için kötü - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

için kötü



Bedeutungen von dem Begriff "için kötü" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Colloquial
için kötü hell on expr.

Bedeutungen, die der Begriff "için kötü" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 76 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kötü bir amaç için yapılan büyü black magic n.
kötü kimseleri uzaklaştırmak veya baskı altında tutmak için linç kanunu yöntemlerini kullanan kanun dışı bir teşkilat white cap n.
kötü veya yasadışı amaca ulaşmak için yapılan gizli plan connivence n.
birisi için kötü olmak fare badly v.
(kötü bir şey için) kandırmak inveigle v.
biri için kötü konuşmak badmouth v.
kötü bir şey için ayartmak enveigle v.
kötü bir şey için ayartmak inveigle v.
Phrasals
işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek go badly with v.
(biri) için kötü bir dilekte bulunmak wish (someone or something) off on (someone) v.
(biri) için kötü bir şey dilemek wish (someone or something) off on (someone) v.
(biri) için kötü bir dilekte bulunmak wish on (someone) v.
(biri) için kötü bir şey dilemek wish on (someone) v.
için kötü bir dilekte bulunmak wish upon v.
için kötü bir şey dilemek wish upon v.
Phrases
2014'te sosyal medyada popüler hale gelen, kadınlara kötü davranmayan erkeklerin de olduğuna dikkat çekmek için kullanılan hashtag not all men expr.
Colloquial
kötü günler için saklanan az miktarda para mad money n.
(biri veya kendi) için kötü olmak do (oneself) no favors v.
(biri) için iyi/kötü olmak do somehow for (someone) v.
için iyi/kötü olmak do somehow for v.
(kötü anlamda) turistler için tasarlanmış touristy adj.
(daha çok kadın için) kötü yola girmiş/kötü yola düşmüş no better than (one) ought to be expr.
(daha çok kadın için) kötü yola girmiş/kötü yola düşmüş no better than (one) should be expr.
(biri/bir şey) için kötü hell on (someone or something) expr.
(biri/bir şey için) daha kötü so much the worse (for someone or something) expr.
(biri) için kötü so much the worse for expr.
Idioms
kötü/uygunsuz bir işi yerine getirmesi için tutulan kimse hatchet man n.
kötü günler için yapılan birikim safety net n.
kötü/uygunsuz bir işi yerine getirmesi için tutulan kimse a hatchet man n.
için kötü bir örnek an apology for n.
bir şey için kötü bir örnek an apology for something n.
için kötü bir örnek an apology for n.
bir şey için kötü bir örnek an apology for something n.
kötü bir alışkanlığı devam ettirebilmek için çok para/emek/çaba harcamak feed the beast v.
birini, onun için oldukça kötü sonuçlar doğuracak bir karar vermekten vazgeçirmek talk someone off the ledge v.
işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek go badly with someone v.
kötü bir durumdan kurtulmak için başkasını kullanmak/harcamak feed (someone) to the wolves v.
(kötü bir şey yapmak için) kendini küçültmek stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) kendini alçaltmak stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) kendi seviyesini düşürmek stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) etik/ahlaki değerlerini hiçe saymak stoop so low (as to do something) v.
biri/bir şey için işler fena/kötü gitmek go badly with someone or something v.
için kötü bir örnek olmak be an apology for v.
(biri/bir şey) için kötü olmak be bad news (for somebody/something) v.
(biri) için kötü olmak be hell on (one) v.
(biri) için kötü olmak go hard with (someone) v.
(biri/bir şey) için kötü death on (someone or something) adj.
(biri/bir şey) için kötü death on someone/something adj.
(daha çok kadın için) kötü yola girmiş/kötü yola düşmüş no better than you should (or ought to) be adj.
Speaking
diğerleri için kendini kötü hissetme don't feel bad for the others expr.
hepimiz için yılın en kötü zamanıdır it's the worst time of the year for all of us expr.
kötü kokan bir şeyi belirtmek için kullanılan bir ifade pee you expr.
Computer
casus yazılım önlemek için gibi görünüp aslında kötü amaçlı olan aldatıcı yazılım rogue n.
hedef sisteme kötü amaçlı yazılım indirmek için tasarlanmış yazılım bileşeni dropper n.
Aeronautic
geceleri veya kötü hava koşullarında pilotun görebilmesi için aydınlatılmış uçak pisti flarepath n.
Marine
yelkeni düz tutmak için dış ceplere yerleştirilen esnek şerit; ambar girişini kötü hava şartlarından koruyan malzemenin kenarını sabitleyen ahşap şerit batton n.
kötü havada masadakilerin kayıp düşmesini önlemek için masaya konan bariyer fiddle n.
Psychology
psikolojide bireyin herhangi bir kötü alışkanlığı bırakması için uygulanan tedaviye uyum sağlamaya hazır olup olmadığını anlaşılmasına yardım eden altı evreli süreç transtheoretical model n.
History
antik roma'da her yıl kötü ruhları kovmak için düzenlenen bir festival lemuralia n.
Religious
kraliçe anne tarafından anglikan kilisesi'ndeki maddi durumu kötü olan ruhbanlar için oluşturulmuş yardım fonu queen anne's bounty n.
Philosophy
sartre'ın felsefesinde, kötü eylemlerde özgür iradenin sorumluluğunu üstlenmemek için koşulları suçlayarak kendini kandırma bad faith n.
sartre'ın felsefesinde, kötü eylemlerde özgür iradenin sorumluluğunu üstlenmemek için koşulları suçlayarak kendini kandırma mauvaise foi n.
Sport
(oyunda veya sporda) diğer oyuncuları gaza getirmek için bilerek kötü oynamak hustle v.
Art
(sanat eseri için) kötü şöhret ile gelen başarı succèsdescandale n.
Mythology
büyücülerin güç toplamak ve kötü ruhlardan korunmak için kullandıkları çember magic circle n.
Latin
zatı itibarıyla kötü olmayıp sırf kanun ile men olunduğu için suç sayılan fiil malum prohibitum n.
Slang
biri/bir şey için kötü niyetle ve kin dolu konuşma bitchfest n.
senin için kötü that sucks for you n.
(biri/bir şey) için kötü olmak do a job on (someone or something) v.
bir şeyin çok kötü ya da yetersiz olduğunu vurgulamak için kullanılan sıfat naffing adj.
British Slang
sosyal standartları düşük olan genelde çalışan kesimden olup fazla zeki olmayan ve kötü giyinen kızları nitelemek için söylenen aşağılayıcı bir söz sharon and tracy n.
Modern Slang
oskarlık oyunculuk (alaycı şekilde bir oyuncunun veya filmin kötü olduğunu belirtmek için) and the oscar goes to expr.
sonra da 20 dolar buldum (sıkıcı/kötü bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) and then I found 20 dollars expr.
sonra da 5 dolar buldum (sıkıcı/kötü/anlamsız bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) and then I found 5 dollars expr.
sonra da beş dolar buldum (sıkıcı/kötü/anlamsız bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) and then I found five dollars expr.
sonra da on dolar buldum (sıkıcı/kötü/anlamsız bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) and then I found ten dollars! expr.