işi yapmak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

işi yapmak



Bedeutungen von dem Begriff "işi yapmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Idioms
işi yapmak do the business v.

Bedeutungen, die der Begriff "işi yapmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 138 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir işi yapmak için gösterilen gayret a can–do attitude n.
bir işi yapmak için gereken heves a can–do attitude n.
bir işi acele ve üstünkörü yapmak huddle v.
yanlış bir yöntemle yapmak (bir işi) mishandle v.
bir işi isteksizce yapmak go through the motions v.
kabartma işi yapmak exarate v.
bir işi tam yapmak go the whole hog v.
ertelenmiş bir işi yapmak catch up on v.
ihmal edilmiş bir işi yapmak catch up on v.
kafes işi yapmak trellis v.
uyuşturucu işi yapmak deal v.
bir işi kendiliğinden yapmak take something on oneself v.
bir işi düşe kalka yapmak muddle through v.
kakma işi yapmak (taş) set v.
bir işi tamamıyla yapmak go the whole hog v.
bir işi kendiliğinden yapmak take something upon oneself v.
bir işi keyif almadan yapmak go through the motions v.
oya işi yapmak inlace v.
tığ işi yapmak crochet v.
(bir işi) yanlış yapmak muck up v.
hayır işi yapmak do charity work v.
işi sistemli yapmak do the job systematically v.
işi düzgün yapmak do the work right v.
bir işi birisiyle dönüşümlü yapmak take it in turns v.
bahçe işi yapmak do yard work v.
ev işi yapmak do the housework v.
ev işi yapmak do housework v.
(bir işi) başkalarından daha ucuza yapmak underwork v.
(bir işi) aynı alanda çalışanlardan daha ucuza yapmak underwork v.
hayır işi yapmak volunteer v.
ev işi yapmak oblige [dialect] v.
ayak işi yapmak chore v.
tığ işi yapmak crochet v.
düğüm veya ilmekle dantel işi yapmak intertwine v.
hayır işi yapmak give v.
Phrasals
bir işi çabucak yapmak tear off v.
bir işi gönüllü yapmak volunteer as something v.
bir işi değişimli/nöbetleşe yapmak change off v.
bir işi kolayca yapmak sail through v.
bir işi kolayca yapmak breeze through v.
bir işi kolayca yapmak sweep through v.
fazla çaba göstermeden ya da ilerleme kaydetmeye çalışmadan bir işi yapmak coast along v.
işi değişimli olarak/nöbetleşe yapmak change off v.
iki işi bir arada yapmak double up v.
iki işi birden yapmak double up v.
(bir işi) ucun ucun yapmak tip away (at something) v.
(ihmal edilmiş bir işi) yapmak catch up on (something) v.
(ertelenmiş bir işi) yapmak catch up on (something) v.
(bir şey) işi yapmak deal in (something) v.
(birini bir işi yapmak için) güçsüz kılmak incapacitate (someone) for (something) v.
(birini bir işi yapmak için) güçsüz düşürmek/bırakmak incapacitate (someone) for (something) v.
(birini bir süreliğine bir işi yapmak için) güçsüz kılmak incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v.
(birini bir süreliğine bir işi yapmak için) güçsüz düşürmek/bırakmak incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v.
Phrases
(bir şey yapmak birinin) işi değil far be it from (one) to (do something) expr.
... yapmak birinin işi değil far be it from one to expr.
işi (bir şey yapmak) olan in the business of (doing something) expr.
Colloquial
bir işi yapmak veya başkasına yaptırmak get it done v.
(bir şeyi yapmak) akıllı işi değil no one in his/her/their right mind would (do something) expr.
Idioms
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of your trade n.
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of the trade n.
işi başarıyla yapmak için gerekenler one's way around n.
işi başarıyla yapmak için gerekenler one's way about n.
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of the trade n.
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of one's trade n.
getir götür işi yapmak run an errand v.
bir işi yapmaya devam ederken doğaçlama yapmak/uydurmak/sallamak make (something) up as (one) goes (along) v.
(bir işi) yapabilecekken yarım yamalak yapmak bring it weak v.
(bir işi) yapabilecekken üstünkörü yapmak bring it weak v.
(bir işi) bütün benliğiyle yapmak be absorbed by (something) v.
çaba gerektiren bir işi kolayca yapmak come easily to (one) v.
çaba gerektiren bir işi kolayca yapmak come easy to (one) v.
ayak işi yapmak run an errand v.
ayak işi yapmak go on an errand v.
ayak işi yapmak do an errand v.
bir işi aşırı çabayla yapmak make a meal of v.
bir işi kolayca yapmak pass with flying colors v.
bir işi gerektiğinden fazla güç veya çabayla yapmak use a sledgehammer to crack a nut v.
bir işi tam yapmak go the whole hog v.
bir işi yavaş yavaş yapmak slow-walk v.
bir aktiviteyi/işi aşırı abartarak yapmak do something like it's going out of style v.
bir işi yapmak için eli kaşınmak one's fingers itch v.
bir işi titizlikle yapmak hold one's mouth the right way v.
bir işi birisiyle sıra ile yapmak take it in turns v.
bir işi daha fazla yapmak get more out of v.
işi yapmak için gerekli cesareti toplamak muster enough courage up to do the job v.
işi ucu ucuna yapmak cut it fine v.
işi yapmak için gerekli cesareti toplamak muster up enough courage to do the job v.
işi tersinden yapmak put the cart before the horse v.
işi tersinden yapmak set the cart before the horse v.
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak work up a head of steam v.
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak build up a head of steam v.
iki işi birden yapmak double in brass v.
bir şeyi/işi kolayca yapmak have an easy time of it v.
bir işi gereğinden fazla güç/kaynak kullanarak yapmak employ a steam engine to crack a nut v.
(bir işi) kalitesiz yapmak make a poor fist of (something) v.
bir işi yarım yamalak yapmak fudge the issue v.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at (one's) feet v.
(bir işi) var gücüyle yapmak put (one's) backbone into (something) v.
(bir işi) çok çaba harcayarak yapmak put (one's) backbone into (something) v.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at (one's) feet v.
bir işi (kendisi) yürütmek/yapmak take (something) into (one's) own hands v.
elle yapılacak bir işi yapmak için sabırsızlanmak (one's) fingers itch v.
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak build up/work up a head of steam v.
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak do double duty as (something) v.
(bir şey) olarak iki işi/görevi birden yapmak do double duty as (something) v.
(bir şeyi/işi) gözü kapalı yapmak do (something) blindfolded v.
(bir şeyi/işi) gözü kapalı yapmak do (something) standing on (one's) head v.
bir işi tam yapmak go whole hog v.
(bir şeyi yapmak konusunda) işi zor olmak have your work cut out (to do something/doing something) v.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at your feet v.
(bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak have your work cut out (to do something/doing something) v.
bir işi titizlikle yapmak hold mouth the right way v.
parayla birini tutup işi kendi yapmak keep a dog and bark (oneself) v.
paralı çalışanı varken işi kendi yapmak keep a dog and bark (oneself) v.
çalışanı varken bütün işi kendi yapmak keep a dog and bark (oneself) v.
parayla birini tutup işi kendin yapmak keep a dog and bark yourself v.
paralı çalışanın varken işi kendin yapmak keep a dog and bark yourself v.
çalışanın varken bütün işi kendin yapmak keep a dog and bark yourself v.
birinin yapmak istemediği zor/hoş olmayan/tehlikeli bir işi yapmak pull (one's) chestnuts out of the fire v.
bildiği işi yapmak stick to (one's) last v.
tecrübeli olduğu işi yapmak stick to (one's) last v.
aşina olduğu işi yapmak stick to (one's) last v.
bildiği işi yapmak stick to your last [old-fashioned] [uk] v.
tecrübeli olduğu işi yapmak stick to your last [old-fashioned] [uk] v.
aşina olduğu işi yapmak stick to your last [old-fashioned] [uk] v.
bir işi dönüşümlü yapmak take turns doing something/to do something [uk] v.
Trade/Economic
belirli bir işi yapmak üzere atanan temsilci special agent n.
bir işi yapmak için kullanılan sanat ve ustalık workmanship n.
Technical
çocukların oyunlarda hamur işi taklidi yapmak için kullandığı kil dirt pie n.
kod çözme işi yapmak decode v.
Textile
kroşe işi yapmak crochet v.
Woodworking
ahşap işi yapmak run v.
marangozluk işi yapmak run v.
Marine
üç günlük işi iki günde yapmak work double tides v.
Slang
bir işi yarım yamalak yapmak half ass something v.
işi yapmak/gerçekleştirmek do the greenback boogie v.
pis işi yapmak do the dirty work v.
uyuşturucu işi yapmak sling v.