Verlauf

hardly

Bedeutungen von dem Begriff "hardly" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 23 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	hardly adv.	ancak
2	Common Usage	hardly adv.	güçlükle
3	Common Usage	hardly adv.	zorla
General
4	General	hardly adv.	güç bela
5	General	hardly adv.	güçbela
6	General	hardly adv.	zar zor
7	General	hardly adv.	zorlukla
8	General	hardly adv.	dar darına
9	General	hardly adv.	sertçe
10	General	hardly adv.	neredeyse hiç
11	General	hardly adv.	hemen hemen
12	General	hardly adv.	nadiren
13	General	hardly adv.	zor bela
14	General	hardly adv.	zor
15	General	hardly adv.	hemen hemen hiç
16	General	hardly adv.	gücü gücüne
17	General	hardly adv.	az bir olasılıkla
18	General	hardly adv.	hemen hiç
19	General	hardly adv.	aşırı kızgınlıkla
20	General	hardly adv.	çok hüzünle
21	General	hardly adv.	asla
22	General	hardly adv.	sadece
Colloquial
23	Colloquial	hardly expr.	(eğer bir soruya yanıt olarak söylendiyse) hiç de (öyle) değil

Bedeutungen, die der Begriff "hardly" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 81 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	hardly to have time to breathe v.	çok meşgul olmak
2	General	hardly to have time to breathe v.	nefes bile alacak zamanı olmamak
3	General	hardly to have time to breathe v.	hiç zamanı olmamak
4	General	can hardly wait v.	bekleyememek
5	General	hardly contain oneself v.	kendini zor tutmak
6	General	hardly understand v.	zor anlamak
7	General	(never/hardly) miss a trick v.	(genelde olumsuz) fırsatı kaçırmamak
8	General	be hardly believable v.	akla yakın gelmemek
9	General	be hardly believable v.	inandırıcı gelmemek
10	General	be hardly believable v.	akla yatkın gelmemek
11	General	be hardly believable v.	inanılmaz görünmek
12	General	work hardly v.	sıkı bir şekilde çalışmak
13	General	hardly understand v.	neredeyse hiç anlamamak
14	General	hardly visible adj.	belli belirsiz
15	General	hardly believable adj.	inandırıcılıktan uzak
16	General	hardly a adj.	çok az
17	General	hardly ever adv.	hemen hemen hiç
18	General	hardly.... when adv.	-r
19	General	hardly.... when adv.	-maz
20	General	hardly ever adv.	neredeyse hiç
21	General	hardly [rare] adv.	merhametsizce
22	General	hardly [rare] adv.	gaddarca
Phrases
23	Phrases	hardly any of (them) expr.	neredeyse hiç biri
24	Phrases	hardly any expr.	neredeyse hiç
25	Phrases	we need hardly mention that expr.	söylemeye gerek yoktur ki
26	Phrases	although it hardly matters expr.	pek önemli değil, gerçi
27	Phrases	we need hardly mention that expr.	söylemeye gerek yoktur ki
28	Phrases	it's hardly saying much expr.	bu pek bir şey ifade etmiyor
29	Phrases	it's hardly saying much expr.	bu oldukça önemsiz
30	Phrases	it's hardly saying much expr.	bu hiç de etkileyici değil
31	Phrases	it's hardly saying much expr.	bu pek bir anlam ifade etmiyor
32	Phrases	that's hardly saying much expr.	bu pek bir şey ifade etmiyor
33	Phrases	that's hardly saying much expr.	bu oldukça önemsiz
34	Phrases	that's hardly saying much expr.	bu hiç de etkileyici değil
35	Phrases	that's hardly saying much expr.	bu pek bir anlam ifade etmiyor
Colloquial
36	Colloquial	hardly dry behind the ears adj.	acemi çaylak
37	Colloquial	hardly a day goes expr.	hemen hemen her gün
38	Colloquial	hardly a day passes without expr.	gün geçmiyor ki
39	Colloquial	hardly a day goes expr.	gün geçmiyor ki
Idioms
40	Idioms	hardly dry behind the ears v.	acemi olmak
41	Idioms	hardly put one foot in front of the other v.	adım atacak hali olmamak
42	Idioms	hardly dry behind the ears v.	ağzı süt kokmak
43	Idioms	hardly have time to breathe v.	aşırı meşgul olmak
44	Idioms	hardly make both ends meet v.	ayın sonunu zor getirmek
45	Idioms	hardly exchange more than two words with someone v.	birisiyle iki laf edememek
46	Idioms	hardly exchange more than two words with someone v.	birisiyle iki çift laf edememek
47	Idioms	hardly have time to think v.	başını kaşıyacak vakti olmamak
48	Idioms	say hardly anything to someone v.	birisiyle iki çift laf edememek
49	Idioms	hardly have time to breathe v.	başını kaşıyacak vakti olmamak
50	Idioms	say hardly anything to someone v.	birisiyle iki laf edememek
51	Idioms	hardly have time to breath v.	başını kaşıyacak vakti olmamak
52	Idioms	hardly have time to breathe v.	çok yoğun olmak
53	Idioms	hardly have time to think v.	çok yoğun/meşgul olmak
54	Idioms	hardly dry behind the ears v.	dünkü çocuk olmak
55	Idioms	(one) can hardly believe (one's) eyes v.	gözlerine inanamamak
56	Idioms	can hardly hear yourself think v.	gürültüden adeta kendi sesini duyamamak
57	Idioms	say hardly anything to someone v.	iki çift laf edememek
58	Idioms	hardly exchange more than some number of words with someone v.	iki çift laf edememek
59	Idioms	say hardly anything to someone v.	iki laf edememek
60	Idioms	hardly exchange more than some number of words with someone v.	iki laf edememek
61	Idioms	say hardly anything to someone v.	iki lafın belini kıramamak
62	Idioms	hardly exchange more than some number of words with someone v.	iki lafın belini kıramamak
63	Idioms	hardly make both ends meet v.	kın kanaat geçinmek
64	Idioms	hardly dry behind the ears v.	toy olmak
65	Idioms	hardly make both ends meet v.	zar zor geçinmek
66	Idioms	can hardly hear (oneself) think v.	gürültüden neredeyse kendi sesini bile duyamamak
67	Idioms	can hardly hear (oneself) think v.	gürültüden konsantre olamamak/sağlıklı düşünememek
68	Idioms	hardly earth-shattering adj.	önemsiz
69	Idioms	hardly earth-shattering adj.	şaşkınlık yaratmayan
70	Idioms	I can hardly believe my eyes! expr.	gözlerime inanamıyorum!
71	Idioms	I can hardly believe my eyes! expr.	gördüklerime inanamıyorum!
72	Idioms	hardly earth-shattering expr.	üzerinde durmaya değmez
Speaking
73	Speaking	you hardly know me expr.	beni tanımıyorsun bile
74	Speaking	I hardly see the relevance of this to what we do expr.	bizim yaptığımız şeyle bunun ne alakası var anlamıyorum
75	Speaking	I can hardly talk expr.	güçlükle konuşabiliyorum
76	Speaking	I can hardly hear you expr.	seni çok zor duyuyorum
77	Speaking	I can hardly hear you expr.	sesin çok az geliyor
78	Speaking	I can hardly hear you expr.	sesiniz çok az geliyor
79	Speaking	I can hardly hear you expr.	sizi çok zor duyuyorum
80	Speaking	I should hardly think so expr.	pek sanmam
81	Speaking	we hardly ever argue expr.	neredeyse hiç tartışmayız