|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
pasifik adalarında geleneksel olarak ziyaretçilerin boynuna takılan polinezya çelengi |
lei n.
|
|
2 |
General |
kuzey amerika yerlilerine özgü geleneksel bir festival |
potlatch n.
|
|
3 |
General |
geleneksel bilgi |
traditional knowledge n.
|
|
4 |
General |
geleneksel tipteki uçakların gerektirdiğinden daha kısa pistlerde çalışabilen uçaklar |
short takeoff and landing n.
|
|
5 |
General |
geleneksel tıp |
folk medicine n.
|
|
6 |
General |
geleneksel konut |
conventional house n.
|
|
7 |
General |
geleneksel değer |
traditional value n.
|
|
8 |
General |
geleneksel yol kenarı hanları için kullanılan japonca sözcük |
ryokan n.
|
|
9 |
General |
japon stili beyaz kağıt ile kaplanmış geleneksel kapı |
fusuma n.
|
|
10 |
General |
geleneksel pasta |
traditional pastry n.
|
|
11 |
General |
geleneksel japon kapısı |
fusuma n.
|
|
12 |
General |
hristiyanların noel arifesinde geleneksel olarak yaptıkları toplu ayin |
midnight mass n.
|
|
13 |
General |
geleneksel medya |
traditional media n.
|
|
14 |
General |
geleneksel pazarlama |
traditional marketing n.
|
|
15 |
General |
geleneksel çince |
traditional chinese n.
|
|
16 |
General |
geleneksel basın yayın |
traditional media n.
|
|
17 |
General |
geleneksel ispanyolca |
traditional spanish n.
|
|
18 |
General |
geleneksel ihracat |
conventional export n.
|
|
19 |
General |
geleneksel bir brezilya kokteyli |
caipirinha n.
|
|
20 |
General |
geleneksel kıyafet |
local dress n.
|
|
21 |
General |
geleneksel kıyafet |
traditional wear n.
|
|
22 |
General |
daha geleneksel |
more traditional n.
|
|
23 |
General |
geleneksel kimlik |
traditional identity n.
|
|
24 |
General |
geleneksel kültür |
traditional culture n.
|
|
25 |
General |
geleneksel bahar şenlikleri |
traditional spring festivals n.
|
|
26 |
General |
geleneksel şenlik |
traditional festival n.
|
|
27 |
General |
geleneksel şenlik |
traditional fest n.
|
|
28 |
General |
geleneksel kural |
traditional rule n.
|
|
29 |
General |
geleneksel yöntem |
conventional technique n.
|
|
30 |
General |
geleneksel fikirlere sahip grup |
old school n.
|
|
31 |
General |
geleneksel aile |
traditional family n.
|
|
32 |
General |
geleneksel biçim |
traditional format n.
|
|
33 |
General |
geleneksel format |
traditional format n.
|
|
34 |
General |
geleneksel yaklaşım |
traditional approach n.
|
|
35 |
General |
hindistan geleneksel tıbbında kullanılan bir ilaç |
shilajeet n.
|
|
|
36 |
General |
hindistan geleneksel tıbbında kullanılan bir ilaç |
shilajit n.
|
|
37 |
General |
geleneksel hayat/yaşam |
traditional life n.
|
|
38 |
General |
geleneksel enstrüman |
traditional instrument n.
|
|
39 |
General |
geleneksel posta |
paper mail n.
|
|
40 |
General |
geleneksel posta |
snail mail n.
|
|
41 |
General |
geleneksel posta |
postal mail n.
|
|
42 |
General |
geleneksel posta |
land mail n.
|
|
43 |
General |
geleneksel kelt müziğini modernize edip sergileyen beş kadından oluşan müzik grubu |
celtic woman n.
|
|
44 |
General |
geleneksel bayram |
traditional holiday n.
|
|
45 |
General |
geleneksel fikirler/görüşler |
traditional ideas n.
|
|
46 |
General |
alp dağları'nda çiftçiler tarafından kullanılan üç metrelik geleneksel çalgı |
alpenhorn n.
|
|
47 |
General |
alp dağları'nda çiftçiler tarafından kullanılan üç metrelik geleneksel çalgı |
alphorn n.
|
|
48 |
General |
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili |
canerows n.
|
|
49 |
General |
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili |
cornrows n.
|
|
50 |
General |
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili |
cornrolls n.
|
|
51 |
General |
geleneksel yaklaşımlar |
traditional approaches n.
|
|
52 |
General |
geleneksel bir yunan şarabı |
retsina n.
|
|
53 |
General |
geleneksel okul |
traditional school n.
|
|
54 |
General |
geleneksel japon kıyafetleri |
traditional japanese clothes n.
|
|
55 |
General |
geleneksel japon kıyafetleri |
traditional japanese clothing n.
|
|
56 |
General |
geleneksel toplumlarda hastalığı iyileştirmek amacıyla hastadan kan alan kimse |
bleeder n.
|
|
57 |
General |
geleneksel japon banyosu |
ofuro n.
|
|
58 |
General |
geleneksel adalet sistemi |
traditional justice system n.
|
|
59 |
General |
geleneksel adalet sistemi |
conventional justice system n.
|
|
60 |
General |
geleneksel tema veya öge |
topos n.
|
|
61 |
General |
geleneksel yemek |
traditional food n.
|
|
62 |
General |
geleneksel yiyecek |
comfort food n.
|
|
63 |
General |
geleneksel bina/yapı |
traditional building n.
|
|
64 |
General |
patates püresinin içine kabak ve/veya lahana karıştırılarak yapılan geleneksel İrlanda yemeği |
colcannon n.
|
|
65 |
General |
geleneksel dans |
traditional dance n.
|
|
66 |
General |
geleneksel selamlama |
curtsey n.
|
|
67 |
General |
geleneksel selamlama |
curtsy n.
|
|
68 |
General |
geleneksel havai partisi |
luau n.
|
|
69 |
General |
geleneksel türk kahvaltısı |
traditional turkish breakfast n.
|
|
70 |
General |
geleneksel ülke |
traditional country n.
|
|
71 |
General |
geleneksel yol |
traditional way n.
|
|
72 |
General |
geleneksel kahvaltı |
traditional breakfast n.
|
|
73 |
General |
geleneksel yemekler |
traditional dishes n.
|
|
74 |
General |
geleneksel konaklama |
traditional accommodation n.
|
|
75 |
General |
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar |
maundy money n.
|
|
76 |
General |
geleneksel iskoç oyun kütüğü |
caber n.
|
|
77 |
General |
geleneksel lezzet |
traditional taste n.
|
|
78 |
General |
geleneksel olarak kol ile vücut arasına sıkıştırılarak çalınan afrika'ya özgü bir vurmalı çalgı |
talking drum n.
|
|
79 |
General |
iskoç ya da irlanda halkının müzik, dans vs. eşliğinde gerçekleştirdiği geleneksel buluşma |
ceilidh n.
|
|
80 |
General |
geleneksel dönem |
traditional era n.
|
|
81 |
General |
bir tür geleneksel Hint dansı |
nautch dance n.
|
|
82 |
General |
geleneksel ev |
traditional house n.
|
|
83 |
General |
sosyal kulüp olarak da işlev gören geleneksel restoran |
supper club n.
|
|
84 |
General |
geleneksel temalar |
topoi n.
|
|
85 |
General |
geleneksel ögeler |
topoi n.
|
|
86 |
General |
geleneksel kuralları reddeden stil |
antistyle n.
|
|
87 |
General |
bir etnik grup veya topluluğun geleneksel müziği |
ethnic music n.
|
|
88 |
General |
8 kişi ile yapılan geleneksel iskoç kır dansı |
eightsome n.
|
|
89 |
General |
abd geleneksel ölçü birimleri sistemi |
united states customary system n.
|
|
90 |
General |
abd geleneksel ölçü birimleri sisteminde kullanılan sıvı ölçüm birimi |
united states liquid unit n.
|
|
91 |
General |
geleneksel bir malezya erkek gömleği |
baju n.
|
|
92 |
General |
sih dini ve kültürünün bir sembolü olan geleneksel kısa bir pantolon |
kachera n.
|
|
93 |
General |
abd geleneksel ölçü birimleri sistemi |
us customary system n.
|
|
94 |
General |
geleneksel olarak sihirbazlık numaralarının sırlarını paylaşmayı yasaklamış olan, ingiltere menşeli bir sihirbazlar derneği |
magic circle n.
|
|
95 |
General |
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip kimse |
biedermeier n.
|
|
96 |
General |
geleneksel oyuncaklar |
traditional toys n.
|
|
97 |
General |
geleneksel fiziki mağaza/dükkan işletmeleri |
traditional brick and mortar businesses n.
|
|
98 |
General |
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad |
matryoshka n.
|
|
99 |
General |
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad |
matrioshka n.
|
|
100 |
General |
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad |
matroyshka n.
|
|
101 |
General |
geleneksel iş veya adetleri uygulayan kadın |
wise woman n.
|
|
102 |
General |
gelinin beyaz gelinlik giydiği geleneksel düğün |
white wedding n.
|
|
103 |
General |
sabır, özveri, besleyici olma ve cinselliği sadece evlilikte yaşama gibi değerlere önem veren ve özellikle birtakım latin amerikalı kültürlerde yaygın olan, geleneksel dişiliğin güçlü veya abartılı bir formu |
marianismo n.
|
|
104 |
General |
geleneksel karakter |
habitude n.
|
|
105 |
General |
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar |
maundy n.
|
|
106 |
General |
ingiliz hükümdarının her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verdiği gümüş sikke veya para |
maundy coins n.
|
|
107 |
General |
(malezya'da) modern ilaçların yanında geleneksel otların da satıldığı fakat reçete edilmiş ilaçların tedarik edilemediği çin menşeli eczane |
medicine shop n.
|
|
108 |
General |
fransızlara özgü geleneksel bir noel şekerlemesi |
mendiant n.
|
|
109 |
General |
genellikle ticari amaçlar için üretilmeyen, geleneksel ırktan olan evcilleştirilmiş hayvan veya ekin |
heritage n.
|
|
110 |
General |
geleneksel yorum |
bromidiom n.
|
|
111 |
General |
geleneksel ifade |
bromidiom n.
|
|
112 |
General |
müslüman kadınların yüz, eller ve ayaklar hariç vücudunun tamamını örttüğü geleneksel bir giyim tarzı |
hijab n.
|
|
113 |
General |
(abd geleneksel ölçü biriminde) 745.7 vat/dakika |
horsepower n.
|
|
114 |
General |
şarkı ve ritim eşliğinde yapılan geleneksel bir polinezya dansı |
hula-hula n.
|
|
115 |
General |
ayni ödeme yerine uzlaşmaya göre geleneksel bir ondalık şekli |
modus n.
|
|
116 |
General |
içerdiği önermelerin nitelik ve niceliğine göre sınıflandırılan ve geleneksel olarak a, e, ı, o harfleri ile ifade edilen bir kıyas biçimi |
mood n.
|
|
117 |
General |
fazla geleneksel kimse |
mrs. grundy n.
|
|
118 |
General |
kürk avcılarının yıllık geleneksel toplantısı |
rendezvous [obsolete] n.
|
|
119 |
General |
sihlere ait uzun ve bol gömlekten oluşan geleneksel kıyafet |
chola n.
|
|
120 |
General |
geleneksel örnek |
classic n.
|
|
121 |
General |
geleneksel etkinlik |
classic n.
|
|
122 |
General |
geleneksel faaliyet |
classic n.
|
|
123 |
General |
geleneksel olay |
classic n.
|
|
124 |
General |
geleneksel spor etkinliği |
classic n.
|
|
125 |
General |
geleneksel olandan sapma |
descant [obsolete] n.
|
|
126 |
General |
geleneksel yol |
guise n.
|
|
127 |
General |
amerika'da geleneksel değerlerin baskın olduğu merkezi coğrafi bölge |
heartland n.
|
|
128 |
General |
geleneksel çizim tasarımcısı |
iconographer n.
|
|
129 |
General |
geleneksel tasvir |
iconography n.
|
|
130 |
General |
geleneksel tarz |
iconography n.
|
|
131 |
General |
geleneksel prensipler |
iconography n.
|
|
132 |
General |
geleneksel tutum |
idée reçue n.
|
|
133 |
General |
münih, almanya'da her ekim ayında düzenlenen geleneksel bir festival |
octoberfest n.
|
|
134 |
General |
geleneksel uygulama |
route n.
|
|
135 |
General |
geleneksel şovmenlik |
routine n.
|
|
136 |
General |
japonya'da geleneksel japon mutfağı ve mobilyalarını sunan bir otel |
ryokan n.
|
|
137 |
General |
geleneksel japon oteli veya hanı |
ryokan n.
|
|
138 |
General |
hindistan'da erkeklerin ve kadınların taktığı geleneksel bir şal |
chuddar n.
|
|
139 |
General |
avrupai tarzda olmayan geleneksel kıyafet |
cloth [west africa] n.
|
|
140 |
General |
geleneksel şey |
customary n.
|
|
141 |
General |
ispanyolca konuşulan ülkelerde kullanılan geleneksel bir kuru ölçü birimi |
fanega n.
|
|
142 |
General |
geleneksel bilim ile açıklanamayan konuların incelendiği bir alan |
parascience n.
|
|
143 |
General |
geleneksel inanç veya standart |
piety n.
|
|
144 |
General |
geleneksel tutum |
piety n.
|
|
145 |
General |
geleneksel tıp uygulayıcısı |
curandero n.
|
|
146 |
General |
(ingilizlere özgü) çocuklar için hazırlanan geleneksel noel eğlencesi |
pantomime n.
|
|
147 |
General |
geleneksel kullanım |
convenance n.
|
|
148 |
General |
geleneksel kimse |
conventionalist n.
|
|
149 |
General |
geleneksel aktivite |
fixture n.
|
|
150 |
General |
genellikle yanlış veya batıl inanca dayalı olup geleneksel olarak sonraki nesillere aktarılan inanış veya hikaye |
folk tale n.
|
|
151 |
General |
geleneksel bir kalıba girme |
ossification n.
|
|
152 |
General |
hizmetleri veya faaliyetleri mevcut veya geleneksel sınırların ötesine genişletme |
outreach n.
|
|
153 |
General |
bir uygulamayı geleneksel olarak takip eden kimse |
practitioner n.
|
|
154 |
General |
üç yaşındaki atların yer aldığı geleneksel bir at yarışı |
preakness n.
|
|
155 |
General |
geleneksel hazırlık okulu tarzında olan kimse |
preppie n.
|
|
156 |
General |
geleneksel hazırlık okulu tarzında olan kimse |
preppy n.
|
|
157 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
seannachie [scotland/ireland] n.
|
|
158 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
sennachie [scotland/ireland] n.
|
|
159 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
seannachy [scotland/ireland] n.
|
|
160 |
General |
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı |
shanachie [scotland/ireland] n.
|
|
161 |
General |
(genç italyan erkekler için) geleneksel bir saygı hitabı |
signorino n.
|
|
162 |
General |
bangladeş'e özgü iple sarkıtılabilen geleneksel bir sepet |
sika n.
|
|
163 |
General |
bir ülkenin/grubun yöresine ait geleneksel kıyafetler |
costume n.
|
|
164 |
General |
(geleneksel hristiyan dogmalarını reddeden) faustus ve laelius socinus takipçisi |
socinian n.
|
|
165 |
General |
araçlarda geleneksel aynaların yerini alan ayna yerine geçen kameralar |
digital mirrors n.
|
|
166 |
General |
geleneksel bir noel dekorasyonu |
putz n.
|
|
167 |
General |
gürcistan'a özgü geleneksel bir ziyafet |
supra n.
|
|
168 |
General |
geleneksel hale getirmek |
traditionalize v.
|
|
169 |
General |
geleneksel hale getirmek |
traditionalise v.
|
|
170 |
General |
bir erkekten geleneksel olarak beklenen şeyleri yerine getirmek |
man-up v.
|
|
171 |
General |
geleneksel yas belirtileri sergilemek |
mourn v.
|
|
172 |
General |
geleneksel ilkelere uymak |
conventionalize v.
|
|
173 |
General |
geleneksel ilkeleri takip etmek |
conventionalize v.
|
|
174 |
General |
geleneksel ilkelere uymak |
conventionalise v.
|
|
175 |
General |
geleneksel ilkeleri takip etmek |
conventionalise v.
|
|
176 |
General |
(genç kadını) geleneksel bir törenle cemiyete takdim etmek |
present v.
|
|
177 |
General |
geleneksel kargo ile göndermek |
snail mail v.
|
|
178 |
General |
geleneksel hale getirmek |
starch v.
|
|
179 |
General |
geleneksel olmayan |
traditionless adj.
|
|
180 |
General |
kısmen geleneksel |
semitraditional adj.
|
|
181 |
General |
geleneksel olmayan |
nontraditional adj.
|
|
182 |
General |
geleneksel olmayan |
nonconventional adj.
|
|
183 |
General |
geleneksel kıyafetler giymiş |
habited adj.
|
|
184 |
General |
geleneksel olmayan |
unconventional adj.
|
|
185 |
General |
geleneksel olmayan |
non-traditional adj.
|
|
186 |
General |
geleneksel olmayan |
untraditional adj.
|
|
187 |
General |
doğal veya geleneksel süslemelerden yoksun |
nude adj.
|
|
188 |
General |
geleneksel olmayan |
antitraditional adj.
|
|
189 |
General |
geleneksel yollarla yüksek kaliteli malzemeler kullanılarak üretilmiş |
artisan adj.
|
|
190 |
General |
geleneksel yollarla yüksek kaliteli malzemeler kullanılarak üretilmiş |
artisanal adj.
|
|
191 |
General |
geleneksel toplumsal kısıtlamalardan kurtulmuş |
emancipated adj.
|
|
192 |
General |
genel geleneksel |
general conventional adj.
|
|
193 |
General |
geleneksel çin kozmolojisindeki yin ve yang arasındaki dengeyi uyarlayan (beslenme) |
macrobiotic adj.
|
|
194 |
General |
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip |
biedermeier adj.
|
|
195 |
General |
çin'in geleneksel giyim veya beslenme tarzına ilişkin |
mandarin adj.
|
|
196 |
General |
tek bir geleneksel unsurdan meydana gelen (isim) |
monothematic adj.
|
|
197 |
General |
geleneksel limitleri aşan |
licentious adj.
|
|
198 |
General |
geleneksel ahlak veya ideallere aşırı bağlı |
genteel adj.
|
|
199 |
General |
geleneksel kriterlere uygun |
genteel adj.
|
|
200 |
General |
geleneksel politikalara veya uygulamalara bağlı kalan |
old-school adj.
|
|
201 |
General |
geleneksel politikaları veya uygulamaları destekleyen |
old-school adj.
|
|
202 |
General |
geleneksel ve anonim özellikte olan |
folk adj.
|
|
203 |
General |
kabul görmüş veya geleneksel inanca bağlı olan |
orthodox adj.
|
|
204 |
General |
geleneksel yapılara bağlı olmayan |
free-form adj.
|
|
205 |
General |
geleneksel olarak |
folksily adv.
|
|
206 |
General |
geleneksel olarak |
traditionally adv.
|
|
207 |
General |
geleneksel olarak |
institutionally adv.
|
|
208 |
General |
geleneksel olarak |
conservatively adv.
|
|
209 |
General |
geleneksel olarak |
conventionally adv.
|
|
210 |
General |
geleneksel olarak |
tralatitiously adv.
|
|
211 |
General |
geleneksel olmayan bir şekilde |
unconventionally adv.
|
|
212 |
General |
geleneksel olmadan |
untraditionally adv.
|
|
213 |
General |
geleneksel şekilde oynanarak |
solito adv.
|
|
214 |
General |
geleneksel tarzda çalınarak |
solito adv.
|
|
215 |
General |
geleneksel şekilde çalınarak |
solito adv.
|
|
Phrasals |
|
216 |
Phrasals |
(iskoç geleneksel dansında) iki partner set çizgisinin arkasında ayrı ayrı dans edip daha orijinal pozisyona geri dönmek |
cast off v.
|
|
217 |
Phrasals |
geleneksel değerlerden kopmak |
drop out v.
|
|
218 |
Phrasals |
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
drop out v.
|
|
219 |
Phrasals |
geleneksel değerlerden kopmak |
drop out v.
|
|
220 |
Phrasals |
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
drop out v.
|
|
221 |
Phrasals |
dijital veya manyetik şeritteki görüntüleri geleneksel filme aktarmak |
film out v.
|
|
Phrases |
|
222 |
Phrases |
geleneksel olarak |
by tradition expr.
|
|
223 |
Phrases |
geleneksel yöntemle karşılaştırıldığında |
when compared with the traditional method expr.
|
|
Colloquial |
|
224 |
Colloquial |
çevrimiçi haber kaynaklarına göre daha eski moda ve ahmakça kabul edilen geleneksel medya araçları |
lamestream n.
|
|
225 |
Colloquial |
eskimolara ait sabuntaşından geleneksel bir yağ lambası |
kudlik [canada] n.
|
|
226 |
Colloquial |
geleneksel kimse |
square n.
|
|
227 |
Colloquial |
güney amerika kültürünün geleneksel, tutucu, eril özelliklerini taşıyan kimse |
good old boy [southern us] n.
|
|
228 |
Colloquial |
irlanda'da geleneksel olarak kutlanan rose of traless festivaline katılmış veya kazanmış yarışmacı |
rose [ireland] n.
|
|
229 |
Colloquial |
geleneksel posta |
s-mail n.
|
|
230 |
Colloquial |
geleneksel ingiliz endüstrisi |
smokestack industry n.
|
|
231 |
Colloquial |
bir şarkıya bluegrass (amerika'nın güneyinde geleneksel bir müzik) unsurları eklemek |
grass up v.
|
|
232 |
Colloquial |
geleneksel seks |
vanilla adj.
|
|
233 |
Colloquial |
batıni felsefelere, geleneksel ilaçlara ilgi duyan |
herbal [australia] adj.
|
|
234 |
Colloquial |
batıni felsefeleri, geleneksel ilaçları uygulayan |
herbal [australia] adj.
|
|
235 |
Colloquial |
aşırı geleneksel |
buttoned-down adj.
|
|
236 |
Colloquial |
geleneksel olarak erkek sporu olup kadınların yarıştığı (branş) |
powderpuff adj.
|
|
Idioms |
|
237 |
Idioms |
geleneksel yöntem |
time-honored practice n.
|
|
238 |
Idioms |
geleneksel yöntem |
time-honoured practice n.
|
|
239 |
Idioms |
müstesna veya geleneksel kimse |
white sheep n.
|
|
240 |
Idioms |
yazılarında geleneksel toplumu eleştiren 20. yüzyıl ingiliz yazarlar grubu üyesi kimse |
angry young man n.
|
|
241 |
Idioms |
geleneksel değerlerin ve toplumun karşısında duran genç adam |
angry young man n.
|
|
242 |
Idioms |
geleneksel değerlere ve topluma karşı isyan eden genç adam |
angry young man n.
|
|
243 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogey n.
|
|
244 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogy n.
|
|
245 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogey n.
|
|
246 |
Idioms |
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse |
an old fogy n.
|
|
247 |
Idioms |
sanatsal bir etki yaratmak için geleneksel formlardan/standartlardan/söz diziminden bilerek sapma |
artistic license n.
|
|
248 |
Idioms |
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma |
artistic license n.
|
|
249 |
Idioms |
domates bazlı soslu geleneksel italyan makarnasıyla ünlü bir italyan-amerikan restoranı |
red-sauce parlor n.
|
|
250 |
Idioms |
geleneksel posta |
snail-mail n.
|
|
251 |
Idioms |
geleneksel ev hanımı |
suzy homemaker [us] n.
|
|
252 |
Idioms |
geleneksel/alışılagelmiş bakış açısına sahip olanları şaşırtmak |
épater les bourgeois v.
|
|
253 |
Idioms |
geleneksel avrupa kıyafetleriyle barda bira servisi/garsonluk yapan genç kadın gibi/görüntüsünde |
wenchy adj.
|
|
254 |
Idioms |
geleneksel avrupa kıyafetleriyle barda bira servisi/garsonluk yapan genç kadın gibi/görüntüsünde |
whenchy adj.
|
|
255 |
Idioms |
geleneksel olmayan bir şekilde |
outside of the box adv.
|
|
256 |
Idioms |
geleneksel kablo bağlantısı dışında bir kaynaktan/sunucudan alınan tv yayını |
ott (over the top) expr.
|
|
257 |
Idioms |
geleneksel haliyle |
with a capital (some letter) expr.
|
|
Speaking |
|
258 |
Speaking |
çok yaşa!/uzun yaşa! (geleneksel bir japon selamlama ünlemi) |
banzai expr.
|
|
Trade/Economic |
|
259 |
Trade/Economic |
geleneksel opsiyon |
traditional option n.
|
|
260 |
Trade/Economic |
bir hafta vadeli miktar ve bir ay vadeli geleneksel repo ihaleleri |
one-week quantity and one-month traditional repo auctions n.
|
|
261 |
Trade/Economic |
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim |
brick and mortar business n.
|
|
262 |
Trade/Economic |
geleneksel satıcı ülke |
traditional supplier n.
|
|
263 |
Trade/Economic |
geleneksel ihracatçı |
traditional supplier n.
|
|
264 |
Trade/Economic |
geleneksel eylem tarzına getirilen köklü değişiklik |
paradigm shift n.
|
|
265 |
Trade/Economic |
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim |
brick and mortar shop n.
|
|
266 |
Trade/Economic |
geleneksel dağıtım modeli |
conventional distribution model n.
|
|
267 |
Trade/Economic |
geleneksel faktoring |
old-line factoring n.
|
|
268 |
Trade/Economic |
geleneksel ekonomik sistem |
traditional economy n.
|
|
269 |
Trade/Economic |
geleneksel olmayan çalışma alanı/iş yeri |
non-traditional workplace n.
|
|
270 |
Trade/Economic |
geleneksel perakendeci |
traditional retailer n.
|
|
271 |
Trade/Economic |
geleneksel fonlar |
traditional funds n.
|
|
272 |
Trade/Economic |
geleneksel ekonomi |
subsistence economy n.
|
|
273 |
Trade/Economic |
geleneksel bütçe |
traditional budget n.
|
|
274 |
Trade/Economic |
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme |
clicks and-mortar n.
|
|
275 |
Trade/Economic |
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme |
clicks-and-mortar n.
|
|
276 |
Trade/Economic |
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme |
bricks and clicks n.
|
|
277 |
Trade/Economic |
geleneksel pazarlama |
conventional marketing n.
|
|
278 |
Trade/Economic |
işlerin çoğunun fiziksel temsilciler vasıtası ile fiziksel ürünler satarak gerçekleştirildiği eski ve geleneksel ticaret yöntemi |
traditional brick and mortar businesses n.
|
|
279 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentarianism n.
|
|
280 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentism n.
|
|
281 |
Trade/Economic |
geleneksel olmayan para politikası |
non-conventional monetary policy n.
|
|
282 |
Trade/Economic |
geleneksel para politikası |
conventional monetary policy n.
|
|
283 |
Trade/Economic |
ürün takasında kullanılan geleneksel işlem birimi |
contract n.
|
|
284 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal, politik ya da ekonomik değer ya da ilkelere muhalefet eden |
antiestablishment adj.
|
|
285 |
Trade/Economic |
geleneksel satış yöntemlerinin yanı sıra internet satışını da kullanma |
clicks-and-mortar (c&m) adj.
|
|
Law |
|
286 |
Law |
geleneksel bir ruanda adalet sistemi |
gacaca n.
|
|
Politics |
|
287 |
Politics |
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan politik felsefe |
tory democracy n.
|
|
288 |
Politics |
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan kimse |
tory democrat n.
|
|
289 |
Politics |
geleneksel araçlar |
traditional instruments n.
|
|
290 |
Politics |
geleneksel ürün adı |
traditional speciality guaranteed n.
|
|
291 |
Politics |
geleneksel değerlendirme |
traditional assessment n.
|
|
292 |
Politics |
geleneksel özellik garantisi |
traditional speciality guaranteed n.
|
|
293 |
Politics |
geleneksel ihracatçı-geleneksel satıcı ülke |
traditional supplier n.
|
|
294 |
Politics |
polonya devletinin geleneksel ismi |
rzeczpospolita n.
|
|
295 |
Politics |
özellikle amerika'nın güneyinde siyahilere karşı yapılan geleneksel ayrımcılık |
jim crow n.
|
|
296 |
Politics |
özellikle amerika'nın güneyinde siyahilere karşı yapılan geleneksel ayrımcılık |
jim-crow n.
|
|
297 |
Politics |
geleneksel ürün adlarına ilişkin daimi komite |
standing committee on traditional specialities guaranteed n.
|
|
298 |
Politics |
geleneksel afgan ulusal meclisi |
loya jirga n.
|
|
Industry |
|
299 |
Industry |
(özellikle fransa'nın bordeaux bölgesinde) geleneksel şarap üretimi kurallarına uymayan küçük çaplı şarap üreticisi |
garagiste n.
|
|
Tourism |
|
300 |
Tourism |
geleneksel kamp biçiminden farklı olarak çok çeşitli imkanlar sunan lüks diye tabir edilebilecek bir kamp yapma çeşidi |
glamping n.
|
|
Media |
|
301 |
Media |
geleneksel yayın organları |
legacy media n.
|
|
Technical |
|
302 |
Technical |
geleneksel elektrik santralı |
conventional power plant n.
|
|
303 |
Technical |
geleneksel işlev ömrü |
conventional working life n.
|
|
304 |
Technical |
geleneksel bükülme sertliği |
conventional flexural stiffness n.
|
|
305 |
Technical |
geleneksel enerji kaynakları |
conventional energy resources n.
|
|
306 |
Technical |
geleneksel seramikler |
traditional ceramics n.
|
|
307 |
Technical |
geleneksel cam |
traditionalglass n.
|
|
308 |
Technical |
geleneksel sıkıştırma süresi |
conventional pressing time n.
|
|
309 |
Technical |
geleneksel ölçme teknikleri |
conventional surveying techniques n.
|
|
310 |
Technical |
geleneksel enerji |
conventional energy n.
|
|
311 |
Technical |
geleneksel yöntem |
conventional method n.
|
|
312 |
Technical |
geleneksel birim kök testi |
conventional unit root test n.
|
|
Computer |
|
313 |
Computer |
geleneksel ağ koruma sistemi |
conventional network protection system n.
|
|
314 |
Computer |
geleneksel sistem |
conventional system n.
|
|
315 |
Computer |
geleneksel bellek |
conventional memory n.
|
|
316 |
Computer |
geleneksel posta ile göndermek |
s-mail [dated] v.
|
|
317 |
Computer |
geleneksel klavye dizilişi ile ilgili |
qwerty adj.
|
|
Telecom |
|
318 |
Telecom |
geleneksel telefon hizmetleri |
pots n.
|
|
319 |
Telecom |
geleneksel düzenlemeler |
traditional arrangements n.
|
|
320 |
Telecom |
geleneksel posta |
snail mail n.
|
|
321 |
Telecom |
geleneksel telefon hizmeti |
plain old telefone service n.
|
|
Textile |
|
322 |
Textile |
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise |
cheongsam n.
|
|
323 |
Textile |
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise |
qipao n.
|
|
324 |
Textile |
bir yüzünde geleneksel motifler bulunan parlak kumaş |
calamanco n.
|
|
325 |
Textile |
vietnamlı kadınların giydiği geleneksel kıyafet |
ao dai n.
|
|
326 |
Textile |
malezyalı kadınların giydiği geleneksel bir bluz |
kabaya n.
|
|
327 |
Textile |
geleneksel hint, pakistan ve iran giysilerinde kullanılan ince altın veya gümüş iplik |
zari n.
|
|
328 |
Textile |
malezyalı kadınların giydiği geleneksel bir bluz |
kerbaya n.
|
|
329 |
Textile |
geleneksel hint elbisesi |
lehenga n.
|
|
330 |
Textile |
geleneksel hint elbisesi |
lengha n.
|
|
331 |
Textile |
çok sayıda rengin kullanıldığı motifler yaratmak için kullanılan geleneksel bir örgü tekniği |
fair isle n.
|
|
332 |
Textile |
japonya'da geleneksel olarak giyilip arkadan fiyonk ile tutturulan geniş bir kuşak |
oby n.
|
|
333 |
Textile |
yün veya brokardan yapılabilen geleneksel bir giysi |
deel n.
|
|
334 |
Textile |
geleneksel biçimde örülmüş |
custom tufted adj.
|
|
Architecture |
|
335 |
Architecture |
kağıtla kaplı ahşap çerçeveli geleneksel japon sürgü kapı |
shoji n.
|
|
336 |
Architecture |
geleneksel fas evi |
riad n.
|
|
337 |
Architecture |
doğu pensilvanya'daki geleneksel alman mimarisi |
pennsylvania dutch n.
|
|
338 |
Architecture |
tasarımda çeşitli geleneksel mimari ve dekoratif tarzların kullanılması |
ornamentalism n.
|
|
339 |
Architecture |
geleneksel japon sürgü kapısına benzer paravan |
shoji n.
|
|
Construction |
|
340 |
Construction |
geleneksel yapı pratiği |
traditional construction practice n.
|
|
341 |
Construction |
geleneksel tasarım |
conventional design n.
|
|
342 |
Construction |
geleneksel asfalt |
conventional asphalt n.
|
|
Railway |
|
343 |
Railway |
demiryolu çalışanlarının ücretlerini hesaplamak için kullanılan geleneksel bir birim |
day n.
|
|
Aeronautic |
|
344 |
Aeronautic |
geleneksel tipteki uçaklardan daha fazla sayıda yolcu taşıyabilen ve iki ya da daha çok koridoru olan uçak |
wide-bodied aircraft n.
|
|
345 |
Aeronautic |
tek merkezi koridorlu geleneksel tasarımlı |
narrow-bodied adj.
|
|
Marine |
|
346 |
Marine |
ortası geniş geleneksel ahşap türk yelkenlisi |
gulet n.
|
|
347 |
Marine |
balıkçılıkta kullanılan geleneksel bir ahşap tekne |
couta [australia] n.
|
|
348 |
Marine |
balıkçılıkta kullanılan geleneksel bir ahşap tekne |
couta boat [australia] n.
|
|
349 |
Marine |
(geleneksel ingiliz teknesinde) öndeki yükleri sıkıştırıp üst tahtayı veya yürüyüş yolunu destekleyen dikey kalaslar |
cratch n.
|
|
350 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel bir balıkçı teknesi |
scaffie n.
|
|
351 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel bir balıkçı teknesi |
scaffy n.
|
|
352 |
Marine |
connemara bölgesine özgü geleneksel bir yelkenli çeşidi |
púcán [ireland] n.
|
|
353 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel balıkçı teknesine ait veya ilgili |
scaffie adj.
|
|
354 |
Marine |
iskoçya'ya özgü geleneksel balıkçı teknesine benzer |
scaffie adj.
|
|
Medical |
|
355 |
Medical |
geleneksel çin tıbbı |
tcm (traditional chinese medicine) n.
|
|
356 |
Medical |
alternatif-geleneksel hekim |
folk healer n.
|
|
357 |
Medical |
alternatif-geleneksel hekim |
alternative/traditional healer n.
|
|
358 |
Medical |
doğu-geleneksel tıp |
oriental traditional medicine n.
|
|
359 |
Medical |
geleneksel tıp |
conventional medicine n.
|
|
360 |
Medical |
geleneksel ve tamamlayıcı tıp ünitesi |
traditional and complementary medicine unit n.
|
|
361 |
Medical |
geleneksel ilaç |
traditional medicine n.
|
|
362 |
Medical |
geleneksel hekim |
traditional healer n.
|
|
363 |
Medical |
geleneksel tıp |
traditional medicine n.
|
|
364 |
Medical |
geleneksel zehir |
traditional poison n.
|
|
365 |
Medical |
geleneksel miyomektomi |
conventional myomectomy n.
|
|
366 |
Medical |
geleneksel hint şifa sistemi |
ayurvedism n.
|
|
367 |
Medical |
geleneksel tıpla ilgilenen müslüman doktor |
hakeem n.
|
|
368 |
Medical |
çin'e özgü eklem ağrıları için kullanılan geleneksel bir ilaç |
snake oil n.
|
|
369 |
Medical |
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhütle ilgili |
hippocratic adj.
|
|
370 |
Medical |
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhüde ait |
hippocratic adj.
|
|
371 |
Medical |
geleneksel tıbbın dışındaki tedavilerle ilgili |
holistic adj.
|
|
372 |
Medical |
geleneksel tıbbın dışındaki tedavileri kullanan |
holistic adj.
|
|
Psychology |
|
373 |
Psychology |
geleneksel aile |
extended family n.
|
|
374 |
Psychology |
geleneksel eylem |
traditional action n.
|
|
375 |
Psychology |
geleneksel düzey |
conventional level n.
|
|
376 |
Psychology |
geleneksel veya ortodoks psikolojinin ötesindeki psişik fenomenlerin incelenmesi |
metapsychics n.
|
|
377 |
Psychology |
geleneksel psikanalist |
freudian n.
|
|
Dentistry |
|
378 |
Dentistry |
geleneksel cam iyonomer siman |
conventional glass-ionomer cement n.
|
|
Pharmaceutics |
|
379 |
Pharmaceutics |
geleneksel ortodoks tıbbı |
allopathic medicine n.
|
|
380 |
Pharmaceutics |
geleneksel tıpta karın ağrısının tedavisinde kullanılan bitki kökü |
aloeroot n.
|
|
381 |
Pharmaceutics |
geleneksel tıpta karın ağrısının tedavisinde kullanılan bitki kökü |
colicroot n.
|
|
382 |
Pharmaceutics |
geleneksel biçim ve teorileri reddeden sanat |
anti-art n.
|
|
383 |
Pharmaceutics |
geleneksel çin tıbbında kullanılan efedrinden üretilmiş bir ilaç |
ephedra n.
|
|
384 |
Pharmaceutics |
magnolia cinsi bitkinin geleneksel tıpta kullanılan kurutulmuş kabuğu |
magnolia n.
|
|
Printing |
|
385 |
Printing |
geleneksel kurutma |
conventional drying n.
|
|
Food Engineering |
|
386 |
Food Engineering |
iğne başı büyüklüğünde keskin bıçaklarla kesilmiş geleneksel pirinç lapası yapımında kullanılan yulaf |
steel-cut oat n.
|
|
387 |
Food Engineering |
geleneksel gıdalar |
traditional foods n.
|
|
388 |
Food Engineering |
geleneksel olarak kısrak veya eşek sütünden yapılan mayalanmış bir süt ürünü |
kumish n.
|
|
Gastronomy |
|
389 |
Gastronomy |
malta'ya özgü geleneksel bir makarna |
timpana n.
|
|
390 |
Gastronomy |
geleneksel olarak badem ile yapılan ve kavisli bir şekle sahip ince ve gevrek kurabiye |
tuile n.
|
|
391 |
Gastronomy |
geleneksel olarak badem ile yapılan ve kavisli bir şekle sahip ince ve gevrek kurabiye |
tuille n.
|
|
392 |
Gastronomy |
et ve patates ek olarak bir sebzeden yapılan geleneksel ingiliz yemeği |
meat and two veg n.
|
|
393 |
Gastronomy |
geleneksel bir kore yemeği |
kimchee n.
|
|
394 |
Gastronomy |
geleneksel bir kore yemeği |
kimchi n.
|
|
395 |
Gastronomy |
geleneksel bir kore yemeği |
kimchees n.
|
|
396 |
Gastronomy |
geleneksel fransız sebzeli türlüsü |
ratatouille n.
|
|
397 |
Gastronomy |
japonya'ya özgü geleneksel balık yemeği |
sashimi n.
|
|
398 |
Gastronomy |
noel zamanında geleneksel olarak servis edilen kurutulmuş meyve ve baharatlar ile doldurulmuş ingiliz menşeli bir turta |
mince pie n.
|
|
399 |
Gastronomy |
bir tür geleneksel çin mantısı |
yau gok n.
|
|
400 |
Gastronomy |
bir tür geleneksel çin mantısı |
jau gok n.
|
|
401 |
Gastronomy |
bir tür geleneksel çin mantısı |
jiaozi n.
|
|
402 |
Gastronomy |
alt kısmı elmalı geleneksel bir ingiliz keki |
eve's pudding [uk] n.
|
|
403 |
Gastronomy |
geleneksel norveç yassı ekmeği |
lefse n.
|
|
404 |
Gastronomy |
aşkenazi yahudileri'nin geleneksel yiyeceği olan bademli tatlı bir ekmek çeşidi |
mandelbrot n.
|
|
405 |
Gastronomy |
keşkeğe benzeyen geleneksel bir ermeni yemeği |
harissa n.
|
|
406 |
Gastronomy |
batı abd'ye özgü geleneksel olarak çay yapımında ve tıbbi amaçlarla kullanılan çeşitli efedralara verilen ad |
mormon tea n.
|
|
407 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
picadillo n.
|
|
408 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
piccadillo n.
|
|
409 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
pickadillo n.
|
|
410 |
Gastronomy |
geleneksel bir amerikan tatlısı |
cottage pudding n.
|
|
411 |
Gastronomy |
geleneksel fast food'a kıyasla daha taze ve sağlıklı ayaküstü yemek |
fast casual n.
|
|
412 |
Gastronomy |
amerika birleşik devletleri ve kanada’da popüler olan geleneksel bir tatlı |
s'more n.
|
|
413 |
Gastronomy |
geleneksel bir iskoç kurabiyesi |
shortbread cookie n.
|
|
414 |
Gastronomy |
geleneksel olarak anneler günü'nde yenen ve noel pudingini andıran meyveli bir pasta |
simnel [uk] n.
|
|
415 |
Gastronomy |
domuz yağı, kuru meyve ve baharatlarla hazırlanan geleneksel bir ingiliz ekmeği |
fourses [dialect] [uk] n.
|
|
416 |
Gastronomy |
geleneksel bir hawaii yemeği |
poi n.
|
|
417 |
Gastronomy |
iç yağı ve kuru meyveler ile hazırlanan geleneksel bir kek |
spotted dog n.
|
|
418 |
Gastronomy |
kabartma desenli geleneksel bir alman kurabiyesi |
springerle n.
|
|
419 |
Gastronomy |
geleneksel yolla pişirilen |
real adj.
|
|
420 |
Gastronomy |
yahudi beslenme kurallarına sıkı sıkıya bağlı olmayıp geleneksel yahudi yemeklerinin özelliklerini barındıran |
kosher-style adj.
|
|
421 |
Gastronomy |
geleneksel şekilde hazırlanan |
home-style adj.
|
|
Physics |
|
422 |
Physics |
geleneksel uzay-zaman ilişkisinin geçerli olmadığı varsayımsal bir boyut |
hyperspace n.
|
|
Chemistry |
|
423 |
Chemistry |
geleneksel monomer formülasyonu |
conventional monomer formulation n.
|
|
Biology |
|
424 |
Biology |
geleneksel tarım rejimi |
conventional farming regime n.
|
|
425 |
Biology |
geleneksel sınıflandırmada canlıların ve nesnelerin hayvan, bitki ve maden şeklinde oluşturduğu kategorilerden her biri |
kingdom n.
|
|
426 |
Biology |
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin |
michurinism n.
|
|
427 |
Biology |
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin |
lysenkoism n.
|
|
428 |
Biology |
ait olduğu gruptaki sıradan veya geleneksel tipten çok daha küçük boyuttaki hayvan veya bitki türü |
miniature n.
|
|
Marine Biology |
|
429 |
Marine Biology |
geleneksel balıkçılık kuşağı |
traditional fishing zone n.
|
|
Astronomy |
|
430 |
Astronomy |
geleneksel takımyıldızlardan birinin üyesi olmayan bir grup yıldız |
asterism n.
|
|
431 |
Astronomy |
geleneksel takımyıldızlardan birinin üyesi olmayan bir grup yıldızla ilgili |
asterismal adj.
|
|
Botanic |
|
432 |
Botanic |
sanikel cinsine ait, kökleri geleneksel tıpta kullanılan bir bitki |
black snakeroot n.
|
|
433 |
Botanic |
amerikan yerlilerinin geleneksel ritüellerinde kullandıkları hoş kokulu bir çim |
sweet grass (hierochloe odorata) n.
|
|
434 |
Botanic |
kuzeybatı yunnan'da, butan'da ve kuzeydoğu hindistan'da yetişen, rizomları geleneksel tıpta kullanılan çiçekli bir bitki |
mishmee n.
|
|
435 |
Botanic |
geleneksel çin tıbbında kullanılan bir bitki kökü |
dong quai (angelica sinensis) n.
|
|
Agriculture |
|
436 |
Agriculture |
tahılın hasat zamanında geleneksel törenlerle kesilerek saklanan son demeti |
neck [dialect] n.
|
|
437 |
Agriculture |
geleneksel sabana kıyasla daha derin oluk açmakta kullanılan pulluk |
trench plow n.
|
|
438 |
Agriculture |
geleneksel tarım sistemi |
traditional agriculture system n.
|
|
439 |
Agriculture |
geleneksel çiftçilik |
traditional farming n.
|
|
440 |
Agriculture |
geleneksel ziraat uygulamaları |
traditional agricultural practices n.
|
|
441 |
Agriculture |
geleneksel tarımsal uygulamalar |
conventional agricultural practices n.
|
|
442 |
Agriculture |
geleneksel tarım |
traditional agriculture n.
|
|
443 |
Agriculture |
geleneksel tarımsal uygulamalar |
traditional agricultural practices n.
|
|
444 |
Agriculture |
geleneksel tarım uygulamaları |
conventional agricultural practices n.
|
|
445 |
Agriculture |
geleneksel zirai uygulamalar |
conventional agricultural practices n.
|
|
446 |
Agriculture |
geleneksel tarım uygulamaları |
traditional agricultural practices n.
|
|
447 |
Agriculture |
geleneksel tarım sistemi |
conventional agriculture system n.
|
|
448 |
Agriculture |
geleneksel ziraat uygulamaları |
conventional agricultural practices n.
|
|
449 |
Agriculture |
geleneksel tarım |
conventional agriculture n.
|
|
450 |
Agriculture |
geleneksel toprak işleme |
conventional tillage n.
|
|
451 |
Agriculture |
geleneksel zirai uygulamalar |
traditional agricultural practices n.
|
|
452 |
Agriculture |
geleneksel saban demiri yerine ağır diskler kullanan döner pulluk |
disk plow n.
|
|
453 |
Agriculture |
hayvan yemleri ve sağlığı, kimyasal gübre kullanımı, vahşi yaşamın korunması ve arazi yönetimi ile alakalı belirli şartların sağlanması ve mümkün olduğunda geleneksel yöntemlerle gıda üretilmesi ile ilişkili |
conservation-grade adj.
|
|
Social Sciences |
|
454 |
Social Sciences |
geleneksel hawaii toplumunda miras yoluyla geçen yönetici sınıfının bir mensubu |
ali'i n.
|
|
455 |
Social Sciences |
geleneksel olmayan yapıdaki toplum |
alternative society n.
|
|
456 |
Social Sciences |
ayaküstü yemek alışkanlığına (fast food) karşı oluşturulmuş geleneksel yeme biçimlerinin korunmasını teşvik eden hareket |
slow food n.
|
|
457 |
Social Sciences |
seramik pişirmekte kullanılan geleneksel japon fırını |
anagama n.
|
|
458 |
Social Sciences |
(malay dilinde) yerlilerin yaşadığı geleneksel köy |
kampong n.
|
|
459 |
Social Sciences |
geleneksel iskoç oyun kütüğü |
kebar n.
|
|
460 |
Social Sciences |
geleneksel hint toplumunda en yüksek ikinci kasta mensup kimse |
kshatriya n.
|
|
461 |
Social Sciences |
geleneksel evlilik |
traditional marriage n.
|
|
462 |
Social Sciences |
geleneksel düğün |
traditional marriage n.
|
|
463 |
Social Sciences |
bazı kızılderililerin geleneksel kıyafeti |
blanket n.
|
|
464 |
Social Sciences |
geleneksel iskoç yılbaşı gecesi kutlaması |
hogmanay [scotland] n.
|
|
465 |
Social Sciences |
(botsvana'da) okavango deltası'nda yaşayan bir halkın kullandığı ağaç kütüğünden yapılan geleneksel bir kano |
mokoro n.
|
|
466 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlenme törenlerinde gelin ve damadın altında durduğu tente |
huppa n.
|
|
467 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlenme törenlerinde gelin ve damadın altında durduğu tente |
huppah n.
|
|
468 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente |
chuppah n.
|
|
469 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente |
chupah n.
|
|
470 |
Social Sciences |
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente |
chuppa n.
|
|
471 |
Social Sciences |
irlanda'da giyilen geleneksel bir ayakkabı türü |
pampootie n.
|
|
472 |
Social Sciences |
geleneksel eş |
tradwife (traditional wife) n.
|
|
473 |
Social Sciences |
geleneksel cinsiyet rollerine inanan ev hanımı eş |
tradwife (traditional wife) n.
|
|
474 |
Social Sciences |
geleneksel otorite |
traditional authority n.
|
|
475 |
Social Sciences |
geleneksel olarak yankee'lere atfedilen niteliklere sahip |
yankee adj.
|
|
476 |
Social Sciences |
geleneksel cinsiyet rollerine sadık kalan |
unliberated adj.
|
|
477 |
Social Sciences |
geleneksel toplumsal rollere bağlı kalan |
unliberated adj.
|
|
478 |
Social Sciences |
(özellikle feminist teoride) geleneksel cinsiyet rolleri ve toplumsal rollerle kısıtlanmamış |
liberated adj.
|
|
479 |
Social Sciences |
(sosyal yaşam) geleneksel |
static adj.
|
|
Education |
|
480 |
Education |
müfredatı esnek veya geleneksel olmayan okul |
alternative school n.
|
|
481 |
Education |
geleneksel eğitim |
traditional education n.
|
|
482 |
Education |
türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi hakkında yönetmelik |
regulation on foreign language education in higher education institutions and rudiments to conform within foreign language education n.
|
|
483 |
Education |
geleneksel eğitim |
sage-on-a-stage n.
|
|
484 |
Education |
konuşmada kullanılan geleneksel dilbilgisinin ana kısımlarından biri |
major form class n.
|
|
485 |
Education |
alternatif eğitim yöntemlerini ve biçimlerini benimsemek üzere geleneksel okul biçimlerini kaldırma taraftarı kimse |
deschooler n.
|
|
486 |
Education |
geleneksel devlet veya özel okullara alternatif olarak ortaya çıkmış, esnek bir müfredata ve yenilikçi öğretim metotlarına sahip özel okul |
free school n.
|
|
487 |
Education |
üniversite öğrencilerinin geleneksel olmayan konuları çalışılabilmek için kurulan bağımsız ve lisanssız kurum |
free university n.
|
|
488 |
Education |
(özel ihtiyaçları olan bir çocuğu) geleneksel okul derslerine sokmak |
mainstream v.
|
|
489 |
Education |
alternatif eğitim yöntemlerini ve biçimlerini benimsemek üzere geleneksel okul biçimlerini kaldırmak |
deschool v.
|
|
490 |
Education |
geleneksel sınıf ortamı içerisinde bulunmayan |
nonclassroom adj.
|
|
Literature |
|
491 |
Literature |
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım |
nouveau roman n.
|
|
492 |
Literature |
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım |
anti-roman n.
|
|
493 |
Literature |
(geleneksel vezinde) geriye dönüş |
turnagain n.
|
|
494 |
Literature |
geleneksel öykü kurallarına uymayan anlatı |
antinarrative n.
|
|
495 |
Literature |
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım |
antinovel n.
|
|
496 |
Literature |
eserlere tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerini koymayan bir yazar |
antinovelist n.
|
|
497 |
Literature |
geleneksel anlatı kurallarına uymayan hikaye |
antistory n.
|
|
498 |
Literature |
çok uzun geleneksel bir gal şiiri |
awdl n.
|
|
499 |
Literature |
geleneksel bir farsça ayet formu |
rubaiyat n.
|
|
500 |
Literature |
geleneksel şiir kurallarına uymayan |
antipoetic adj.
|
|