends with v.
|
arkadaş olmak |
|
They have made friends with their new neighbors across the street.
Sokağın karşısındaki yeni komşularıyla arkadaş oldular.
More Sentences
|
| 14 |
General |
make friends with v.
|
ile arkadaş olmak |
|
We have made friends with Tom.
Tom ile arkadaş olduk.
More Sentences
|
| 15 |
General |
make friends v.
|
arkadaş olmak |
|
We're not here to make friends.
Buraya arkadaş olmaya gelmedik.
More Sentences
|
| 16 |
General |
be friends with v.
|
arkadaş olmak |
|
I can't be friends with you.
Sizinle arkadaş olamam.
More Sentences
|
| 17 |
General |
become friends with v.
|
arkadaş olmak |
|
Evidently, students who are self-identified gamers tend to become friends with one another.
Kendilerini oyuncu olarak tanımlayan öğrencilerin birbirleriyle arkadaş olma eğiliminde oldukları açıktır.
More Sentences
|
| 18 |
General |
become friends v.
|
arkadaş olmak |
|
We could neither help laughing, and we became friends at once.
İkimiz de gülmekten kendimizi alamadık ve bir anda arkadaş olduk.
More Sentences
|
|
|
| 19 |
General |
have friends v.
|
arkadaş edinmek |
|
I don't need a Facebook account in order to have friends.
Arkadaş edinmek için Facebook hesabına ihtiyacım yok.
More Sentences
|
| 20 |
General |
make friends with v.
|
arkadaşlık kurmak |
|
He is very slow at making friends with anybody.
İnsanlarla arkadaşlık kurma konusunda çok tutuk.
More Sentences
|
| 21 |
General |
make friends v.
|
arkadaş edinmek |
|
Tom makes friends everywhere he goes.
Tom gittiği her yerde arkadaşlar edinir.
More Sentences
|
| 22 |
General |
find true friends v.
|
gerçek arkadaşlar bulmak |
|
People can't find true friends in the Internet.
İnsanlar internette gerçek arkadaşlar bulamazlar.
More Sentences
|
| 23 |
General |
play with friends v.
|
arkadaşlarla oynamak |
|
What's your favorite game to play with friends?
Arkadaşlarınızla oynamayı en çok sevdiğiniz oyun nedir?
More Sentences
|
| 24 |
General |
talk to friends v.
|
arkadaşlarla konuşmak |
|
I talked to friends.
Ben arkadaşlarla konuştum.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 25 |
Colloquial |
make new friends v.
|
yeni arkadaşlar edinmek |
|
Tom certainly is good at making new friends.
Tom kesinlikle yeni arkadaşlar edinmede iyidir.
More Sentences
|
| 26 |
Colloquial |
make new friends v.
|
yeni arkadaşlıklar kurmak |
|
Tom is afraid to make new friends.
Tom yeni arkadaşlıklar kurmaktan korkar.
More Sentences
|
| 27 |
Colloquial |
be (just) good friends v.
|
(sadece) iyi arkadaş olmak |
|
Tom and Mary got to be good friends.
Tom ve Mary iyi arkadaş oldular.
More Sentences
|
| 28 |
Colloquial |
friends with (someone) adj.
|
(biriyle) arkadaş |
|
He can be friends with whoever he wants.
Kiminle isterse arkadaş olabilir.
More Sentences
|
| 29 |
Colloquial |
friends with (someone) adj.
|
(biriyle) dost |
|
We are friends with the House of Saud, where democracy is a completely unknown concept.
Demokrasinin hiç bilinmeyen bir kavram olduğu Suud Hanedanı ile dostuz.
More Sentences
|
| 30 |
Colloquial |
to my friends expr.
|
arkadaşlarıma |
|
I want to go back to my friends.
Arkadaşlarıma dönmek istiyorum.
More Sentences
|
| 31 |
Colloquial |
to my friends expr.
|
dostlarıma |
|
I forgot to send New Year's cards to my friends.
Dostlarıma yeni yıl kartları yollamayı unuttum.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 32 |
Idioms |
make friends v.
|
arkadaş olmak |
|
We're not here to make friends.
Buraya arkadaş olmaya gelmedik.
More Sentences
|
| 33 |
Idioms |
among friends expr.
|
dostlar arasında |
|
We're among friends.
Dostlar arasındayız.
More Sentences
|
| Speaking |
|
| 34 |
Speaking |
my friends n.
|
arkadaşlarım |
|
My friends and I battled one another using monsters and powerful spells.
Arkadaşlarım ve ben canavarlar ve güçlü büyüler kullanarak birbirimizle savaştık.
More Sentences
|
| 35 |
Speaking |
are we friends? expr.
|
arkadaş mıyız? |
|
Are we friends?
Arkadaş mıyız?
More Sentences
|
| 36 |
Speaking |
we aren't friends expr.
|
biz arkadaş değiliz |
|
We aren't friends.
Biz arkadaş değiliz.
More Sentences
|
| 37 |
Speaking |
we're old friends expr.
|
biz eski dostuz |
|
We're old friends.
Biz eski dostuz.
More Sentences
|
| 38 |
Speaking |
my friends expr.
|
dostlarım |
|
That is not the situation at present, my friends.
Şu anda durum böyle değil, dostlarım.
More Sentences
|
|
|
| 39 |
Speaking |
my closest friends expr.
|
en yakın arkadaşlarım |
|
I lost my closest friend.
En yakın arkadaşımı kaybettim.
More Sentences
|
| 40 |
Speaking |
my best friends expr.
|
en iyi arkadaşlarım |
|
These are my best friends.
Bunlar benim en iyi arkadaşlarım.
More Sentences
|
| 41 |
Speaking |
my closest friends expr.
|
en yakın dostlarım |
|
You're my closest friend.
Benim en yakın dostumsun.
More Sentences
|
| 42 |
Speaking |
we're just friends expr.
|
sadece arkadaşız |
|
We're just friends, seriously!
Biz sadece arkadaşız, cidden!
More Sentences
|
| General |
|
| 43 |
General |
society of friends n.
|
arkadaşlar topluluğu |
|
| 44 |
General |
visiting friends and relatives n.
|
arkadaş ve akraba ziyareti |
|
| 45 |
General |
friends and associates n.
|
arkadaşlar ve dostlar |
|
| 46 |
General |
group of friends n.
|
arkadaş çevresi |
|
| 47 |
General |
a circle of friends n.
|
arkadaş ortamı |
|
| 48 |
General |
diving friends n.
|
dalış arkadaşları |
|
| 49 |
General |
mutual friends n.
|
ortak arkadaşlar |
|
| 50 |
General |
mutual friends n.
|
ortak dostlar |
|
| 51 |
General |
hanging out with friends n.
|
arkadaşlarla takılma |
|
| 52 |
General |
personal friends n.
|
özel arkadaşlar |
|
| 53 |
General |
friends of the earth n.
|
dünyanın dostları |
|
| 54 |
General |
meeting of friends n.
|
dostlar toplantısı |
|
| 55 |
General |
close friends n.
|
sıkı arkadaşlar |
|
| 56 |
General |
good friends n.
|
iyi arkadaşlar |
|
| 57 |
General |
real friends n.
|
gerçek arkadaşlar |
|
| 58 |
General |
someone's close circle of friends n.
|
(birinin) yakın arkadaş çevresi |
|
| 59 |
General |
phone friends n.
|
telefon arkadaşları |
|
| 60 |
General |
four friends n.
|
dört arkadaş |
|
| 61 |
General |
all friends n.
|
tüm arkadaşlar |
|
| 62 |
General |
make friends with v.
|
ahbap olmak |
|
| 63 |
General |
friends with v.
|
ahbaplık etmek |
|
| 64 |
General |
make friends with v.
|
dostluk kurmak |
|
| 65 |
General |
be friends with v.
|
dostluk etmek |
|
| 66 |
General |
make friends v.
|
dost tutmak |
|
| 67 |
General |
friends with v.
|
arkadaşlık etmek |
|
| 68 |
General |
make friends v.
|
arkadaşlık kurmak |
|
| 69 |
General |
have friends in the right places v.
|
torpili olmak |
|
| 70 |
General |
be friends with v.
|
arkadaşlık etmek |
|
| 71 |
General |
make friends v.
|
dost olmak |
|
| 72 |
General |
come between friends v.
|
arkadaşların arasına girmek |
|
| 73 |
General |
have friends who can pull strings v.
|
torpili olmak |
|
| 74 |
General |
spend time in the society of one's friends v.
|
arkadaşlarıyla vakit geçirmek |
|
| 75 |
General |
make friends with v.
|
dost olmak |
|
| 76 |
General |
remain true to friends v.
|
arkadaşlarına sadık kalmak |
|
| 77 |
General |
make friends v.
|
dost edinmek |
|
| 78 |
General |
friends with v.
|
dostluk etmek |
|
|
|
| 79 |
General |
come between two friends v.
|
iki arkadaşın arasına girmek |
|
| 80 |
General |
be bosom friends v.
|
aralarından su sızmamak |
|
| 81 |
General |
be friends with v.
|
ahbaplık etmek |
|
| 82 |
General |
acquire a circle of friends v.
|
muhit edinmek |
|
| 83 |
General |
kiss and be friends v.
|
barışmak |
|
| 84 |
General |
talk like friends v.
|
ahbapça konuşmak |
|
| 85 |
General |
make friends v.
|
arkadaşlar edinmek |
|
| 86 |
General |
make friends v.
|
çevre edinmek |
|
| 87 |
General |
make a circle of friends v.
|
çevre edinmek |
|
| 88 |
General |
stay friends after a break up v.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak |
|
| 89 |
General |
be (still) friends after break up v.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak |
|
| 90 |
General |
be (still) friends after break up v.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak |
|
| 91 |
General |
stay friends after a break up v.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak |
|
| 92 |
General |
count someone among one's closest friends v.
|
en yakın arkadaşlarından birisi olarak saymak |
|
| 93 |
General |
be fitting in with new friends v.
|
yeni arkadaşlara uyum sağlamak |
|
| 94 |
General |
make friends with all the people he/she work with v.
|
(birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek |
|
| 95 |
General |
project one's anger onto one's best friends v.
|
öfkesini en iyi arkadaşına yansıtmak |
|
| 96 |
General |
do homework with friends v.
|
arkadaşlarla ödev yapmak |
|
| 97 |
General |
spend time with one's friends v.
|
arkadaşları ile vakit geçirmek |
|
| 98 |
General |
stay in touch with one's friends v.
|
arkadaşlarıyla iletişimde olmak |
|
| 99 |
General |
have no friends or relatives v.
|
kimi kimsesi olmamak |
|
| 100 |
General |
go out with friends v.
|
arkadaşlarla çıkmak |
|
| 101 |
General |
meet friends v.
|
arkadaşlarla buluşmak |
|
| 102 |
General |
make famous friends v.
|
ünlü arkadaşlar edinmek |
|
| 103 |
General |
inseparable (friends) adj.
|
göbeği beraber kesilmiş (arkadaşlar) |
|
| 104 |
General |
having influential friends adj.
|
arkalı |
|
| Phrases |
|
| 105 |
Phrases |
what's (something) between friends? expr.
|
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var |
|
| 106 |
Phrases |
what's (something) between friends? expr.
|
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok |
|
| 107 |
Phrases |
what's a few bucks between friends? expr.
|
aramızda üç beş kuruşun lafı mı olur? |
|
| 108 |
Phrases |
keep friends close and enemies closer expr.
|
dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut |
|
| 109 |
Phrases |
keep your friends close and enemies closer expr.
|
dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut |
|
| 110 |
Phrases |
old friends and old wine are best expr.
|
eski dostlar ve eski şarap en iyisidir |
|
| 111 |
Phrases |
no new friends expr.
|
yeni arkadaşa gerek yok |
|
| 112 |
Phrases |
no new friends expr.
|
yeni arkadaşa hayır |
|
| 113 |
Phrases |
no new friends expr.
|
yeni arkadaş istemem |
|
| 114 |
Phrases |
no new friends expr.
|
yeni arkadaşa ne gerek var |
|
| Proverb |
|
| 115 |
Proverb |
he who falls has no friends
|
düşenin dostu olmaz |
|
| 116 |
Proverb |
even the best of friends must part
|
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez |
|
| 117 |
Proverb |
even the best of friends must part
|
en iyi arkadaşlar bile ayrılır |
|
| 118 |
Proverb |
the best of friends must part
|
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez |
|
| 119 |
Proverb |
the best of friends must part
|
en iyi arkadaşlar bile ayrılır |
|
| 120 |
Proverb |
short reckonings make long friends
|
yakın dostlardan alınan borçların hemen ödenmesi gerektiğini aksi halde dostlukların bozulabileceğini ifade eden bir atasözü |
|
| 121 |
Proverb |
keep your friends close and your enemies closer
|
su uyur düşman uyumaz |
|
| 122 |
Proverb |
friends may meet but mountains never greet
|
dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur |
|
| 123 |
Proverb |
false friends are worse than open enemies
|
kötü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
|
| 124 |
Proverb |
false friends are worse than open enemies
|
iki yüzlü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
|
| 125 |
Proverb |
false friends are worse than open enemies
|
iki yüzlü arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
|
| 126 |
Proverb |
false friends are worse than open enemies
|
dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
|
| 127 |
Proverb |
false friends are worse than open enemies
|
dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
|
| 128 |
Proverb |
false friends are worse than open enemies
|
iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
|
| 129 |
Proverb |
good accounting makes good friends
|
hesabını bilenin arkadaşlıkları iyi gider |
|
| 130 |
Proverb |
good accounting makes good friends
|
hesabını bilirsen arkadaşlıkların bozulmaz |
|
| 131 |
Proverb |
good accounting makes good friends
|
maddi anlaşmazlıklar önlenirse arkadaşlıklar bozulmaz |
|
| 132 |
Proverb |
good accounting makes good friends
|
araya maddiyat/hesap kitap sokmamak arkadaşlığı ayakta tutar |
|
| Colloquial |
|
| 133 |
Colloquial |
none of my friends n.
|
arkadaşlarımdan hiçbiri |
|
| 134 |
Colloquial |
none of my friends n.
|
arkadaşlarımın hiçbiri |
|
| 135 |
Colloquial |
these are handiworks of your friends n.
|
bunlar arkadaşlarının marifetleri |
|
| 136 |
Colloquial |
hostility between two friends n.
|
iki arkadaş arasındaki düşmanlık |
|
| 137 |
Colloquial |
inseparable friends n.
|
iki ahbap çavuşlar |
|
| 138 |
Colloquial |
feathered friends n.
|
kuşlar |
|
| 139 |
Colloquial |
our feathered friends n.
|
kuşlar |
|
| 140 |
Colloquial |
our feathered friends n.
|
tüylü dostlarımız |
|
| 141 |
Colloquial |
have friends over v.
|
arkadaşları evde ağırlamak |
|
| 142 |
Colloquial |
have friends over v.
|
arkadaşları evde ağırlamak (birlikte vakit geçirmek için) |
|
| 143 |
Colloquial |
hang out with friends v.
|
arkadaşlarla takılmak |
|
| 144 |
Colloquial |
hang around with friends v.
|
arkadaşlarla takılmak |
|
| 145 |
Colloquial |
be (just) good friends v.
|
(sadece) arkadaş olmak |
|
| 146 |
Colloquial |
be (just) good friends v.
|
(sadece) yakın arkadaş olmak |
|
| 147 |
Colloquial |
be good friends v.
|
iyi arkadaş olmak |
|
| 148 |
Colloquial |
be good friends v.
|
yakın arkadaş olmak |
|
| 149 |
Colloquial |
text friends v.
|
arkadaşlarla yazışmak |
|
| 150 |
Colloquial |
friends with (someone) adj.
|
(biriyle) ahbap |
|
| 151 |
Colloquial |
be nice to your friends expr.
|
arkadaşlarınla iyi geçin |
|
| 152 |
Colloquial |
be nice to your friends expr.
|
arkadaşlarına iyi davran |
|
| 153 |
Colloquial |
none of my friends expr.
|
hiçbir arkadaşım |
|
| 154 |
Colloquial |
what's ... between friends? expr.
|
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok |
|
| 155 |
Colloquial |
what's ... between friends? expr.
|
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var |
|
| 156 |
Colloquial |
who needs enemies with friends like (someone) expr.
|
insanın (biri) gibi dostları/arkadaşları varken düşmana ne gerek var |
|
| Idioms |
|
| 157 |
Idioms |
fast friends n.
|
sıkı/yakın dostlar |
|
| 158 |
Idioms |
bosom friends n.
|
yakın arkadaşlar |
|
| 159 |
Idioms |
bosom friends n.
|
bitler |
|
| 160 |
Idioms |
friends in high places n.
|
yüksek yerlerde tanıdık |
|
| 161 |
Idioms |
friends in high places n.
|
torpil |
|
| 162 |
Idioms |
make friends v.
|
ahbap edinmek |
|
| 163 |
Idioms |
make friends v.
|
arkadaşlık kurmak |
|
| 164 |
Idioms |
make friends v.
|
dost kazanmak |
|
| 165 |
Idioms |
have friends in high places v.
|
yüksek yerlerde tanıdıkları olmak |
|
| 166 |
Idioms |
have friends in high places v.
|
yüksek mevkilerde tanıdıkları olmak |
|
| 167 |
Idioms |
have friends in high places v.
|
yüksek yerlerde dostları olmak |
|
| 168 |
Idioms |
be friends with (someone) v.
|
(biriyle) arkadaş olmak |
|
| 169 |
Idioms |
be friends with (someone) v.
|
(biriyle) arkadaşlık etmek |
|
| 170 |
Idioms |
be friends with (someone) v.
|
(biriyle) ahbap olmak |
|
| 171 |
Idioms |
be friends with (someone) v.
|
(biriyle) ahbaplık etmek |
|
| 172 |
Idioms |
be friends with (someone) v.
|
(biriyle) dost olmak |
|
| 173 |
Idioms |
be friends with (someone) v.
|
(biriyle) dostluk etmek |
|
| 174 |
Idioms |
become friends with (someone) v.
|
(biriyle) arkadaş olmak |
|
| 175 |
Idioms |
become friends with (someone) v.
|
(biriyle) yakın ilişki kurmak |
|
| 176 |
Idioms |
become friends with (someone) v.
|
(biriyle) arkadaşça/dostça bir ilişki kurmak |
|
| 177 |
Idioms |
make friends (with one) v.
|
(biriyle) ahbap olmak |
|
| 178 |
Idioms |
make friends (with one) v.
|
(biriyle) arkadaş olmak |
|
| 179 |
Idioms |
make friends (with one) v.
|
(biriyle) dostluk kurmak |
|
| 180 |
Idioms |
make friends (with one) v.
|
(biriyle) dost olmak |
|
| 181 |
Idioms |
make friends (with one) v.
|
(biriyle) arkadaşlık kurmak |
|
| 182 |
Idioms |
eat and drink with your friends but do not trade with them expr.
|
dostluk başka alışveriş başka |
|
| 183 |
Idioms |
there are friends and friends expr.
|
her gördüğün sakallıyı baban sanma |
|
| 184 |
Idioms |
of everything the newest, of friends the oldest expr.
|
her şeyin yenisi dostun eskisi |
|
| 185 |
Idioms |
among friends expr.
|
dost meclisinde |
|
| 186 |
Idioms |
with friends like (someone), who needs enemies expr.
|
(biri) gibi dostlarım varken düşmana ne gerek var |
|
| 187 |
Idioms |
with friends like these, who needs enemies? expr.
|
böyle dostlarım varken düşmana ne gerek var? |
|
| Speaking |
|
| 188 |
Speaking |
that's what my friends call me expr.
|
arkadaşlarım bana böyle der |
|
| 189 |
Speaking |
how often does she go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gider? |
|
| 190 |
Speaking |
how often does he go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gider? |
|
| 191 |
Speaking |
how often does she go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gider? |
|
| 192 |
Speaking |
how often does he go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gider? |
|
| 193 |
Speaking |
I thought we were friends expr.
|
arkadaş olduğumuzu sanıyordum |
|
| 194 |
Speaking |
can we be friends? expr.
|
arkadaş olabilir miyiz? |
|
| 195 |
Speaking |
could we be friends? expr.
|
arkadaş olabilir miyiz? |
|
| 196 |
Speaking |
would we be friends? expr.
|
arkadaş olabilir miyiz? |
|
| 197 |
Speaking |
be friends expr.
|
arkadaş olalım |
|
| 198 |
Speaking |
you want to be friends? expr.
|
arkadaş olmak ister misin? |
|
| 199 |
Speaking |
do you want to be friends? expr.
|
arkadaş olmak ister misin? |
|
| 200 |
Speaking |
that's what friends do for one another expr.
|
arkadaşlar birbirleri için böyle yapar |
|
| 201 |
Speaking |
that's what my friends call me expr.
|
arkadaşlarım bana böyle derler |
|
| 202 |
Speaking |
that's what my friends call me expr.
|
arkadaşlarım beni şöyle çağırır |
|
| 203 |
Speaking |
that's what my friends call me expr.
|
arkadaşlarım beni şöyle çağırırlar |
|
| 204 |
Speaking |
I met with my friends expr.
|
arkadaşlarımla buluştum |
|
| 205 |
Speaking |
I get along with my friends expr.
|
arkadaşlarımla iyi anlaşıyorum |
|
| 206 |
Speaking |
you can bring your friends expr.
|
arkadaşlarını getirebilirsin |
|
| 207 |
Speaking |
how often does he go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gidiyor? |
|
| 208 |
Speaking |
how often does she go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gidiyor? |
|
| 209 |
Speaking |
how often does he go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gidiyor? |
|
| 210 |
Speaking |
how often does she go swimming with her friends? expr.
|
arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gidiyor? |
|
| 211 |
Speaking |
can we be friends now? expr.
|
artık arkadaş olabilir miyiz? |
|
| 212 |
Speaking |
he doesn't have friends anymore expr.
|
artık arkadaşı yok |
|
| 213 |
Speaking |
with friends like that who needs enemies? expr.
|
böyle dostlarım varken düşmana ne gerek var |
|
| 214 |
Speaking |
you can make a lot of friends expr.
|
birçok arkadaş edinebilirsin |
|
| 215 |
Speaking |
we are good friends expr.
|
biz iyi arkadaşız |
|
| 216 |
Speaking |
we have no friends in common expr.
|
bizim ortak arkadaşımız yok |
|
| 217 |
Speaking |
these are my friends expr.
|
bunlar benim arkadaşlarım |
|
| 218 |
Speaking |
some friends of mine expr.
|
bazı arkadaşlarım |
|
| 219 |
Speaking |
I have no friends expr.
|
benim hiç arkadaşım yok |
|
| 220 |
Speaking |
I have my friends here expr.
|
burada arkadaşlarım var |
|
| 221 |
Speaking |
we are not friends expr.
|
biz arkadaş değiliz |
|
| 222 |
Speaking |
let us part friends expr.
|
dost olarak ayrılalım |
|
| 223 |
Speaking |
I went out with my friends for a drink on friday expr.
|
cuma günü arkadaşlarla içmeye gittim |
|
| 224 |
Speaking |
I celebrated my birthday with my friends expr.
|
doğum günümü arkadaşlarımla kutladım |
|
| 225 |
Speaking |
I celebrated my birthday with my friends expr.
|
doğum günümü arkadaşlarımla kutladık |
|
| 226 |
Speaking |
let us part friends expr.
|
dost kalalım |
|
| 227 |
Speaking |
my dear friends expr.
|
değerli arkadaşlarım |
|
| 228 |
Speaking |
my close friends expr.
|
çok yakın dostlarım |
|
| 229 |
Speaking |
I thought we were friends expr.
|
dost olduğumuzu sanıyordum |
|
| 230 |
Speaking |
dear friends expr.
|
değerli arkadaşlarım |
|
| 231 |
Speaking |
we were pretty decent friends expr.
|
çok iyi anlaşan iki arkadaştık |
|
| 232 |
Speaking |
are we friends or enemies expr.
|
dost muyuz düşman mıyız |
|
| 233 |
Speaking |
my best friends expr.
|
en iyi dostlarım |
|
| 234 |
Speaking |
we have no friends in common expr.
|
hiç ortak arkadaşımız yok |
|
| 235 |
Speaking |
animals are my friends and i don’t wear my friends expr.
|
hayvanlar arkadaşlarımdır ve ben arkadaşlarımı giymem |
|
| 236 |
Speaking |
you don't have any friends expr.
|
hiç arkadaşın yok |
|
| 237 |
Speaking |
they are friends on facebook expr.
|
facebook'ta arkadaşlar |
|
| 238 |
Speaking |
he has no friends expr.
|
hiç arkadaşı yok |
|
| 239 |
Speaking |
we are friends on facebook expr.
|
facebook'ta arkadaşız |
|
| 240 |
Speaking |
they are childhood friends expr.
|
onlar çocukluk arkadaşları |
|
| 241 |
Speaking |
I have a lot of friends at school expr.
|
okulda bir sürü arkadaşım var |
|
| 242 |
Speaking |
how many friends do you have? expr.
|
kaç tane arkadaşın var? |
|
| 243 |
Speaking |
how many friends do you have? expr.
|
kaç arkadaşın var? |
|
| 244 |
Speaking |
how many friends do you have? expr.
|
kaç arkadaşınız var? |
|
| 245 |
Speaking |
how many friends do you have? expr.
|
kaç tane arkadaşınız var? |
|
| 246 |
Speaking |
it's hard to make female friends expr.
|
kadın arkadaş edinmek zor |
|
| 247 |
Speaking |
she and i are friends expr.
|
onunla arkadaşız |
|
| 248 |
Speaking |
I made friends in the line expr.
|
kuyrukta birkaç arkadaş edindim |
|
| 249 |
Speaking |
they are childhood friends expr.
|
onlar çocukluk arkadaşı |
|
| 250 |
Speaking |
why don't you hang out with your friends? expr.
|
neden arkadaşlarınla takılmıyorsun? |
|
| 251 |
Speaking |
they are childhood friends expr.
|
onlar çocukluk arkadaşıdır |
|
| 252 |
Speaking |
do you and your friends get together a lot? expr.
|
sen ve arkadaşların çok (sık) bir araya gelir misiniz? |
|
| 253 |
Speaking |
we're going to be great friends expr.
|
senle ben çok iyi arkadaş olacağız |
|
| 254 |
Speaking |
I would like to be friends with you expr.
|
seninle arkadaş olmak istiyorum |
|
| 255 |
Speaking |
I want to be friends with you expr.
|
seninle arkadaş olmak istiyorum |
|
| 256 |
Speaking |
she has lots of friends expr.
|
pek çok dostu var |
|
| 257 |
Speaking |
are you good friends? expr.
|
siz iyi arkadaş mısınız? |
|
| 258 |
Speaking |
you're one of my best friends expr.
|
sen en iyi arkadaşlarımdan birisin |
|
| 259 |
Speaking |
all your friends expr.
|
tüm arkadaşların |
|
| 260 |
Speaking |
he attended the meeting despite the risk of facing opposition of all his friends expr.
|
tüm arkadaşlarını karşısına almak pahasına o toplantıya katıldı |
|
| 261 |
Speaking |
of course, I have a few friends here, but I don't have a true friend expr.
|
tabi ki, burada birkaç arkadaşım var, ancak gerçek bir arkadaşım yok |
|
| 262 |
Speaking |
I have friends in high places expr.
|
yüksek yerlerde tanıdıklarım var |
|
| 263 |
Speaking |
I have friends in high places expr.
|
yüksek yerlerde dostlarım var |
|
| 264 |
Speaking |
I accidentally removed you from my friends expr.
|
yanlışlıkla seni arkadaşlarımdan/arkadaş listemden çıkardım |
|
| 265 |
Speaking |
I accidentally removed you from my friends expr.
|
yanlışlıkla seni arkadaşlarımından çıkardım |
|
| 266 |
Speaking |
make friends through friends expr.
|
arkadaşlar aracılığıyla arkadaş edin |
|
| 267 |
Speaking |
it was told it would be better for me to be in a class with my friends expr.
|
arkadaşlarımla aynı sınıfta olmamın benim için daha iyi olacağı söylendi |
|
| 268 |
Speaking |
I'm going to have lunch with my friends expr.
|
arkadaşlarımla öğle yemeği yiyeceğim |
|
| 269 |
Speaking |
I spent time with my friends expr.
|
arkadaşlarımla vakit geçirdim |
|
| 270 |
Speaking |
I have friends who are not in this photo expr.
|
bu fotoğrafta olmayan arkadaşlarım var |
|
| 271 |
Speaking |
that's what friends are for expr.
|
arkadaşlar bunun için var |
|
| Chat Usage |
|
| 272 |
Chat Usage |
can we be friends? expr.
|
arkadaş olabilir miyiz? |
|
| 273 |
Chat Usage |
shall we be friends? expr.
|
arkadaş olabilir miyiz? |
|
| 274 |
Chat Usage |
should we be friends? expr.
|
arkadaş olabilir miyiz? |
|
| 275 |
Chat Usage |
should we be friends? expr.
|
tanışabilir miyiz? |
|
| 276 |
Chat Usage |
shall we be friends? expr.
|
tanışabilir miyiz? |
|
| 277 |
Chat Usage |
can we be friends? expr.
|
tanışabilir miyiz? |
|
| Institutes |
|
| 278 |
Institutes |
friends of the earth international (foei) n.
|
uluslararası dünya dostları derneği |
|
| 279 |
Institutes |
foe (friends of the earth) abrev.
|
dünya dostları |
|
| Computer |
|
| 280 |
Computer |
real friends n.
|
gerçek arkadaşlar |
|
| Linguistics |
|
| 281 |
Linguistics |
false friends n.
|
(ayrı iki dilde) telaffuzları benzer fakat farklı anlamlara sahip sözcükler |
|
| Religious |
|
| 282 |
Religious |
religious society of friends n.
|
1660 yılında george fox tarafından kurulan bir protestan tarikatı |
|
| 283 |
Religious |
society of friends n.
|
kuveykırlar |
|
| 284 |
Religious |
society of friends n.
|
bir hristiyan tarikatı |
|
| Environment |
|
| 285 |
Environment |
friends of the earth n.
|
dünya dostları |
|
| Abbreviation |
|
| 286 |
Abbreviation |
bff (best friends forever) expr.
|
hayat boyu en iyi arkadaş |
|
| Ottoman Turkish |
|
| 287 |
Ottoman Turkish |
close friends n.
|
ihvan |
|
| Slang |
|
| 288 |
Slang |
fwb (friends with benefits) n.
|
aralarında duygusal birliktelik olmayıp sadece cinsel ilişki olan iki kişi |
|
| 289 |
Slang |
friends with benefits n.
|
aralarında duygusal birliktelik olmayıp sadece cinsel ilişki olan iki kişi |
|
| 290 |
Slang |
have friends in high place v.
|
arkası sağlam/taşaklı olmak |
|
| British Slang |
|
| 291 |
British Slang |
lez-be friends n.
|
lezbiyen veya lezbiyenler |
|
| 292 |
British Slang |
les-be friends n.
|
lezbiyen veya lezbiyenler |
|
| Modern Slang |
|
| 293 |
Modern Slang |
a date with pam and her five friends n.
|
otuzbir çekme |
|
| 294 |
Modern Slang |
a date with pam and her five friends n.
|
mastürbasyon |
|
| 295 |
Modern Slang |
a date with pam and her five friends n.
|
çavuşu tokatlama |
|
| 296 |
Modern Slang |
absent friends n.
|
ölmüşler |
|
| 297 |
Modern Slang |
affectionate friends n.
|
birbirine bağlanmadan uzun süredir flört eden, randevuya çıkan, cinsel ilişki yaşayan arkadaşlar |
|
| 298 |
Modern Slang |
absent friends n.
|
aramızda olmayanlar |
|
| 299 |
Modern Slang |
absent friends n.
|
ölmüş arkadaşlar |
|
| 300 |
Modern Slang |
absent friends n.
|
aramızda olmayan arkadaşlar |
|
