her bir ... için - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

her bir ... için



Bedeutungen von dem Begriff "her bir ... için" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
her bir ... için per prep.

Bedeutungen, die der Begriff "her bir ... için" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 132 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
belirli bir süre için her yıl ödenen ve emek karşılığı olmayan maaş annuity n.
çözülmeyi önlemek için her dolamada bir düğüm atarak gırcala ile kaplamak veya sabitlemek marl n.
mahkeme süreçlerini yürütmesi ve şerifinkine benzer çeşitli görevleri yerine getirmesi için abd'nin her bir daire kazasına atanan idare memuru marshall n.
yeni ayın tarihini ayarlamak için her 134 yılda bir artık yıla ait günü ortadan kaldırma uygulaması metemptosis n.
(bir davranış için) birinin her zamanki davranışlarına uymamak be out of character v.
her yerde bir nutuk çekerek dolaşmak (oy toplamak/destek sağlamak için) stump v.
bir şey için her şeyini vermek give eyeteeth for v.
Phrasals
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile (someone) into (doing something) v.
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile someone into something v.
(birinin bir şey) yapmaması için her türlü çareye başvurmak beguile someone out of something v.
(bir şey) bulmak için her tarafı aramak rummage around for (something) v.
(bir şey) bulmak için (bir şeyin) her tarafını aramak rummage around in (something) for (something) v.
(bir şey) bulmak için (bir şeyin) her tarafını aramak rummage through (something) (for something) v.
(birini/bir şey) bulmak için her yanı aramak scrounge around (for someone or something) v.
Phrases
her bir pazar/piyasa için ayrı ayrı on a market by market basis expr.
(bir şey için) her şey hazır all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey planlandığı gibi all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey yolunda all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey başlamaya hazır all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey hazır all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey planlandığı gibi all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey yolunda all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey başlamaya hazır all systems go (for something) expr.
Colloquial
(bir şey) için her şeyi vermek give anything (for something) v.
(bir şey) için her şeyi feda etmek give anything (for something) v.
(bir şey) için her şeyi yapmak give anything (for something) v.
bir şey için her yolu denemek go all out for something v.
bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak go all out for something v.
(bir şey yapmak için) her şey/tamamen hazır (all) set adj.
(bir şey yapmak için) her şey/tamamen hazır (all) set adj.
her hırsızın vicdanını rahatlatmak için bir mazereti vardır every thief has some excuse to ease their conscience expr.
müziği durdurun! her şeyi durdurun! (bir konuşma esnasında araya girip birinin dikkatini çekmek için söylenir) stop the music! hold everything! expr.
her bir kişi için all around expr.
her bir kişi için all round expr.
her bir kişi için all around expr.
her bir kişi için all round expr.
(biri/bir şey) için her şey bitti that's all for (someone or something) expr.
Idioms
gidip gidip gelmemek için her şeyi bir kerede yüklenip taşımaya çalışma lazy man's load n.
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak can't call one's soul one's own v.
(bir şey için) her şeyini vermek give one's eye teeth for something v.
(bir şey yapmak ya da yapmamak için) her yolu denemek as much as (one) could do (not) (to do something) v.
(bir şeyi yapmak ya da yapmamak) için her yolu denemek be all (one) could do (not) to (do something) v.
bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için her yolu denemek be all somebody can/could do (not) to do something v.
her şeyi yiyip yutan bir şeyi devam ettirebilmek için büyük para, zaman, enerji harcamak feed the beast v.
bir şeye ulaşmak için her yolu denemek make a spoon or spoil a horn v.
bir şeye ulaşmak için her şeyi göze almak make a spoon or spoil a horn v.
bir iş için her şeyini ortaya koymak be all in v.
(bir şeyi yapmak için) her yolu denemek go to great lengths (to do something) v.
(bir şeyi yapmak için) her çareye başvurmak go to great lengths (to do something) v.
(birini/bir şey) bulmak için her yerin altını üstüne getirmek be beating the bushes (for someone or something) v.
(birini/bir şey) bulmak için her yere bakmak beat the bushes (for someone or something) v.
bir şey için her şeyini riske atmak bet the farm v.
bir şey için her şeyini riske atmak bet the ranch v.
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak can't call soul own v.
(bir şey yapmak) için her şeyini vermek give (one's) eyeteeth to (do something) v.
(biri/bir şey için) her şeyini vermek give one's right arm (for someone or something) v.
(biri/bir şey için) her şeyini vermek give one's eyeteeth (for someone or something) v.
(bir şey) için her şeyini vermek give (one's) eyeteeth for (something) v.
(bir şey için) her şeyini ortaya koymak give (something) (one's) all v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any great to (do something) v.
(bir şey) için her şeyi yapmak go to the stake for (something) v.
(bir şey) için her yolu denemek go to the stake for (something) v.
bir şey için her şeyini vermek kill for something v.
bir şey için her şeyi yapmak kill for something v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak make every effort (to do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek make every effort (to do something) v.
(bir şey) için her şeyini vermek put (one's) heart (and soul) into (something) v.
(bir şeyi başarmak için) elinde ne var ne yok her şeyi vermek throw the kitchen sink v.
(bir şey) için her şeyini vermek would/could kill for (something) v.
(bir şey) için her şeyi yapmak would/could kill for (something) v.
Speaking
yaşamak için her zaman bir neden vardır there is always a reason to live expr.
yaşamak için her zaman bir sebep vardır there is always a reason to live expr.
Trade/Economic
(hesabın eksiye düşmesi durumunda bankanın her bir para çekme işlemi için aldığı) para çekme ücreti withdrawal fee n.
ithal edilen her bir madde için tek bir gümrük vergisi oranı single-column tariff n.
her alım için aynı miktarda nakit ile düzenli aralıklarla menkul kıymet satın alınan bir sistem dollar day n.
Politics
seçimlerde bir kimsenin aday gösterilebilmesi için onayı gereken sekiz seçmenden her biri assentor [brit] n.
abd savunma bakanlığı'nın yasal bir görev olarak genelkurmay başkanına her yıl gönderdiği, acil durum planlaması için izlenecek politikaları içeren yazılı kılavuz contingency planning guidance n.
abd savunma bakanlığı'nın yasal bir görev olarak genelkurmay başkanına her yıl gönderdiği, acil durum planlaması için izlenecek politikaları içeren yazılı kılavuz cpg (contingency planning guidance) n.
Technical
eğimin her altı metresi için bir mil ekleme equating for grades n.
flok yelkeni ve kontra flok halatlarını açmak için cıvadranın her iki yanından çıkan bir uskundra whisker n.
her türden açısal ölçüm yapmak için kullanılan bir alet holometer n.
sahnede belirli ışıkları kontrol etmek için kullanılan bir dizi devreden her biri section n.
her bir … için per prep.
Automotive
her silindir için bir egzoz boru ve susturucusunun olduğu sistem duals n.
Aeronautic
her bir için per prep.
Marine
genelde havayolculukları için kullanılsa da her türlü ulaşım için de geçerli bir terim higher rate intermediate points n.
Mining
platformdan platforma atılarak yükseğe taşınan cevheri bir arada tutması için üst üste yerleştirilmiş bir dizi platform veya nişten her biri shamble n.
Medical
her hastalık için bir hap a pill for every ill n.
Anatomy
boyundaki omurilik köklerinden meydana gelen, diyaframı sinir sistemine bağlamak ve nefes alıp vermeyi kontrol etmek için göğüs kafesinden geçen bir çift sinirden her biri nervus phrenicus n.
Math
denklemin her iki tarafındaki değerlerin aynı olduğunu belirtmek için kullanılan bir ifade be n.
uzayda bir noktanın yerini belirlemek için kullanılan üç koordinattan her biri spherical coordinate n.
Chemistry
birleşen her bir iyon için tek bir hidrojen iyonu bulunduran (molekül) monohydrogen adj.
Biology
yavrunun her ebeveynden birer kalıtımsal faktör edinmesi için gamet oluşumunda her bir kalıtsal faktörün iki kopyaya ayrıldığını ortaya koyan ilke law of segregation n.
belirli bir karakteristiği ifade etmek için bir arada bulunmaları gereken gen çiftlerinden her biri complementary gene n.
Breeding
üremeleri için bir araya getirilmiş hayvan çiftlerinden her biri mate n.
Forestry
kesilip yere devrilmiş her bir ağaç için en az bir yeni ağacın dikildiği sürdürülebilir orman managed forest n.
Social Sciences
her yıl haziran ayında lgbtq+ topluluğunu anmak için kutlanan bir ay süren kutlama pride month n.
Linguistics
genel anlamı ifade etmek yerine kaynak metinde karşılık gelen her kelime için hedef metinde yeni bir kelime kullanan word-for-word adj.
History
antik roma'da her yıl kötü ruhları kovmak için düzenlenen bir festival lemuralia n.
prensin her bir eyaletteki yetkiliye halkı askere alıp silahlandırmaları veya savaşa hazırlamaları için verdiği pay commission of array n.
Religious
tarihi belirgin dönemlere bölüp her bir dönem için tanrı ve insanlar arasında farklı bir ilişki bulunduğunu öne süren bir protestanlık öğretisi dispensationalism n.
Meteorology
bilim adamları tarafından sinoptik manyetik, meteorolojik veya diğer fiziki gözlemleri yapmak için belirlenen bir dizi özel günden her biri term day n.
Military
münferit birinci derecede hazır ihtiyat için askerlerin her yıl tabii olduğu bir günlük etkin görev annual screening n.
askeri operasyonlardaki her bir savaş alanı boyutunun etkilerini tasvir etmek için kullanılan savaş alanı ürününe ilişkin ortak bir istihbarat hazırlığı modified combined obstacle overlay n.
askeri operasyonlardaki her bir savaş alanı boyutunun etkilerini tasvir etmek için kullanılan savaş alanı ürününe ilişkin ortak bir istihbarat hazırlığı mcoo (modified combined obstacle overlay) abrev.
Sport
her bir tur için farklı bir yüzme stilinin kullanıldığı yüzme yarışı medley n.
(poligon atışında) yarışmacıların her atış için para ödediği bir yarış şekli pool n.
(bilardoda) rakibin aldığı her puan için oyuncunun bir puanının düşürülmesi discount n.
her bir tur için farklı bir yüzme stilinin kullanıldığı yüzme yarışına ait medley adj.
her bir tur için farklı bir yüzme stilinin kullanıldığı yüzme yarışı ile ilişkili medley adj.
Tennis
her iki taraf da 40 sayı aldıktan sonra oyunu kazanmak için bir tarafın iki kez üst üste sayı almasını gerektiren beraberlik durumu deuce n.
Card
her oyuncuya dört kartın dağıtıldığı ve en iyi beş kartlı eli oluşturmak için oyuncuların kartlarından ikisini yerdeki üç kartla birleştirmesi gereken bir poker oyunu omaha n.
Art
(balede) atılan her iki adım için bir tam dönüş yapmak chaine v.
balede atılan her iki adım için bir tam dönüş yapılan hareket ile ilgili chaine adj.
Music
her bir tuşu için birden fazla borusu olan borulu org düğmesi mixture n.
her bir tuşu için birden fazla borusu olan borulu org düğmesi mixture stop n.
Slang
(bir şeyi yapmak) için her şeyini vermek give (one's) left nut to (do something) v.