Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | hava dalgası | air wave n. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sıcak hava dalgası | heat wave n. | ||
Tom lost his appetite due to the heat wave. Tom sıcak hava dalgası yüzünden iştahını kaybetti. More Sentences |
||||
Meteorology | ||||
Meteorology | sıcak hava dalgası | heat wave n. | ||
Tom lost his appetite due to the heat wave. Tom sıcak hava dalgası nedeniyle iştahını kaybetti. More Sentences |
||||
Meteorology | sıcak hava dalgası | heatwave n. | ||
This summer, disaster struck southern Europe because of the drought and the heatwave. Bu yaz, kuraklık ve sıcak hava dalgası nedeniyle Güney Avrupa'yı felaket vurdu. More Sentences |
||||
General | ||||
General | sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası | siberian cold front (to affect) n. | ||
Technical | ||||
Technical | hava basıncı dalgası | precursor front n. | ||
Technical | hava basıncı dalgası | precursor n. | ||
Mining | ||||
Mining | bir madenin çökmesiyle meydana gelen güçlü hava dalgası | windblast n. | ||
Geography | ||||
Geography | soğuk hava dalgası | wave of cold air n. | ||
Geography | sıcak hava dalgası | wave of hot air n. | ||
Meteorology | ||||
Meteorology | soğuk hava dalgası | cold snap n. | ||
Meteorology | soğuk hava dalgası | cold spell n. | ||
Meteorology | soğuk hava dalgası | wave of cold air n. | ||
Meteorology | dağlardan gelen sıcak hava dalgası | ridge n. |